BEHDÎNAN-HPG Basın İrtibat Merkezi yaptığı yazılı açıklamada, “PKK Merkez Komite Üyesi ve Apollo Akademiler Komutanı Dêrsîm Nurhak yoldaşımız, 1 Ekim 2021 günü Medya Savunma Alanları’na yönelik gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaştı. Partimiz PKK’nin öncü komutanlarından Dêrsîm Nurhak yoldaşı, şehadetinin yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyor, anısına bağlılık sözümüzü yineliyoruz.” diye belirtti.
Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı: “Rêber Apo öncülüğünde başlayan özgürlük mücadelemize sarsılmaz bir inanç ve bilinçle katılarak halkımız üzerinde yürütülen soykırım saldırılarını bertaraf etmeyi amaçlayan Dêrsîm yoldaşımız, tüm yaşamı boyunca bu duruşunu korumayı başardı. İnandığı değerler uğruna fedaice bir yaşamı ve savaşı göze almaktan çekinmeyerek, tüm hücrelerine kadar kendisini eğitip örgütledi. İsyan dolu bir yürekle Apocu fedailiği yaşamının yegâne amacı ve ilkesi haline getirdi. Çağdaş bir derviş ve Apocu fedai militan olarak mücadele tarihimize damgasını vuran yiğit komutanlarımızdan oldu. 31 yıllık mücadele yaşamı boyunca Kurdistan’ın dört bir yanında; Güneybatı’dan Dêrsîm’e, Serhed’den Efrîn’e, Xakurkê’den Zap ve Qendîl’in zirveleri ile birçok Türkiye metropolüne kadar geniş bir coğrafyada soluksuzca mücadele etti. Apocu ideolojinin iyi bir öğrencisi ve öğreteni olarak sayısız başarıya imza attı.
Dürüst, samimi ve dervişane kişiliği ile tüm yoldaşlarının ve halkımızın yüreğinde silinmez izler bırakan Dêrsîm yoldaşımız, Apocu çalışma tarzında ulaştığı derinlik ile birçok başarının kazanılmasında ve birçok önemli çalışmanın da zemininin hazırlanmasında emeği ve fedakarlığı ile belirleyici oldu. Bu anlamda an’ın ve dönemin devrimcisi olmayı bilerek, her dönemde üzerine düşen tarihi sorumlulukları başarıyla yerine getirdi. Önderliğimize ve yoldaşlarına olan sevgisini ve bağlılığını her şeyin üstünde tutan Dêrsîm yoldaşımız, bu bağlılığı ve sevgiyi büyütmeyi temel amaçlarından biri haline getirerek, PKK’nin yaşayan özü olan yoldaşlık ilkesinin yılmaz bir savunucusu ve yaşayan abidesi haline geldi. Bu duruşu ve emeğiyle Partimiz PKK’nin Merkez Komite Üyeliğine layık oldu.
Ulaştığı ideolojik ve askeri bilinç düzeyi ile Devrimci Halk Savaşımızın gelişmesi için üstün bir emeğin sahibi olan Dêrsîm yoldaşımız, içerisinde bulunduğumuz devrim sürecinin öncü ve yiğit komutanlarından biri olarak adını mücadele tarihimize geçirmeyi başardı. Dêrsîm yoldaşın bir destan gibi olan mücadelesi, tereddütsüz yürüyüşü ve efsane haline gelen yiğit devrimciliği yoldaşları, Kürt gençleri ve tüm halkımız tarafından daima örnek alınacak ve asla unutulmayacaktır.
Yoldaşları ve savaşçıları olarak, Dêrsîm Nurhak yoldaşımızı şehadetinin yıl dönümünde bir kez daha saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Başta çok değerli yurtsever ailesi olmak üzere tüm Meletî ve Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz. Komutanımız Dêrsîm Nurhak yoldaşımıza özlemini duyduğu bağımsız, sosyalist ve özgür Kurdistan hayalini mutlaka gerçekleştirme sözümüzü yineliyoruz.
