Efrin işgal saldırılarına gösterdiği tepki ve siyasi çalışmaları nedeniyle tutuklanan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven hakkında 3 ayrı suçlamadan 31,5 yıla kadar hapis istenen iddianame kabul edildi. Toplantı, cenaze törenine katılması ve burada yaptığı konuşmaların yanı sıra, sosyal medya paylaşımları ile Güven’in Öcalan’ın tecriti ve Kürt ulusal birliğinden bahsetmesi de dosya kapsamında suç sayıldı.
DTK illegalize ediliyor
Savcı, “DTK’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Dört Ayaklı Paradigmasının 3’üncü ayağını oluşturan örgütlenme ve kurucu meclis işlevi gören bir yapılanma” olduğunu ileri sürerek, DTK’nin, PKK ve KCK’nin hedefi olan “Demokratik Özerklik” stratejisini hayata geçirmek amacıyla Öcalan’ın talimatları doğrultusunda kurulduğunu savundu. DTK’nin, örgütün hedefleri doğrultusunda demokratik özerkliği gerçekleştirmek amacıyla siyasi parti, dernek, sendika ve STK’leri örgütlediği ve bu hususlarda toplantı, konferans, çalıştaylar düzenlediği, örgütlenme olarak KCK ile “özdeşlik” gösterdiği öne süren savcı, DTK’nin “sözde Kürdistan’ın” çatı yapılanması olduğu ve Kürt ulusal birliğini sağlamak amacıyla PKK ve KCK ile bağlantılı olarak faaliyet yürüttüğü iddia etti. Savcı, iddianamenin devamında Öcalan’ın İmralı adasında DTK’ye ilişkin 2007-2011 yılları arasında avukatlarıyla yaptığı görüşme kayıtlarına, DTK’nin kuruluşu, tüzüğü, yapısı, işleyişine ilişkin bilgilere yer verdi. Savcı, Leyla Güven’in demokratik özerkliği hayata geçirmek amacıyla kurulan DTK’nin Eş Başkanı olarak faaliyet yürüttüğünü, bu sıfatıyla örgütün amaçları doğrultusunda basın açıklamaları yaptığı ve “örgüt propagandasına” dönüşen veya örgütün amaçları doğrultusunda gerçekleştirilen eylemlere katıldığı tespit edildiğini öne sürdü.
Tecrit demek, devletin birliğini bozmakmış!
İddianamede, Güven’in 2016-2018 yılları arasında katıldığı 6 basın açıklaması, toplantı, cenaze törenine katılması ve burada yaptığı konuşmalar suç unsuru olarak gösterildi. Güven’in, Amed merkez Cigerxwin Kültür Merkezinde 5 Ağustos 2016’da DTK, DBP ve HDP tarafından düzenlenen “Önderliğe sahip çıkıyoruz” konulu basın açıklamasına katılarak “Önderliğime, toprağıma, özgürlüğüme sahip çıkıyorum” diyerek, Öcalan’ı sahiplendiğini, ideolojisi doğrultusunda hareket ettiği, Öcalan’ı bir “önder” olarak gördüğü, örgüt lehine sloganlar atarak örgüt lehine faaliyet yürüttüğü savunuldu. Güven’in 6 Ağustos 2016’da Diyarbakır’da düzenlenen ve televizyonlardan canlı olarak yayınlanan DTK Genel Kurul Toplantısı’nda yaptığı konuşma için savcı şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları ile alakalı sözde Kürdistan tabirini kullandığı, PKK/KCK terör örgütünün amaç ve ideolojisinde hareket ettiği anlaşılmıştır. Ayrıca şüphelinin, halkı galeyana getirmek ve kaos ortamı yaratmak amacıyla Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarının iyi olmadığını, kendisinden haber alınamadığını dile getirmekte olup, kendisinin de eş başkanlığını yaptığı DTK yapılanmasının en birinci görevinin de Öcalan ile irtibat kurulmasını sağlamak olduğunu belirttiği anlaşılmıştır.”
