HABER MERKEZİ
Uzun yürüyüşümüz önümüzde duran dik kayalıklar içine yapılmış esrarengiz mağaraya varmamızla bitiyor. Kaç saattir yürüdüğümü bile hatırlamıyorum. Yürüyüşün karda olması bizi yorgun düşüren en temel etken. Güler yüzle karşılanıyoruz. Bir grup gerilla oturmuş. Selam verip yanlarına oturuyoruz. Ortada bulunan gaz lambası, gerillaların yüzlerini aydınlatıyor. Tam karşımda oturan gerillaya bakıyorum. Ona baktığımı görünce gülümsüyor. İsmini soruyorum. Cevap veriyor: Ali İhsan. Daha önce gerillada böyle bir isim duymadığımı söylüyorum. İsmini nereden, kimden aldığını soruyorum. Ali İhsan derin bir nefes alıyor.
Ali İhsan, kırk yaşlarında uzun boylu geniş omuzlu. Kemikli, zayıf bir yüzü var. Yüzünün bir tarafını gaz lambasının ışığı aydınlatıyor. Ali İhsan, bir Alevi pirinin sazının teline dokunması gibi dokunuyor kelimelere, bir dengbêj gibi haykırıyor. Haykırışına kulak kabartıyorum.
“Gençlik denilince Deniz Gezmiş, Mahir Çayan akla gelir. PKK onların idam sehpasında haykırdıkları için çıktı yola. PKK’de bir gençlik hareketi olarak çıktı. Denizlerden sonra Hakiler, Hayriler, Kemaller düştüler toprağa. Aynı umutlar, aynı amaçları taşıyanlardı onlar. Yıllar geçti. Bu kavga, bu halay büyüdü. Türkiye, Kürdistan gençlik hareketi tarihinde Denizler, Hakiler, Kemallerle süregelen kavga, 89-90’larla birlikte Kürdistan’da halklaştı. Bu halklaşma, o dönem Kürdistan dağlarında yürütülen savaş, Türkiye ve Kürdistan şehirlerinde yürütülen serhildanlarla oldu. Bu savaşın, bu serhildanların öncü gücü YCK idi. Ali İhsan, o yılların Türkiye YCK sorumlusuydu. Yani Türkiye gençlik hareketinin 68-78’lerle sınırlı anlatılan tarihinin aksine 89’lara ve günümüze getiren bir gençlik hareketi vardı. Bu hareket sadece Kürt gençleri arasında değil, Türkiye metropollerinde, üniversitelerde farklı uluslardan binlerce genci yeni bir yaşam umudu etrafında birleştirdi. Bu gençlerden birçoğu, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i Kürdistan dağlarındaki gerilla savaşına katıldı. Bu katılımlarıyla Kürdistan gerillasına, Özgürlük Hareketi’ne çok büyük ivme kazandırdılar. Kürdistan dağlarındaki kavgaya kattıkları güç kadar, Türkiye şehirleri ve üniversitelerinde de devlete karşı yaptıkları eylemler ve geliştirmiş oldukları komün yaşamıyla YCK’liler çok şey yarattılar. Ali İhsan işte o YCK’nin komutanıydı.”
Peki Ali İhsan kimdi? diye soruyorum.
