HABER MERKEZİ- Kemal Söbe’nin Kaleminden
“Kürtler kırk yıl önce meşru var oluş yolu olan silahlı mücadeleye başladıklarında, inkârcı rejim güçleri, Kürtlerin yürüttükleri silahlı mücadeleyi iki günde bitireceklerini söylediler. Arkadan kırk yıldan biraz daha fazla zaman geçmesine rağmen Kürtlerin ulusal mücadeleleri binlerce misli büyüdü. 1984’te onlarca militanın başlattığı mücadele bugün milyonların yürüttükleri bir mücadeleye dönüştü ve dünya halklarına bile ilham kaynağı olan bir yaşam çizgisi haline geldi. İnkârcı rejim ise, kırk yıldır PKK’yi bitirdiği rüyasını görüyor. PKK bitti diyenlerin sayısı belki binleri aştı ve hepsi de bitti. Aslında özel savaş rejiminin sözcüleri öyle çaresiz ve zavallı duruma düşmüşler ki ne konuştuklarını bilmiyorlar. RTE, Urfa’da, üçüncü yolun olmadığını, PKK’nin ya silahları gömeceğini ya da gömüleceğini hayal ediyor. Bu söylem, aslında çaresizliğin ve zavallılığın bir ifadesi olmaktadır. Süleyman Soylu İçişleri bakanıyken “az kaldılar bitirdik” diyordu ama kendisi bitti.
Aynı nakaratları RTE kaç kez söyledi, sayısını hatırlamıyoruz. Ellerinden gelse, Kürt özgürlük mücadelesini bir kaşık suda boğmak istiyorlar ama Kürtler eski Kürtler olmadığı için bunu ancak rüyalarında başarıyorlar. Taktik gereği de olsa İmralı’ya Önder Apo’nun ayağına kadar gidiyorlar. İmralı’ya Önder Apo’nun ayağına kadar gitmeleri PKK ve Kürtlerin ulusal mücadelesi karşısında ne kadar aciz kaldıklarının bir kanıtıdır. PKK’nin, Kürt halkının ulusal varlıkları kabul edilene kadar silahlı mücadeleye devam edeceklerini sanırım en iyi TC devletinin yöneticileri çok iyi biliyorlar. Kürt halkının gençleri eğlence olsun diye silahlı mücadeleye başlamadılar. Kürt sorununu PKK ve Kürtler yaratmadı. Kürtler ulus olarak kabul edilseler, ulus olarak yaşamaya başlasalar, ulus olarak var olurlarsa silahlı mücadeleye doğal olarak son verirler, yasal demokratik siyesetle yollarına devam ederler. Özel savaş rejimi Kürtlerin ve PKK’nin her hangi bir ulusal hak talep etmemelerini, asimile olmayı kabul etmelerini istiyor.
Ancak böyle olursa Önder Apo için umut halkının olabileceğini sözde söylüyorlar. Ancak özel savaş rejiminin sözcüleri, Önder Apo’nun, Kürtlerin ve PKK’nin böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceklerini bilemeyecek kadar cahil değiller. Özel savaş rejimini en iyi tanıyan Önder Apo’dur. Kendi başbakanını asan bir devlete hiç bir zaman güven olmaz. Üçüncü yol yokmuşta, PKK, ya silahları gömüp kendisini tasfiye edilecekmiş ya da özel savaş rejimi tarafından bitirilecekmiş. Yıllardır PKK’ye ve tüm Kürdistan’a yönelik operasyonlar yapıyorsunuz ama kendiniz bitiyorsunuz. Sanki PKK’yi bitirebileceklermişte ama kan dökülmesini istemedikleri için bunu yapmak istemiyorlarmış çünkü PKK’nin kendiliğinden bu silahlı mücadeleyi bitirmelerini istiyorlarmış gibi konuşuyorlar. Gece gündüz gerilla alanlarına bombalar yağdırıyorlar, Rojava’ya saldırıyorlar ama her defasında kendileri tükeniyor, geçmişi tekrarlıyorlar. RTE ve Eski savaş bakanı Hulusi Akar ve tayfası bu operasyonların son umutları olduğunu söylemişlerdi.
