Akp’li vekilin çeteleri tarafından silahlı saldırısı sonucu eşini ve 2 oğlunu yitiren Emine Şenyaşar, saldırı gününü anlattı. Gittikleri hastanede 20 kişinin eşine saldırdığını belirten Emine, “Polis oradan uzaklaştı, hastanenin dışına gitti. Linç ettiler sonrada kafasına kurşun sıktılar. Sadece bir polis bekledi oda yerinden kıpırdamadı. Ben bu zulmü nasıl unutayım?” diyerek polislerden şikâyetçi olduğunu söyledi.
URFA – Emine Şenyaşar, Urfa’nın Suruç ilçesinde Akp Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın çeteleri tarafından oğulları Adil, Celal ile eşi Hacı Esvet Şenyaşar’ın öldürülmesine ilişkin Jinnews muhabiri Safiye Alagaş’a konuştu.
Oğullarının yaralı olarak Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını öğrenen baba Hacı Esvet Şenyaşar, gittiği hastanede AKP’li vekilin yakınları tarafından saldırıya uğrayarak katledildi. Eşinin gözleri önünde linç edildikten sonra kafasına sıkılan kurşunla yaşamını yitirmesine tanıklık eden Emine Şenyaşar ise, olayın şokunu yaşıyor. Emine, yaşadıklarını anlatırken, kendilerine yaşatılan zulmü nasıl unutabileceğini soruyor.
‘İkinci kez silahlarıyla gelip katliam yaptılar’
Yaşanılanlardan 2 gün önce AKP’li vekilin oğlunun dükkânına giderek oy istediğini belirten Emine, “Gelmişler dükkâna oğluma ‘oyunuzu bize verin’ demişler. Oğlumda onlara ‘Siz Kürt değil misiniz?’ oda demiş ‘Kürdüz.’ Bunun üzerine oğlum da ‘Bende Kürdüm oyumu Kürtlere vereceğim. Bizi biliyorsunuz HDP’den başkasına vermeyiz’ demiş. Tekrar gitmişler ve oğlumu resmen taciz etmişler. Oğlum ‘Bunlar beladır başımıza iş açarlar’ deyip 2 gün dükkânı açmadı. Üçüncü gün arifeydi gitti dükkânı açtı. Onlarda bu kez silahlarıyla gelip katliam yaptılar” dedi.
Hastanede eşi Haci Esvet Şenyaşar’ın nasıl katledildiğine tanıklık eden Emine, olayı anlatırken yaşadığı öfke, çaresizlik ve acı gözlerine yansıyor. Olaylar yaşandığında evde olduğunu ve kendilerine haber gelince çocuklarının dükkânına gitmek için evden çıktığını belirten Emine, daha olay yerine varmadan dönen kadınların “Gitme çocuklarını öldürdüler. Seni de öldürürler” dediğini söyledi. 2 kişinin kendisini geri çevirdiğini ve gitmesine izin vermediğini kaydeden Emine, “Dönerken yolda eşimi gördüm. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Bana ‘Ne oldu dedi’ bende söyledim. Sonra birlikte dükkâna gittik. Dükkâna girmek istedik polis izin vermedi. Israrla dükkâna girmek istedim yine izin vermediler. Sonra ambulans geldi. Dükkândan birini çıkarıp, ambulansa bindirip götürdüler. Sonra biri geldi pikabıyla bizi hastaneye götürdü” diyerek olay gününü anlattı.
‘Polis uzaklaştı, linç edip öldürdüler’
Eşiyle birlikte hastaneye geldiğini kaydeden Emine, hastaneye girer girmez AKP’li vekilin yakınlarının kendilerine saldırdığını belirtti. Hastanede herkesin gözü önünde eşine yapılanların her saniyesine tanıklık eden Emine, yaşananları şöyle anlattı: “Hastanenin içine girer girmez 20 erkek etrafını sardı. Serum şişesinin asıldığı demirlerle kafasına vurdular. Vuruyorlardı. Kanlar içinde kaldı. Ellerinden almaya çalıştım sağa gittim, sola gittim boş hiçbir şey yapamadım alamadım. Polis oradan uzaklaştı. Hastanenin dışına gitti. Sadece bir polis orada bekliyordu. Ben gittim o polisin yakasına yapıştım ona ‘Siz nasıl bir hükümetsiniz öldürdüler. Adamı öldürdüler gel kurtar’ dedim yerinden kıpırdamadı. Yerinden sarstım ‘Nasıl bir devletsiniz öldürdüler’ dedim. Polis ne yerinden kıpırdadı ne de konuştu. Linç ettiler sonrada kafasına kurşun sıktılar. Kafasına kurşun sıkanı görsem tanırım. Sonrasında kendimi kayıp etmiştim, çocuklarımın arkadaşlarından biri geldi beni oradan götürdü. Oradan nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. Nasıl linç edildiğini nasıl öldürüldüğünü gördüm. Sonrasını hatırlamıyorum. Biri vardı ‘İllaki seni öldüreceğim’ diyordu bırakmadı. Bu kişinin saçları kısaydı. Yüzü dolgundu, top yüzlü biriydi. Resmini dahi görsem tanırım.”
