HABER MERKEZİ
Koma Amed, 1988 de 12 Eylülle gelen bireyin kimliğini, dilini ve müziğini ifade etme olanaklarından tamamen yoksun bırakıldığı, yasakçı/baskıcı olağanüstü zor şartların hüküm sürdüğü yıllarda Ankara’da Tıp fakültesinde öğrenim gören bir grup üniversite öğrencisi tarafından kuruldu. Koma Amed, tarihe Türkiye’de yaşayan Kürtlerin kurduğu ilk müzik grubu olarak geçti.
Her şey aslında Melek lakaplı Evdilmelik Şexbekir’in, Suriye Kürdistan’ı Rojava’dan Ankara Üniversitesi’ne Tıp okumaya Ankara’ya gelmesi ve kendisi gibi Tıp okuyan Gülşen Çetin, Savaş Çakmak, Rohat Kutlay, Fikri Kutlay, Mustafa Kart ve Ahmet Kaya ile tanışmasıyla birlikte grubun temelleri atıldı. Melek Rojava’dandı, Çok iyi bir ressamdı, aynı zamanda çok iyi şiirler yazar ve Kürtçe-Türkçe simultane tercüme yapardı. Türkçe’yi çok kısa sürede öğrenmişti. Melek sağlam bir birikim ve siyasal bilince sahipti.
Ve 1987’de, Kürtleri 12 Eylül sonrası ilk kez bir araya getiren bir Diyarbakırlılar gecesi düzenledi. Grubun asıl çatısı o gecenin müziklerini hazırlarken ortaya çıktı. Melek, Savaş Çakmak ve Fikri Kutlay vardı. O gecenin çıkışında birçok kişiyi gözaltına alındı. Ve o gece de grubun kurulması için harekete geçildi.
Ahmet Kaya, Rohat Kutlay, Gülşen Çetin ve Mustafa Kart’ın da dahil olmasıyla grubun ilk temeli atıldı. Kürtçe yasağı olduğu için çalışmalar gizlice evlerde yürütülüyordu. 12 Eylül’ün koşulları, faili meçhullere karşı halkın geliştirmiş olduğu isyan ruhu ve politik atmosferin de etkisiyle ilk albümün yapılmasına karar veriliyor.
İlk albüm Kulilka Azadi çok zor şartlarda ortaya çıktı
Melek, Çapa Tıp Fakültesi’ne geçiş yaptı ve tekrar Ankara’ya döndükten sonra, ilk albüm için 1990 Şubat ayında Mete Artun’un Bahçelievler’deki stüdyosunda kayıtlara başlandı. Mete Artun’un 12 Eylül faşizminden korktuğu için o albüme Murathan Mungan’ın sözlerini yazdığı “Telli Telli”yi de alındı. Kayıtlar 2 gün içinde, toplam 19 saatte tamamlandı. Şartlardan dolayı kısa sürmüştü.
Albümdeki Destane Silopi, Silopi’de katledilmelerinin ardından isyanların çıktığı köylüler için yapıldı. Albüme adını veren Kulilka Azadi (Özgürlük Çiçeği), Muzaffer İlhan Erdost’un 12 Eylül’de katledilen kardeşi için yazdığı bir şiirdi. Grubun adı da kayıtların alındığı akşam belirlendi. Kayıtlar o dönemlerde bulunabilen teyiplerde kopyalanıp gizlice dağıldı.
İlk albümden sonra Melek, 1991 Eylül’ünde dağa çıktı. Ve 5 ay sonra Gerilla olarak girdiği çatışmada şehit düşmüştü. Grup da İstanbul’a gelip Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde çalışmalarına devam etmişti. O dönemde Serhat Karakaş, Merdan Zırav, Memo Gül, Mehmet Kaya, Birkan Çelik ve daha sonra da Serap Sönmez, Süleyman Gültekin ve Leyla katıldı.
Çav Bella’yı ilk kez Koma Amed Kürtçe olarak seslendirdi…
Geleneksel Kürt müziğinin yerelden evrensele ulaşması ve dünya müzikleri standardında ayakları üzerine oturması açısından Türkiye’de kurulup, albüm yapıp Kürtçe müzik yapan ve konser veren ilk grup oldu Koma Amed. Dönemsel ve ağırlıklı olarak öğrencilerin en çok dinlediği grup oluştu artık. Beslendiği kaynaklar da yine halk ezgileri, dengbejler, Kürt edebiyatı, sözlü gelenek ve dünya müzikleriydi.
