HABER MERKEZİ – Ronî Med’in kaleminden…
Gençlerin komünlerde ve meclislerde yer almasının gerekçesi yalnızca bir toplumsal sorumluluk değil, aynı zamanda insanın varoluşsal bir çağrısıdır. Demokratik Konfederalizm’in savunduğu model, egemen devletin ve onun baskı mekanizmalarının dışında, halkların kendi kendini yönetmesi, yani öz yönetim anlayışını temele alır. Bu modelin en derin anlamı, devlete karşı halkların kendi özgürlüklerini ve haklarını savunmalarını teşvik etmektir. Ancak bu özgürlük, soyut bir kavram değildir; toplumların yerel düzeyde nasıl bir arada yaşayacakları, nasıl organize olacakları ve nasıl karar alacakları konusunda somut bir uygulamadır. Gençlerin bu meclislerde yer alması, bu özgürlüğün ve öz yönetimin hayata geçirilmesinin en önemli aracı ve en güçlü teminatıdır.
Toplumsal sorumluluk
Bir toplumun öz yönetimi, sadece bireysel iradelerinin bir araya geldiği, kolektif bir irade halini aldığı bir süreçtir. Bu, yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir hayat anlayışıdır. Her birey, toplumu kendisiyle birleştirerek yeniden biçimlendirir. Ancak bu yeniden biçimlendirme süreci hem bireysel sorumluluk hem de toplumsal sorumluluk gerektirir. Gençler, bu sürecin en güçlü öznesidir. Zira gençlik, yalnızca bir kuşak değil, aynı zamanda bir toplumun geleceğini biçimlendirecek olan canlı enerjidir. Gençlik, yaşadıkları dönemin en keskin sorularıyla yüzleşmek zorunda kalan, bugünü değiştirme gücüne sahip birer bireylerdir.
Komünler ve meclisler, bu sorumluluğu taşımak isteyen gençlerin en verimli alanlarıdır. Bu alanlarda yer alan gençler, yalnızca kendi bireysel yaşamlarını şekillendirme şansı elde etmezler; aynı zamanda kendi toplumlarının kaderini, günlük yaşamını, kültürünü, eğitimini, sağlığını belirleme gücüne sahip olurlar. Örneğin, bir genç, komünlerde yer alarak, eğitim sistemini, toplumsal değerlerin yeniden şekillendirilmesine aktif olarak katkı sağlayabilir. Buradaki rol, yalnızca temsil etmek değil, toplumun bütün katmanlarına ses vermek ve toplumsal sorunlara çözüm üretmektir.
Toplumsal gelişmede gençliğin rolü
Demokratik Konfederalizm, yalnızca teknik bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir felsefi temele dayanır. Bu temelin özünde, devletin egemenliğinden bağımsız olarak halkların kendi kendini yönetmesi, tüm bireylerin eşit haklar ve özgürlükler temelinde bir arada yaşamasıdır. Fakat bu yönetim biçimi sadece teorik bir ideal değildir; somut bir pratiğe dönüştürülmesi gerekir. Bu pratiğin motoru ise gençlerdir. Gençlik, toplumsal sorunlara dair en yenilikçi, en yaratıcı ve aynı zamanda en sorgulayıcı bakış açısını geliştirebilecek toplumsal kesimdir.
Gençler, komünler ve meclisler gibi yapılar içinde yer alarak, sadece toplumsal sorunları çözmeye çalışmazlar, aynı zamanda bu sorunları nasıl çözmeleri gerektiği konusunda derin bir felsefi anlayışa sahip olurlar. Gençlerin bu yapılar içinde yer almasının bir anlamı da budur: gençlik, toplumsal dönüşümün sadece aktörleri değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümün felsefi temellerini sorgulayan, dönüştüren bireylerdir. Her genç, kendi yaşamını anlamlı kılmak için, toplumu anlamak ve onu değiştirmek zorundadır. Bu yüzden, komünlerde yer almak, yalnızca bir siyasi faaliyette bulunmak değil, bir insanın “ben kimim?” ve “toplum ne olmalı?” sorularına yönelik derinlemesine bir arayışa girmesidir.
