BEHDÎNAN- Medya Savunma Alanları Sevk İdare Komutanlığı ve HPG Komuta Konseyi Üyesi Alan Milazgîr yoldaşımız ile Doktor Sara Tolhildan’ın şehadete ulaştığını açıklayan HPG, “Alan ve Sara yoldaşlarımızın tarihi ve soylu direnişleri bize daima rehber olacaktır” dedi.
HPG Basın İrtibat Merkezi, Zap’ta şehadete ulaşan gerillalara ilişkin şunları belirtti:
“Medya Savunma Alanları Sevk İdare Komutanlığı ve HPG Komuta Konseyi Üyesi Alan Milazgîr yoldaşımız ile Doktor Sara Tolhildan yoldaşımız 21 Haziran 2024 günü, Zap’ın Sîda Direniş Alanı’ndaki işgalci Türk ordusuna karşı gerçekleştirdikleri fedaice saldırı eyleminde şehadete ulaştılar.
İşgalci Türk ordusunun 24 Nisan 2021’de kısmen, 14 Nisan 2022’de ise topyekun işgal etme temelinde saldırdığı Zap’ta tarihin en büyük direnişleri yaşandı ve bu süreç halen devam etmektedir. Çiyayê Reş, Şehîd Şahîn, Cîloya Biçûk, Girê Cehennem, Şikefta Birîndara, Kurojahro, Karker, Werxelê, Kokerê, Çemço, Sîda, Girê FM, Girê Cûdî, Girê Amediyê ve Girê Bahar Direniş Alanları’nda insanlığın çok az tanıklık ettiği destansı kahramanlık öyküleri yazılmaktadır. İşgalci Türk ordusunun birkaç haftada işgal etmek istediği bu alanlar, üç yıldır sergilenen tarihi direniş sayesinde Zap’ı geçilmez bir direniş kalesi haline getirmiştir.
NATO’nun her türlü silahını, gelişkin savaş tekniğini ve işbirlikçi hainlerin desteğini arkasına alan işgalci Türk ordusu yüz binlerce asker, kontra, korucu ve çeteyle birlikte gerillaya saldırdı. Havadan ve karadan elindeki tüm savaş tekniğini gerillaya karşı kullanmasına rağmen sonuç alamadı. Taktik nükleer bomba, kimyasal gazlar, yasaklı patlayıcılar başta olmak üzere her türlü insanlık dışı savaş suçunu işledi, ancak yine de gerillanın direnişini kıramadı.
Zap’ta kutsal direniş ateşinin yükseldiği, tünel savaşlarının en tarihi ve görkemli biçimde yaşandığı mevzilerimizden biri de Zap’ın Sîda Direniş Alanı’ndaki Şehîd Doğan Savaş Tünelleri’dir. İşgalci Türk ordusunun üç yıl boyunca her türlü yasaklı silahı ve zehirli kimyasal gazları kullandığı, zırhlı kepçe ve tanklarla saldırdığı, savaş tünellerine su bırakarak direnişini kırmaya çalıştığı çağdaş bir direniş kalesi oldu. Şehîd Doğan Savaş Tünelleri’ndeki yoldaşlarımız üç yıl boyunca düşmanın her türlü insanlık dışı saldırısını boşa çıkardığı gibi, işgalci orduya sürekli direniş ve eylem halinde olup ağır darbeler vurdu. Buradaki yoldaşlarımız, gerçekten de insan üstü bir irade ile Apocu fedai ruhu zirveleştirip, tüm zorluklara göğüs gererek tarihi bir direniş sergilediler. Sömürgeci soykırımcı Türk devletini ve onun işgalci ordusunu bir mevzide üç yıl boyunca durdurup geçit vermeyen tarihimizin büyük fedai kahramanları olmayı başardılar.
