Efrin’e yönelik işgal girişimine ilişkin açıklama yapan QSD, Suriye’de DAİŞ’e karşı verdiği mücadeleyi hatırlatıp ve buna karşın işgalci Türk ordusunun ise sürekli olarak kendilerine saldırdığını belirtti.
GIRE SPİ-NÛÇE CIWAN
Efrin’e yönelik işgal girişimine ilişkin açıklama yapan QSD, Türk devletinin çete gruplarıyla ortaklaşa Efrin’e yönelik saldırdığını, bu saldırının da DAİŞ’e destek anlamına geldiğini belirtti.
QSD, saldırı iznini Rusya’dan aldığının altını çizerek, Rusya’nın ahlaki ilkeler gereği saldırılar karşısındaki tutumunu net olarak açıklamasını talep etti.
Açıklamasında Suriye’de DAİŞ’e karşı verdiği mücadeleyi hatırlatan QSD, buna karşın Türk devletinin sürekli olarak kendilerine saldırı gerçekleştirdiğini belirtti. QSD açıklamasının sonunda, Efrin işgal saldırılarına karşı direneceklerini ve Efrin’de zaferin QSD ve halkların olacağının altını çizdi.
QSD’nin bugün Gıre Spi kantonuna bağlı Eyn İsa ilçesinde, Efrin’e dönük işgal saldırılarına ilişkin yaptığı açıklama şöyle;
“Kuşkusuz dünyada teröre karşı mücadele, Reqa ve Musul’un özgürleştirilmesiyle en üst aşamaya gelmiştir. Bu temelde Suriye ve dünya halkları için özgürlük ve demokrasi umudu doğmuştur. Artık herkes Suriye’de barış ve huzurdan söz etmektedir, Suriye halkının acılarının sonu yaklaşmaktadır. Aynı zamanda Uluslararası Koalisyon da DAIŞ’e karşı zafer ilanı için hazırlanmakta ve bunun bir hafta içerisinde gerçekleşmesi beklenmekteydi.
Ancak AKP’nin Kuzey Suriye bileşenlerine ve Suriye halkına ırkçı ve saldırgan tutumunun ardından, Türk ordusu Efrin’de QSD güçlerinin noktaların düşmanca saldırılar gerçekleştirmiştir. Suriye halkına karşı düşmanca saldırıları devam etmektedir. Türk devleti DAIŞ, Cebhet El Nusra, Ehrar El Şam ve diğer çete gruplarına destek vererek Suriye’yi cehenneme çevirmiş, halka yıkımı dayatmıştır. Türk devleti terörist gruplara karşı büyük zaferlerin elde edildiği bir dönemde Kuzey Suriye’deki beklentileri boşa çıktığından, ölüme doğru giden terörist grupların ömrünü uzatmak için güçlerimize saldırdı. Efrin’e saldırı bu çerçevede gerçekleşmiştir. Amaçları güçlerimizi bu bölgeleri savunmakla meşgul etmektir.
Suriye halklarına karşı gerçekleştirilen bu insanlık dışı saldırılar aynı zamanda DAİŞ’e açık bir destektir. Kaldı ki, DAİŞ işgali altındaki Suriye’nin en büyük kent ve ilçeleri bizim güçlerimiz tarafından özgürleştirildiler. Buna rağmen halen de ırak sınırındaki bazı yerlerde işgal altında olan bazı yerler bulunmaktadır. Halen binlerce askerlerinin yanı sıra uyuyan birçok hücreleri de bulunmaktadır. Bu hücreler harekete geçmek için kendilerine verilecek talimatı beklemektedirler. Türk devleti koalisyon güçleriyle oluşturulacak sınır güvenliğini bahane ederek halkımıza saldırı gerçekleştirdi. Bu bahane hiçbir şekilde kabul edilemez.