Eylem ve etkinliklere katılım
Savcı, Güven’in 26 Eylül 2016’da katıldığı Ferzad Kemanger Eğitim Destek Evi açılışında yaptığı konuşmasında “Kuzey Kürdistan” ismini kullanarak örgütün amaç ve ideolojisinde hareket ettiğini savundu. KHK ile ihraç edilen öğretmenlere açmış oldukları okullarda Kürtçe eğitim vermeleri için çağrıda bulunarak, Kürt asıllı yurttaşların asimilasyona uğratıldığı şeklindeki söylemi ile “halkı devlete karşı kin ve nefrete sevk etme amacında olduğu anlaşılmıştır” iddiasında bulundu. Savcı, Güven’in 4 Kasım 2016’da Bağlar’daki polis karakoluna yönelik bombalı saldırı ve HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerinin gözaltına alınmasına ilişkin patlamanın yaşandığı yerde yaptığı basın açıklamasında söylediği AKP hükümetinin DAİŞ ile işbirliği içinde olduğu sözleriyle “Halkı devlete ve hükümete karşı kışkırtıp, bölgede kaos ortamı yaratmak, halkı devlete ve hükümete karşı kin ve nefrete sevk etmek” olduğunu savundu. Güven’in Şirnex’in (Şırnak) Besta bölgesinde hava saldırısında yaşamını yitiren PKK komutanlarından Hülya Eroğlu (Delal Amed) için Diyarbakır’da kurulan taziyesine katılarak, örgütü ve üyelerini sahiplendiği de iddialar arasında.
Ateşkesi dillendirmek propaganda!
Savcı, açık kaynak araştırması sonucunda elde edilen Güven’in konuşma ve paylaşımlarını 10 maddede sıralayarak suç unsuru olarak gösterdi. Güven’in Youtube’de yer alan ve tarihi bilinmeyen bir konuşmasında söylediği “Çözüm sürecinin anahtarı her zaman söylediğimiz gibi İmralı’dadır. Bu çözümün gerçek muhatabı Sayın Öcalan ve PKK’dir” sözleri için “PKK ve KCK örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir araya gelerek anlaşma yapmasını söyleyerek PKK ve KCK’yi meşru muhatap olarak gördüğü, örgütü ve kurucusu olan Öcalan’ı sahiplenerek ve meşru gösterme gayreti içerisinde olduğu değerlendirilmektedir” suçlamasında bulundu. Yine Güven’in başka bir konuşmasında söylediği “KCK’nin tek taraflı ateşkes ilan ettiği gün, iki gün öncesinden belliydi. O gün Ankara’yı kana buladılar” sözleriyle “örgüt ideolojisi doğrultusunda hareket ederek bölge insanında algı oluşturmaya çalıştığı, PKK ve KCK örgütünü toplum nazarında barışçıl göstermek amacıyla ifadelerde bulunduğu anlaşılmaktadır” iddiasında bulundu.
Sosyal medya paylaşımları
Yine açık kaynak araştırmasında Güven’in 22 Eylül 2017 tarihinde Twitter üzerinden yayın yapan Webiztv’ye verdiği demece ilişkin ve Efrin işgaline yönelik DTK resmi Twitter hesabında yapılan “Afrin’e dönük yapılan hava saldırısı, Kürt halkına dönük açık ve net savaş ilanıdır. Bu saldırıların tek hedefi Kürt halkının Rojava sahasındaki kazanımlarıdır. Halkımız bu saldırılara karşı sessiz kalmamalı ve bulunduğu tüm alanlarda…” ile “Afrin bütün Kürdistan’dır. IŞID saldırıları ve işgaline karşı Kobane’de gerçekleşen direnişi sahiplendiği gibi bir kez daha tam bir Kobane direniş ruhuyla Afrin halkını ve direnişini de sahiplenecek ve işgal girişimini boşa çıkartacaktır. ” şeklindeki paylaşımı retweetlemesi savcı tarafından suç unsuru olarak gösterildi.
‘Kürt Ulusal Birliğini’ savunmak da suç!
Savcı, iddianamenin sonuç ve değerlendirme kısmında Güven için şu iddialarda bulundu: “Şüphelinin, yukarıda bahsedilen amaçları gerçekleştirmek üzere oluşturulan ve bahse konu hedefler hususunda karar alma mercii olan DTK’nın eş başkanı olarak görev aldığı, DTK’nın çalışmaları kapsamında çeşitli toplantılar düzenleyerek, örgütsel nitelikteki eylemlere katılarak ve terör örgütünün amaçları doğrultusunda açıklamalar yaparak; diğer DTK üyeleri ile birlikte dört ülke toprakları üzerinde sözde Kürt ulusal birliğini sağlamak, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, toplumsal ayrışmaya sebep olmak amacıyla halk kitlelerini etkilemeye çalıştıkları, eylemlerindeki süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik de nazara alındığında, şüphelinin üzerine atılı silahlı örgüt yöneticisi olmak suçunu işlediği, ayrıca video paylaşım sitesi olan Youtube isimli sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan video konuşmasında, örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru göstermek suretiyle yayın yolu ile örgüt propagandası yapmak suçunu işlediği, şüphelinin, aynı suç işleme iradesi kapsamında farklı tarihlerde birden fazla kez zincirleme şeklinde halkı kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşe özendirmek ve kışkırtmak suretiyle 2911 Sayılı Yasaya Muhalefet suçunu işlediği” iddia edildi.