HESEKE – Kuzey ve Doğu Suriye Savaş Gazileri Federasyonu üyeleri Dilşer Gabar ve Muhammed Zuairi Al-Azba ajansımıza konuştu.
Dilşer Gabar, tüm Kürdistan gençliğinin, tüm Rojava gençliğinin ayağa kalkması gerektiğini belirtti. Bu ülkeyi genç kadınlar ve gençler dışında kimse korumaz dedi. Konuşmasının devamında, “Kimse kendi şahsı için hareket etmemeli, ben özgür bir hayat yaşamak istiyorum demek mümkün değil, bu sadece konuşarak mümkün değil. Herkes silaha sarılsın demedik, herkes cepheye gitsin demedik ama herkes ailesini, mahallesini korumalı, bu savaşta herkes üzerine düşeni yapmalı. Çünkü düşman ‘Kürtsün, Arapsın, örgüte katıldın, arkadaşlara katıldın, QSD’ye katıldın mı, katılmadın mı?’ demiyor. Düşman yalnızca katliam dilinden anlıyor.”
Konuşmanın tamamı şu şekilde;
1998 yılında Heseke şehrinde doğdum. YPG saflarına ilk katılımım 2016 yılında oldu. Katıldığım hamle Rakka hamlesiydi. 2014 yılında Rakka saldırısı sırasında DAİŞ çeteleri Rakka’ya girdi. 2018 yılına kadar orada kaldılar. Biz onlara karşı savaşıyorduk. Girdiğimiz ilk savaş Xinêse köyüydü, ardından ise Telsemin’di. En büyük direniş o köylerde yaşandı. İki köy arasında çok sayıda dağ olduğundan oldukça geniş bir alan vardı. YPG olarak siviller olduğu için sadece hafif silahlarımızla geçmek zorunda kaldık. O direnişte çok sayıda arkadaşımız da şehit oldu. O direnişte bir arkadaş vardı, adı Berxwedan’dı. Mıfti köyündendi, Hasekeliydi. O saldırıda bu arkadaşımız şehit oldu. Bir süre sonra Heval Serdem de şehit oldu. O da Dirbesiyeliydi. Şehit Dılbırin de vardı, o da Hasekeliydi. Yani bu arkadaşlar gerçekten kanlarıyla toprağımızı kurtardılar. Onlar gibi yüzlerce arkadaşımız vardı, gazi arkadaşlarımız, yaralı arkadaşlarımız, arkadaşlarımız artık kurşunlara kalkan oldu. Bu direniş 7-8 yıl önceydi ama hâlâ dillerde, bir kısmı Rakka ve Haseke halkının, tüm Rojava halkının dikkatinde. Rakka’da çok zorluk yaşadık çünkü lojistik açısından Rakka toprakları genişti ve çeteler bir şekilde bizi kuşatıp arkamızda hat oluşturmak istiyordu. Hem lojistik bize ulaşmasın, hem de şehirde ağır silahlarla onları vurmayalım. Ama savaş şehre girdiğinde o dönemde Heval Ali vardı, kendisinin bir Araptı ve Rakka şehrindendi. Kara olarak tanımlanan hapishanenin çevresi, DEAŞ’ın işkence ve baskılarının yaşandığı bir hapishane. Sivilleri buraya hapsettiler, İslam adı altında vahşice işkence yaptılar. Heval Ali o esaret sırasında şehit oldu. Rakka’nın özgürleştirilmesinden sonra, yani acılarımızı, yorgunluğumuzu, çocukların gözlerine baktığımızda tüm acılarımızı unuttuk. Rakka’ya yapılan saldırının ardından Derezor savaşı başladı. Derezor’a yapılan saldırıya biz de katıldık. 2018’deydiler. Savaş sırasında grubumuzu değiştirdik ve ben de nöbetçi olarak Haseke şehrine gittim. Haseke şehrinde bir pusuya düştük. DEAŞ çeteleriyle aramızda çatışma çıktı ve ben gazi oldum.
Gazi olduktan sonra örgütü daha iyi tanıdık, hareketi daha iyi tanıdık. Milletimizin isteklerini daha iyi anladık. Önceleri sadece eylem var sanıyorduk, tüfeğiniz ve bombanızla savaşmaya çıkıyordunuz ama gazi olduktan sonra çok daha fazlasını öğrendik. Bunun dışında birçok şey var, bu da insanların bu konuda dikkatli olması gerektiği anlamına geliyor.
Kürdistan’daki tüm gençlerimiz için, Rojava’daki tüm gençlerimiz için diyoruz ki, Dostlar, Kardeşler, ayağa kalkın. Bu ülkeyi genç kadınlar ve gençler dışında kimse daha iyi koruyamaz. Kimse kendi şahsı için hareket etmemeli, ben özgür bir hayat yaşamak istiyorum demek mümkün değil, bu iş sadece konuşmak ile başarıya ulaşmaz. Herkes silaha sarılsın demedik, herkes cepheye gitsin demedik ama herkes ailesini, mahallesini korumalı, bu savaşta herkes üzerine düşeni yapmalı. Çünkü düşman ‘Kürtsün, Arapsın, örgüte katıldın, arkadaşlara katıldın, QSD’ye katıldın mı, katılmadın mı?’ demiyor. Düşman öldürmenin dilinden anlıyor, düşmanımız dünkü gibi değil. Düşmanımız Türk devletidir, tüm insanlığın düşmanıdır, sadece Kürt halkının düşmanı değildir, sadece bir milletin düşmanı değildir, sadece bir dilin düşmanı değildir. Kürt halkına karşı savaşıyor çünkü Kürt halkı tarihte Türk devletine çok büyük darbeler vurmuştur. Ona karşı çok isyanlar oldu, kendi üzerinde otoriteyi kabul etmedi.
Savaş alanlarındaki dostlarımız için kalplerimiz gerçekten onlarla. Gücümüz yettiğince, son noktaya kadar yanlarında olacağız. Çünkü savaşımız en zor savaşlardan biri, ileri tekniklerin savaşıdır. O tünellerde, o mevzilerde onların direnişi çok kutsaldır. Biz onların yolunu takip ediyoruz. Asla arkaları boş sanmayın, hepimiz onların arkasındayız. Bende bir gazi olarak gerekirse savaş mevzisinde yerimi alırım. Son olarak tüm Rojava halklarına başarılar diliyorum.
Kuzey ve Doğu Suriye Savaş Gazileri Federasyonu üyesi Muhammed Zuairi El-Azba da hareketi tanıyarak bunu hissettiğini, savaş saflarına katıldığını ve Tabka’da yaralandığını belirtti. Konuşmasının devamında “Araplarla Kürtler arasında fark olduğunu söylüyorlar. Hayır hiçbir farkımız yok. Çünkü biz katıldığımızda hiçbir fark görmedik.” dedi. Son olarak genç devrimcilere devrimde yerlerini almaları çağrısında bulundu.