Eşini kurtarmaya çalıştığını ve polisin yakasına yapışıp sürüklediğini vurgulayan Emine, ancak hiçbir şey yapılmadığını ifade ederek, “O polislerin hepsinden şikâyetçiyim” dedi.
‘Polis ısrarla Suruç Devlet Hastanesi’ne götüreceğiz demiş’
Özellikle eşine saldırırken “İllaki seni öldüreceğim” diyen kişinin tutuklanmasını isteyen Emine, hastanedeki bütün kameraların kırıldığını söyledi. Oğlu Celal’in yarasının ağır, Adil’in ise yarasının hafif olduğunu belirten Emine, çocuklarını hastaneye götüren arkadaşlarının anlatımlarını şöyle anlattı: “Çocuklarımla birlikte hastaneye giden bir arkadaşları, yaraları kötü değildi. İyiydiler konuşuyorlardı. ‘Onları Suruç Devlet Hastanesi’ne götürmeyelim Urfa ya da başka hastaneye götürelim’ dedim. Polis izin vermedi. Israrla ‘Suruç’taki hastaneye götüreceğiz’ deyince Suruç Devlet Hastanesi’ne götürdük. Götürdük ambulanstan indirdik içeri götürdük. Doktorlar yaraları sarmaya başlamıştı. Bunlar geldi beni de darp ettiler. Sonra doktor bana seslendi ‘Kaç. Yoksa senide öldürürler’ dedi. Ben de pencereden kaçtım. Ben kaçarken silah sesleri geldi.”
‘Bu zulmü nasıl unutayım?’
Yaşanılanların zulmün ötesinde bir şey olduğunu dile getiren Emine, şöyle dedi: “Bu zulüm yaşanmaz, yaşanmaz, yaşanmaz. Bütün devletler görsün. Ben bu zulmü nasıl unutayım? Ben nasıl yapayım? Benim yüreğim yanmış. Onların da yüreği yansın. Ben bu zulmü unutmam. Zalim bunlar. Oy için ‘Gidelim halktan birkaç kişiyi vuralım korksunlar bize oy versinler’ diyorlar. Bunlar tacizcidir. Bunlar Suruç kadınlarının namusuna göz dikenlerdir. Bunlar kadınları sözleriyle gözleriyle taciz edenlerdir herkes biliyor bunları. Suçsuz sebepsiz yere 3 can verdik” diyerek tepki gösterdi.
‘Hastanede doktorları da darp ettiler’
Hastanede doktorlarında darp edildiğini ve doktorun duruma isyan edip oradan gittiğini dile getiren Emine, “Doktor pansuman yaparken gelip kurşunlamışlar. Bunlar korkaktır. Osman’ı dövdüler yanına kaldı. Kadınları taciz ettiler yanlarına kaldı. Kimse korkudan dava açıp bunlardan hesap sormadı. Biri cesaret edip hakkını arasaydı bunlar olmaz” ifadelerini kullandı.
‘Bu nasıl bir devlet, nasıl bir adalet?’
Hastanede tedavi edilen oğlu Fadıl’ın tutuklanmasına da isyan eden Emine, şöyle devam etti: “Ben 3 can toprağa verdim. Birde oğlumu tutukladılar. Geldiler silahlarla bıçaklarla katlettiler sonrada oğlumu tutukladılar. Bu zulüm nasıl kabul edeyim. Yaralı halde cezaevine götürdüler. Bu devlet midir? Bu nasıl bir devlettir. Oğlumu bıraksınlar. Oğlum orada ben burada ölüyorum. Hem zulüm görüyoruz, hem tutuklanıyoruz. Ben oğlumu istiyorum bıraksınlar. Bütün dünya biliyor, herkes biliyor çocuklarımın kendi dükkânlarında saldırıya uğradığını. Suruç’taki bütün polisler dâhil herkes çocuklarımın nasıl insanlar olduğunu biliyor. Onlar kahveye dahi gitmeyen insanlardı. Kimseye bir zararları yoktu. Bu nasıl bir adalettir. Adalet yok.”