HABER MERKEZİ-
Bahar gülüşlü kadınlar tanıdım. Uzun örükleri ve asi bakışlarıyla Zagros tanrıçalarının güzelliğini taşıyorlardı yüzlerinde. İçinizi ısıtırlardı gülüşleriyle, onlarla her mevsim bahardı. Çünkü bahar gibi güzellikler biriktirirler yüreklerinde. Onları tanıdıkça yaşamın renkleriyle tanışırdınız. Her renk onlarla daha güzel olur ve anlam bulurdu. Onlarda dile gelen tüm renklerin ahengiydi. Umutsuzluğun, inançsızlığın renkleri bulunmazdı heybelerinde. Bundandı yaşama bu kadar güzel ve ahenkli akışları. Gökkuşağının en güzel renkleri ile her sabah selamladılar güneşi. Toprak onların ayak izleriyle can bulurken, yaşam yeniden kutsallığını kazandı. Bu kadınlar Zagros tanrıçaların kızlarıydı. Uykularında uyanıp yeniden yaşamı bulmak için Zagros’lara yürüyorlardı. Bu kadınlardan biri de Zîn Zagros idi.
Baharın gelişi sadece doğada değil, doğanın bir parçası olan bizlerde de büyük bir canlanma, yenilenme yaratmıştı. Baharın heyecanıyla işlerimize koyulmuştuk. Bir yandan bahar yağmurunun damlalarıyla ıslanırken bedenlerimiz, arada bir gülümseyen güneş bizi kutsuyordu adeta. Böylesi bir günde tanımıştık bahar gülüşlü Zîn yoldaşı. Uzun örükleri ve sıcak gülümsemesiyle bir bahar güneşi gibi girmişti yaşamımıza. Baharın coşkusu en çok onda can bulurken, özgürlüğe kavuşmuş bir kuş gibi kanat açıyordu yaşama. Ondaki bu coşku hepimizin dikkatini çekmiş, sormuştuk bu coşkunun sırrı ne diye. “Uzun bir aradan sonra kavuştuğum dağlarla yeniden kucaklaşmanın heyecan ve coşkusunu yaşıyorum” demişti o bahar gülüşüyle.
Zîn hevali anlatabilmek için önce Rojava devrimini, Kobanê’yi anlatmak gerekir. Çünkü onun yaşam coşkusu Rojava devrimiyle yeniden can bulmuştu. Zîn heval direnişiyle destanlar yazan Kobanê’de açmıştı yaşama gözlerini. Toprak ve emek kokan bir annenin anlattığı destanlar ve yaşanan Kürt kahramanlıkları ile büyümüştü. Böylece küçük yaşta ekilmişti yüreğine yurtseverlik duyguları. Kurdistan’da anneden kızına geçen bir emanettir toprağa, kültüre bağlılık, çünkü kültür ve kimlik en çok kadında can bulur. Zîn heval kültürüne, diline sahip çıkar. 21. yüzyılın karanlık ve barbar yüzü olan Daiş saldırıları Rojava’da geliştiğinde kahramanca savaşan özgürlük savaşçılarını tanır. Özgürlük savaşçılarının bu direnişi, iradeleri yüreğinde umut yeşertir. Güneş bakışlı kadınların korkusuzca karanlığa karşı savaşı ve yüzlerinden eksiltmedikleri gülüşleri Zîn’in yüreğine yeniden yaşam tohumları eker. Yaşanan destansı kahramanlıklara şahitlik ettikçe yerinde duramaz ve bu destanın bir parçası olmak için genç yüreğiyle 2014’de yürür özgür dağlara doğru.
Dağlara ilk gelişi onda büyük bir heyecan yaratır. Gördüğü ilk eğitimlerde en çok dikkatini çeken Önder APO’nun kadına olan yaklaşımıdır. Yaşama karşı merakı, ilgisi onu daha çabuk dağla bütünleştirir. Eğitimini tamamladıktan kısa bir süre sonra yüzünü tanrıçaların mekanı olan Zagros’lara verir. Zagros’lara ulaştığında tanrıçaların neden burda taht kurduğunu anlar. Zagrosun güzelliği asiliği onu adeta büyüler. Tanrıçaların mekanı Zagros cömerttir, kendi asiliğini, baş eğmezliğini ve güzelliğini bağrında büyüttüğü çocuklarına sunar. Zîn’i de aynı cömertlikle kucaklar ve onu bahar yağmurlarıyla kutsar. Bir süre Zagros’larda kalır. Kaldığı bu süre boyunca Zagros’lar ona çok şey öğretmiştir. Buranın zor koşulları, coğrafyası onun gerilla yaşamındaki adımlarını daha da sağlamlaştırmıştır. Zagros’lardan ayrıldığında yüreğinin bir yanını orda bıraksa da ileri bakmaktan vazgeçmez. Onun için Tanrıçaların mekanında öğrendiği tüm güzellikleri şimdi her yere yayma vaktidir. Kurdistan coğrafyasını kana bulayanlarla bu ülkeyi ve halkını karanlıkta bırakmak isteyenlerle hesaplaşmak için DAİŞ’e karşı gelişen birçok hamleye aktif bir şekilde katılır. Uzun örükleri ve asi bakışlarıyla bu defa o genç kadınların yüreğinde bir yaşam pınarı, umut çağlayanı olur. Tüm çocuklara umudu yaşamı armağan etmek için, yaşam cellatlarına karşı yoldaşlarıyla birlikte savaşır. Çağın Ehrimanlarına karşı her mevzide savaşır.