Dêrsîm Nurhak yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
Kod Adı: Dêrsîm Nurhak
Adı Soyadı: İzzettin İnan
Doğum Yeri: Meletî
Anne – Baba Adı: Hasan – Cennet
Şehadet Tarihi ve Yeri: 1 Ekim 2021 / Medya Savunma Alanları
Kürtlük adına bir yaprağın dahi kımıldamadığı, ölüm sessizliğinin tüm Kurdistan’ı esir aldığı bir süreçte, hiç kimsenin beklemediği ve hayal bile etmediği bir biçimde tarih sahnesine çıkan Rêber Apo ve peşi sıra Önderliğimize katılan ilk Apocular, tutarlı pratikleri, devrime olan adanmışlıkları, duruşları ve yaşamları ile halkımızın yüreğini fethettiler. Her şeyden önce halkımızın yüreğini fetheden Apocular kısa sürede büyük bir gelişme kaydetti; inanç ve umudu yaratan, dirilişin yolunu açan özgürlük hareketi haline geldi. 12 Eylül faşist cuntasının tüm insanlık dışı saldırılarına karşı her sokakta, köyde, zindanda ve dağda direnişi esas alan partimiz PKK’nin ortaya koyduğu sarsılmaz irade, düşmanın tüm beklentilerinin aksine halkımızın Rêber Apo ve Partimiz PKK etrafında daha da kenetlenmesine neden oldu. Özellikle 15 Ağustos 1984 Tarihi Atılımı ile birlikte halkımızın tüm kesimlerinden gençler akın akın gerilla saflarına gelerek bağımsız, sosyalist ve özgür Kurdistan hayalini gerçekliğe dönüştürmek için büyük bir fedakarlıkla devrim çalışmalarına katıldılar.
Meletî’nin Majûran (Doğanşehir) ilçesinde asil ve kadim Balyan aşiretine mensup Alevi bir Kürt ailesinde dünyaya gelen Dêrsîm yoldaşımız, doğal köy ortamında büyüdü. İlk okulu burada okuyan yoldaşımız, okuldan artan zamanlarını daha çok ailesinin yanında köyde bağ, bahçe ve hayvancılıkla uğraşarak geçirdi. Ailesinin ve yakın çevresinin etkisiyle küçük yaştan itibaren sosyalist mücadeleye ilgi ve sempati duymaya başladı. Düşmanın yarattığı ağır baskı ortamından dolayı Dêrsîm yoldaşımızın soykırımcı Türk devletine karşıtlığı, daha çok Alevilik inancının inkarı ve solculuk üzerinden gelişti. Gençlik döneminin başlarında Apocular’ı duymaya başlayan yoldaşımız, onların düşman karşısındaki net ve radikal duruşundan etkilense de haklarında çok fazla bilgi sahibi değildi. Özellikle 12 Eylül 1980 faşist cuntası gerçekleştiğinde birçok sol grubun tasfiye olmasına veya amaçlarından uzaklaşmalarına rağmen PKK’nin büyük bir irade ile mücadelesini sürdürmesi, Dêrsîm yoldaşımızı hem etkiledi hem de sosyalizme dair umutlarını canlı tutmasını sağladı. 1983 yılında lise eğitimini sürdürmek için gittiği Amed’de düşmanın halkımız üzerinde yarattığı ağır baskıyı hisseden yoldaşımız, burada Amed Zindanı’ndan çıkan birçok kişiyi gördükten sonra gerçek devrimciliğin kendisini mücadeleye tam adama ile mümkün olabileceği sonucuna ulaştı. Amed’de bulunduğu süreçte Kürt toplum yapısını daha iyi öğrenme arayışına giren yoldaşımız, aynı zamanda Kürtlük bilincini geliştirme çabasında oldu. Daha sonra 1986 yılında üniversite okumak için gittiği İstanbul’da mücadele arayışlarını sıklaştıran yoldaşımız, burada karşılaştığı devrimci ve yurtsever Kürt öğrenciler ile yoğun bir tartışma sürecinin içerisine girdi. Öğrenci gençlik çalışmalarına dahil olan yoldaşımız, aynı zamanda partimiz PKK’yi daha yakından tanımanın yollarını da aramaya başladı. Önderliğimizin kaleme aldığı ‘’Kurdistan Devriminin Yolu’’ adlı ilk manifestoyu ve Önderlik çözümlemelerini okumaya başlayan yoldaşımız, profesyonel bir devrimci olarak partimiz PKK’ye katılma kararlılığına ulaştı. Türk devletinin ve bazı sosyal şoven grupların özel savaş diliyle Partimize dair gerçekleştirdiği karalamalara karşı ARGK gerillalarının yaptığı etkili eylemler, hem düşmanın hem de devrimci diye geçinen bu sosyal şoven grupların gerçekliğini meydana çıkardı. PKK’nin kararlı mücadelesiyle 80’li yıllarda hakikatler tek tek açığa çıktıkça Dêrsîm yoldaşımızın mücadeleye katılma kararlılığı daha da güçlendi. Dêrsîm yoldaşımız, bir döneme damgasını vuran ve çok köklü bir mücadele geleneği yaratan YCK (Yekîtiya Ciwanên Kurdistan) döneminde, İstanbul’da ve üniversite ortamında aktif faaliyet yürüttü. Buradaki devrimci çalışmalarından dolayı üç kez gözaltına alındı. Ancak düşmanın bu baskıları Dêrsîm yoldaşımızı durdurmak bir yana mücadele azmini daha da büyüttü. Bu temelde okuduğu Marmara Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu’nu terk eden yoldaşımız, yüzünü Kurdistan dağlarına dönerek 1990 yılında Gever’de gerilla saflarına katıldı.
