Avrupa’daki halkımız özgürlük mücadelesinde Önder Apo’nun dünyaya taşırılmasında tam bir öncülük konumunu yerine getiriyor.
HABER MERKEZİ-PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Halklar Önderi Abdullah Öcalan ve Efrîn direnişi için Avrupa’daki Kürtlerin eylemleriyle öncülük yaptığını ifade etti. Güney Kürdistan halkının da bu süreçte öncü konumda yer aldığını söyleyen Kalkan, ‘’Efrîn direnişini desteklemede Avrupa ile birlikte Başur halkı öncü konumda yer aldı. Zaten Rojava yediden-yetmişe ayaktadır’’ dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 19 yıldır tek başına İmralı Adası’nda bir direniş içerisinde. Kürtler hemen her gün eylem yapıyor. Bu eylemlerin niteliği için neler söyleyebilirsiniz?
20. yılına girmekte olan büyük İmralı direnişini güçlü bir biçimde sahiplenmek ve selamlamak gerekiyor. Önder Apo’nun yürüttüğü bu büyük direnişle birleşen, destekleyen “Önder Apo’nun Özgür Yaşar ve Çalışır Koşullara Kavuşması” için dört parça Kürdistan’da ve dünyanın dört bir yanında sürekli eylemlilik içerisinde olan tüm insanları, kadınları, gençleri, emekçileri, yaşlıları, halkları gerçekten kutlamak ve selamlamak gerekiyor. Onlar tarihin en büyük mücadelesini yürütüyorlar, büyük özgür insan yürüyüşünün sağlam dayanakları ve militanları olarak rol oynuyorlar. Yine bu temelde 19 yıllık bu büyük mücadelenin kahraman şehitlerini her zaman saygı ve minnetle anmak gerekiyor. Gerçekten de onlar kendi yaşamlarını, insanlığın yeniden özgürce var oluşuna katık ettiler. Genç yaşta varlıklarını ortaya koydular ki, insanlık özgür yaşasın, demokratik sistem içinde yaşam sürdürsün, hak adalet olsun, güzellikler iyilikler çiçek açsın, yaşansın; zülüm, baskı, işkence, tahakküm, egemenlik, erkek egemen zihniyet ve siyaset yok olsun. Bunun için tarihin en büyük fedakarlığını ortaya koydular, cesaretini geliştirdiler. Tarihin en büyük fedai hareketini ortaya çıkardılar. İnsanlık tarihinin söz konusu cesaret ve fedakarlığı, yaşanan bu fedaileşmeyi, insanlığın ruhu, özü olarak yazacağı, tarihin en büyük fedailik hareketi olarak kaydedeceği, tartışma götürmez bir gerçektir.
Bu bakımdan bir defa gerçekten de bu kadar kahramanlığa yol açan binlerce kahraman şehidin ortaya çıkmasına yol açan, milyonlarca insanın dünyanın dört bir yanında yemeden içmeden, yorulup oturmadan Önder Apo’nun özgürlüğü için yürüyüş yapar hale gelmesini sağlayan gerçekliğin Önder Apo’nun İmralı işkence sistemi içerisindeki o büyük iradi duruşu, özgür duruşu olduğu tartışma götürmeyen bir gerçek oluyor. Her şeyden önce bu duruşu doğru anlamak lazım. Önder Apo bir savunmasında “İmralı’daki Yaşamıma Dair” diyerek bunları çok özlü bir biçimde ifade etmeye çalıştı. İsteyen herkes buna bakabilir. İmralı’da yaşamın nasıl yaratıldığını görebilir, anlayabilir. 19 yıla en büyük anlamı vermeyi Önder Apo başarmıştır. En büyük Önderliksel doğuşu bu ortamda yaratmıştır. Tüm ezilenlerin özgürlüğünün yolunu gösteren, kurtuluşunu aydınlatan bir bilinci, iradeyi, teorik, politik çizgiyi ortaya çıkarmıştır. Tüm ezilenlere kurtuluş bayrağını vermiştir. Bu anlamda en zor koşulları büyük başarılara dönüştürmeyi sağlamıştır. Söz konusu yaşam ve direnişi her şeyden önce bu boyutuyla ele almak, değerlendirmek ve anlamak gerekiyor.
