HABER MERKEZİ – Tola Welat’ın Kaleminden
Halk olarak sancılı ve çok tehlikeli bir sürece girdik; Ortadoğu yeniden paylaşılmaya başladı. Son sorulacak soruları ilk sıraya alalım: Şu an oluşan ilişki-çelişki diyalektiği, Kürt halkı ve ülkesi Kürdistan için hangi fırsatları ve tehlikeleri barındırıyor? Lübnan ve Suriye’nin çöküşünü merkezine alan İsrail-İran gerilimi ile tırmanan 3. Dünya Savaşı, Ortadoğu’daki denklemi yeniden oluştururken Kürt halkına getirisi götürüsü ne olacaktır? Kürdistan ile sınır komşusu olma yolundaki İsrail’in yarattığı korku ve gerilim, kırılgan bölge dengelerinde nasıl sonuçlar yaratacak? Türk çete ve terör devleti bu kaos ortamında Kürt halkına saldırarak ne yapmayı amaçlamaktadır?
Kürt halkını rehine olarak gören ve Ortadoğu halklarını birbirine kırdıran Türk çete ve terör devleti, HTŞ, DAEŞ, ÖSO, El-Kaide ve türevi tüm istilacı çete oluşumlarının finansörü ve perde arkasındaki asıl organizatörüdür. Avrupa başta olmak üzere birçok ülkeyi bu cihadist terörizmle tehdit etmekte ve bununla da sonuç almak istemektedir. Kürt soykırım konseptine herkesi razı etmek ve desteklerini almak için maşası cihadist teröristleri bir şantaj aracı olarak kullanmaktadır. Sebep olduğu trajedilerle yerlerinden göç ettirilen savaş mağdurlarını da Avrupa’ya karşı elinde rehine olarak tutmaktadır. Kadim efendisi ve ülkesinin kurucusu İngiltere başta olmak üzere emperyalizmin kirli politikalarının taşeronu olan bu terörist ve çete rejimi, insanlık ailesine çok ağır bir fatura çıkaracak hamleler yapmaktadır. DAEŞ emiri Erdoğan, Kürt halkına karşı yeni bir cihat savaşı daha başlatmış bulunmaktadır!
Gladio’nun kaos emiri Erdoğan ve Bahçeli, terör ve çete rejimi sözcülerinin son dönemde Kürt halkına yaptığı çağrıların meali şudur: gelin onurunuz, varlığınız, diliniz ve özgürlüğünüzü inkar edip teslim olun, yoksa sizi yok ederiz açık tehdididir. Statüsüz Kürtlük, köle kadavra Kürtlüktür ve çoktan PKK direnişiyle mezara gömülmüş bir meftadır. Kürt halkı oyunu iyi okumalıdır. Erdoğan’a teslim olan ve politikalarına kendisini yatıran Barzani hanedanlığı, Kürt halkı açısından Truva atı rolündedir. Asıl hedef, Rojava devrimi başta olmak üzere Kürt halkının tüm kazanımlarını varlıklarıyla birlikte ortadan kaldırmaktır. Oluşturulan İmralı, Rojava, Kandil, Şengal çemberi başarılı olursa, Kerkük, Musul, Erbil ve Süleymaniye sıradaki hedeflerdir.
Erdoğan, oluşturduğu işgalci cihadist çeteleriyle yeniden Ortadoğu’nun terörist rejim inşacılığına soyunmuştur. Ortadoğu halklarına tarihi trajediler yaşatmış bu kalkışma dünyanın utanç verici sessizliğinde tekrar sahneye konuluyor. Fakat Türk terör ve çete devletinin diktatörü Erdoğan ve suç ortaklarının uluslararası savaş suçları mahkemesinde yargılanması için harekete geçme zamanı gelmiştir. Bu terör ve çete rejiminin suç makinesi diktatörü, Ortadoğu ve dünya barışı önündeki en büyük engeldir. Kadın ve çocuk kırım politikalarının bu cinayet şebekesi artık çökertilmelidir. Erdoğan, Gazze’yi halkıyla birlikte Kürdistan’a taşımayı amaçlayan.kirli senaryoların senaristidir. Kürt halkı ve Ortadoğu halkları açısından Erdoğan ve Bahçeli’nin Hitler’den hiçbir farkları yoktur. Erdoğan, Ortadoğu ve dünyanın yeni kaos ve terörizm ihracatçısıdır!
Kürt halkı çok ağır bedeller ödese bile, MGK’nın Kürt soykırım şifresi olan iç tahkim ve beka heveslerini kursaklarında bırakacaktır. Anti-demokratik toplumları yeniden üreten sorunlu Soğuk Savaş dönemi ideolojik körlüğü tarafından yaratılan Erdoğan ve köhne faşist zihniyeti her ne pahasına olursa olsun aşılmaktan kurtulamayacaktır. Jeopolitik-stratejik oyun kuracak siyasi zekaya sahip olmayan bu Enverist Turancı kalkışma eninde sonunda Ortadoğu bataklığında miadını tamamlayacaktır. Kürt halkı ve demokratik örgütlü mücadelesi, bu küresel güçlerin maşası terörist çetelerin cihat savaşının kurbanı olmayacak kadar tecrübeli ve tedbirlidir. Kürt halkının ülkesini işgal eden ve ganimet adı altında talan eden bu çete ve terör artıklarını Kürdistan’dan söküp atmak, insan olan herkesin görevidir. Efrin başta olmak üzere işgal altındaki tüm Kürdistan topraklarını özgürleştirerek Akdeniz’e ulaşmanın asla hayal olmadığı bir zaman aralığından geçiyoruz. Zerdüşt’ün buyurduğu gibi, “Zorunlu olan her savaş haklıdır. Başka bir şeyden umut kalmayan yerde silahlar kutsaldır” şiarının izinde yürümek kalıyor bizlere. Dünya çapında bir vicdan koalisyonunu harekete geçirmek için seferberlik zamanıdır. Bu onur sınavıdır ve son savaştır!