İnadını dağlara taşıyan ve özgürlüğü dağlarda bulan Arjin Çem, “Gerillada en çok, akşam ay ışığı çıktığında ve yıldızlar görünmeye başlandığında közün başında sohbete başlamaktan etkileniyorum. Ben de her zaman şöylesi bir duygu yaratıyor; asıl özgürlük budur” diyordu. Arjin 28 Mayıs’ ta Tendürek’te yıldızlara ulaştı.
İSTANBUL – Kürt kadın özgürlük mücadelesinde yer alan kadınlar, özgürlük mücadelesini verdikleri bedellerle daha da üst bir noktaya taşıdı. Özgürlük tutkusunun peşinden giden ve dağlarda çarpışarak tarih yazan kadınlar, yaşamın öncü gücü olmaya devam ediyor. Zeynep Katar, dağların ona verdiği isimle Arjin Çem de yaşamın öncü gücü olan Kürt kadınlarından biriydi. Arjin, 1984 yılında Bitlis’te doğar ve ardından yaşamı boyunca her bölgeye dokunur. Antalya’da faaliyet yürütmesinin ardından Diyarbakır’a geçen Arjin, burada gençlik çalışmalarını sürdürmeye devam eder. 2004 yılında ise gerilla saflarına katılır.
Arjin yaşamın gerçekliği için gitti
Gençlik çalışmalarına önem veren Arjin, yüzünü dağlara döndüğünde ise, “Sonunda gidiyorum. Savaşmaya, hep eksik kaldığımı düşündüğüm dağ yaşamının gerçek kesitlerini bulmaya, arayışları daha üst bir aşamaya yükseltmeye gidiyorum. Bıktığım soyutluktan kurtulacağım. Yaşam her adımında somutluk kazanacak ve ben sevgiyi, bağlılığı, emeği, zorluğu… Buna benzer birçok kavramı hissederek, derin anlamlar yükleyerek yaşayacağım mekâna yol alıyorum” arkasında notunu bırakır.
‘Başarıyı yakalamak zorundasın’
Gerillaya katılmasının ardından verdiği bir röportajda da duygularını şu sözlerle anlattır Arjin: “Küçüklüğümde gerillanın köye gelmesi efsanevi bir hava yaratıyordu. Benim hep Kürdistan mücadelesinde gerilla olma hayalim vardı. Gerillanın bir görüntüsü bile halkta bir heyecan yaratır. Hep bir gerilla kıyafetim olsun isterdim. Sırf Kürt özgürlük mücadelesi değil. Gerilla yaşamı çok çekici bir şeydi. Şuan ki moralle, coşkuyla, tempoyla gidersek ciddi gelişmeler yaşayabiliriz. Bunu da yapmak zorundayız süreç bunu dayatıyor. Önderliğin içinde bulunduğu durum sana bunu dayatıyor. Sen oraya gitsen koşullar ne kadar zor olursa olsun, halk gerçeği ne kadar geriletilmiş olursa olsun buna rağmen başarıyı yakalamak zorundasın. Gerillada en çok, akşam ay ışığı çıktığında ve yıldızlar görünmeye başlandığında közün başında sohbete başlamaktan etkileniyorum. Ben de her zaman şöylesi bir duygu yaratıyor; asıl özgürlük budur. Bizde kavramlar soyut gibi geliyor, ama benim için özgürlük bir ateşin önünde oturup sohbet etmektir, tartışma yürütmektir bir şarkı söylemektir. Bunun en derin anlamları gerilla da yaşanıyor.”
‘Sen özgürlüğü seçmiştin…’
Arjîn’in sonsuzluğa ulaşmasını kabul etmediklerini belirten mücadele arkadaşları ise onu bir yazıda şöyle anlatıyor: “Sensizlik, eksik bırakıyor bahar tadında yaşamayı. Bu yüzden bahara anılarınla giriyorum. Gökyüzüne resmettiğim baharın güzelliği, gülüşünle tamamlanıyor. Mevsimin tüm güzellikleri senin bahar gülüşünle anlam kazanıyor. Ve senin bahar gülüşünle karşılıyorum baharı. Yaşamak istediğin tüm baharlara anılarını taşıma sözüyle.”
Arkadaşları yazıda Arjin’i anlatmaya şöyle devam ediyor: “Seninle bir yılı, dört mevsimi dopdolu geçirdik. İlk karşılaştığımız anı hiç unutmam. Sen o gün subaydın. Kışın ortasında uzun bir yoldan gelmiştik. Adeta donmuştuk. O halde sen bizi karşılamıştın, bizimle ilgilenip, bize elbise getirip yemek hazırlamıştın. Bizi öyle bir ağırlamıştın ki, yorgunluğumuzu aniden unutuvermiştik. Senin sıcaklığındı bizi ısıtan, senden saçan moraldi bize can veren, senin duruşundu bizi kendimize getiren. Sonra altı aylık eğitim devresinde birlikte kalmıştık. Türkiye Gençlik Hareketi’nden gelmiştin. Tasfiyeci sürecin en çalkantılı dönemini yaşamıştın. Ama sen tercihini dağdan yana koymuştun. Sen gerillayı tercih etmiştin. Sen özgürlüğü seçmiştin.”
Yaşamı özgürlüğe olan inanıcıyla harmanladı
Arjîn’in bir arkadaşına yazdığı notta ise özgürlüğü şöyle tarif ediyor: “Özgürlüğü, sevgiyi ve aşkı bulacağımız mekan her yerde yaratılmış bulunuyor. Bizlere düşen, yaratılan bu mekanda tercihlerimizde ısrarın cevabı olarak militanca yaşamayı başarabilmektir. Heval Mazlum’un (Sezai Karakuş) sözü hep aklımda: Özgürlüğün sınırları yoktur. Sen ne kadar yaşarsan o kadar bulursun. Özgürlük yakalanılan değil, yaşanılandır. Bu cümlelerde nasıl yaşamalı sorusunun cevabı çok net ve açık. Tercih ettiğin yaşama senin güzelliğin, sadeliğin, dürüstlüğün, umudun ve inancın yansısın.”
Arjîn, hem gençlik alanında yürüttüğü çalışmalarda, hem de gerilla saflarında verdiği mücadele arkadaşlarına yeni bir yaşamı gösterir. İnandığı özgürlük mücadelesi için direnerek savaşır. 2007 yılı baharında Ağrı’ya geçen Arjîn, 28 Mayıs 2008’de Tendürek’e bağlı Gulîzerk Köyü çevresinde çıkan bir çatışmada ölümsüzleşir ve geriye onun için söylenmiş şu cümleler kalır:
” Vurgunsun suskunsun özlemsin sen. Serhad ar olsun jîn olsun Arjîn olsun. Tüm düşler ar olsun jîn olsun Arjîn olsun tüm düşler”