Erk zihniyete karşı kadın özgürleşmesini dağlarda bulan Jinda bu özgürlük yolunda kendini yeniden var eder. Yaşam veren Jinda, aynı zamanda erkek egemen zihniyete karşı duruşun adı olur.
İSTANBUL – Kürdistan tarihi işgalci ve erk zihniyete karşı mücadele veren kadınların direniş tarihleriyle doluyken birçok kadının ise isimleri hala bilinmiyor. Yaşamında kendini özgürlük mücadelesi ile var eden kadınlardan biri ise Fatma Baysal yani Jinda. 1978 yılında Hakkâri’de doğan ve aslen Geverli olan Jinda, 1996 yılında yüzünü özgürlük yoluna döner ve ölümsüzlüğe bu yolda yürür.
Dağ gerillası olan Anka kuşu
Kendini bir Anka Kuşu gibi yeniden yaratan Jinda, erken yaşında eril zihniyetle tanışır. 14 yaşında kaçılarak zorla evlendirilen Jinda, ne olduğunu bile anlamamıştır. Bir oyun muydu bu yaşananlar yoksa bir rüya mı? Jinda’nın yüreğinin evi olan Dılmal doğar, Jinda’nın özgürlük tutkusunu gerçekleştirmeyi düşünürken tek kaygısı Dılmal’a bakacak birinin olmamasıdır. Bir gün Jinda ile birlikte oturan yoldaşları Dılmal’i neden emzirmediğini sorar ve buna şöyle cevap verir Jinda: “Alıştırmak istemiyorum.” Jinda o an hayal ettiği yaşamı yoldaşları ile paylaşır: “Heval ben hep burada kalacak değilim ki ben dağlara gideceğim, dağ gerillası olacağım.”
Gitme düşünden vazgeçirilemeyen Jinda mücadeleye olan bağlılığıyla yaşama odaklanır. Öte yandan Jinda, parti çalışmalarında geri durmaz, semt toplantıları yapıldığı sırada en düzenli gelen semt Jinda’nın yaşadığı semt olur.
Jinda nefesi dağlarda alıyordu
Eşinden şiddet gören Jinda özgürlük talebini sürekli vurgulamaya devam eder. 2 buçuk yaşındaki kızı Dilmal’ın komitelerde yer alan yoldaşları tarafından bakılmasına karar verilen Jinda, eğitim çalışmalarına katılır. Jinda’nın dudaklarından şu sözcükler dökülür uzun yolculuğuna ilk adımı attığında: “Ben bu hareketi, Önderliği tanıdıktan sonra kalamazdım. Bu yaşam beni her geçen gün boğuyordu, nefesi burada, sizlerle alıyorum. Dilmal hepinizin kızı, sadece ben değil birçok ana ayrıldı kızından. Belki bir gün buluşuruz dağlarda…”
Dağlara ulaşmasıyla erk zihniyete karşı bir duruş gösterdi
Jinda, “Madem karımı götürdünüz o zaman bana başlık parasını verin, ben onun için bu kadar başlık parası vermişim sizde verin” diyerek PKK’ye rapor yazan eşine ve beş bin yıllık erkek egemen zihniyete karşı verdiği mücadelede bir adım geri atmaz ve dağlarda Gurbetelli Ersöz ile karşılaşır. Gurbetelli’den çok etkilenen Jinda, yaşam pratiğinde de onu örnek alarak ilerler. Gurbetelli’nin yaşamını yitirmesinin ardından ise onun silahını devralarak mücadelesine devam eder.
Jinda’nın ardılları mücadele etmeye devam ediyor
Son katıldığı Ş.Beritan Kadın Akademisinde, inandığı değerlerini daha da güçlendirmeyi esas alan Jinda, burada verilen eğitimi yaşamına katar. Mücadeleye olan bağlılığı ve kişiliği daha da güçlenen Jinda, Xakurke sahasında karma bölük komutanı olarak görevlendirilir. Yaşamdaki ve mücadelesindeki enerjisini, güzelliğini tüm arkadaşlarına yansıtır. 15 Ağustos 2016 yılında Tendürek’te sonsuzluğa ulaşan Jinda’nın hikayesi tüm kadınlara dokunur. Jinda’nın hikayesinin dokunduğu kadınlar ise ondan aldıkları güç ile erkek egemen dünyaya karşı çarpışmaya devam ediyor.
Jinda adı gibi yaşadı
Jinda’dan geriye ise arkasından arkadaşları tarafından söylenmiş şu sözcükler kaldı: “Sabaha, gecenin verdiği donmuşluğu canlandırarak başlar güneş. Asminler, zirvelerde döner yüzünü ışına. Kat kat oluşan kar katmanları indirir kendini aşağıya bu yakıcılığı kaptırarak. Bak ölümse neden öyle yaşanır, dinle, oku, anla. Ölümse neden yaşanır bu canlanma. Canlılık diyoruz Jindalarımızla. Aynen Analarımızın iç, acı gözyaşlarıyla sulanan toprak gibidir lotuslarımız. Bu lotusun adı Jinda. Evlatlarının koruyucuları gibidir, coplara bedeni kalkan eden anamızdır lotus. Gidenin ardından ağlayan feryat yakan, isyan eden, tilili çeken, panzerlerin arkasında sürülen kızlarımız bedeni. Çocuklarımızı emziren sütün kaynağı Jinda. Sevgidendir yürek direngenliği, bundandır keskin savaşı, herkes adı gibi yaşar buralarda, tanımı böyle bulur.”