Apocu fedai yiğit komutan Alan Milazgîr ve kahraman Kürt kadını Doktor Sara Tolhildan yoldaşlar, 21 Haziran 2024 günü diğer yoldaşlarını korumak için canlarını siper ederek işgalci Türk ordusuna karşı fedaice saldırı eylem gerçekleştirdiler. Büyük bir fedai ruhla işgalci ordunun üssüne saldırarak, rütbeli bir asteğmeni cezalandırdılar ve işgalcilerin üssüne ağır bir darbe vurarak şehadete ulaştılar.
Mücadele tarihimizin en fedakar, fedai ve destansı direnişlerinden birinin mimarları, militanları ve komutanları olan Alan ve Sara yoldaşlarımızın tarihi ve soylu direnişleri bize daima rehber olacaktır. Anılarına doğru sahip çıkma, mücadelelerini yükseltme, amaçlarını başarma, intikamlarını alma ve tarihi direnişlerini daha büyük zaferlerin gerekçesi haline getirme sözü veriyoruz. Alanlar’ın, Saralar’ın görkemli direnişi ve duruşu mutlaka kazanacak, kazanan gerilla kazanan Kürt halkı ve özgürlük mücadelesi olacaktır.
Bu temelde Alan ve Sara yoldaşlarımızın değerli yurtsever ailelerine ve tüm Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:
Kod Adı: Alan Milazgîr Adı Soyadı: Ender Budancer Doğum Yeri: Mûş Anne – Baba Adı: Xezal – Nusret Şehadet Tarihi ve Yeri: 21 Haziran 2024 / Zap |
Kod Adı: Sara Tolhildan Adı Soyadı: Leyla Aykut Doğum Yeri: Adana Anne – Baba Adı: Gewrê – Ezîz Şehadet Tarihi ve Yeri: 21 Haziran 2024 / Zap |
ALAN MILAZGÎR
Kürt halkının inkarı ve imhası temelinde kurulan soykırımcı sömürgeci Türk devletinin saldırılarına karşı halkımız özgürlük savaşı da parçalı ve kesintili olsa da yüzyıldır devam etmektedir. Şêx Seîdlerden başlayan bu direniş geleneği Agirî Serhildanı ve Dêrsîm Tertelesi ile karşı direnişle devam etmiş, Kurdistan’ın dört bir yanı direniş merkezi haline gelmiştir. Bu direnişlerle halkımız işgalciliğe ve soykırım rejimine karşı özgürlükte ve varlığını korumakta ısrar edeceğini her defasında göstermiştir. Serhed bölgesi de bu direniş geleneğinin her zaman canlı olduğu bir yöredir. Sömürgeci Türk devletinin saldırı ve soykırım politikalarına karşı bu bölgedeki halkımız yeri geldi eline silah alarak dağların doruklarında savaştı, yeri geldi kültürünü, dilini ve geleneklerini kuşaktan kuşağa aktararak varlığını sürdürmenin çabasını verdi. Bu nedenle zengin bir direniş kültürü oluşturan Serhed halkımız, Rêber Apo’nun tarihi çıkışıyla bir kez daha direniş mücadelesinde yer aldı. Rêber Apo’ya olan inançları ve bağlılıkları sayesinde en değerli evlatlarını özgürlük mücadelesine katmaktan geri durmayan halkımız, büyük bedeller verilen bu mücadelenin şafağındaki zaferi gördü. Bu nedenle hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmedi ve her geçen gün direnişi büyütmenin çabasında oldu.