Gerilla saflarına katıldığı ilk günden itibaren kendisini ideolojik, askeri ve sosyal anlamda sürekli sorgulayan Dêrsîm yoldaşımız, kısa sürede önemli gelişmeler kaydetti. Özellikle Kürt gerçekliğini ve Partimizin mücadele tarzını öğrenmek için büyük bir çaba gösterdi. Düşmanın soykırım politikaları sonucu dil ve kültür anlamında yaşadığı zorlukları aşmak için büyük bir azim ve kararlılıkla kişiliğinde öze dönüş hamlesi başlattı. Özellikle Kurdistan Tarihi konusunda önemli araştırmalar yaparak halkımızın tarihini, sosyal ve kültürel yapısını derinlikli bir şekilde öğrendi. Gerilla saflarına katıldığı 1990 yılında ve sonrasında gerillaya yönelik gelişen kapsamlı düşman saldırılarına karşı cevap olmaya çalıştı. Henüz birkaç aylık gerilla iken düşman saldırılarına karşı gerçekleştirilen eylemlerde en önde yer aldı. Çelê ve Colemêrg bölgelerinde düşmana ağır darbelerin vurulduğu birçok eylemde yer alarak gerillacılığı savaş sahasında öğrendi. Cesareti, coşkulu ve heyecanlı katılımı ile öne çıkan Dêrsîm yoldaşımız, pratiği ile tüm yoldaşlarının saygısını ve güvenini kazandı. Öyle ki gerillacılıkta henüz bir yılı dolmadan manga komutanlığı görevini üstlenerek aktif bir katılımın sahibi oldu. Aynı zamanda bulunduğu bölgelerdeki çeteci anlayış ve eğilimlere karşı ideolojik mücadele vermekten çekinmeyen yoldaşımız, yaşamı ve duruşuyla Apocu militanlığın gereklerini yerine getirmeye çalıştı. Savaşta tecrübe kazanmış ve gelecek vadeden yoldaşlarımızın ülkeden Önderlik Sahası’na gittiği bir süreçte yoldaşlarının önerisiyle Önderlik Sahası’na gitme şansına erişen Dêrsîm yoldaşımız, bu öneri karşısında büyük bir sevinç yaşadı. Yaşamının en unutulmaz anlarından biri olarak ifade ettiği bu an’a ve kendisine güvenen yoldaşlarına layık olmak için daha nitelikli bir katılım sağlama sözü verdi.
