Tarihi Sûr direnişinde şehit düşen YPS üyesi Murat Gündüz’ü (Berxwedan Karker) anlatan ailesi Murat’ın gerçeklerden ve haksızlıklardan dolayı özyönetim direnişine katıldığını söyleyerek, onun hep gülen yüzüyle hatırlandığını belirtiyor.
HABER MERKEZİ
2015 Kürdistan’da ilan edilen özyönetim ilanlarıyla beraber özyönetim alanları devlet tarafından yoğun saldırılara uğradı. Sûr, Farqîn, Cizîr, Şîrnex, Hezex, Dêrik ve diğer özyönetim alanlarında başlayan saldırılara karşı alanlar sessiz kalmayarak öz savunmasını geliştirdi. Özyönetim alanlarında büyütülen direnişler halk arasında efsane oldu. Efsaneleşen yerlerden biri de Amed’ın Sûr ilçesi… Sûr’da devletin yoğun saldırılarına karşı direnen YPS’liler halk arasında karşılık bularak efsaneleşti. Sûr’da hayatını kaybeden YPS’li olan Murat Gündüz (Berxwedan Karker) (20), Sûr’lu kadınlar tarafından güler yüzü, morali ve arkadaşlarını koruyan biri olarak anılıyor. Ailesi de yaşının küçük olmasına rağmen gördüğü gerçeklerden ve haksızlıklardan dolayı Murat’ın özyönetim direnişine katıldığını söylüyor.
‘Çok zeki ve yaramazdı’
Murat’ın çocukluğunda çok zeki ve yaramaz olduğunu söyleyen annesi Sabiha Gündüz, “Murat’ımın da her çocuk gibi evin içinde yaramazlığı vardı. Çok yufka yürekliydi ve özellikle yaşlılara karşı çok merhametliydi. Nenesi ve dedesini dışarıda gördüğünde hemen yardım edip yukarıya getirirdi. Bir şehit haberi duyduğunda canından bir parça gitmiş gibi çok üzülüyordu. Ona kızıyordum kendini çok üzüyorsun neden kendini bu kadar yıpratıyorsun diyordum. Katılım yapacağını bize hiç yansıtmadı. Dershaneye gidip geliyordu. Eve gelince de masayı alıp mutfağa gidiyordu. Ders çalışıyordu ya da ders çalışıyormuş gibi yapıyordu. Bize sürekli, ‘seneye hazırlanacağım’ diyordu. Bir akşam düğüne gittik geldik Murat’ı aradık sorduk bulamadık sonradan anladık gittiğini” dedi.
‘Asla saygısını yitirmezdi’
Murat ile olan bir konuşmasını anlatan Sabiha, “Bir gün okuldan döndü bana, ‘anne ben o okuldan gitmek istiyorum’ dedi. Bende, ‘son senendir okulun iyidir gitme’ dedim. Ardından bana öğretmeniyle tartıştığını ve ona, ‘ben size değer vermiyorum ama mesleğinize ve emeğinize değer verdiğim için size saygı duyuyorum’ demiş. Öğretmeniyle ne yaşadığını bilmiyorum ama karşısındaki Murat’ı ne kadar sinirlendirirse sinirlendirsin asla saygısını yitirmezdi” dedi. Sabiha, çözüm sürecinden dolayı oğlunun gideceğine ihtimal vermediğini belirterek, “Çözüm sürecidir diye hiç katılım yapacağına hiç ihtimal vermiyordum. Ama demek ki içinde varmış bizim haberimiz yoktu” şeklinde konuştu.
‘Sürekli sorgulardı’
Murat’ın ilkokuldan beri sorgulayan bir çocuk olduğunu ve rahatsız olduğu şeyleri ifade edebildiğini söyleyen ablası Özlem Gündüz, “Murat lisede daha bilinçli bir seviyeye geldi sürekli eğitim sisteminde rahatsızdı. Bu rahatsızlıktan kaynaklı okula gitmek istemiyordu okumak istemiyordu. Zaman zaman sohbet ettiğimizde, ‘bu eğitim sisteminde okumak istemiyorum. Bir iş sahibi olayım diye bir düşüncem yok ama aileyi düşünmek için yaşadığımız haksızlıklar için okumalıyım. Benden küçük kardeşim cezaevinde olduğundan Murat’ta hem duygusal anlamda hem maddi kendini sıkardı. Dershaneye gidip geliyordu fakat kafası başka yerdeydi bir süre onunla birlikte kaldık. Dershaneden gelir gelmez çantasını bir yere atardı hızla gidip haberlere bakardı ne olup bittiğini öğrenmeye çalışırdı” diye kaydetti.
