Selçuk Şahan (Polat), 1980’lerin başında genç yaşına rağmen Avrupa’da Kürt Özgür Mücadelesi saflarına katıldı. Basın-yayın çalışmasında kesintisiz on beş yıl yer aldı. İlk olarak Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi (FKBDC)’nin yayın organı olan Demokrat Türkiye gazetesinin dizgisini yaptı. Ardından da Serxwebûn gazetesinde çalışmaya başladı. Tüm ideolojik ve örgütsel şekillenişi ve disiplinli çalışmayı Serxwebûn’da edindi. Hep ülke özlemi ile yaşayan Selçuk arkadaş 1996 yılında Önderlik sahasına geçti.
HABER MERKEZİ – “Artık gidiyorum, yıllarımın geçtiği Avrupa’dan. Doğduğum topraklara, havasını soluyarak büyüdüğüm dağlara. Yolları, arabaları, binaları ve mağazalarıyla, gözlerin gördüğü her reklamıyla insanın ruhuna ve duygularına hücum eden Avrupa’dan gidiyorum. Şehit Yüksel Günebakan’ın deyimiyle; Kürdistan’a gidiyorum.
Bu yolun doğruluğundan, bu davanın kutsallığından hiç kuşku duymadım. İnandığım gerçekliği hem gördüm, hem yaşadım…” diyerek Kürdistan dağlarının yolunu tuttu.
Artık yeni süreç başlamıştı O’nun için. Yeni savaşçı eğitimini Zap’ta gördü. Ardından da Zagros eyaletine geçti. Hepimizi Selçuk gelecek diye büyük bir heyacan almıştı. Adını ve sesini çok duymuş ama bir türlü tanışamamıştık. PKK’nin ideolojik yayın organında 15 yıl kesintisiz çalışan, arkadaşların dilinden düşürmediği bu arkadaşla tanışmak için can atıyorduk. Özellikle Abbas arkadaşın anlatımları sonrası, Selçuk arkadaş gelecek diye kendimizi hazırlamıştık. O daha gelmeden basıncıların yanında kalması için Abbas arkadaşı ikna etmiştik bile.
1996 kışında çıkıp geldi. Kısa sürede tanışıp iyi arkadaş olduk. Selçuk arkadaş okulda eğitim veriyor, arta kalan zamanında bize tecrübelerini aktarıyordu. En büyük isteği ise bir an önce Avaşin’i görmekti. Banyo günü gelmişti. Uzakta olsa Avaşin’e gidecektik. Bazı arkadaşlar istemese de Avaşin’in kenarına indik. Banyomuzu yapıp elbiselerimizi yıkadık. Avaşin’e gelmişken balık yemeden dönmek olmazdı. Balıklarımızı da yedikten sonra yola koyulduk. Dimdik tepeyi çıkana kadar kan ter içinde kaldık. Yaptığımız banyo boşa gitmişti. Ama hepimiz çok mutluyduk. Selçuk arkadaşın en büyük hayalini gerçekleştirmiştik.
Baharın gelmesiyle birlikte kış kamplarını terk ettik. Avaşin kenarında bir vadiye yerleştik. Vadiye girerken yanımızdaki arkadaşa mangaların yerini sorduk, 10 dakika uzaklıkta dedi. Okul yeri için de 10 dakika, mutfağın yerini sorunca onun için de 10 dakika olduğunu söyledi. En son tepeciler de 10 dakika uzaklıkta deyince Selçuk arkadaş, “Burası 10 dakika vadisi galiba” diyerek cevap verdi. Vadinin ismi 10 dakika vadisi olarak kaldı. Şimdi oradan geçen birçok gerilla bilmez belki ama o vadinin ismini Selçuk arkadaş verdi.
Selçuk arkadaşın hiç yanımızdan ayrılmasını istemiyorduk. Ama o her defasında birliklere gitmek, savaşın içinde yer almak istiyordu. Her düzenlemede, Önderlikle her konuşmada pratiğe gitmeyi dillendiriyordu. Bu büyük isteme artık kimse karşı duramazdı. Gerdiya alanındaki Şahan arkadaşın birliğine gönderildi. Bir yaz boyunca o birlikle pratikte kaldı. Hiç zorluk yaşamadı. Birlikteki arkadaşlarla kısa sürede kaynaştı. Tüm pratik işlere koşturdu ve en önemlisi de yaşam tecrübesi edindi. Aslında iyi bir yazar, iyi bir edebiyatçıydı, şimdi de iyi bir gerilla olmuştu. O dört dörtlük bir militandı. Mücadelenin verdiği her görevi büyük bir coşku ve heyecanla yerine getirmek için tüm gücünü ortaya koyuyordu.
