HABER MERKEZİ- KEMAL SÖBE yazdı: Kürdistan’da Önderliksel Gelişim, Özgür/Yeni İnsanın Gelişimini İfade Eder
“Kapitalizmin en vahşi ve en krizli dönemleri olan geçen yüzyılda gerçekleşen bazı devrimler, iktidar ve devlet engelini aşamadılar, bundan dolayı hedeflenen yeni toplum ve yeni özgür insanın oluşumu sağlanamadı. Ya devlet gerçekliği iyi analiz edilmedi ya da yeni özgür insanın nasıl ve hangi yöntemlerle oluşabileceği gerçeği üzerinde durulmadı. Bunları birer devrim olarak göreceğiz ama toplumsal özü yetersiz olan, iktidarı ele geçirmeyi devrim olarak gören, egemenlikçi yönü ağır basan ve nihayetinde devlete sığınan bir devrim gerçeği ortaya çıktı. Devrimler toplumsal ve insani yenilenmeyi başarmayı sağlayıp, insanı her yönüyle yenilenmeyi, terbiye etmeyi, özgür insan yapmayı başarmalı. Nitelikli toplumsal gelişmeyi başaramamış ve bunun içinde yeni özgür insanın oluşumunu sağlayamamış bir devrimin gideceği yer karşı devrimin bataklığıdır. Yirminci yüzyıl devrimleri, Kürdistan devrimi için çeşitli derslerle doludur. Nerede ve nasıl doğru hareket edebileceği bilinmedeğinde devletin bürokratik duvarları içinde devrim adeta kokuştu. Bu pratikler, Özgürlük Hareketi için iyi analiz edildi ve gerekli dersler alındı ve bu hatalara düşülmemesi için, Önderlik devleti, iktidarı, insanı, devrimi ve özgürlüğü derinlemesine tahlil etti. İdeolojide ve toplumsal amaçta bir sorun yok ama ideolojiyi devlet eliyle topluma ulaştırmada büyük bir sorun olduğu görüldü. Devlet eliyle toplumun ve insanın yeni özgür insan olamayacağı, ancak iktidarın ve egemenliğin toplumun tepesine çörekleneceği görüldü.
Özgürlük Hareketi’nde gelişen Önderliksel gelişim, yeni özgür insanın gelişiminde gizlidir
Kürdistan’da Önderlik, devleti ve iktidarı ele geçirmeyi değil, insanı değiştirmeyi hedefliyor. Yeni insan oluştuğu sürece, Önderliksel gelişim sağlanmış oluyor. Özgürlük Hareketi’nde, Kürdistan’da, devlet kuralım, iktidar olalım, egemenlik kuralım, toplum üzerinde bir iktidar oluşturalım zihniyeti yoktur. Devletten ve iktidardan uzak, tümüyle toplumsal kurtuluşu hedefleyen, yeni özgür insanın oluşumu hedefleniyor ve bunun uğraşı veriliyor. Kürdistan’da Önderliksel gelişimi doğru bilince çıkarmak önemlidir. Kürdistan’da halkın kendi kendisini yönetmesini başarabilen kişi Önderliksel gelişimi anlamış demektir. Özgürlük Hareketi’nde gelişen Önderliksel gelişim, yeni özgür insanın gelişiminde gizlidir ve bu geliştiği ölçüde her bir insan özgür toplum içinde özgür insan olur. Özgürlük Hareketi’nde gelişen Önderliksel gelişim esasında yeni özgür insanın oluşumudur. Yoksa burada bir iktidar ve egemenlik hedefi ve hesabı yoktur. Devletten ve iktidardan kurtulmayı hedefleyen ve toplumun kendi kendisini yönetmesini başaran bir Önderliksel gerçeklik vardır. Özgürlük Hareketi’nde Önderliği anlamak demek, siyasi ve sosyal olarak kendini yetkin hale getirmek ve toplumsal ve insani değerler içinde erimek ve yeni özgür insan olmayı başarmaktır. Bir makam ve mevki sahibi olmak, iktidar mantığıyla hareket etmek, koltuk sevdalısı olmak Özgürlük Hareketi’nde olmayan bir durumdur.
Devlet ve bürokrasi özgürlüğün çalındığı, insanın toplumsal değerlere düşman olduğu mikroplu yerlerdir. Devletin karanlık koridorlarında insan ve özgürlük çürür, nitekim çürüyor da. Devleti var eden insanın yönsüzlüğü olduğuna göre, insanlar öyle bir noktaya gelmişler ki, devletsiz yaşamın mümkün olmadığına inanıyorlar. Demek ki insanlar hafızasız bırakılmıştır. Kulluk zihniyeti ulus devletin eliyle modern olarak devam ediyor. Özgürlük Hareketi’nde Önderlik, bütün insanlık tarihini inceliyor ve Kürt insanını, Orta Doğu insanını ve dünya insanını yeni özgür yaşam konusunda muazzam bilinçlendiriyor. Bunu yaparken, devletin, beş bin yıldır nasıl bir işlevi olduğunu ve toplumsal yaşama ve insana nasıl zarar verdiğini ve bu iktidar aygıtının toplumsal yaşamdan mutlaka sökülüp atılması gerektiğini belirtiyor. Yeni insan, devletten ve iktidardan uzak durursa, toplumsal ve insani değerlere sahip olursa yeni özgür insan olmayı başarabilir.
