Küba’daki devrim hareketinin ilk kadın gerillası Celia Sánchez Manduley, korkularını tarihe gömüp her şeyi devrimden öte tutmayı kendine şiar edinerek, yeniden kurulan bir düzenin ilk tuğlasını koyanlardan biri oldu.
HABER MERKEZİ – Celia Sánchez Manduley 9 Mayıs 1920 tarihinde Küba’nın doğu bölgesindeki Media Luna kasabasında dünyaya gelir.
Küba devriminin önemli neferlerinden olan Celia, annesi Acacia Manduley Alsina’yı küçük yaşta kaybeder. Onu büyüten babası Manuel Silveira ise politik düşüncelerini oldukça etkiler.
Celia siyasete dair ilk bilgilerini babasından öğrenir. Babası dişçi olan Celia, 12 yaşından itibaren onun kliniğinde çalışır ve gelen hastaların sadece hastalıkları ile değil diğer sorunlarıyla da ilgilenir.
Fulgencio Batista 1952’de yapılan darbeden sonra ikinci kez Küba’da iktidara geldiğinde, halkın öfkesi büyümeye ve devrimci mücadele yükselmeye başlar. Ve devrimciler 1953’te Batista’yı devirmek için ilk hamleyi yapar.
Celia da bu dönemde Che Guevara ve Fidel Castro öncülüğünde yürütülen 26 Temmuz Hareketi’ne katılır.
Korkular tarihe, devrim geleceğe
Celia mücadeleye katılırken babasına yazdığı mektupta şunları söyler:
“Her gün Küba’nın bu devrime ne kadar ihtiyaç duyduğunu görüyorum. Devrimci bir bilinç yarattık ve bunu başardık. Bütün korkular artık tarihtedir ve şimdi insanlar kendi duygularının gerçek hislerine sahipler ve devrim her şeyden öte.” (26 Eylül 1957 tarihli mektup, Julia Sweig’den, Küba Devrimi İçinde)
Devrim hareketinin ilk yıllarında yoldaşı Frank Pais’le görev yürüten Celia; önceleri kuryelik yapıp, gerilla için lojistik destek sağlar. Celia’nın ilk görevi gerillalara malzeme ulaştırmak olur.
Aldığı temel askeri eğitimin ardındansa mücadelenin ilerleyen dönemlerinde Sierra Maestra’nın ilk kadın gerillası olan Celia, kadın gerilla birliğinin de mimarı olur. İlk kadın taburu olan Mariana Grajales Tugayı’nı kurar. Tugay 13 kadın savaşçıdan oluşur.
Mariana Grajales’in ikinci kumandanı olan ve mücadeleye 15 yaşında atılan Tete Pueblo, devrim sürecinde kadının konumunu şu sözlerle anlatır:
“Biz hiçbir zaman geride kalmadık. Erkeklerin yanlarında, bazen önlerinde olduk. Çünkü aramızda bir fark yok.”
Celia ayrıca mücadelenin başlangıcından bu yana Küba devriminin önderlerinden Fidel Castro ve Che Gueavara ile yakın dosttur. Bu dostluk ve yoldaşlık Celia hayatını kaybedene dek devam eder.
Celia ve Fidel Castro
Batista’nın devrilmesi için Meksika’dan Küba’ya 82 savaşçının taşınmasını içeren Granma Çıkarmasını da Celia örgütler.
Ayrıca Celia bu dönemde çeşitli görevlerinde Norma, Lilian, Carmen, Caridad ve Aly kod adlarını kullanır.
Hasta toplumlar için ilaç: Celia
Batista, kolluk güçlerine Celia’nın ‘ölü ya da diri yakalanması’ emrini verir. Ancak bu emri yerine getirilemez. Celia tutuklanan yoldaşlarının da mücadelesini devralarak yoluna devam eder. Bu emrin üzerine yüzünü tamamen dağlara dönen Celia, Sierra Maestra’daki günlerinin hayatının en güzel günleri olduğunu söyler.
Devrim mücadelesinde kendisine verilen hiçbir görevi ayırmaz ve istisnasız yerine getirir. Devrim öncesi içinde bulunduğu hareketin kurmay heyetinde de görev yapar.
Devrimden önce ve sonra mücadelenin her alanında bulunur, Küba halkı için sayısız proje ve girişime imza atar. Anne ve babasını kaybetmiş pek çok çocuğa bakar, onlar için çalışmalar da yapar.
1950’lerde 20.000 civarında insanı öldüren Batista rejimi, devrimci mücadelenin zafere ulaşması sonucu yıkılır.
Celia devrimin ardından bu kez de ülkesinin yeni düzenini elleriyle inşa etmeye koyulur. Tek bir alanla da sınırlı kalmayan Celia, Küba purolarının Cohiba markasının gelişiminden yaban hayatı rezervlerinin ve devlet parklarının oluşturulmasına, okuryazarlık programlarından Küba Devrimi Resmi Arşivleri’nin inşasına kadar çeşitli alanlarda emek verir. Havana’daki Lenin Parkı’nı kurar.
Celia sadece kendi ülkesinde değil dünyanın pek çok noktasında insanların zihninde yer eder. Hatta Zimbabve’de onun adı bir okula verilir.
‘Küba devriminin kalbi’
Yazar Alice Walker onun için kaleme aldığı yazıda ‘Hasta toplumlar için ilaçtır’ diye bahseder Celia’dan. Küba devriminin öncülerinden olan Celia bu sözün karşılığını, verdiği mücadeleyle kanıtlar.
Devrimden sonra Celia, ölümüne kadar Bakanlar Konseyi Başkanlık Sekreterliği’ni sürdürür. Bunun dışında Meclis milletvekili, Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi ve Küba Kadınlar Federasyonu Ulusal Direktörü görevlerini de yürütür.
Nancy Stout, Celia’nın hayatını “Aralık’ta Bir Gün: Celia Sánchez ve Küba Devrimi” isimli kitapta anlatır.
Devrim sürecince ve sonrasında sürekli kadınların dönüşüm ve katılımı için emek sarf eder. Toplumsal cinsiyet alanında da deyim yerindeyse devrim yapılması için uğraşır.
Celia 11 Ocak 1980’de yakalandığı akciğer kanseri sonucu Küba’da yaşamını yitirir.
Kavganın içinden sadeliğiyle geçen bir kadın Celia. Belki ona ‘Küba devriminin kalbi’ denmesinin en önemli nedeni de bu.
Yola neden çıktığını yol zafere kavuştuğunda da unutmaz Celia. Ve uğruna savaştığı Küba halkı ve kadınlar da onu unutmaz.