Dêrsîm yoldaş, 1991 yılında Bekaa Vadisi’ndeki Mahsum Korkmaz Askeri Akademisi’nin bir öğrencisi olarak Önderlik Sahası’na ulaştı. Önderlik Sahası’na gitmeyi, Rêber Apo’yu bizzat görmeyi ve O’nun eğitiminden geçmeyi kendisi için şans sayan Dêrsîm yoldaşımız, bu eğitim sürecinde daha çok Önderliğimizin mücadele tarzını, temposunu ve sosyalist kişiliği üzerinde yoğunlaşma yaşadı. Yine Parti tarihimiz ve Önderliğin kişilik çözümlemeleri üzerinde de derinlikli yoğunlaşmalar yaşayarak, kendisinde komple bir devrimci kişilik yaratmaya odaklandı. Bu süreçteki katılımı, duruşu ve gerillacılıktaki iddia düzeyi ile başta Önderliğimiz olmak üzere tüm yoldaşlarımızın yüksek güvenini kazanan Dêrsîm yoldaşımız, yazdığı bir raporunda bu süreci şu ifadelerle kaleme alarak tarihe geçirdi: “Önderlik, bütün akademi yapısı karşısında grup sorumluluğumu açıklayıp, ‘yapabilir, hakkını verebilir misin’ dediğinde, dizlerim titriyor, yapamam dememek için kendimi zor tutuyordum. Eğitim ve çözümlemeler boyunca her sorumluluğu paylaşıp, görevde yük kaldırmamız ve uzun soluklu, zorlu bir militanlığa hazırlanmamız için uyarılmış, teşvik edilmiş, iddia ve kararlılığımız keskinleştirilmişken, öyle bir sorumluluktan kaçmak, zayıflığı kabullenmek olacaktı; bunu da kendime yediremiyordum. Önderlik bu durumumu fark etmiş olmalı ki, cesaretlendirerek, ‘Partinin bütün imkanlarını kullanıp sizi eyalete ulaştıracağız ancak sizin de gerillacılığın bütün yaratıcılığını kullanıp, kendinizi korumanız gerekiyor’ deyip yola çıkardığında, sıradan bir militanlıkla Önderliğe layık olamayacağımı sezebiliyordum.”
Bu temelde beraberindeki bir grup yoldaşının sorumluluğunu üstlenen Dêrsîm yoldaşımız, büyük bir uğraş ve azim sonucu Fırat’ın batısına düşen Güneybatı Eyaleti’ne ulaşarak, Önderliğimizin kendisine verdiği görevin ilk aşamasını başarılı bir şekilde yerine getirdi. 1991 yılında gittiği Güneybatı Eyaleti’nde 1994 yılına kadar gerillacılık yapan Dêrsîm yoldaşımız, bu süreçte başta Engizek, Nurhak ve Binboğalar olmak üzere Semsûr, Mereş, Meletî ve Adana bölgelerinde mücadele yürüttü. 1994-1995 yıllarında Dêrsîm Sahası’nda ve Koçgirî Eyaleti’nde gerillacılık yaptı. Gözükara, cesur ve korkusuz bir gerilla komutanı olan Dêrsîm yoldaş, 1995 yılında Dêrsîm Eyaleti’nde kolundan, 1996 yılında Güneybatı Eyaleti’nde bacağından mermi alarak, 1998 yılında da Antalya’da kayadan düşerek yaralandı. Ancak bu yaralarını profesyonel devrimciliğinin onur nişanesi sayan Dêrsîm yoldaşımız, erkenden iyileşip mücadelesine kesintisiz devam etti. Gerilla mücadelemizin büyük gelişim gösterdiği yıllarda bir ARGK gerillası ve komutanı olarak dönem görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirip Önderliğimizin ve kahraman şehitlerimizin emek ve çabalarına layık olmak istedi. Bunun için hiçbir sorumluluktan kaçınmayan Dêrsîm yoldaşımız, eyalet komutanlığı üyeliği dahil birçok görev üstlendi. Düşmanın gerillayı bu bölgelerden çıkarmak için geliştirdiği yoğun saldırılara karşı koymak için kendisini tüm benliği ile çalışmalara katan yoldaşımız, bir yandan da gerillaya musallat olan bazı çeteci eğilimlerle de ideolojik mücadelesini keskin bir şekilde yürüttü. Bu süreçte ideolojik, askeri ve örgütsel konularda önemli tecrübeler kazanan Dêrsîm yoldaşımız, bir an bile yoğunlaşmasına ara vermeyerek Önderliğimize verdiği başarı sözünün gereklerini yerine getirme çabasında oldu. Gerilla mücadelemizi Türkiye şehirlerine taşırmak isteyen ve bu konuda öncülük yapmaktan çekinmeyen yoldaşımız, 1997 yılında bu kez beraberindeki bir grup yoldaşıyla birlikte yüzünü Toroslar’a döndü. Toroslar’dan Akdeniz’e açılan ve burada bir yıl boyunca çalışma yürüten Dêrsîm yoldaşımız ve beraberindeki grup, daha sonra Önderliğimizin talimatı ile tekrar Güneybatı Eyaleti’ne dönmek üzere yola çıktı. Öngörülü bir komutan olan Dêrsîm yoldaşımız, Toroslar’da yürüttüğü pratik ile önemli mevzilerin kazanılmasını sağladığı gibi, daha sonra yapılacak birçok çalışmanın da zeminini hazırlayarak Apocu çalışma tarzını en iyi şekilde tatbik etti. Daha sonra yine Amanos ve Toroslar’da faaliyetlerine devam eden yoldaşımız, burada engin bir gerilla deneyimi yaşayarak efsane bir gerilla komutanı haline geldi.
