HABER MERKEZİ- KCK Dış İlişkiler Komitesi: Irak devleti ve hükümetine çağrımızdır, Türkiye’nin savaş suçlarına karşı tavır almalılar ve DAİŞ-destekçisi Erdoğan ile imzaladıkları mutabakat zaptından derhal vazgeçmelidirler.
KCK Dış İlişkiler Komitesi, “İşgalci Türk devletinin inkar, imha, asimilasyon ve soykırım politikalarını, KDP’nin de işbirlikçi ve ihanet dayatmalarını reddeden, bütün zorluklara rağmen özgür yaşamda ısrar eden ve bundan dolayı kendi ülkelerinde mülteci konumuna düşen Maxmur Şehit Rüstem Cudi kampındaki halkımız, son günlerde yeniden Türk devletinin SİHA terör saldırılarının hedefi oldular. Bu saldırı kampı koruma adına onu kuşatan ve 24 saat gözetleyen Irak devlet güçlerinin gözleri önünde gerçekleşmiştir. Saldırıya uğrayan bu halk bütün zorluklara ve imkansızlıklara rağmen, Türk devletinin desteğiyle Irak ve Başûrê Kurdistan’ı işgal etmek isteyen DAİŞ çetelerine karşı öz savunma bilinci temelinde direndiler ve soylu direnişleriyle Irak halklarını ve Başûrê Kurdistan’ı bu Erdoğan zihniyetli ve destekli teröründen korunmasında öncü rol oynadılar. Maxmur halkının sergilediği bu destansı direniş kendilerine düşmanlık eden ve ambargo uygulayan KDP ve Mesud Barzani’nin şükranlığını bile kazandı ve Hewlêr’i DAİŞ’in eline geçmesini önledi. DAİŞ bütün Irak ve Ortadoğu’da terör estirirken kılını kıpırdatmayan işgalci Türk devleti, Şengal ve Maxmur başta olmak üzere DAİŞ’in yenilgiye uğratılmasında öncü rol oynayan güçlere ve direniş merkezlerine saldırmaktadır. Aslında DAİŞ’ın intikamını DAİŞ’e karşı direnenlerden alırcasına saldırılarını sürdürmektedir ve bu saldırılarda eski DAİŞ çetelerini kendi işgalci ordusunun himayesinde Başûrê Kurdistan’a getirmiş bulunmaktadır. Türk devleti Maxmur halkının direnişine destek sunan ve DAİŞ’i Hewlêr kapısında durduran Kürdistan Özgürlük Gerillası’nın oradaki varlığını kampa yönelik gerçekleştirdiği saldırılar için gerekçe gösteriyordu. Irak devletinin Maxmur halkı ile olan görüşmelerinde kampı koruyacaklarına dair taahhütte bulununca, az sayıdaki gerilla gücü de Medya Savunma Alanları’na doğru geri çekildiler ve Irak devleti kampı her türlü saldırı karşısında koruyacaklarına dair halka söz verdi. Bütün bu görüşme ve gelişmeler Birleşmiş Milletler ve onun Irak misyonu UNAMİ’nin talebi doğrultusunda, gözetimi altında ve bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir. Kampın güvenliğinin sağlanmasında ve saldırılara karşı korunmasında Irak devleti ve BM hukuken ve ahlaken sorumludurlar” dedi.
SALDIRILAR MUTABAKAT ZAPTI ÇERÇEVESİNDE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR
KCK Dış İlişkiler Komitesi açıklamasında şunlar belirtildi:
“Ne var ki, işgalci Türk devleti ve Irak hükumeti arasında yapılan görüşmeler ve imzalanan mutabakat zaptından sonra, kampa yönelik saldırılar yeniden başlamıştır. Kendilerine dayatılan modern köleliği kabul etmeyip kendi özgür yaşamlarını öz çaba ve emekleriyle inşa eden Maxmur halkımız, yine soykırım zihniyetli Erdoğan-Bahçeli’nin terör saldırılarına hedef olmuşlardır. Bu saldırılar 7 vatandaşın şehadetine yol açan Seyit Sadiq, Dukan, Biradost ve Mawet saldırılarının ardından gerçekleştiler. Bu saldırılardan Irak devleti ve BM sorumludur. Eğer işgalci Türk devletine ait SİHA Kerkük semalarına girdiğinde hemen’ düşürülüp Maxmur’da ise günlerce serbestçe uçup keşif ve saldırı yapabiliyorsa, bu durum Irak hükumetinin Kerkük ve Maxmur arasında ayrımcılık yaptığını ve Maxmur’e yönelik saldırılarına göz yumduğunu, onlardan haberdar olduğunu ve bu saldırıların mutabakat zaptı çerçevesinde gerçekleştiğini gözler önüne sermektedir.
IRAK DEVLETİ MUTABAKATI DERHAL İPTAL EDİLMELİ
Irak devleti sicili soykırım suçlarla kabarık olan bir yabancı güç ile kendi ülkesini işgal etsin diye anlaşma imzalayan bir devlet olarak tarihe geçmek istemiyorsa, Türkiye ile imzaladığı bu mutabakat zaptından vazgeçmeli ve derhal iptal etmelidirler. Çünkü bu mutabakat zaptı ve son günlerde gündeme gelen Irak Savunma Bakanı’nın Hareketimiz ile ilgili yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin işgal ve ilhak saldırılarını meşrulaştırmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Savunma Bakanı Irak’ı Türkiye’nin işgal saldırılarına karşı savunacağına, adeta Irak halklarının Türkiye’nin işgal saldırılarına karşı tavrı gelişmesin diye işgalci ordunun öne sürdüğü özel savaş argümanlarını savunmaktadır ve böylece saldırılara meşruiyet kazandırmaktadır. Maxmur’e karşı yapılan bu saldırının Savunma Bakanı’nın açıklamasından sonra gelişmesi dikkat çekicidir.
Türkiye ile yapılan ittifak ve anlaşmalar kalkınma değil katliamı, güvenlik değil savaş ve yıkımı beraberlerinde getirecektir. Bunun tersini iddia edenler Suriye’nin durumuna ve Erdoğan’ın “kardeşim” olarak hitap ettiği Beşar Esad’ın başına ne getirdiğine baksınlar. Irak’ın en zor günlerinde DAİŞ’ın merkezinde konsolosluğunu açık tutan ve Irak’a hiçbir yardım sunmayan Erdoğan ve Türkiye nasıl olur bugün Irak’ın güvenliğine katkı sunacaktır?
Irak devletine ve hükümetine çağrımızdır, Türkiye’nin sivillere ve özellikle Maxmur kampındaki mültecilere karşı yaptığı saldırılara ve işlediği savaş suçlarına karşı tavır almalılar ve faşist soykırımcı DAİŞ-destekçisi Erdoğan ile imzaladıkları mutabakat zaptından derhal vazgeçmelidirler. BM ve onun Irak misyonu UNAMİ’yi de verdiği taahhütlere bağlı kalmasına, KDP’nin ve faşist Erdoğan’ın penceresinden olay ve olgulara bakmayı bırakmasına, dünyanın diğer yerlerinde mültecilerin güvenliği için benimsediği yaklaşımı Maxmur’daki mültecileri için de göstermesine ve kamptaki halkımızın yaşam haklarını koruma altına almak için girişimde bulunmasına çağırıyoruz.”