1998 yılının başında Botan’a gitmek üzere yola çıktı. Nisan’ın ilk haftası büyük bir grup ile Botan’a ulaştı. Daha bir hafta geçmeden Türk ordusu Selçuk arkadaşların grubunun bulunduğu alana operasyon başlattı. Özel kuvvetlerden oluşan uçar birlikler her yere indirmeler yaparak gerillaları kuşatıp imha etmek istedi. 11 Nisan günü sabah saatlerinde savaş uçakları Selçuk arkadaşın bulunduğu alana bomba yağdırmaya başladı. Sadece Selçuk arkadaşların bulunduğu tepeye 37 tane kazan bombası atılmıştı.
Biz o sırada Zap’ta telsizin başındaydık. 3 gündür operasyon bölgesinden haber alamıyorduk. Operasyonun geri çekilmesinden sanırım 4 gün sonra bağlantı kuruldu. Çok şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. Telsizin başındaki arkadaş operasyonun ayrıntıları hakkında bilgi verdi. Ardından şehit düşen arkadaşların isimlerini tek tek saydı. Selçuk arkadaş da şehit düşenler içindeydi. Adeta şok olmuştuk. Uzunca süre kimse tek kelime etmeden durdu. Erken ve büyük bir kayıptı bizim için…
O’nu özgürlük mücadelesine katıldığı ilk günden beri en iyi tanıyan, uzun süre birlikte çalıştığı Duran Kalkan şöyle anlatıyordu:
“Netliğin, kararlılığın, özgürlük yürüyüşçülüğünün gerçek bir sembolü oldu. Selçuk arkadaşın tutumu mücadeleye daha inançlı, kararlı, iddialı bir yürüyüş kazandırdı. O kadar Avrupa’da kalıp orada çalışma yürütmüş olmasına rağmen o ortamları bırakarak, Zagros’u da aşıp Botan’a en zor koşullarda kararlılıkla yürüyüşü, yine yıllarca basın-yayın gibi farklı alanlarda çalışmasına rağmen, hiç farklı etkiler gözetmeden, sanki ilk günden, ilk andan itibaren gerilla ortamında yaşamış, şekillenmiş, pişmiş bir militan gibi yürüyüşü bütün komuta ve savaşçı yapı üzerinde, onu tanıyanlarda oldukça etki bıraktı. Daha çok direnişe çeken bir etki yarattı. Daha kararlı, azimli, iradeli ve iddialı kıldı.
Uzun süre yurt dışında çalıştı. Ülkeye döndü. Gerillaya katıldı. Zagros alanında hazırlandı, Botan’a yürüdü. Hiç duraksamadan, daha ileri, daha büyük görevlere, daha sert ortamlara yürüyüş içerisinde şehit düştü.
15 yıl gibi Avrupa ortamında, basın-yayın alanında pürüzsüz, kesintisiz çalışabilmesi de böyle bir yaklaşıma bağlıdır. Yoksa en zor ortam Avrupa ortamıdır. 15 yıl kim militanlık yapabilir Avrupa’da? Hiç sarsılmadan, daha gelişkin bir çizgide gerillaya yürüyecek bir ruhu, bilinci, davranışı kim koruyabilir? Yine basın-yayın gibi çok zorlayıcı, daraltıcı bir ortamda bu kadar disiplinli, iradeli, militan ölçüleri tutturan, yaşatan bir konumda nasıl kalınabilirdi? İşte onu bu biçimde tutan, Avrupa’da ve basın-yayın alanında o kadar süre başarılı çalışmasını sağlayan da eleştiri-özeleştiriyi bu tarzda ele almasıydı. Gerillada da bu tarzı esas aldı. Zaten O’nun hiç tereddütsüz Botan yürüyüşünde de böyle bir yaklaşımla çıkardığı sonuçların, onun yarattığı netliğin ve kararlılığın izi vardı.“
Selçuk arkadaş hakkında anlatılacak, yazılacak o kadar çok şey var ki…