Çav Bella’yı da ilk kez Kürtçe’ye Melek çevirdi. Ve ilk kez Kürtçe olarak seslendirildi. Türkülerin birçoğu da zaten derleme ve bir öyküsü var. Kürtçe’nin çeşitli lehçelerinden oluşuyor. Mesela “Rınde”yi Ramazan Mercan, 92 yaşında bir kadından derlemişti. Ve kadın 3 ay sonra vefat etmişti.
İstanbul süreci
2. albüm Agir u Mirov’u (Ateş ve İnsan) 1995’te çıktı. Oğuz Abadan’ın stüdyosunda yapıldı kayıtları. Grub artık konserler veriyordu. İlk kez Mezopotamya Kültür Merkezi’nde sonra Evrensel Kültür Merkezi’nde konser verdi. Daha sonra üniversitelerin bahar şenliklerine kadar alanı genişledi Koma Amed’in. Bulutsuzluk Özlemi, Grup Yorum, Kızılırmak ile aynı sahneleri paylaştı.
İlk kez İtalya da Kürt müziği sahneledi Koma Amed…
İtalyan Komünist Partisi’nden ayrılan “Rifondazione Comunista” partisi 1996 yazında bir konser serisine çağırdı Koma Amed’i. Roma’dan Palermo, Katanya, Trieste’ye ve partinin olduğu her yere, köylere kadar konser verdi. İlk konser Roma’da İtalya’nın en prestijli salonuydu. Ayrıca bir konser de Napoli’nin bir köyünde, bir ahırda verildi.
Konserleri dinleyen müzik profesörleri uzun ritimlerle karşılaşıp bu yeni müziğe ve aksak ritmlere çok şaşırıyorlardı. Koma Amed’i İtalya’ya çağırmalarının bir nedeni de Kürtlerle dayanışmaktı. Kürt hareketini çok iyi takip ediyorlardı.
Son albüm Derguş
1997’de, tüm albüm akustik olarak yarısı Almanya’da yarısı Türkiye’de kaydedildi. Birçok vurmalı kullanıldı ve koral zenginliği vardı. Zaten Derguş’e kadar bütün parçalar artık derlenmiş, sahnede seslendirilmiş ve hazırdı. Davulda Asım Ekren, bağlamada Çetin Akdeniz, kanunda Halil Karaduman, nefeslilerde Ertan Tekin ve Yasin vardı, perküsyonları da Soner Akalın çaldı.
Albüm çıktığında grup da zaten popülerdi ve albüm de çok ses getirdi. Hatta dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in AB Bakanlarına “Bakın bizde Kürtçe müzik de yapılıyor” diyerek hediye ettiği bir albümdü. Yani sadece Kürtlere değil herkese mal olan ve Kürtçe müziğin kamusal alanda iyice görünür olduğu bir albüm oldu. Aşağı yukarı 200 bine yakın satış yaptı. Şöyle bir anısı da vardı Derguş’un. Mehmet Uzun, “Kader Kuyusu” adlı kitabını yazarken sürekli ve sadece Derguş albümünü dinlediğini söylemişti bir anısında.
Grup, 1990’lı yıllarda ortaya çıkan ilk “Kom” (Kürtçe: grup) kategorisinde topluluk idi. Bu yeni stil geleneksel Kürt müziğinin modern sesler ve caz-folk müzik karşımı bir türden oluşmaktaydı.
Bu üç albümden sonra grubun kimi rivayetlere göre, bazı grup üyelerinin politik nedenlerden dolayı Almanya’ya iltica etmek zorunda kalmış ve grup bu nedenle dağılmıştır. Daha sonraki süreçte grup üyelerinin bir kısmı “Çar Newa” adıyla bir grup kurmuştur. Ama Koma Amed Kürt ve Dünya müziğine geçmiş her gün yeni dinleyicileriyle buluşmaktadır çıkarılan üç albümüyle.
Albümleri;
Kulilka Azadî/1991
Agir û Mirov/1995
Derguş/1998