“Ali İhsan 1967’de Urfa’nın Siverek ilçesinde dünyaya geldi. Karacadağ’a sırtını vermiş topraklarda. Oralar, şimdi devletin anlattığı, yansıttığı gibi Bucak gibilerin değil; Ahmed Arif’lerin, Yılmaz Güney’lerin, Suna İzol’ların, Yılmaz Uzun’ların yurdudur. Bu toprakların derinliklerinde hep özgürlük ve umut yeşermiştir. Bu umut tohumlarını, özgürlük umutlarını kurutmak için zalimler yerel işbirlikçileri beslemişler, özgürlük ve eşitliğe susamış halka saldırtmışlardır. Bu çelişkilerle köy ortamında büyümüştür Ali İhsan. Daha sonra ilçe merkezinde ortaokul ve liseyi okumuş. Seksenlerin sonlarında İstanbul hukuk fakültesine gitmiştir. Burada PKK ile tanışmış, kısa süre sonra PKK’ye aktif bir kadro olarak katılmıştır. Çok kısa sürede çalışması, duruşuyla Türkiye YCK sorumluluğunu üstlenmeyi hak etmiştir. 1989’dan 1991’in son aylarına kadar Türk devletinin tüm istihbarat çalışmasına karşın, Ali İhsan yoldaş iki yıldan daha fazla bir süre gerillaya katılımı örgütlemiş, o yıllarda Türkiye üniversitelerinden binlerce gencin Kürt özgürlük gerillasına katılmasını sağlamıştır. Bununla birlikte hem üniversitelerde hem de değişik gençlik kesimlerinin devrime şehirlerde katılıp, destek verebilmesi için gerekli örgütlenmeyi başarıyla yaratmıştır. Şimdi eğer halen Türkiye ve Kürdistan’da bir gençlik hareketi varsa ve Türk devletinin gaz bombaları, göz altı terörü, zindanları ve işkencelerine rağmen ısrarla büyüyerek devam ediyorsa Ali ihsan yoldaşın, o yılların YCK’sinin kattığı çok şey vardır. “
Dayanamıyor, sonra ne oldu? diye araya giriyorum.
“1991 yılının son aylarında arkadaşlarının ardından gerillaya gitmek için yola koyuldu. İki yıldır kendisinin örgütlediği yüzlerce genç dağlara çıkmış, bazıları o çetin savaşta düşmüştü toprağa. Bazıları ise halen savaşıyordu. Sömürgeci güçlerin korkulu rüyası olmuştular. İlk olarak o dönem Beka vadisindeki Mahsum Korkmaz akademisinde bir dönem eğitim gördü. Bir süre Önder Apo’nun güvenlik takımında yer aldı. Devre sonrasında feodal ajanların istilasına uğramış Gap’ta gerilla savaşını yükseltip, halkı özgürleştirmek için yola çıktı. 1992 Haziran ayında akademiden çıkarken büyük coşkuyla yürüdü. Urfa’da, Mardin’de yüzlerce genci duruşu ve kavgasıyla gerilla saflarına kattı. Pek çok genç onun gibi olabilmenin, PKK gerillası olmaktan geçtiğini biliyorlardı. Onun gibi olmak için katıldılar. Kısa sürede büyük gelişmelere neden oldu. Feodal ağaların hakimiyetlerini sarstı. Urfa toprakları renk renk çiçekler açmaya başladı tekrar. Karacadağ pirinçleri daha fazla boy verdiler. Özgürlük ruhu, gençlik ruhu dağına taşına sindi Urfa’nın.
Bir yıla yakın gerillacılık yaptığı Gap’ta, Urfa’yı, Mardin’i adım adım gezdi. Köy köy, mahalle mahalle örgütledi. Onlarca komite kurdu. Halkta güzel günlerin yakınlaştığı umudu tekrardan yeşerdi. Böyle büyük bir kavgada, girdiği bir çatışmada 1993 yılında Gap’ta düştü toprağa…”
Derin bir nefes aldı Ali İhsan ve devam etti. Hepimiz nefes almadan dinliyorduk.
“Herkes onu tanırdı. Her köyde ayrı bir ismi vardı. Bundan dolayı herkesin yanında ayrı bir isimdeydi. Toprağa düştüğünde çok az kimse asıl kodunun Ali İhsan olduğunu biliyordu. Gerçek isminin Çetin olduğunu öğrendiler. O yıllarda onlarca genç gerilla saflarına katıldığında Çetin adını aldı. Bazıları şehit düştü ama halen Kürdistan’ın dört bir yanında Çetin’ler savaşır. Halen onlar halkın umudu, güzel günlerin müjdecisidirler…”
Ali İhsan sustu. Gözlerinde, Çetin’i hatırlamanın verdiği ışıltı belirdi. Aramızda oturan Çetin adında genç gerillanın gözlerinde isminin anlamına varmanın sevinciyle bir ışıltı belirdi. Oturduğumuz mağara ışıl ışıl oldu, aydınlandı.