Alan Milazgîr yoldaşımız böylesi bir halk gerçekliğinin yaşandığı bir ortamda, Mûş’un Milazgîr ilçesinde yurtseverliği ve Kürt halkının ahlaki ve politik toplum değerlerini özlüce yaşayan bir ailede hayata gözlerini açtı. Ailesinin bu karakterinden kaynaklı Alan yoldaşımız da özüne bağlı bir şekilde yetişti. Kürtlük bilincini daha küçük yaşlardan itibaren edinen yoldaşımız, özellikle büyüklerinden dinlediği kahramanlık destanlarının etkisinde kaldı. Bu destanlar sayesinde hem halkımızın kesintisiz süren mücadelesini hem de düşman gerçekliğini tanıma imkanı buldu. Aynı zamanda 1990’lı yıllarda düşmanın halkımıza yönelik uyguladığı devlet terörüne tanıklık eden yoldaşımız, Kürt halkının onurlu bir genci olarak mutlaka halkımızın savunmasını yapması ve soykırımcı Türk devletine karşı savaşması gerektiğine inandı. Bunun da düşmana karşı fedakarca direnen gerilla birliklerine katılmakla mümkün olduğunun bilincine vardı. Bu temelde Şanlı 15 Ağustos Gerilla Atılımı’nın 10. yıldönümü olan 1994 yılında yüzünü gerilla mücadelemizin merkezi olan Botan dağlarına dönerek gerilla saflarına katıldı.
Alan yoldaşımız, düşmana karşı amansız özgürlük savaşının sürdüğü, düşmanın en sert ve yoğun saldırılarını yaptığı bir süreçte gerilla saflarına katıldı. Bundan dolayı gerilla ve dağ yaşamını, savaş gerçeğini en sert koşullarda öğrendi. Alan yoldaşımız; istekli ve tereddütsüz katılımı sayesinde kısa sürede kişiliğinde önemli gelişmeler yarattı. Yılları bulacak savaş ve yaşam tecrübesini birkaç aylık pratik süreçte edinen yoldaşımız, bir an önce halkımıza karşı yapılan katliamların intikamını almak istedi. Düşmanın binlerce köyü yakıp yıkarak halkımıza cehennemi yaşattığı bir süreçte, Apocu bir militan olarak halkımıza yapılanların intikamını almayı en öncelikli hedefi haline getirdi. Bu nedenle her fırsatını bulduğunda düşmana darbe vurmak isteyen yoldaşımız, istekli ve ısrarlı tarzı sayesinde bu amacına ulaşmakta gecikmedi. Cesareti, savaşkanlığı ve gözüpekliği ile öne çıkan yoldaşımız, henüz birkaç yıllık gerillayken öncülük misyonu üstlendi. Birçok değerli Apocu militan ve komutanla birlikte mücadele etme şansına ulaşan Alan yoldaşımız, bu yoldaşlarından birçok şey öğrendi. Dürüst ve sade bir katılımın sahibi olarak bulunduğu her yerde sevilen ve saygı gören Alan yoldaşımız, yoldaşlarının bu yaklaşımlarına mücadelesini daha da büyüterek cevap olmak istedi. Botan ve Mêrdîn bölgelerinde uzun süre mücadele yürüterek dönem görevlerine layıkıyla cevap olmaya çalışıp örnek bir Apocu militan haline geldi. Alan yoldaş, başta Gabar ve Mawa bölgeleri olmak üzere Botan’ın birçok alanında kaldı. ARGK sürecinin en çetin savaş yılları olan 1994, 95, 96, 97, 98 ve 99 yıllarında tereddütsüzce mücadele etti. Asla durmayan, pes etmeyen, her türlü zorluğu aşmasını bilen, yılmaz bir iradeye sahip, inancı ve çabası büyük bir komutan olarak mücadele etti.