Yani PKK’yi bu birkaç yıl içinde bitiremezlerse artık bir daha kesinlikle bitiremeyeceklerini ve kendilerinin biteceğini yani sadece hükümet olarak değil rejim olarak tümden biteceklerini çok iyi biliyorlar. PKK’yi bitirebileceğini bilen bir devlet Önder Apo’nun ayağına kadar gitmez, Öcalan gelsin mecliste konuşsun demez. Bir HDP/DEM parti vekili, Öcalan gelsin mecliste konuşsun dese hemen hakkında soruşturma başlatırlar ve hapse atarlar, çünkü kaç Kürt vekilin örgüt propagandası yapıyor diye haklarında soruşturma başlatılmıştı ve zindana atılmışlardı. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hala zindanda tutuluyor. Her gün DEM partililere yönelik operasyonlar yapılıyor, tutuklamalar oluyor. AKP MHP faşizan rejiminin Kürt sorununu çözmek gibi bir niyeti yoktur. Şiddetin bitmesini isteyen bir devlet/hükümet önce Kürt halkının ulusal varlığını kabul eder ve demokratik olur. Kürt sorunu çözülürse şiddetin biteceğini en iyi bu devlet biliyor. Ama bu devletin Kürt sorununu çözmeye hiç niyeti yok. PKK ve Kürtler dağda silahlı mücadeleyi tercih etmiyorlar ama inkâr rejimi Kürtleri ulus olarak kabul etmiyor ve yok etmek istiyor.
Bu durumda Kürtlere ulus olarak var olmak için silahlı mücadele dışında başka bir yol bırakılmıyor. Devlet Kürtleri ulus olarak kabul ediyorda, Kürtlere gelin yasal zeminde siyaset yapın diyor da Kürtler kabul etmiyorlar mı? PKK ve Kürtler 1993 yılından beri siyasi çözüm istiyor, Kürt sorununu silahla değil siyasetle çözelim diyor ama inkâr rejimi Kürt sorunu yoktur “terör” var diyor. Inkâr rejimi Kürtleri ulus olarak kabul etmiyor, bütün sorun budur. Kürtleri ulus olarak kabul etmeme zihniyeti bütün sorunların kaynağıdır. Öyle anlaşılıyor ki Türkiye Suriye gibi iç savaşa sahne olmayana kadar Kürt sorununun olduğunu kabul etmeyecekler. Esad rejimi bile yıkılacağı güne kadar Kürt sorununun çözümünden bahsetmedi. Kürt halkının inkârı konusunda en koyu faşizan rejimin Türkiye’deki inkâr rejimi olduğu için Kürt halkının ulusal varlıklarını kabul etmeleri için daha çok mücadele etmek gerekiyor. Çünkü Kürtlerin en çok inkâr edildikleri ülke Türkiye’dir. Türkiye’de ki inkâr rejiminin Kürtlerin ulusal varlığını kolayca kabul edeceklerini düşünmeyelim.
Evet, Kürtler büyük bir gelişme sağladılar, bilinç kazandılar, büyük bir Önderliğe sahipler. Ancak Kürtlerin ulusal varlığını kabul ettirmek için olağanüstü bir mücadele gerekiyor. Çünkü inkârın en derini ve en katısı, en faşizanı Türkiye’de var. Irak ve Suriye’de kolay olmadığına göre Türkiye’de çok daha zor olacağını bilerek daha büyük bir mücadeleye ihtiyaç vardır. Kürt sorununu çözmek şurada dursun daha Kürt sorununun varlığını bile kabul etmiyorlar. Bir sorunu çözmek için önce sorunun varlığını kabul etmek gerekiyor. Irak, Suriye ve Türkiye’nin sınırları beraber çizildiğine göre, şimdi sıra Türkiye’ye geliyor, yani Türkiye’ye belki askeri bir müdahale olmaz ama siyasi olarak bazı yaptırımlarla karşı karşıya geleceğini düşünüyoruz. Çünkü Kürt sorunu çözülemeyene kadar Ortadoğu’ya huzur gelmeyecektir. TC’nin Kürt halkının ulusal mücadelesini askeri olarak bitirmesine imkân olmadığına göre geriye her türlü mücadele yöntemini kazandırıcı olarak devreye koymak gerekiyor. TC’nin Kürt zihniyeti inkâra dayalıdır. Kürtleri ulus olarak kabul etme konusunda zerre kadar bile bir zihniyeti yok.
Öyle olsaydı Kürtlerin kırk yıllık silahlı mücadelesine “terör” demezdi. Demek ki bu devletin mayasında inkâr etme var. Türkiye Irak ve Suriye gibi bir iç savaşa sahne olur demiyoruz ama böyle bir tehlikenin olduğu ihtimali de var. Çünkü Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi Türkiye’deki olası bir değişime bağlıdır. Bir taraftan Öcalan gelsin mecliste konuşsun diyorlar ama diğer taraftan inkârın ve zulmün en kötüsüne devam ediyorlar. Bütün bunlar karşı tarafın niyetini açıkça ortaya koyuyor. AKP MHP faşizan rejimi Kürt sorununu çözmek istemiyor, Kürt halkına ve PKK’ye kibarca nazikçe ve tehditkâr bir dille gelin teslim olun kendinizi tasfiye edin diyor. Askerî olarak yapamadıklarını kibar bir dille siyasi olarak yapmak istiyorlar. Yani Önder Apo’ya ve PKK’ye Kürtlerin ulusal mücadelesinden vazgeçin, asimile olmayı kabul edin diyorlar. Yani Önder Apo’nun eğer özgür olmasını istiyorsa PKK’ye silah bıraktırsın, örgütü lağvetsin ve Kürtler için bir talepte bulunmasın diyorlar ve belki bu durumda Önder Apo için sözü edilen umut halkının olabileceğini söylüyorlar.