Toplum, yalnızca bir arada var olmak değil, birlikte yaşamak, birbirini anlamak ve ortak değerler etrafında birleşmekle anlam kazanır. Bu, sadece toplumsal barışı sağlamaz, aynı zamanda özgürlüğün gerçek anlamda yaşanmasını mümkün kılar. Gençlerin komünlerde ve meclislerde yer alması, toplumsal dayanışmanın temellerini atmanın yanı sıra, bu dayanışmanın yalnızca yerel bir düzeyde değil, global ölçekte nasıl inşa edilebileceğini de tartışma fırsatı sunar. Gençler, farklı toplumsal kesimlerle, etnik gruplarla, kültürlerle ve hatta farklı ideolojilere sahip bireylerle bir arada yaşamayı öğrenirler. Bu, sadece teoriyle değil, pratikle gelişen bir olgudur.
Gençler, bu dayanışma ağları içinde, kendi özgün kimliklerini kaybetmeden ortak bir yaşam için birlikte hareket etmeyi öğrenirler. Bu süreç, onlara sadece toplumsal adaletin nasıl sağlanabileceğini değil, aynı zamanda farklılıkların zenginlik olarak kabul edilmesi gerektiğini de öğretir. Bir genç, yalnızca kendi çevresindeki insanlarla dayanışmakla kalmaz; tüm toplumun sorunlarına, hatta küresel ölçekteki sorunlara karşı da ortak çözüm üretme sorumluluğunu taşır. Bu, gençlerin birer birey olmaktan çok daha fazlası olmasını, toplumsal sorumlulukları ve ortak yaşamı savunan birer aktör haline gelmelerini sağlar.
Gençliğin ahlaki ve politik sorumlulukları
Gençlerin komünlerdeki varlıkları, politik sorumluluklarının yanı sıra ahlaki bir sorumluluğun ifadesidir. Politik katılım, sadece iktidar ilişkilerinin bir parçası olmak değildir; aynı zamanda insanın toplumla olan ilişkisini anlaması ve bu ilişkiyi dönüştürmesi sürecidir. Komünler, yalnızca yerel yönetim biçimleri değil, aynı zamanda toplumsal etiklerin, değerlerin ve adalet anlayışlarının şekillendiği birer okul gibidir. Bu yapılar, gençlerin yalnızca toplumsal problemlere değil, aynı zamanda bu problemlerin nedenlerine ve çözüm yollarına dair felsefi bir bakış açısına sahip olmalarını sağlar.
Bir gencin komünlerde yer alması, onun sadece toplumsal eşitsizliklere karşı çıkmasını değil, aynı zamanda insan haklarına, özgürlüğe ve eşitliğe dair derin bir ahlaki sorumluluk taşımasını sağlar. Politik ve ahlaki sorumluluk arasındaki bu ilişki, gençleri sadece toplumsal değişimin aktörleri yapmakla kalmaz, aynı zamanda bu değişimi etik bir temele dayandırmalarını da sağlar. Çünkü gerçek bir toplumsal dönüşüm, sadece ekonomik ya da siyasi bir devrimle değil, aynı zamanda bireylerin içsel dönüşümüyle mümkündür.
Gençlik ve Özgürlük Arayışı
Sonuç olarak, Demokratik Konfederalizm’in sunduğu en derin çağrı, halkların devletin egemenliğinden bağımsız olarak kendi iradeleriyle hareket etmesidir. Bu, yalnızca bir örgütlenme biçimi değil, aynı zamanda toplumların kendi özgürlüklerini nasıl inşa edeceği meselesidir. Gençler, bu inşanın temel taşıdır. Onlar, devlete karşı halkın öz iradesinin savunucuları olarak, yalnızca kendi yaşadıkları yerel toplumu değil, tüm dünyayı dönüştürme potansiyeline sahiptirler. Komünlerdeki yerleri, onların yalnızca toplumsal yaşamı pasif bir şekilde gözlemlemeleri değil, onun aktif birer öznesi olmalarını sağlar.
Gençlerin, toplumsal ve politik anlamda devlete karşı bir alternatif inşa etmeleri, onların sadece bugünün değil, yarının toplumlarının da mimarları olmaları anlamına gelir. Her genç, komünlerde yer alarak, bu alternatifin temelini atar ve özgür, eşit, adil bir toplum yaratmanın öncüsü olur. Gençlik, bugünün toplumu için olduğu kadar, yarının özgür toplumunun da garantörüdür.