Önder Apo’nun İmralı sistemi altında tutulmasının temel nedeni, Kürt’ü yok sayan ve yok etmek isteyen zihniyet ve siyasete işlerlik kazandırmaktır. Önder Apo’nun her sözü, her davranışı bu zihniyet ve siyaseti yerle bir ediyor. Onun ne kadar baskısı, tahakkümcü, zalim, katliamcı olduğunu ortaya koyuyor. İnsanların doğruya, özgür olana, demokratik olana çekiyor. Herkesi eğitiyor, aydınlatıyor. Dolayısıyla Önder Apo’nun düşüncesinden korkuyorlar, Önder Apo’nun propagandasından korkuyorlar. Sözünden korkuyorlar. Görünüşünden korkuyorlar. İmralı işkence sistemi içerisinde tam bir rehine konumunda, düşünemez kılmaya, sesini kesmeye, insanlarla hiçbir ilişki kuramaz hale getirmeye çalışıyorlar.
Evet, 11 Eylül 2016 tarihinden itibaren herhangi bir haber alınamıyor. Tam bir tecrit var. Fakat İmralı’da tecrit 11 Eylül 2016’dan bu yana sürmüyor. Aslında 19 yıldır tarihin en büyük tecridi ve izolasyonu var. En ağır rehine tutuluşu var. Böylesini insanlık tarihi şimdiye kadar hiç görmedi. Gerçeği bu biçimde ele almak değerlendirmek lazım. Yoksa sadece son bir buçuk yıllık durum olarak gösterilirse bu yeteriz olur, gerçeği tam aydınlatmaz. Bu bakımdan Önder Apo’nun böyle bir ortamda duruşu, çalışması, yaşamı yaratması tarihin en büyük direnişi oluyor, en büyük eylemi oluyor. 24 saat İmralı’da mücadele, direniş, eylem var. Yaşamın özgürce yeniden yaratılışı var. Bu bakımdan da Önder Apo’nun Özgür Yaşar ve Çalışır Koşullara kavuşması için her alanda yürütülen eylemler, Önder Apo’yu duyan hazırlayan, okuyan, inceleyen, anlayan, onunla yaşayan her duruş ve tutum aslında büyük bir özgürlük duruşu, tutumu, mücadelesi olma özelliği taşıyor. Bu gerçeği böyle görmek gereklidir.
Tabii her alanda büyük eylemlilikler var. Özellikle Avrupa halkımız Önder Apo’yu sahiplenme ‘Özgür Yaşar ve Çalışır Koşullara Kavuşması’ için yıllara yayılmış eylemler yürütme bakımından gerçekten de büyük bir tutumun sahibidir. Hepsini selamlıyoruz, kutluyoruz. Avrupa’dan dalga dalga mevcut özgürlükçü duruş, tutum ve eylem Amerika’ya, Afrika’ya, Asya’ya yayılıyor. Avrupa’daki halkımız özgürlük mücadelesinde Önder Apo’nun dünyaya taşırılmasında tam bir öncülük konumunu yerine getiriyor.
Avrupa’nın yanısıra Güney Kürdistan’daki Efrîn için eylemler yapıldı. Başur’da ilk kez bu kapsamda eylemlerin yapılması nasıl değerlendiriyorsunuz?
Efrîn direnişini desteklemede gerçekten de Avrupa ile birlikte Başur halkı öncü konumda yer aldı. Zaten Rojava yediden-yetmişe ayaktadır. Önder Apo’nun düşüncesini anlamaya ve hayata geçirmeye tüm gücüyle seferber olmuş durumdadır. Rojhilat halkımız da İran baskısını berteraf ettiği her an Önder Apo’yu sahiplenme doğrultusunda eyleme geçebilmektedir. Dört cephede birden savaşan mücadele eden bir gerilla gücümüz var. Kadın ve gençlik hareketimiz var. Özgürlük Hareketimiz gerçekten de dört cephede birden savaşmak gibi tarihin en zor görevini yürüten bir direniş hareketi konumuna gelmiş bulunmaktadır. Her gün onlarca şehit vererek bu kahramanca mücadele yürütülmektedir. Bütün bunlar kuşkusuz büyük değer ifade ediyor, çok anlamlıdır. Uluslararası Komployu boşa çıkartma ve yenilgiye uğratmada en etkili mücadele konumundadır. Şimdiye kadar bu doğrultuda önemli başarılar elde ettiği gibi, bundan sonra çok daha güçlü sonuçlar almaya adaydır.
