İsyanı ve yaşamda adaletli duruşu ile yolunu erken çizenlerden olmuştu Leyla Gürbüz (Viyan Arjin). Dahalalara hakaret eden öğretmeni ile kavgası ile başlayan yolculuğu, ‘Dil dixwaze here cengê’ şarkısı eşliğinde Gever’de özyönetim direnişinde sonsuzlaştı.
ADANA – Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde Mart ayında başlayan özyönetim direnişinin isimsiz kahramanlarındandı YPS-JIN üyesi Leyla Gürbüz (Viyan Arjin). Onu Gever’de herkes Viyan olarak bilirdi ve güler yüzüyle sokak başlarındaki kararlı duruşuyla hatırlardı. Geriye hakkı verilmiş bir yaşam ve bir kentin belleğine kazınan Leyla nasıl biriydi, bu soruları Adana’da yaşayan annesi Fadime Gürbüz anlattı.
İlk isyan ilk kavga
1991 yılında Elazığ’da dünyaya gelen Leyla 3 yaşında ailesi ile birlikte Adana’ya göç etmek zorunda kalmış. İsyanı ve öfkesi küçük yaştan itibaren bilenen Leyla özellikle gerillaya olan hayranlığı nedeniyle okuldan kovulmuş. Anne Fadime, ortaokula giderken sınıftaki öğretmenlerinin gerillalar hakkında ‘terörist’ demesine sinirlenen Leyla’nın kavga ettiğini ve bir daha okula gitmediğini söylüyor. Anne Fadime, bu olaydan daha birkaç önce ç çağıran öğretmenlerinin, “Bu çocuk çok zeki ve farklı onu mutlaka okutun” dediğini hatırlıyor.
‘Herkes akıl danışmaya gelirdi’
İsyanı ve itirazları ile çevresinde küçük yaştan itibaren ‘adalet’li olarak bilinen Leyla’yı anlatmayı sürdüren annesi Fadime, ailenin ve komşularının ‘akıl hocası’ olmuş ve herkes bir sıkıntısı olduğunda ona danışmaya geldiğini dile getiriyor.
“Böyle bir evlat annesi olmakla hep gurur duydum. Sadece mücadeleye katıldığı için değil, mücadeleye katılmadan önce de o bir devrimciydi, onunla hep gurur duydum” diyen Fadime’nin yüzündeki gurur ve hüzün hemen hissediliyor.
‘O yolunu erken çizmişti’
Fadime, onu anlatırken “Zaten onun yolu erken çizilmişti, bir gün gideceğini biliyordum ama yine de gittiğinde çok ağladım ve ardından dualar ettim” diyor. Delila’nın ‘Dil dixwaze here cengê’ şarkısını Leyla’nın çok sevdiğini ve o şarkıyı her dinlediğinde ‘Devrim beni çağırıyor’ dediğini dile getiren anne Fadime, “Değerlerine çok bağlı bir çocuktu” diyor.
‘Gidiş tarihini yazdı ve gitti…’
Fadime son olarak onun hakkında hatırladıklarını şöyle dile getiriyor: “Bir gün ben evde yokken evin damında buluna su ısıtıcısı güneş enerjisinin üzerine adını, o günkü gidiş tarihini yazarak ve bir daha geri gelmemek üzere gitti. Gügünlerce onu aradık çok zor günler geçirdim evladı kaybolan her anne gibi. Benim aklıma her seferinde kötü şeyler de geliyordu acaba biri mi kaçırdı yanlış bir yolda mı diye. Günlerce nefes alamdım. Newroz’da, bir haberde onun devrime katıldığını öğrendim. Çok özlüyorum her anne gibi ama onunla gurur duyuyorum. Kanımın son damlasına kadar onun yolunda olacağıma, mücadele edeceğime söz veriyorum. O tüm ezilmiş hakların şehidi ve onu asla unutturmayacağım.”
‘Vasiyetini yerine getirmek istiyorum’
Gitmeden önce “Eğer şehit olursam ellerime kına yakın ve ben halaylarla uğurlayın” diyen Leyla’nın vasiyetini anlatan Fadime, cenazesini hala teşhis edemedikleri için bu vasiyeti yerine getiremediğini söylüyor.
Anne Fadime, kızı Leyla’nın vasiyetini yerine getirmek için cenazesine almak istediğini yineleyerek sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Erzurum da Adli Tıp Kurumu’na kan vermiştik. Bize tam net bilgi verilmemişti ama Gever’deki şehitlere ilişkin yapılan açıklamada ismini gördüm. Ben evladımın bir mezarı olmasının istiyorum en azında arada bir gider nefes alırım. Toprağına sarılır içimi dökerim.”
ortaokulda , geril