Önderliğimize yönelik 1999 yılında gelişen Uluslararası Komplo tüm halkımız, dostlarımız ve yoldaşlarımız gibi Dêrsîm yoldaşımızı da derinden etkiledi. Özellikle komploya neden olan yetersiz yoldaşlık belirlemesi, Dêrsîm yoldaşımızın derin bir yoğunlaşma süreci yaşamasına neden oldu. Bir militan ve öncü bir komutan olarak görev ve sorumluluklarını yeterince yerine getiremediği ve devrimin tüm yükünün Önderliğimizin omuzlarına yığıldığını bilince çıkaran yoldaşımız, kişiliğinde bu duruma yol açan nedenler üzerine önemli çözümlemeler yaptı. Komplo sonrası sürecin her zamankinden daha farklı ve yakıcı olacağının farkında olan Dêrsîm yoldaşımız, kendisini bu sürece hazırlamak için kısa sürede üzerindeki manevi baskıdan kurtularak arayışlara girdi. Daha önce bulunduğu alanlara tekrar ulaşıp etkili eylemler yapmak isteyen yoldaşımız, bu konuda beraberindeki yoldaşları da ikna etti. Fakat Önderliğimizin çağrısıyla gerillanın Medya Savunma Alanları’na geri çekilmesi talimatının verilmesi üzerine bu planlamalarını ertelemek zorunda kaldı.
Önderliğimize olan derin inancı ve güveni dolayısıyla içine sinmediği halde Önderliğimizin talimatına uyarak Medya Savunma Alanları’na dönen Dêrsîm yoldaşımız, burada Mazlum Doğan Parti Merkez Okulu’nda eğitime dahil oldu. Bu eğitim sürecinde bir yandan geçmiş pratiğinin muhasebesini yaparken diğer yandan da yaşanan süreci anlamaya çalıştı. Fedai bir komutan olarak mutlaka düşmandan hesap sorulması gerektiğini düşünen Dêrsîm yoldaşımız, tüm yoğunlaşmalarını bu eksende geliştirdi. Bu çerçevede bazı planlamalar yaparak tekrar Bakurê Kurdistan’a geçeceği anı bekledi. Uluslararası Komplo’nun devamı niteliğinde olan içteki ihanetçi ve tasfiyeci eğilimin Partimizi ve gerillayı savaşan bir güç olmaktan çıkarmak için yarattığı tahribatlar, Dêrsîm yoldaşımızda büyük bir öfkenin açığa çıkmasına yol açtı. Bu tasfiyeci eğilimlere karşı net bir duruşun sahibi olarak Apocu çizginin sarsılmaz bir neferi olduğunu gösterdi. Özellikle Önderliğimizin Savunmaları temelinde yaşadığı yoğunlaşmalarla çelişkilerini bir bir ortadan kaldırarak hamlesel bir çıkış için kendisini hazır hale getirdi. Gerillanın tekrar Bakurê Kurdistan’a geçmesi gündeme geldiğinde daha önce yaptığı planlamaları yoldaşlarıyla paylaşarak yine Güneybatı Eyaleti’ne geçmek istedi. Bunun için kendisini askeri, ideolojik ve ruhen hazır hisseden Dêrsîm yoldaşımız, Önderliğimize yönelik gerçekleşen komplonun hesabını sormak için büyük bir iddia ve kararlılıkla hareket etti.
Her anlamda yoldaşlarına büyük güven veren Dêrsîm yoldaşımız, mücadelemizin ihtiyaçlarından dolayı 2003 yılında Serhed Eyaleti’ne geçti. Serhed Eyalet Komutanı olarak görev üstlenen ve burada 2006 yılına kadar pratik yürüten Dêrsîm yoldaşımız, 1 Haziran 2004 Hamlesi’nin ve sonraki sürecin başarıya ulaşabilmesi için büyük bir emek ve çabanın sahibi oldu. Serhed’in zorlu coğrafyasında pratik yürüterek dönem görevlerini yerine getirmek isteyen yoldaşımız, buradaki pratiğinden sonra Medya Savunma Alanları’na dönerek Merkez Karargah Komutanlığımız bünyesindeki çalışmalara katıldı.