‘Düşman gerçekliğini görmeliyiz’
Özlem, “Murat her zaman çözüm sürecini dillendirirdi. Biz çözüm sürecidir diyorduk hepimizde bir rahatlık bir rehavet vardı ama o bunun böyle olmadığını ve böyle gitmeyeceğini karşımızdaki düşman gerçekliğini görmemiz gerektiğini noktasında çok ciddi anlamda yoğunlaşması ve çözümlemeleri vardı. Buna çok şaşırıyordum bazen nasıl böyle tüm haberleri takip ediyordu diye. Fakat bize asla bir şey yansıtmıyordu” dedi. Ara ara Murat ile eylemlerde karşılaştığını dile getiren Özlem, “Bir arkadaşım onunla bir eylemde karşılaşmış ve ‘Murat sırt çantanla çok dikkat çekiyorsun’ demiş, Murat’ta espri yaparak, ‘merak etme içinde onların dikkatini dağıtan şeyler de var’ cevabını vermiş” diye konuştu.
Gittiği akşam birlikte geçirdikleri zamanı anlatan Özlem, “Son süreçte bize ‘ben artık okul okuyorum, ders çalışıyorum, seneye sınava hazırlanmak için’ gibi bir hava yarattı. Tabi bunları yaparken bir de gitme hazırlıklarını yapıyordu. Gittiği zamanda akşam birlikteydik. Çok heyecanlıydı mutfakta oturuyordum sürekli gidip geliyordu, ‘Murat bir sıkıntın mı var’ dediğimde, ‘Yok saati kur sabah erken kalkacağım dershaneye gideceğim’ dedi. Meğer benim mutfaktan gitmemi bekliyormuş. Mutfağa cüzdanını, kimliğini ve bir not bırakmıştı birkaç gün sonra onları fark ettik. Aradan zaman geçtikten sonra fotoğraf gönderdi iyi olduğunu anladık.
‘Sûr direnişine katılmaya karar vermişti’
“Kobanê’de 1 yılı aşkın kaldı” diyen Özlem, “Kobanê’de yaşanan yoğun savaş sürecinden sağ çıkması bizi sevindirmişti. Ardından özyönetim süreçleri başlamadan birkaç ay önce Lice’ye gelmişti. Buraya geldikten kısa bir süre sonra Sûr direnişine katılamaya karar vermiş. Eminim Sûr’a gelmek için kendisini dayatmıştır. Şehit düşmeden bir gece önce arkadaşlarıyla çok iyi vakit geçiriyormuş, motivasyonu yüksekmiş. Sonra ki gün zaten şehit oldu. Haberi duyunca büyük bir şoka girdik. Kardeşim Sûr’un ilk şehidi oldu. Bizim için büyük bir acı ayrıca büyük bir onurdur da. Bu süreçte yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. Hepsi bizim için Murat’tı. O’nun haklılığını ve doğruluğunu aile olarak her zaman destekleyeceğiz. Herkes bilsin Murat’ın gösterdiği kararlılık ile mücadelesini sonuna kadar devam ettireceğiz” şeklinde konuştu.
‘Murat yaşından çok olgun ve akıllıdır’
Evde Murat ile en çok vakit geçirenlerden biri olan ablası Gülistan Gündüz, “Murat ile süreç hakkında sürekli tartışmalar yürütürdük. Yaşı küçük olmasına rağmen benimle çok olgunca tartışırdı. Şimdi düşünüyorum da o yaşta bu kadar olgun düşünüp tartışıyor olmamız Kürdistan yaşamının vermiş olduğu bir olgunlukmuş. Murat arkadaşları arasında çok sevilen ve değer verilen biriydi. Ondan yaşça büyük birkaç arkadaşı vardı. Bir gün onlara, ‘siz Murat’la ne paylaşıyorsunuz, nasıl bir noktada buluşuyorsunuz’ dedim. Onlar da bana ‘Murat yaşından çok çok olgun ve akıllıdır’ dediler. Şimdi ne demek istediklerini kavrayabiliyorum” dedi.
‘Kendi memleketinde rahat tereddütsüz yaşayamamak…’
Gülistan, Murat’ın Sûr’u çok sevdiğini ve her fırsatta sürekli gezdiklerini söyleyerek, Fiskaya ve Sûr’ların onda büyük bir yer edindiğini ifade etti. Gülistan, “Murat bir konuşmasında, ‘şimdi buralar, bu memleket, bu Sûrlar o kadar güzel ki bir gün buralarda rahat rahat yürüyememek çok zoruma gider. Düşün kendi sokaklarında kendi memleketinde rahat tereddütsüz yaşayamamak… Bu mücadele sadece bu sebepten bile olsa çok haklı bir mücadele’ demişti. İşte bu konuşma en son konuşmamız oldu. Büyümüş kocaman olmuş dedim. Onunla konuşurken çekiniyordum. Teslimiyeti net bir dille reddediyordu. Şehit düşmeden bir gece önce mahalleden bir kadına, ‘Şehit düşeceksem eğer burada şehit düşeyim’ demiş. Hayallerine sıkı sıkıya bağlıydı. Şehit olduğunu duyduktan sonra görmeye gittim bedenine dokunduktan sonra ondan biraz daha güç aldım. Onun gibi birçok arkadaşı canını verdi bu yolda anılarını yaşatmak bize düşer” şeklinde konuştu.