Kürt halkının Önder Apo olmadan özgürlük olmaz diyor. İnkârcı rejim bunu çok iyi bildiği için, Kürt halkına ve PKK’ye, Önderinizin özgür olmasını istiyorsanız silahı bırakın, örgüt olarak kendinizi fesedin, dağıtın diyorlar. Önder Apo’ya, eğer özgür olmak istiyorsan örgütüne silah bıraktır, örgütünü tasfiye et diye tehdit ediyorlar aslında. Oysa ki Önder Apo için özgürlük Kürt halkının ulusal varlıklarının kabulüdür. TC devleti eğer PKK’yi bitirebilseydi, Şeyh Sait’in ve Seyit Rıza’nın başına gelenler Önder Apo’nun ve daha birçoğunun başına gelirdi ve Kürt halkına korkunç bir yönelme olurdu. Bunca mücadeleye rağmen hala Kürtleri ve PKK’yi bitireceğini hayal eden bir devletin PKK’yi bitirdiğinde Kürtlere neler yapacağını düşünmek bile istemiyoruz. Bu kadar tecrite rağmen Önder Apo’ya dokunamıyorlarsa bu, PKK’nin çok güçlü olmasından ve Kürt halkının Önder Apo’ya sahip çıkmalarından dolayıdır. PKK’yi bitirdik, bitti tükendi diyenler neden Önder Apo’ya örgütüne silah bıraktır diyorlar? PKK karşısında çaresiz kalanlar bu gibi kandırma amaçlı yöntemlere başvururlar.
Önder Apo ve PKK bu devletin zihniyetini çok iyi biliyor. TC’nin Kürt halkının ulusal varlıklarını kabul etmeleri kolay olmayacaktır ama başka çareleride yoktur. Daha çok direniş, biraz da Türkiye halkının zamlardan ve ekonomik sorunlardan kaynaklı olarak sokaklara çıkması ve rejimi zorlaması bir değişime yol açabilir. Çünkü bu rejim Türkiye halkınada ekonomik olarak çok zarar veriyor. Çünkü faşizm herkese zarar verir. RTE Urfa’da üçüncü yolun olmadığını söyledi, aslında doğru söyledi yani iki yol var kendileri için, ya Kürt halkının ulusal varlıklarını kabul ederler ya da biterler. Biz de kendi cephemizde iki yol olduğunu söyleyelim. Yani ya Kürtler kabul edilir ya da inkâr rejiminin sonu Osmanlı gibi olur. Kendileri için söyledikleri iki yoldan hiçbiri olmayacak ama Kürtlerin söylediği iki yoldan birisi birkaç yıl içinde kesin olacak.
İnkâr rejimi ya bitecek ya da Kürtleri kabul edecek
Önder Apo’ya örgütüne silah bıraktır demeleri PKK karşısında ne kadar zavallı duruma düştüklerinin bir ifadesi olmaktadır. Çünkü PKK’yi bitiremedikleri sürece Kürtleri daha fazla inkâr ve asimile edemeyecekler. Çünkü PKK inkâr ve asimile siyasetinin önündeki en büyük engeldir. Bunun için operasyonlarda ısrar ediyorlar belki bu sefer bitiririz diye. Ama bunun mümkün olmadığını bildikleri için taktik gereğide olsa İmralı’ya Önder Apo’nun ayağına kadar gidiyorlar. Kürt halkının ulusal varlıklarının kabul edilmediği durumda PKK’nin silah bırakmayacağını, mücadeleye son vermeyeceğini en iyi TC devleti biliyor. Çünkü PKK’yi bitiremedikleri sürece Kürtlerin ulusal mücadelelerini bitiremeyeceklerini ve Kürtleri asimile edemeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Bundan dolayı PKK’yi bitirmekte ısrar ediyorlar. Ancak PKK’nin onmilyonlarca Kürt halkının kendisi olduğunu AKP MHP faşizan rejimine hatırlatalım. Kürt halkı var olduğu sürece PKK daha çok büyür ve çoğalır.”