14 Şubat 2018’de Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslar arası komployla yakalanışını protesto etmek için bedenini ateşe vererek ölümsüzleşen Nazelin Korkut, Rahşan Demirel’den sonra kadının özgürlük ısrarının eylemi oldu.
EDİTÖRDEN- Nazelin Korkut, 12 Aralık 1998 tarihinde Mardin/Nusaybin’de dünyaya geliyor. Nazelin doğduğunda Halklar Önderi Sn. Öcalan’ın esaretle sonuçlanan yolculuğu da başlamıştı.. 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den uluslararası bir komplo sonucu çıkarılan Halklar Önderi Sn Öcalan, 15 Şubat 1999 yılında uluslararası hukuk çiğnenerek korsan vari bir şekilde Türkiye’ye teslim edildi ve İmralı Ada Hapishanesinde tutsak edildi. Bütün dünya devletlerinin Kürt halkına karşı aldığı bu cephede Kürt gençleri buna sessiz kalmadı ve binlercesi mücadele saflarında yerini alırken, yüzlercesi de ateşten bir çember oluşturdu önderlerinin etrafında. Komploda yer alan devletler elbetteki bir tepki bekliyordu ama hiçbiri bu denli bir tepkiyi beklemiyordu. Kürdün ateşten bir tarihi vardı ve bu gelenek çok öncesine dayanıyordu.. 12 Eylül faşist rejimine karşı Amed zindanında Dörtlerin kendilerini yakmasıyla başlamıştı bu süreç. Daha sonra Rehşan, Ronahi, Berivan, Sema Yüce ile devam etmişti. 15 Şubat 1999’dan sonra ise bu sayı katlanarak çoğaldı. Halklar Önderi Sn Öcalan’ın esir alınmasını bir türlü kabullenmeyen Kürt gençleri bedenlerini alev toplarına dönüştürerek sahip çıkıyor ve bütün dünyaya çok ağır bir mesaj veriyordu. Sadece Kürt gençleri değil, misal bir Yunan genci olan Elefteria Fortulaki de 2006 yılında Yunanistan’ın komplodaki kirli rolünü protesto amacıyla bedenini ateşe vermişti.. Neredeyse her yıl 15 Şubat’ta gelişen bu protestolar karşısında Sn. Öcalan “bu eylemleri çok değerli buluyorum. Büyük bir manevi yük yüklüyor sırtıma. Bunun karşısında saygı duymaktan başka çaremiz yok ama gençlere çağrım, kendinizi yakmayın, sizi yakanları yakın.” demişti. Fakat Sn. Öcalan’ın bu çağrısına rağmen bu eylemler son bulmuş değildi. Son örneği ise 14 Şubat 2018 gecesi İzmir’de bedenini ateşe veren Nazelin Korkut.
Nazelin’e dair şimdilik elimizde çok fazla bilgi yok ama onu tanıyanların anlatımlarından yola çıkarak yazalım..
”Nazelin Kurkut 2014-2015 YGS sınavında Türkiye genelinde 126. sıralama ile İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanıyor”
2014-15 YGS sınavında Türkiye genelinde 126. sıralama ile İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanıyor. Kürdistan’da özyönetim direnişlerine ve sokağa çıkma yasaklarına tanıklık edip İstanbula geldiğinde bir arayış içerisine giriyor. Sürekli arkadaşlarıyla tartışıyor ve mücadeleyi büyütmek gerektiğini anlatıyor. Bodrumlarda yakılan gençlerimizi anlatıp duruyor. Nazelin’in ailesi yurtsever bir aile olmadığından daha da derinden yaşayıp hissediyor çelişkilerini. Daima heyecanlı ve güler yüzlüydü. Sadece “mücadele hobi değildir” derken çok ciddileşirdi diyor arkadaşları. 2017 Temmuzundan sonra ne arkadaşları, ne de ailesi bir daha haber alıyor.. Ta ki 14 Şubatı 15 Şubata bağlayan gecenin karanlığını bedeniyle aydınlatıp “Jin Jiyan Azadî”, “Önder APO’ya Özgürlük”, “Efrîn Direnişine selam olsun” çığlıkları evreni sarıp sarmalayana kadar. Elleri daima kınalı olan Nazelin, Rehşan Demirel’in 26 yıl önce bedenini ateşe verdiği İzmir’de meşaleyi devralarak, Önder APO üzerindeki tecridi ve 15 Şubat uluslararası komployu protesto ederek şehitler kervanına katılıyor.
”Nazelin bu duruş ve eylemiyle bütün Kürt gençliğine bir çağrıda da bulunmuştur.”
Bu eylemi sadece bir ‘eylem’ olarak ele alıp okuyamayız. Nazelin bu duruş ve eylemiyle bütün Kürt gençliğine bir çağrıda da bulunmuştur. Bu çağrı, attığı sloganların içeriğinde gizlidir. 530 günü aşkındır Halklar Önderi Sn Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit sözkonusu ve tek bir haber dahi alınabilmiş değildir. Bu noktada halkımızın ve özellikle gençlerimizin doğru temelde, ama kendini yakarak değil, Öcalan’a sahip çıkmalı ve bu tecrit yerle bir etmelidir.
”Nazelin ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganıyla da bir kadın olarak genç kadınlara bir görev ve misyon bırakmıştır”
Nazelin arkadaş ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganıyla da bir kadın olarak genç kadınlara bir görev ve misyon bırakmıştır. Bu görev, kendini mücadele koşullarına göre örgütlemek, kadın özgürlüğü temelinde mücadeleyi büyütmek ve öncülük etmektir. Keza Nazelin arkadaşın ‘Efrîn Direnişine selam olsun’ deyimi de Kürt halkına karşı bir soykırım savaşına dönüştürülen Efrîn işgaline de sessiz kalmamamız gerektiğine dair de kesin bir talimat içeriyor.
Şehitler yolumuzu yerimizde oturup o yolu seyretmemiz için aydınlatmıyor. Bilakis o yolda korkmadan, yorulmadan yürümemiz için bedenlerini ışık yapıp aydınlatıyor. Bu temelde yolumuza ışık tutan bütün özgürlük mücadelesi şehitlerini sevgi, saygı ve minnetle anıyor; onların yoluna bağlılık sözü veriyorum.