2000 yılına kadar Botan’da başarılı bir pratiğin sahibi olan yoldaşımız, bu yıllar içerisinde düşmana karşı geliştirilen sayısız eylemde yer aldı. Bu eylemlerde bir kez yaralanmasına rağmen mücadeleci ruhundan hiç taviz vermedi. En zorlu şartlarda yoldaşlarının yanında olmayı, onlara destek olmayı en temel kişilik özelliği haline getiren Alan yoldaşımız, tüm mücadele yaşamı boyunca bu ilkesinden taviz vermedi. 2000 yılından sonra Medya Savunma Alanları’na geçen ve burada bir süre pratik yürüten yoldaşımız, bu süreci daha çok Rêber Apo’yu ve partimiz PKK’yi ideolojik ve felsefi anlamda tanıma süreci olarak değerlendirdi. Yaşadığı derinlikli yoğunlaşmalarla Önderliğimizin Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü Paradigması’nı anlayan ve bilince çıkaran yoldaşımız, bunun savaşçılığını ve militanlığını yapmak için gözünü kırpmadan mücadeleye atıldı. Bu anlamda Tarihi 1 Haziran Atılımı’nı daha da güçlendirmek ve Devrimci Halk Savaşı’nı Bakurê Kurdistan’ın tüm alanlarına yaymak için 2005 yılında yüzünü Dêrsîm’e döndü. Dêrsîm bölgesinin birçok alanında mücadele yürüten Alan yoldaşımız, burada bölge ve cephe komutanlığı düzeyindeki görevleri yürüttü. Devrimci Halk Savaşı stratejisinin yaşam bulması için büyük bir emek ve çabanın sahibi olarak Dêrsîm halkımızın yüreğinde yer edinmeyi başardı. Yaklaşık 7 yıl boyunca Dêrsîm alanında devrimcilik yapan yoldaşımız, komuta tarzı ve yoldaşlarına verdiği değerle tüm yoldaşlarınca sevilen ve değer gören Apocu bir komutan oldu.
2012 yılında yeniden Medya Savunma Alanları’na dönen yoldaşımız, burada ideolojik eğitim devrelerine katılarak Önderliğimizin savunmaları temelinde geçmiş pratiğini sorgulama ve gerekli dersleri çıkarma şansına ulaştı. Eğitim sürecinde, kişiliğinde önemli dönüşümler yaratarak Apocu bir devrimci olarak öncülük düzeyinde sorumluluklarına sahip çıkmayı hedefledi. Dervişane kişiliği ile tüm yoldaşlarının birlikte mücadele etmek, aynı havayı solumak istediği insan güzeli bir devrimci olarak tanındı. Medya Savunma Alanları’nın birçok farklı bölgesinde mücadele eden yoldaşımız, 2014 yılından itibaren halkımıza karşı gelişen vahşi DAİŞ çete saldırılarına karşı başta Şengal olmak üzere birçok alanda mücadele yürüttü. Özellikle Şengal’in özgürleştirilmesinde büyük emeği olan Alan yoldaşımız, burada Egîd Civyan, Dilşêr Herekol, Mam Zekî, Şîlan Goyî, Çeko Çatak, Memo Mêrdîn, Seîd Şengalî, Zerdeşt Şengalî ve birbirinden değerli birçok öncü devrimci ile birlikte Êzidî halkımızın özgürleştirilmesinde tarihi rol oynadı. Buradaki tarihi görevini layıkıyla tamamladıktan sonra tekrar Kurdistan dağlarına geçen yoldaşımız, bir kez daha ideolojik ve askeri eğitimlere katılarak yeni dönem gerilla savaşının perspektifine yoğunlaştı.
Eğitim sürecini başarılı bir şekilde tamamlayarak ve büyük bir güç alarak Zap’a geçen Alan yoldaşımız, Zap’ta dur durak bilmeden birçok görev yürüttü. Zap’ı tarihi bir direniş kalesi haline getiren sürecin öncülüğünü ve büyük emektarlığını yaptı. Zap’ı işgalci Türk ordusunun geçemediği bir direniş mekanına dönüştüren Bazên Zagrosê Devrimci Hamlesi’ne büyük bir aşk ve zafer inancıyla katıldı, mimarlığını yaptı. İşgalcilere asla unutamayacağı tarihi büyük darbelerin vurulmasına öncülük etti. Zap’ta bulunduğu süreçte bir an bile birlikte mücadele ettiği yoldaşlarından ayrı yaşamayan, her zaman onlarla aynı mevzilerde yer alarak uzun süreli bir direnişin örgütlenmesini geliştirdi. Bu nedenle yoldaşları için her zaman bir komutandan önce iyi bir yoldaş olmayı bildi. Alan yoldaşımız, tüm yoldaşlarının iç dünyasına girerek onları tanıyıp anlayarak, hakiki Apocu komutanlık vasıflarının gereğini yerine getirdi. Bu nedenle yoldaşlarına güven veren Alan yoldaşımız, başarılı bir şekilde Zap Eyalet Komutanlığı yaptı. 2021 yılı direniş sürecinde Zap Eyalet Komutanlığı’nı yaparak, direniş sürecindeki öncülüğüyle adını mücadele tarihimize yazdırdı. Alan yoldaşı her an yanlarında hisseden Zap’taki yoldaşlarımız büyük bir güvenle düşmana karşı fedaice savaştı. Alan yoldaşımız 2022 yılı başında Zap Eyalet Komutanlığı’ndan Medya Savunma Alanları Sevk İdare Komutanlığı’na atandı.
