HABER MERKEZİ- Kemal Söbe’nin Kaleminden
“Ulus devlet zihniyetini aşamayanlar, devletin çarkları içinde kalarak özgür olunabileceğini ve sorunların çözülebileceğini düşünüyorlar. Apoculuk, sadece kapitalist etiketli ulus devlete karşı değil bütün iktidar türlerine karşı olmayı yaşam ve ilişkiler içinde başarmak demektir. Apoculuk devleti ve iktidarı öldürür insanı da dönüştürür, yaşatır ve kendin olmayı öğretir. Apocu insan insanı yaşatır. İnsanı öldürmek kolaydır, zor olan insanı dönüştürmek ve yaşatmaktır. Bu boyutuyla Önder Apo hep zor olanı seçmiştir. Eski alışkanlıklar, kul köle ilişkileri, iktidar ve egemenlik kokan özellikler, cinsiyetçilik, milliyetçilik, bölgecilik, Apocu felsefede mahkûm edilmiştir. Önder Apo’nun felsefeni anlamak için bazı engelleri aşmak gerekiyor. Önder Apo devleti, iktidarı, insan gerçekliğini bundan dolayı derinliğine ele alıyor, analiz ediyor. Binlerce yıllık geçmişi iyi analiz edilip anlaşılmadan binlerce yıllık gelenek sağlıklı bir şekilde inşa edilmez. Özgürlüğü ve var olmayı devletin varlığında arayıp, bizim de devletimiz olmadan özgür olamayız diye düşünmek köleliği yaşamak demektir.
Önder Apo, insanlığı bir çatı altında toplamak için, büyük bir insanlık evi inşa etme mücadelesi yürütüyor. Tabi bunun için, öncelikle, beynimizi özgürleştirmek, binlerce yıl boyunca devletin yarattığı etkilerden kurtulmamız gerekiyor. Önder Apo’nun, “xwebûn” olma yani kendin olma çizgisi aslında özgür ve doğal insan olmayı başarmış olmaktır. 20 yüzyıldaki devrimlerin devlet sistemi içinde erimeleri devletin yarattığı etkilerden kurtulamadıkları içindir. Devrimin karşı devrim haline gelmesi kendin olmayı başaramadığı, insanı dönüştüremediği ya da insanı dönüştürerek devrimin olabileceğini düşünmedikleri içindi. Bundan dolayı Önder Apo, binlerce yıllık devleti mahkûm ettiği kadar, insanlığı özgürleştirme iddiasında olan sözde sosyalist ülke pratiklerinden de mükemmel dersler çıkardı, işte bundan dolayı insan toplumunu devletin zincirlerinden kurmarmakla ve devleti insan yaşamından çıkararak ancak insanın özgür olabileceğini ortaya koydu.
Önder Apo, Kürtlerin devlet sahibi olmaları için değil özgürlük sahibi olmaları için mücadele ediyor ve Kürtlere ve bütün halklara nasıl özgür olunabileceğinin fikirlerini veriyor. Burada da öncülük rolünü kadına ve gençliğe verdi. Kadının yaşam içinde hak ettiği yere gelmesi için sayısız proje geliştirdi, çok yönlü eğitimlerle kadınlara özgürlüğün yolunu gösterdi. Ulus devlet ve iktidar gözlüğüyle Önder Apo’nun paradigması anlaşılmaz. Önder Apo’nun paradigmasında iyi bir yurtsever olmak kadar iyi bir enternasyonal olmak vardır. Ortadoğu genelinde devletçi zihniyet Önder Apo’nun paradigması karşısında iflas etmiş bulunuyor. Kürt halkı ve Ortadoğu’daki halklar Önderliğin çizdiği yolda özgürlüğün ve aydınlanmanın arefesindedirler. İnsan kendisi olmadığı sürece özgür olamaz. Bu açıdan, insanlar, özgürlük derken, özgürlüğün devletle değil kendin olmakla gelişebileceğini ve yaşanılacağını bilince çıkarmaları gerekiyor.
Devlet bir prangadır bu prangadan kurtulmadan özgür olunmaz. İşte öz yönetim toplumun kendisi olmayı başarmış olmasıdır. Bundan dolayı ulus devletin ret edilmesi, devletin ve iktidarın insan yaşamında yarattığı etkilerinden kurtulmak için Önder Apo’nun Demokratik, Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigması özgürlüğün temel kaynağıdır.”