HABER MERKEZİ
Endüstriyalizmin sürdürülemezliğinin açığa çıkmasında ekoloji bilimi hayati bir rol oynamıştır. Bilimsel sosyalizmin veya sosyal bilimin sanayi kapitalizmi çözümlemeleri yanlışlıklarını ve yetmezliklerini ekolojistler ortaya çıkarmıştır. Kapitalizmin sürdürülmezliğini en iyi açıklayan bilimin ekolojik alandan gelmesinden çıkarılması gereken en önemli sonuç; kapitalizmin yaşamla bağdaşmazlığıdır. Eğer bir sistem çevreyi, yani yaşamın vazgeçilmez ortamını sürdürülebilir olmaktan çıkarıyorsa, bu sistemin hiçbir gerekçeyle savunulamayacağı açıktır. Mevcut hızıyla endüstriyalizme yalnız dünyamız değil, güneş sistemi de yetmez olacaktır. Endüstriyel kapitalizm çağında sistem sadece gerçek anlamıyla barbarlaşmamıştır; yaşamın gerçek Azrail’i haline gelmiştir. Hiçbir toplumsal değer endüstrileşmekten kurtulamamıştır. Ünlü üç (S)’lerin; Sanat, Spor ve Seks’in endüstrileşmesi toplumun ahlak ve vicdanen tükendiğini gösterir. Maddi ve manevi kültür olarak toplumun tüm alanlarında endüstrileşme, ulus-devletleşme ve kapitalistleşmenin ekolojik duvara çarpması, sadece özgür-demokratik topluma değil yaşamın kendisine bir çağrıdır.
Endüstriyalizm, bilim ve medya
Ekoloji bilimiyle maskesi düşürülen endüstriyalizm, diğer bilimlerce çözümlenmeye yanaşılmamıştır. Bunda bilimin sistemle eklemlenmiş olmasının belirleyici payı vardır. “Köpek sahibini ısırmaz” özdeyişi gereği, bilim ve akademi dünyası da efendilerini ısırmaya yanaşmazlar. Ara sıra kendilerine karşı havlasalar da önlerine bir parça atıldığında hemen susarlar, hizmetlerine devam ederler. Benim bir ideam vardır; en az Sümer ve Mısır rahipleri tarafından zorbalık ve sömürü sisteminin mitolojik meşrulaştırılması kadar kapitalist sistemin “bilimcilikle” meşrulaştırılması söz konusudur.
Meşrulaştırılmanın sözde teorik gerekçelerini bilim ve akademi dünyası hazırlarken, propagandasını ise esas olarak medya dünyası yapar. Toplum ve yaşamla bağdaşmazlığı açığa çıkmış bir sistemin çağdaş medyayı geliştirmesi anlaşılır bir husustur. Sadece medya değil, tüm gösteri-şov dünyası, sanat, spor, seks endüstrisi, saptırılmış bilimsel tezlerle bütünleştirilerek, tüm insanlığın beyni ve yüreklerini an be an bombardımana tabi tutmaktadır. Bu bombardıman olmadan sadece çıplak zor aygıtlarıyla sistem sürdürülemez. Kapitalist hegemonya esas gücünü ideolojik hegemonyasından alır. İktidara, ulus-devlete eklemlenmiş bilim, endüstrileşmiş medya bu hegemonyanın temel silahlarıdır. Toplumun kurtuluşu öncelikle bu iki alanda devrim yapmayı gerektirir.