Alan yoldaşımız, Medya Savunma Alanları Sevk İdare Komutanlığı’nın bir üyesi olarak 14 Nisan 2022’de Zap’a yönelik gelişen çok kapsamlı işgal harekatına karşı Bazên Zagrosê Devrimci Hamlesi’ni daha da büyüttü. Zap’ın her karış toprağını, her tepesini büyük bir direniş alanına çeviren savaşçılarıyla omuz omuza mücadele etti. Alan yoldaşımızın bu duruşundan ve cesaretinden güç alan yoldaşlarımız, adını mücadele tarihimize ve Kürt halkının hafızasına yazdıran Çiyayê Reş, Şehîd Şahîn, Cîloya Biçûk, Girê Cehennem, Şikefta Birîndara, Kurojahro, Karker, Werxelê, Kokerê, Çemço ve Sîda direnişlerini geliştirdi. Komutan Alan Milazgîr, yeni dönem gerillacılığının uzman tim savaş tarzını arazide ve direniş tünellerinde geliştirerek işgalci Türk ordusuna tarihinin en ağır darbelerini indirdi. Alan yoldaş, savaştaki öncülüğü ve yüksek cesaretiyle yoldaşlarına güç ve moral kaynağı olup maneviyatı yükseltmeyi bildi. Zap’ta fedaice savaşarak şehadete ulaşan her bir yoldaşının anısına bağlı kalmayı ve bu kahraman şehitlerimizin intikamını almayı kendisine görev bilerek mücadelesini sürdürdü.
PKK’de komutanlığın daha fazla emek vermek ve fedakarlık yapmak olduğunun derin bilinciyle hareket eden Alan yoldaşımız, tüm mücadele yaşamı boyunca bu hakikate sadık kalarak Apocu militanlığın gereklerini yerine getirdi. İşgalci Türk devletinin Sîda’daki Şehîd Doğan savaş tünellerine yönelik saldırısında bizzat bir komutan olarak bu tarihi direnişte kendisi de yer aldı. Fedai ve fedakar bir komutan olarak tüm yoldaşlarından daha az uyudu, daha çok çalıştı ve daha fazla mücadele etti. Her zaman yoğun bir şekilde taktik üzerinde düşünerek, kafa yorarak, fedakarlık yaparak yoldaşlarına öncülük etti. Direniş süreci boyunca örgütsel ve özgür yaşam ilkelerinden asla taviz vermedi. Özgür yaşam ilkelerinin düşmana karşı en büyük silah olduğunu iyi bilerek Apocu komutanlık tarzını hem kişiliğinde sergiledi hem de bunun öncülüğünü yaptı.