Dağlara ilk geldiği gün gibi heyecanlıdır, yüreği ondan önce dağlara koşmuştur. Profesyonel bir gerilla olmak ve bir militan olarak özgürlük yürüyüşünü daha iyi ele almak için Mahsum Korkmaz Akademisi’nde eğitim görür. Bu eğitimde kendini Önder Apo’nun felsefe ve ideolojisi çerçevesinde yeniden ele alır. Toplumda dayatılan erkek egemenlikli zihniyeti ve onun dayattığı yaşamı daha iyi çözümler. Bir kadın olarak bunun karşısında savaşın kutsallığını bilince çıkarır. Kadınların ancak dağlarda özgürlüğü yaratabileceğine inanır. Zîn heval güçlü bir kadın kişiliğini açığa çıkarmak için kadın kurtuluş ideolojisinde derinleşir. Kadının yaratma gücüne inanan heval Zîn kendine tanrıça Zîlan ve Bêrîtan yoldaşların mücadele ve savaşlarını esas alır. Tüm güzelliklerin, toplumsalığın, yaşamın kaynağı olan kadına ulaşmak için kendiyle ve geriliklerle mücadele eder. Eğitimde aldığı güçle ve kendini yeniden yenilenmenin verdiği coşkuyla yüzünü baharda pratiğe döner.
Eğitimden çıktıktan sonra bu coşkuyla girdi bizim yaşamımıza. Ondaki bu coşku bize de bir nehir olup akmıştı. Yaşamdaki duruşu, emeği, yaşama samimi ve özlü katılımı bizi kendine çekmişti. O doğayı ve yaşamı his ederek yaşayan dağlı bir kadındı. Yaşamdaki hiçbir şey onun için tekrar olmazdı. Her an yeni bir şeyler keşfederdi. Yerinde durmayan bitmez bir enerjiyle doğaya akardı. Her göreve gittiğimizde şunu söylerdi, “Bu dağlarda attığım her adımda kendimi özgürlüğe bir adım daha yakın hissediyorum. Sistemin bende yarattığı kişiliği her adımda aştığımda kendimle, kendi gücümle karşılaşıyorum. Toplumla, doğayla, tarihle bir oluyorum. Evrenin özgürlüğünü daha çok hissediyorum. Özgürlüğün esintisiyle duygularım ve düşüncelerim de evrene kanat açıyor.” Tüm yoldaşlarında güzellikler yaratmak için mücadele ederdi. Bir şeyler öğrenmeyi ne kadar severse, emek vererek öğretmeyi de severdi. PKK’nin eğitim anlayışını özümsemiş ve bunu yaşamlaştırmıştı. Yaşamın her anında kendini eğitmek, Önder Apo’nun felsefe ve ideolojisine derinleşmek onun için bir yaşam tarzıydı. Hem yaşama ayrıntılı yaklaşır, hem savaş üzerine derinlikli yoğunlaşırdı. Onunla geçirdiğiniz zamanlarda keşkelere yer yoktur. Onunla bir bahar esintisi gibi yaşama doğaya karışırdınız. Bir doğa gibi sade ve coşkuluydu. Yoldaşlarına da büyük bir bağlılık ve sevgiyle yaklaşırdı. Bahar gülüşlü kadın yaşamımıza her yoldaş gibi baharın tüm güzelliklerini getirmişti. Yoldaşlığıyla güneş gibi içimizi ısıtmıştı.
Güneşin yoldaşı, nasıl ki bir bahar günü girdiyse yaşamımıza yine bir bahar günü katıldı tanrıçalar divanına. Şimdi her bahar esen rüzgarda, yağan yağmurda bahar gülüşlü kadınlarla bizi selamlıyıp kutsuyor.
Mücadele Arkadaşı
Kaynak. YJA-STAR online