Dolayısıyla özgür insanın oluşumu Önderliksel gelişim demektir
Özgürlük Hareketi’nde Önderliği anlamak için, devletten ve iktidardan uzak durmak, mal mülk ve para sahibi olma hırsından uzak durmak şarttır. Kürdistan’da Önderliksel gelişim, bir lokma bir hırka misali, bir Derwiş gibi yaşamak, insan sevgisiyle dolu olmak, dünya denilen gezegende hiçbir sınıra ve engele takılmamak, evrenin sonsuzluğu içinde olmak demektir. Devlete ve iktidara takılan hiçbir ideoloji insanlığa bir özgür gelecek veremez. İnsana yeni bir kültür ve tarz kazandırmak Önderliksel gelişimin olmazsa olmaz hedefidir. Toplumsal önder olmanın şartı budur. Yoksa devlet iktidarına gelmek, toplum üzerinde egemenlik kurmak toplumsal bir önderliğin hedefi olamaz. Özgürlük Hareketi’nde Önderlik, devleti ve iktidarı neden çok iyi analiz ediyor? Çünkü insanın esaret altına alınması devletle ve iktidarla başladı. Demek ki, bir devrimin başarısı topluma ve insana sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik yani özgür yaşama dair ne verebildiğiyle ölçülür. Devrim, toplumu özgür toplum ve kendi kendisini yönetebilmesini başarabildiyse bir devrim olarak görülür. Toplumsal önderlikler kendi kendisini yönetebilmesini başarabilmiş toplumsal koşullarda toplumun özgür yaşamında temsilini bulur. Dolayısıyla özgür insanın oluşumu Önderliksel gelişim demektir. Yoksa bir toplumun, kendi kendisini yönetmesini öğrenmeden, sürekli bir öndere ve yönetime ihtiyaç duyması iktidarı ve devleti doğuran bir tohumdur. Kürdistan’da Önderliksel gelişim, kendi kendisini yönetmesini başaran özgür insanın oluşumudur. Kürdistan’da Kürtlerin, demokratik ve devrimci bir kültürle gelişim sağlanmış olmaları, yeni özgür insan olmayı başarmaları ve tabi ki kendi kendisini yönetebilmesini başarabilmiş olmaları Önderliksel gelişimin kendisidir. Bir toplumun, devlete ihtiyaç duymadan kendi kendisini yönetmesini öğrenmesi Özgürlük Hareketi’nde Önderliksel gelişimin kendisidir. Devlet ve iktidar mantığıyla hareket edenler, Özgürlük Hareketi’nde Önderlik gerçeğini ve nasıl bir yaşamı ve toplumsal gelişimi hedeflediğini anlayamazlar.
İnsan, iktidardan, devletten, paradan, mülkten, hırstan, kibirden uzak kalmayı başarırsa gerçek insan olmayı başarabilir
Beş bin yıllık devlet kültürü insanların beynine sindiği ve insanların, yaşamı iktidar ve egemenlik kurmaktan, mal ve para sahibi olmakta aradıkları için, doğal insan haline gelmeleri ve toplumsal öze dönüş yapmaları epey zor oluyor. İnsan, kendi doğal komünal özüne dönüşü sağlayabilir, bu mümkündür. Ancak iktidarın ve egemenliğin kafesinden kurtulması ve beynini özgürleştirmesi gerekiyor. Hayatın doğal komünal derinliğine inmesi ve kendisini yenilemesi gerekiyor. İnsan, iktidardan, devletten, paradan, mülkten, hırstan, kibirden uzak kalmayı başarırsa gerçek insan olmayı başarabilir. İktidar, devlet, para, makam ve mevki sahibi olmak insandaki doğallığını bozdu ve ucube bir insan türü ortaya çıktı. Yaşar Kemal “o güzel insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler, insanın kötüsü oluştu” diyor. Yani insanı seven insan türü bitti, iktidarı ve devleti, parayı ve mülkü seven ve bunun için kendi türünü ve her türlü canlıyı ve hatta doğaya zarar veren bir canavar insan türü ortaya çıktı.
Devletin ve paranın egemenliğinin olduğu koşullarda herkes köledir
Özgürlük Hareketi’nde gelişen Önderlik, o özlemi duyulan, o güzel insanların, tekrar o güzel atlara binip geri gelmelerini sağlamak için mücadele ediyor. İnsan sevgisi yeni insanın mayası olacaktır. Çünkü insan sevgiyi kaybedince doğallığı bozuldu, eşyaya ve iktidara değer verdi. İnsanın kaybolduğu yer iktidarın, devletin ve paranın olduğu yerdir. Bundan dolayı, bunlardan uzaklaşmak gerekiyor. İnsan maddi imkanları yaşamak için bir araç olarak kullanılır ama maddiyata tapmak, insanın insani değerini bitirir devletin ve iktidarın kölesi yapar. Bir insanın milyarlarca dolarının olması bu gerçeği değiştirmez. Devletin ve paranın egemenliğinin olduğu koşullarda herkes köledir. Özgür insan olmak ise çok farklı bir durumdur. Özgür insan maddiyata tapmaz, özgür insan için maddiyat bir bardak sudur, su yaşamak için içilir. Hiç suya tapan insan yoktur ama devlete, maddiyata, paraya tapan milyarlarca insan var. İşte bu, insanın fiziki değil, insanın doğal insani tükenişi demektir. Su herkesin suyu ama ekmek herkesin değil. Oysaki dünya bir zamanlar herkesin dünyası olup sınıf, sınır, savaş ve sömürü yoktu. İşte Özgürlük Hareketi’nde Önderliksel gelişim sınırsız, sınıfsız, savaşsız ve sömürüsüz bir yaşam için mücadele ediyor. Bunu iyi bilince çıkarmak gerekiyor.”