Bu süreçte daha çok eğitim faaliyetleri ile uğraşan Dêrsîm yoldaşımız, özellikle Bakur’dan gelen yoldaşlarının eğitim çalışmalarıyla birebir ilgilendi. 2006 yılında kendisinin de katıldığı Haki Karer Akademisi’ndeki eğitimde, geçmiş pratiğin muhasebesini yaparak yoğunlaşmalarını güçlendirdi. Bu çalışmalar kapsamında birçok alanı görme ve binlerce yoldaşıyla buluşma şansı elde ederek tecrübe ve yoğunlaşmalarını yoldaşlarına aktardı. Yoldaşlarıyla yaptığı tartışmalardan önemli sonuçlar çıkararak ve bir komutan olarak tüm yoldaşlarının yaşadığı hata ve yetmezliklerden kendisini sorumlu görerek telafisi için canla ve başla çalıştı. Dêrsîm yoldaş, asla sorunlardan şikayet eden, başkasına havale eden, çözümsüz kalan, izlemekle yetinen ve kenara çekilerek haklılığından dem vuran ucuz ve vasat devrimcilerden olmadı. Öncü bir Apocu militan olarak kendisini çözüm gücü haline getirdi, tüm yoldaşlarının ve halkının sorunlarından kendisini sorumlu gördü, alternatif geliştirmeye ve dönemin devrimci görevlerine yanıt olmaya çalıştı. Bu bilinçle hareket ettiği gibi, ideolojik anlamda yaşadığı darlık ve yetersizliklerle de köklü bir mücadele sürecine girdi. Başta Xakurkê olmak üzere Medya Savunma Alanları’nın birçok eyaletinde çeşitli kademelerde komutanlık yapan Dêrsîm yoldaşımız, bu süreçte gelişen birçok devrimci hamlede yer alarak düşmanın halkımıza ve Önderliğimize yönelik saldırılarına en doğru biçimde cevap olmak istedi. Bu temelde yoğun bir pratiğin içerisinde olarak birçok başarılı eylemin gerçekleşmesine öncülük etti. Bu eylemlerde şehadete ulaşan her bir yoldaşını yüreğinde hissederek onlara layık olmak için var gücüyle mücadele etti, hiçbir şekilde fedakarlıktan geri durmayarak örnek bir komutan oldu. Bu nedenle birlikte çalışma yürüttüğü tüm yoldaşlarının büyük güvenini ve derin sevgisini kazanarak kendisini daha büyük görevler için hazırladı.
2010 yılında PKK Ocağı’ndaki eğitim sürecine dahil olan Dêrsîm yoldaşımız, burada öncelikle kendisini Rêber Apo’nun geliştirdiği Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü paradigma ekseninde derinleştirmek ve Devrimci Halk Savaşı’nın öncülüğünü yapabilecek bir düzeye ulaştırmak istedi. Bunun ancak Rêber Apo felsefesinde ve mücadele tarzında derinleşmeyle mümkün olabileceği bilinci ve ciddiyetiyle eğitime yaklaştı. Özellikle Partimiz PKK’nin 10. Kongresi’nde açığa çıkan kararlaşma düzeyini kişiliğinde temsil etmek için kendisini bir bütünen eğitime ve ideolojik – örgütsel çizgi mücadelesine adadı. Bu eğitim sürecinde yaşadığı yoğunlaşmalarla kendisini yeni dönem görevlerine hazırlayan Dêrsîm yoldaşımız, devrim sürecine girdiğimizi tüm yakıcılığıyla iliklerine kadar hissederek yaşadı. Artık ne eskisi gibi yaşanabileceğinin ne de savaşılabileceğinin farkındalığıyla öncü bir komutan olarak kendisini tüm devrim görevleri için hazır hale getirdi. Eğitimden aldığı güçle bir süre daha Medya Savunma Alanları’nda faaliyet yürüttü ve 2010 yılında Amanos Sahası’na geçti.
Devrimci Halk Savaşımız’ın çok önemli bir dönemini ifade eden 2010 ve 2011 yıllarında Amanos Saha Komutanlığı yaptı. Dêrsîm yoldaşımız, heybetli ve istikrarlı devrim yürüyüşünü Amanoslar’da da kararlılıkla sürdürdü.
