HABER MERKEZİ – Rızgar Zag yazdı.
Önder APO’nun 27 Şubat’ta ki “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı sadece bir siyasi duruş değil, bir halkın geleceğine yön veren bir manifestodur. Ancak bu çağrıya verilen yanıtlar veya kavrayış biçimi ideolojik perspektiften çok duygusal, biçimsel ve bireysel olmaktadır. Özelikle gençliğin sahiplenme düzeyi, yaklaşımı ve pratiği noktasında ciddi eksiklikler göze çarpmaktadır. Gençlik, bir halkın mücadele gücüdür. Eğer gençlik bu çağrıyı doğru anlamaz ve örgütlü bir direniş sergilemezse, özgür bir toplum inşa etme sürecinde istenilen düzeye gelemez. Avrupa, Türkiye ve Kürdistan’da Kürt gençliği de aslında ağır bir tecrit sistemiyle yüz yüzedir. Önder APO’nun üzerindeki tecrit tüm toplumu etkilemektedir. Dolayısıyla bu etkilenme en çok gençliğe yansımaktadır. Önder APO’nun paradigmasını susturma, halkların demokratik mücadelesini tasfiye etme çabaları tüm şiddetiyle devam ediyor. Ancak daha vahim olan, sistemin bu politikalarıyla eşzamanlı olarak gençliği edilgenleştirme ve mücadelenin dışına itme çabasıdır. 90’lı yıllarla beraber gelişen özel savaş politikası ile beraber Kürdistan gençliği devletin direk hedefi olmuştur. Özel savaş politikasının uygulamaları ile mücadele ruhu zayıflatılmış, bireyselleştirilmiş ve Kapitalist Modernite’nin uyuşturan ve yozlaştıran politikalarıyla etkisizleştirilmiş bir gençlik yaratılmak isteniyor. Bunun için envai çeşit araç ve konsept deneniyor. Kürt gençliğinin durumu bu temelde iki kat daha zordur. Kapitalist hakim kültür ve sömürgeci faşizmin çok boyutlu saldırısı ile karşı karşıya bir Kürt gençliği gerçekliği vardır.
Tarih boyunca tüm devrimci süreçlerde gençlik öncü güç olmuştur. Kürdistan Özgürlük Devrimi mücadelesinde de bu böyle olmuştur. Yarım asrı geçen devrim mücadelemiz gençlik ve kadın öncülüğünde şekillenmiş ve gelişmiştir. Ne var ki bugün Kürt gençliği arasında ciddi bir örgütsüzlük sorunu yaşanmaktadır. Devrimci kararlılık yerini, edilgen bir bekleyişe ve bireysel tepkilere bırakmıştır. Bir halkın kaderi, onun gençliğinin cesaretiyle belirlenir. Eğer gençlik iradesini ortaya koymazsa, o halkın geleceği de sistemin elinde şekillenir.
Demokratik toplumun inşasında öncülük rolünü üstlenmektir
Önder APO’nun özgürlüğü, halkın ve toplumun özgürlüğüdür. Bu gerçeği kavramayan ve buna göre hareket etmeyen bir gençlik, mücadelede geride kalmaya mahkûmdur. Kapitalist Modernite gençliği sistem içinde eritmek, onu mücadelenin dışına itmek için tüm araçlarını seferber etmiştir. Bireycilik, tüketim kültürü, sosyal medya bağımlılığı, sahte gündemlerle oyalanma, yozlaşma, sistemin sunduğu yaşam tarzına kapılma gibi birçok yöntemle gençliğin iradesi kırılmaya çalışılmaktadır. Bunları aşmanın tek yolu, devrimci bilinç ve örgütlü mücadeledir.
Bugün Kürt gençliği için en temel görev, Önder APO’nun paradigmasını pratikleştirmektir. Bu, sadece teorik bir sahiplenme ile değil aktif mücadele ile mümkündür. Gençlik, özgürlüğü kazanmak için harekete geçmediği sürece, sistemin dayattığı teslimiyet politikalarına boyun eğmiş demektir. Önder APO’nun özgürlüğü sağlanmadan Kürt halkının özgürlüğünden söz etmek mümkün değildir. Gençlik, bu gerçeği kavrayarak hareket etmeli, tarzını ve mücadele çizgisini bu temelde şekillendirmelidir.