Hiçbir zorlu koşulu mücadele etme önünde engel olarak görmeyen Alan yoldaşımız, 2 yıl boyunca bulunduğu Sîda Şehîd Doğan savaş tünellerinde düşmana karşı tarihi bir direnişin gelişmesine öncülük etti. Önderliğimize olan bağlılığını ve halkımızın özgürlüğüne olan inancını bu süreçte daha da güçlendirerek bulunduğu savaş tünellerini yıkılmaz bir kaleye dönüştürdü. Yoldaşlarının ve örgütümüzün yoğun ısrarlarına rağmen savaşı farklı bir alanda koordine etmeyi reddederek yoldaşlarıyla aynı mevzilerde kalmayı tercih eden ve bu kararında bir an bile tereddüt etmeden son nefesine kadar fedaice savaştı. Alan yoldaşımız, geliştirdiği son eylemde de düşmana büyük bir darbe vurmanın yanında Apocu ideoloji ile kendisini donatan militanların yenilmezliğini bir kez daha düşmana gösterdi. Canı pahasına Apocu yaşam ilkelerinden ve halkımızın onurlu özgürlük savaşından taviz vermeden son nefesine kadar savaşan Alan yoldaşımız, yeni dönem taktiğimiz olan tünel savaşlarının öncü komutanı olarak mücadele tarihimizin sembolleşen komutanlarından oldu. Yoldaşları olarak Komutan Alan Milazgîr’in verdiği büyük emeklere ve açığa çıkardığı destansı direnişe layık olma ve hayallerini özgür Kurdistan’da yaşatma sözü veriyoruz.
SARA TOLHILDAN
Sara yoldaşımız, Kurdistan’da yurtseverliği ile tanınan kadim Mamxurî aşiretine mensup bir ailenin ferdi olarak Adana’da dünyaya geldi. Fakat daha sonra ailesinin Elkê’ye dönmesiyle burada büyüdü. Ailesinden aldığı Kürt kültür ve gelenekleriyle yetişti. Bu nedenle küçük yaştan itibaren özlü biri olup, sağlam bir karakter kazandı. Her Kürt çocuğu gibi partimiz PKK’yi küçük yaştan itibaren duyan yoldaşımız, büyük bir sevgi duyduğu gerillayı görebilme hayali ile büyüdü. Bu hayalini gerçekleştirmeyi çok isteyen yoldaşımız, her gece gerillanın yolunu gözledi. Henüz küçük yaşta olmasına rağmen gerillanın halkımız için anlamını o büyük yüreğiyle hissetti. Yine her Kürt çocuğu gibi düşman gerçekliğini halkımıza yönelik saldırılardan ve katliamlardan tanıyan yoldaşımız, okula gittiği süreçte bu gerçeklikle daha fazla yüz yüze kaldı. Okulda düşmanın nihai amacının halkımızı soykırıma uğratarak yok etmek istediğini anladı ve kendisini savunmaya çalıştı. Düşmanın özel savaş yöntemleriyle başta Kürt kadınları olmak üzere tüm Kürt çocuk ve gençliğini özünden kopararak mücadeleye katılımını engellemek istediğini fark eden Sara yoldaşımız, ilk çelişkilerinden birini yaşadı. Düşmanın tüm gücünü seferber edip böyle bir politikaya yönelmesinin nedenlerini anlamaya başlayınca mücadelemizi daha yakından tanıma imkanı buldu. Yaşadığı yoğunlaşmalarla ve tanıklık ettiği destansı gerilla mücadelesiyle partimiz PKK’nin özgür yaşam alternatifi olduğunu anladı. Fakat o süreçlerde daha fazla sistem içi özgürlük arayışında olan Sara yoldaşımız, Amed’de üniversiteye başladığı süreçte yaşama dair arayış ve yoğunlaşmalarını derinleştirdi. Yaşadığı bu yoğunlaşmalarla sistemin kendisini adeta bir kafese sıkıştırdığını ve özgürlüğünü elinden aldığını fark etti. Bunun moral, duygu ve yaşama sevinci üzerine etki ettiğine kanaat getirerek çıkış yolu aramaya başladı. Kapitalist sistemin özündeki bireycilik ve geliştirdiği doğa katliamıyla bireylerde ruhsal, fiziksel ve duygusal çöküntüye