Önder Apo “Bütün bunların hepsi aslında bir hazırlıktır. Büyük mücadele bundan sonra gelecek” dedi. İşte DAİŞ’e karşı Kobanê ve Şengal zaferleriyle başlayan büyük Demokratik Ortadoğu Devrimi ve özgür insanlık yürüyüşü, Önder Apo’nun öngördüğü bu büyük mücadelenin başlangıcını ifade ediyor ki, dikkat edilirse bu mücadele Arabistan’a, Türkiye’ye, İran’a yayılarak gelişiyor. Önümüzdeki süreçte çok daha yayılıp derinleşeceği ve büyük zaferlere yol açacağı daha şimdiden net bir biçimde görülüyor. Bu anlamda büyük bir mücadele var, öyle küçümsememek gereklidir. Fakat imkanlar ve fırsatlar bakımından ele alındığında, eleştiri götüren, özeleştiri götüren hususlar da var. Çünkü imkanlar ve fırsatlar özellikle içinde bulunduğumuz süreçte çok ileri düzeydedir. Geçmişte bu düzeyde imkan ve fırsatlara hareket ve halk olarak sahip değildik. Önder Apo’nun değimi ile ‘iğne ucuyla kuyu kazarcasına iş yapmaya çalışıyorduk.’ Büyük zorlukları alt ederek karınca kararınca yürütülen bir mücadeleyle hareketi geliştirmeye çalışıyorduk. Oysa şimdi imkanlar ve fırsatlar büyümüştür. Gerçek anlamda devrimci bir süreç yaşanıyor. Büyük düşüncenin, büyük örgütlenmesi ve eyleme geçirilmesi için her türlü imkana ve fırsata sahip olma durumu yaşanıyor.
Buradan bakıldığında tabii mevcut eylemlilikler yetersiz görülebilir, eleştirilebilir, zayıf addedilebilir. Çünkü daha fazlası yapılabilir, daha büyüğü geliştirilebilir, hatta kat kat fazlası geliştirilebilir. Eğer doğru anlama, etkili örgütleme ve eyleme geçirme olsa, öncülük görevleri yetkince yerine getirilse mevcut olanı kat kat aşan bir eylemlilik düzeyi rahatlıkla ortaya çıkartılabilir.
Bu anlamda sürekli bir eleştiri-özeleştiri içerisinde olmamız, pratikten dersler çıkartarak, hata ve eksiklikleri zayıf yanlarını görüp onları gidermenin yol yöntemlerini bularak onları giderici dolayısıyla da özgürlük mücadelesini geliştirici bir tutumun sahibi olmamız gerekiyor. Özellikle yirminci yılda bunu geliştirmek ve Önder Apo’yu özgür yaşar ve çalışır koşullara mutlaka kavuşturmak gerekiyor. Bu, komploya karşı 20. yıl mücadelesinin andıdır. 40. Parti yılına girerken hareket olarak biz bu andı içtik. Bu sözü verdik. İçinde bulunduğumuz süreçte her gün bunun gereklerini en ileri düzeyde yerine getirmeye çalışıyoruz. Bundan sonra da her günü neredeyse bir yıla bedel kılarak 39 yıllık mücadeleye bedel bir mücadeleyi, 39 yılın büyüklüğünde bir mücadeleyi bu 40. yılda ortaya çıkarmayı sağlayacağız. Bu da mutlaka kazanmayı getirecek. Önder Apo’nun özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşmasını sağlayacak. İmralı işkence sisteminin tüm yönleriyle ve tamamen paran parça edilerek tarihin çöp sepetine atılmasını getirecek. Hedefimiz budur. Bunu mutlaka gerçekleştireceğiz.