Önder APO’nun çağrısı, pasif bir bekleyiş değil radikal bir direniş çizgisini gerektirir. Bugün gençliğin temel görevi, onun fikirlerini yaşama geçirmek, demokratik toplumun inşasında öncülük rolünü üstlenmektir. Bunun için bireysel ve duygusal tepkiler yeterli değildir. Örgütlenmek, mücadeleyi büyütmek, özgün ve özerk çalışmalar ortaya koymak ve halkın özgürlük mücadelesine aktif olarak katılmak zorunludur.
Kapitalist sistem gençliği apolitikleştirmek ve mücadeleden koparmak için her yolu ve yöntemi denemektedir. Bilinçli olarak yaratılan sahte barış söylemleri, gençliği edilgen bir bekleyişe sürüklemektedir. Oysa ki barış, egemenlerin lütufuyla değil halkların örgütlü mücadelesiyle kazanılır. Eğer Kürt gençliği barış adı altında sunulan sahte çözüm süreçlerine kanarsa, kendi mücadelesini ve geleceğini kaybedecektir. Önder Apo’nun hamlesini ve çağrısını ideolojik zeminde devrimci politik bilinç ile ele almak gençliğin temel yaklaşımı olmalıdır. Gerçek barış özgür bireylerin, özgür toplumların ve özgür halkların inşa edeceği bir sistem ile mümkündür. Bu sistemin temel taşı yine gençliktir. Özgürlüğü kazanmak, bedel ödemeyi ve mücadeleyi göze almakla mümkündür. Gençlik eğer kendini devrimci mücadeleden uzak tutarsa, sadece kendi geleceğini değil halkının kaderini de tehlikeye atar. Barış, müzakere, ateşkes ve görüşme süreçleri savrulmaya ve ideolojik zeminden kaymaya açıktır. Bunun temel nedeni rehavettir. Önder APO’nun hamlesi ve çağrısı yeni bir mücadele dönemine ve yeniden yapılanma sürecine girildiğinin ifadesidir. Dolayısıyla aslında her şey yeni başlıyor.
Seçim gençliğin elindedir
Özgürlük, mücadele ile kazanılır. Mücadele eden gençlik dinamiktir ve bu sistemi de sömürgeci gücü de korkutmaktadır. Kapitalist Modernite gençliği pasifleştirerek, ona edilgen bir rol biçerek, mücadele azmini kırarak özgürlük mücadelesini boğmaya çalışıyor. Buna karşı devrimci bir tutum ortaya koymak gerekir. Ancak devrimci bir gençlik bu oyunları boşa çıkarır. Bunun için gençliğin yapması gereken, sistemin sunduğu sahte yaşamı reddetmek ve mücadeleyi büyütmektir.
Gençliğin öncü rolünü üstlenmemesi, sadece özgürlük mücadelesini zayıflatmaz aynı zamanda halkın geleceğini de belirsiz bir çıkmaza sürükler. Mücadele etmeyen gençlik, sistemin dayattığı yaşam biçimi ile dünyadan bihaber bir nesle dönüşür. Bunun karşısında devrimci gençlik ise örgütlü bir mücadele içinde kendini bulur, kimliğini kazanır ve halkının özgürlüğü için en ön safta yer alır.
Bugün Kürt gençliğine tarihsel sorumluluk düşmektedir. Özgürlük için mücadele etmeyenler esarete razı gelmiş demektir. Bu yüzden gençlik, Önder APO’nun çağrısını sadece teorik düzeyde sahiplenmekle yetinemez. Onun paradigmasını hayata geçirmek, pratikleştirmek, direnişi büyütmek zorundadır.
Kapitalist Modernite’nin sunduğu yaşam tarzını reddeden, devrimci mücadelede kararlı olan ve örgütlü bir bilinçle hareket eden gençlik halkının geleceğininde teminatıdır. Kapitalist kültürün sahte özgürlük anlayışına karşı gençlik daha örgütlü ve devrimci bir tutum ortaya koymalıdır.
Gençlik için özgürlük, sadece bir talep değil bizzat onun mücadelesiyle kazanılacak bir hak olmalıdır. Bugün gençliğin karşısında iki yol vardır: Ya örgütlü mücadelede en ön safta yer alarak tarih yazacak ya da sistemin sunduğu sahte yaşamı kabullenerek kaybolacaktır. Seçim gençliğin elindedir.
Ya özgürlüğü kazanacak ya da geleceğini kaybedecektir. Önder APO’nun “genç başladık genç bitirececeğiz” perspektîfi gençliğin mücadele bilinci ve çizgisi olmalıdır..