neden olduğunu bilince çıkaran yoldaşımız, farklı bir yaşamın mümkün olabileceğine her zaman inandı. Üniversite okuduğu yıllarda devrimci yurtsever gençlikle tanışan yoldaşımız, daha öncesinde tanıdığı fakat kitaplarını okuma olanağı bulmadığı Rêber Apo’nun savunma ve çözümlemelerini okumaya başladı. Okuduğu her kitaptan sonra adeta damarlarına can suyu akan yoldaşımız, özgür yaşama sevincine kavuştu. Yaşama daha anlamlı bakmaya başlayarak Rêber Apo’nun geliştirdiği felsefenin ve yaşam paradigmasının özgür yaşam alternatifi olduğuna tüm benliği ile inandı. Kadınların sömürülmediği, katliamlara uğramadığı, aksine yaşamın başat öznesi olduğu bu yaşamın sahibi olmayı kendisine amaç edinen Sara yoldaşımız, bunun için her türlü fedakarlığı göze aldı. Genç bir Kürt kadını olarak halkımıza ve kadınlara yönelik gelişen katliamlara cevap olmanın, özgür ve onurluca bir yaşama kavuşmanın ancak Kurdistan dağlarında gerilla saflarına katılmaktan geçtiğine inanan yoldaşımız, bu temelde 2014 yılında okuduğu üniversiteyi dördüncü yılında bırakarak yüzünü Kurdistan dağlarına döndü ve gerilla saflarına katıldı.
Büyük özlem duyduğu ve küçük yaştan itibaren görmeyi istediği gerilla ile buluştuğunda kendisini dünyanın en şanslı insanı hisseden yoldaşımız, yaşadığı mutluluğu anlamlandırmak ve coşkulu bir katılımın zemini yapmak için yeni savaşçılar eğitimine dört elle sarıldı. Aldığı eğitimlerle dağ yaşamını tüm ayrıntılarına kadar öğrenen yoldaşımız, bir kadın olarak doğayla bu kadar iç içe olmayı gerçek özgürlük olarak niteledi. Gerilla saflarına katıldığı süreçte başta Şengal ve Rojavayê Kurdistan olmak üzere Kurdistan’ın birçok alanında halkımıza yönelik yoğun saldırılar olması ve soykırımcı Türk devletinin yeni bir saldırı konseptine hazırlanması Sara yoldaşımızın askeri eğitimlere daha fazla ağırlık vermesine yol açtı. Bu yönlü istekleri büyük olan ve girişkenliğiyle bilinen Sara yoldaşımız, kısa sürede önemli ilerlemeler kaydetti. Aynı zamanda ideolojik anlamda da önemli bir birikim elde eden yoldaşımız, güçlü katılımı ve dürüst kişiliği ile yoldaşlarına güven verdi. Bu nedenle birçok önemli çalışmada yer aldı. Bu çalışmalarda kendisine duyulan güveni boşa çıkarmayan Sara yoldaşımız, başarılı bir pratiğin sahibi oldu. Bir yandan kendisini gerilla pratiğinde yetkinleştiren yoldaşımız, diğer yandan da ideolojik olarak daha fazla derinleşmenin çabasında oldu. Özellikle Önderlik gerçekliğini anlamak için büyük bir emek harcadı. Sara yoldaşımız, yaşamın inkar edildiği ve insan hakikatine karşı büyük bir ihanetin yaşandığı çağımızda Rêber Apo’nun geliştirdiği paradigma ile insanlığın özgür yaşam mimarı olduğunu dile getirdi. Bu durumun Kürt halkı için yeniden dirilmenin adı olduğunu ifade eden Sara yoldaşımız, Önderliği anlamanın onun fikirlerini yaşamsallaştırmak olduğuna inandı. Bunun için her an katılımını gözden geçiren yoldaşımız, güçlü bir katılım sağlamak için elinden geleni yapmaktan geri durmadı. Halkımıza ve Hareketimize yönelik düşman saldırılarının yoğunlaştığı bir süreçte bir YJA Star gerillası olarak daha fazla yük kaldırmak isteyen yoldaşımız, bunun için kendisini askeri ve ideolojik anlamda eğitmek ve yeni dönem gerilla taktiklerinde uzmanlaşmak istedi.
