HABER MERKEZİ-
Evet Zagros’un soylu kızı Zap, nazlı gelini Xerekol! Zirveye vardım. Oturdum bir yüksek kayanın üstüne. Sırtımdaki çantayı yere bırakarak dürbünümle tüm arazinin güzelliklerine daldım. Dağın duygusu, dağ gibi soylu, dağ gibi asil, dağ gibi kendine aittir.
Tarihten günümüze hep ana oldu dağlar bizim için. Toprakla tanışan ellerimiz, aşkla doldu yüreğimiz. Aşk iki insan arasında yaşanılan bir duygu değildir. İnsan ile dağ arasında yaşanan evrensel bir hissiyattır. Zap’ın patikalarında yürüdüğümde, mekaplarım ayağımda ve gerilla formamla Xerekol patikasında zirveye yol alıyorum.
Xerekol ismini Guttilerden alan bir çok klana analık yapan güneyi ve kuzeyi birleştiren ve Zap’ın gelini olarak tanımlanan bir dağdır. Bu bahar ne kadar çok güzel süslemiş Xerekol’u. Xerekol dağı yüreğinde birikmiş karın erimesiyle oluşan şah damarlarına su damlacıklarıyla dolup taşımaktadır. Her yamacında patlayan pınarlar zılgıtlarla akıtıyor suları. Xerekol yamacındaki badem ağaçları ne kadar çok güzel süslenmiş, insanları büyüleyen pespembe renkleri adeta yüreğimi benden çalıyor. Xerekol’un zirvesinden çıkan güneş, zirveleri şaha kaldırmış. Boğazında esen rüzgar ise tüm ağaç dallarını ve yapraklarını balerin dansına kaldırmış. Bülbüllerin şaklaması senfoni gibi geliyordu yüreğime.
Evet yukarıya doğru yol alırken adeta patika bana yol gösteriyordu. Bu sabah erken kalktım diye kendimi avutmuş olmalıyım. Çünkü ilkbaharın ıslak patikalarında zirveye yol alırken bir “ayı” benden erken davranmış ki önümdeki patika yavrusuyla ayak izini bırakmıştı. Omuzumda silahım, belimde rahtım ve tedbir amaçlı çantamda bulundurduğum erzakla yol alıyorum Xerekol patikasında. Ayaklarım patikada yol alırken düşüncelerim ve beynim Xerekol’un gizemine dalmıştı. Büyülüyordu yüreğimi bu gizem…
Yavaş yavaş yukarıya yol alırken tüm bedenim otların üzerine düşen çiğler gibi terler kaplamıştı bedenimi. Anlımda toplanan terler ile Xerekolda esen rüzgarlar adeta bir kavga halindeydiler. Kavgadan çok bir okşama, ilişkilenme biçimiydi sanki…
Evet Zap’ın gelini yüreğimin aşkı Xerekol! Kim bilir kaç kişi bu patikada yol almış, kaç yolcuya yol göstermiş bu patika? Yolcuların ve yaşanmışlıkların şahidiydi bu patika. Yol yolcusuzda yoldur. Çünkü tüm kurulu patikalar köylere gider. Yalnız yolcunun yalnız olması kötüdür gerillada. Çünkü gerillaların kendisi yol, yüreği ise yolcudur. Tanrıçaların taht kurduğu bu dağlarda.
Evet Zagros’un soylu kızı Zap, nazlı gelini Xerekol! Zirveye vardım. Oturdum bir yüksek kayanın üstüne. Sırtımdaki çantayı yere bırakarak dürbünümle tüm arazinin güzelliklerine daldım. Dağın duygusu, dağ gibi soylu, dağ gibi asil, dağ gibi kendine aittir. Yerle gökyüzünü birleştiren nazlı Xerekol’um. Kuçak açmıştı tüm dağlara, tıpkı bir ananın tüm yavrularına kucak açtığı gibi. Bir tarafında “şkefta brindara”, bir tarafında “Mervanos-Avaşin”, bir tarafında “Oremar-Çarcella”, bir tarafında “Gara Mezin-deşta Xanê”. Adeta etrafını soylu dağlarla sarılmış Xerekol. Ne kadar birbirlerine yakışıyor bu güzelim dağlarımız. Tıpkı halaya duran Kürt kızları gibi. Renga renk ve renk cümbüşü gibi. Aşık ettiriyor kendisini bana bu görüntü, aşık olmamak elde değil bu görkemli dağlara. Fakat yüreğim burkuluyor bu güzelim dağların üzerindeki lanetli Türk karakollarını görünce adeta bu güzel manzarayı kirletmektedir. Karakollariyle bu güzelliğe meydan okurcasına ışıklandırmışlar her tarafı. Güçleri dağlara yenmeye yetmezse de hani bir deyim var: “sinek küçüktür ama mide bulandırır.”
Dağlarım soylu dağlarım. Ne kimseye boyun eğdi ne de kimsenin mülkü oldu. Sadece kendine aittir dağlarım. Tıpkı Guttiler, Hurriler, Mittaniler ve luviler gibi dağların tek sahibidirler ve hep onlar kalacaktır. Yenmeye gelenler yenilenler oldu. Gerillanın yurdu tanrıçaların taht kurduğu dağlarım benim. Siz bizimsiniz, biz seniniz. Bizim aşkımız mülkleştirme değil, yüceltmenin adıdır. Platonik aşktır bizimkisi. Düşünce yürek birlikteliğidir yolculuğumuz.
Evet patikalar herkese yol gösteren, herkese cömertçe davranan patikalarım. Dağ bir sevda, patikada yürümek ise bir aşktır. Dağlarımızı ve patikalarımızı anlatmakla hakkı verilmez, yaşamakla tadına varılır.
Kaynak: PAJK.org