HABER MERKEZİ- Hüseyin Gedik’in Dijital Gerçeklik Ve Sanallaşma Kitabından
Sanallaşma ve Gençlik – Dördüncü Kısım
“İster kadın ister erkek, gençlik dönemini yaşayan her bireyin internetle tanışmayanı nerdeyse kalmamış gibidir. İnternette en fazla dolaşımda olan aktif kullanıcı nüfusun ağırlıklı bir bölümü gençlerden oluşmaktadır. Gençler, cinsiyetlerine göre internette dolaşıma girerken ilgi alanları kuşkusuz farklı olabilir. Kadınların ve erkeklerin tükettiği içerikler farklı olsa da sonuç aynı kapıya çıkmaktadır. İnternet, içerikleriyle bütün yaş kategorilerine ve cinsiyet farklılıklarına hitap etmektedir. Bireyin internete ilgi duyduğu alanlar ve sitelerdeki dolaşımları kayıt altında olduğu için, benzer içerikli seçenekler kişinin ekranına yansıtmaktadır. Bir konu araştırıldığında yanına, ‘benzer konular’ denilerek, binlerce seçenek ekrana akmaktadır. Bırakalım bir yaş gurubuna içerik üretmeyi, her insanın internet dolaşımı takip edilerek, kişinin özelliklerine ve ilgi alalarına uygun içerikleri süzerek ekrana yansıtmaktadır.
Dijital teknolojilerin insanda meydana getirdiği dönüşüm, internetin ve sanal medyanın kişide yarattığı bağımlılık birçok yönüyle ele almak mümkündür. Bu olumsuz sanal değişim-dönüşüm ve bağımlılıktan en çok nasibini alan gençliktir. Gençlerin duyargaları sanallaşmaya oldukça açıktır. Kapitalist sistemin özendirici, çekici, etkileyici kıldığı sanallaşmaya karşı alternatif mücadele yöntemlerini geliştirmek oldukça önemlidir.
Sanal alanın toplum üzerindeki olumsuzlukları bertaraf etme görevi yine gençlere düşmektedir. Ruhsuz, duygusuz, hissiz, zevksiz bir yaşam sunan sanal ortamların etkilerini kırmak gençliğin imkânı dahilindedir. Gençlik, toplumdaki asli görevlerini yerine getirmek istiyorsa, bunun bir gereği olarak kapitalist sistemin sunduğu sanallaşmaya, sahte yaşama karşı bilinçli ve örgütlü mücadele etmesine bağlıdır. Yapılacak ilk iş zihniyet düzeyinde kapitalist sistemi bilince çıkarmak ve ona karşı mücadele etmekten geçiyor.
Dijital teknolojik yeniliklerin her geçen gün arttığı, geliştiği ve yaygınlaştığını bilmek gerekir. Bu araçların iktidar elitlerinin elinde yoğunlaşması, insanlık için büyük bir tehlike arz edecektir. Bu gidişata mutlaka dur denilecek örgütsel bir muhalefetin ortaya çıkarılması gerekir. Araçları toplumsal çıkarlar temelinde kullanmak büyük önem taşımaktadır. Gençliğin öncülük edeceği en önemli mücadele alanı hiç kuşkusuz sanallaşmaya karşı duruşu olacaktır. Teknolojiye olan aşırı bağımlılığı, sanal yaşama olan özentiye karşı, çok daha aktif mücadele yöntem ve taktiğini geliştirebilir. Tarihin her aşamasında gençliğin oynadığı rol her zaman belirleyici olmuştur. Dijital çağın bozduğu toplumsal yaşamı yeniden düzeltebilir. Bozulan birey-toplum ilişkilerini bilinçli ve örgütlü duruşuyla yeniden örebilir.
Kapitalizmin kar mantığına dayalı sömürü düzeni sanallaşmayla birlikte daha çok artmaktadır. Çünkü dijitalleşme çağı, tıpkı sanayi devrimi gibi yeni bir çağın başlangıcı anlamına gelmektedir. Bu çağın karakteri, özellikleri, yarattığı etkileri bilince çıkarmak gerekiyor. Dijital çağ ve sanallaşma, insanlık tarihinin bütün dönemlerinden daha fazla topluma ve doğaya zarar vereceği bir çağdır. Yaşanan toplumsal felaketlerin, doğa afetlerin kaynağında, dijital çağın kapitalist sisteme, küresel güçlere kazandırdığı kar hırsı vardır. Yer küremizi yaşanmaz hale getiren ve insanlığı tehdit eden krizlerle karşı karşıya getiren kapitalist sisteme karşı aktif bir mücadele içinde olmak temel bir görevdir. Gençler başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerin, kapitalist moderniteye karşı topyekûn düşünsel, ideolojik, teorik, pratik, örgütsel mücadele etmesi, kaçınılmaz hale gelen bir insanlık görevidir.”