Bu temelde ilk olarak ideolojik ve askeri eğitim alan yoldaşımız, bu eğitimlerini başarı ile tamamladıktan sonra yoldaşlarının önerisi ile daha önce aşina olduğu sağlık alanında kendisini eğitti. Sağlık eğitimlerini de başarılı bir şekilde tamamlayan Sara yoldaşımız, bir gerilla doktoru oldu. Üstlendiği büyük sorumluluğun farkında olan yoldaşımız, bir an önce savaşın yoğun yaşandığı alanlara gidip işgalcilere karşı varlık ve özgürlük savaşı veren ve yaralanan yoldaşlarının yarasını sarmak istedi. Bu temelde ilk olarak Avaşîn bölgesine geçen yoldaşımız, burada önemli ve başarılı bir pratiğin sahibi oldu. Bir doktor olarak yoldaşlarının tedavisini büyük bir dikkat ve titizlikle yapan Sara yoldaşımız, güçlü yoldaşlığı ile de her bir yoldaşının acısını derinden hissederek onlara güç ve moral verdi. Bu nedenle temas ettiği her bir yoldaşında derin izler bırakmayı başaran Sara yoldaşımız, bu süreçte önemli tecrübelerin yanı sıra birbirinden değerli birçok yoldaşını da tanıma imkanı buldu. Aynı zamanda düşmana karşı savaşan birçok yoldaşının şehadetine de tanıklık eden yoldaşımız, her bir şehadeti daha fazla mücadele etme ve mesleğinde derinleşmenin gerekçesi haline getirdi.
Avaşîn’deki başarılı pratiğinin ardından adını mücadele tarihimize altın harflerle geçireceği Zap bölgesine geçen Sara yoldaşımız, düşman saldırılarının başladığı 2021 yılından itibaren fedaice mücadele etti. Bir yandan savaş sürecinde yaralanan yoldaşlarının tedavisiyle ilgilenen yoldaşımız, diğer yandan da direnişin büyütülmesi için her çalışmanın içerisinde yer aldı. Bir çağdaş direniş kalesi haline gelen ve düşmanın tüm tekniğini, yasaklı patlayıcılarını, kimyasal silahlarını pervasızca ve insanlık dışı bir şekilde kullanmasına rağmen düşmeyen Sîda Direniş Tüneli’nde destan yazılmasında tarihi bir rol oynadı. Doktor Sara yoldaşımız, hem çok büyük emekler vererek Şehîd Doğan tünelini büyük bir direniş kalesi haline getirdi, hem de son nefesine kadar Şehîd Doğan savaş tünelinde kalmakta ısrar ederek, üç yıl boyunca burada fedaice direndi. Apocu irade savaşının dorukta yaşandığı Sîda Direniş Tüneli’nde kadın özgürlük çizgisinin, partimiz PKK–PAJK’ın yenilmez militanlık ruhunun temsilciliğini yapan Sara yoldaşımız, duruşu ve geliştirdiği tarihi direnişle büyük fedakarlıklarla yürütülen tünel savaşlarının sembol komutanlarından biri olmayı başardı. Rêber Apo’ya ve O’nun yarattığı özgür yaşama duyduğu ideolojik bağlılığı yaşamının her anında başarıyla pratikleştiren Sara yoldaşımız üç yılı aşkındır yürüttüğü direnişle yeni dönem gerilla taktiğinin başarıya ulaşmasına öncülük etti. Yoldaşları olarak Sara yoldaşımız şahsında tüm şehitlerimizin anılarını özgür Kurdistan’da yaşatacağımızın sözünü yineliyoruz.”