2011 yılında Ortadoğu’daki mevcut statükonun halkların baharı ile kalkışıyla birlikte parçalanması, Suriye ve Rojavayê Kurdistan’da gelişen halk hareketlenmesi devrimsel bir süreci açığa çıkardı. Halkımızın kendisini yönetmek için iradesini beyan etmesi, devrimin yeni bir aşamaya geldiğini tüm çıplaklığı ile ortaya koydu. Rojavayê Kurdistan ve özelde de Efrîn’deki halkımızın devrimsel bir çıkış yapması, halkımızın yeminli düşmanlarının dikkatini çekti ve erkenden saldırıların hedefi oldu. Efrîn’in ilkin DAİŞ ve daha sonra diğer çetelerin hedefi haline gelmesi ve halkımızın katliam riskiyle yüz yüze kalması sonucunda Dêrsîm yoldaşımız, bir grup yoldaşıyla birlikte Amanoslar’dan Efrîn’e geçerek tarihi bir müdahalede bulundu. Dêrsîm yoldaşımız, yıllarca özgürlük mücadelesinin başarısı için en değerli evlatları başta olmak üzere her şeyini feda eden cefakar Efrîn halkının yardımına koştu. Özellikle Efrîn halkımızın büyük bedeller vererek yarattığı özgürlük devriminin savunulması için Hareketimizin yaptığı çağrıya kayıtsız kalmayan Dêrsîm yoldaşımız, Efrîn halkımıza olan minnettarlığını, onların yanında yer alarak göstermek istedi. 1991 yılında Güneybatı Eyaleti’ne geçişi sırasında Efrîn halkımızın tüm imkanlarını seferber ederek kendilerine yaptığı yardımı tüm yaşamı boyunca hatırlayan ve halkımızın mücadelemize bağlılığından derinden etkilenen yoldaşımız, böylece yaklaşık 20 yılın ardından tekrar Efrîn halkıyla buluşmanın derin sevinci ve heyecanını yaşadı. Özellikle çetelerin halkımıza saldırması ve kazanımlarına göz dikmesi üzerine büyük bir iddia, kararlılık ve yaşadığı devrim coşkusuyla gece gündüz demeden çalıştı. Efrîn halkının örgütlenmesinde, demokratik sisteminin geliştirilmesinde ve gençlerinin öz savunmasını sağlamasında çok büyük emek verdi. Dêrsîm yoldaşımızın, Efrîn’deki dervişane duruşu, cesareti, Apocu fedai militanlığı, yetkin komutanlığı ve halkımızın deyişiyle üzerine sinen Önderlik kokusuyla tüm Efrîn halkımıza büyük bir güç ve moral kaynağı oldu. Dêrsîm yoldaşımız, duruşu ve pratiğiyle tüm Efrîn halkımızın gönlünü kazandı ve asla unutulmayacak tarihi izler bıraktı. Efrîn’deki tarihi görevini tamamlayıp halkımızı kendi demokratik öz yönetimine kavuşturduktan sonra yeniden Bakurê Kurdistan’a döndü.
Bakurê Kurdistan’daki pratikten sonra Medya Savunma Alanları’na geçen Dêrsîm yoldaş, kendisinde cisimleşmiş olan Apocu fedai komutanlığı yoldaşlarına aktarmak, yeni dönem gerillacılığını ve zafer komutasını geliştirmek üzere Apollo Akademiler Komutanı olarak görev üstlendi. Dêrsîm yoldaş, Kurdistan’ın hemen hemen her eyaletinde faaliyet yürüterek ve savaşarak, edindiği birikimi büyük bir aşk ve istekle savaşçılarına aktardı. Günümüzde sonuçları daha fazla açığa çıkan ve daha iyi anlaşılan demokratik modernite gerillacılığının büyük emektarlarından olan Dêrsîm yoldaşımız, mücadelemizdeki görevini yerine getirmek isterken 1 Ekim 2021 günü gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaştı. Dêrsîm yoldaşın bir destan gibi olan mücadelesi, tereddütsüz yürüyüşü ve efsane haline gelen yiğit devrimciliği yoldaşları, Kürt gençleri ve tüm halkımız tarafından daima örnek alınacak ve asla unutulmayacaktır.”