Türkiye ile uzun bir sınıra sahibiz. Ancak bu 6 yıllık savaş süresince Türk devleti tek bir sınır ihlalimizi gösteremez. Buna karşı bu süre içinde Türk devletinin sınır ihlalini ortaya koyabilecek insan haklarını çiğneyen onlarca suçunu sıralayabiliriz. Şimdiye kadar onlarca vatandaşımızı katletti, birçok kişiye işkence uyguladı. Bu insan haklarına ve yasalara aykırı uygulamaları sınır hattında halen devam etmektedir. Bunu hem havadan hem de karadan yapmaktadırlar. Köylerimizi ve kentlerimizi havadan ve karadan bombalıyorlar. Uluslararası yasaları çiğnedikleri gibi, komşuluk ilişkilerini de çiğniyorlar. Tüm bunlara rağmen biz sürekli olarak sabırlı davrandık. Bundaki amacımız komşuluk ilişkilerinin gereğini yerine getirmek ve iyi ilişkiler kurmaktı. Biz tüm gücümüzle DAİŞ’e karşı savaşa odaklandık. Bizce bizim bu yaklaşımımız AKP’nin bu saldırıları geliştirmesine neden oldu.
Çünkü Türk devleti halkımıza karşı açıktan yürüttüğü savaşta kaybetti. Kendilerini değişik örtüler altında gizlemeye çalışan çete örgütleri bu örtülerini bir kenara bırakarak gerçek yüzlerini ortaya koydular ve Türk devletiyle birlikte güçlerimize ve halkımıza saldırmaya başladılar. Efrin’e dönük saldırılar böyle başlatıldı. Türk devleti büyük darbeler yiyecek ve büyük kayıplar verecektir. QSD güçleri Türk ordusu ve çetelerine büyük darbeler indireceklerdir. Türk devletinin yeşil ışık almamış olsaydı saldırı gerçekleştirme cesaretini gösteremeyecek ve çocuklarımıza dönük katliamlar gerçekleştiremeyecektir. Rusya ahlaki ilkeleri bir yana bırakarak, Türk devletine saldırı için yeşil ışık yaktı. Bununla da halkımıza karşı hava saldırıları gerçekleştirildi. Saldırıların gerçekleştirildiği bölge, Rusya’nın gözetimindeki bölgedir. Rusya’nın izni olmadan bu hava sahasında tek bir uçuş dahi gerçekleştirilemez. Onun için Rusya’nın halkımıza yönelik katliam saldırılarına dair tutumunu net olarak ortaya koymasını istiyoruz.
Rusya’dan talebimiz resmi kurumları aracılığıyla Efrîn’e yönelik saldırılara karşı tavrını netleştirmesi ve bir açıklama yapmasıdır. Aynı zaman bütün insanlığı tehdit eden teröre karşı mücadelemizde ortağımız olan Uluslararası Koalisyonla önemli başarılar elde ettik ve insanlık onurunu için savaşı verdik. İnsanlığı tehdit eden bu terörü bitirmek için önemli başarılar elde ettiğimiz bir dönemde, Efrîn’e Türk devletinin saldırıları bu başarılarımızı boşa çıkarmaya yöneliktir. Bu açıdan Uluslararası Koalisyondan talebimiz Efrîn’deki güçlerimize ve halkımıza karşı sorumluluklarını yerin getirmesidir. Buradan bütün demokratik, barış sever halklar çağrımız insanlık dışı saldırılara maruz kalan halkımıza desteklerini sunsunlar ve bu insanlık dışı saldıra karşı tutumlarını ifade etsinler.
Bu saldırıları kınayan ve açık karşı tutumları açıklayan devletleri saygılarımızı ifade ediyoruz. Aynı zamanda halkımıza bir kez daha belirtiyoruz ki, sonuna kadar direneceğiz ve nasıl ki Kobanê’de zafer kazandık, Efrîn’de de zafer kazanacağız.
Oyanlara gelmeyen ve büyük bir moralle köy, ilçe ve ilinde kalıp direnen halkımızı selamlıyoruz. Biz şu an teröristleri bitirme aşamasındayız ve en büyük başarımız Efrîn’de olacaktır.”