HABER MERKEZİ – Evlilik, çok eşlilik, özgür aşk, cinsellik gibi konuları politikleştirerek 19. yüzyılın sonlarında tartışmaya açan Emma Goldman ya da herkesin bildiği adıyla “Kızıl” Emma, 27 Haziran 1869’da, Litvanya’da Yahudi bir ailenin kızı olarak doğdu. Emma 13 yaşındayken ailesiyle St. Petersburg’a taşındı ve okulu bırakıp fabrikada çalışmak zorunda kaldı. 15 yaşlarına geldiğinde babası onu evlendirmek istedi. Emma babasına karşı çıktı ve evlenmedi. 17 yaşındayken kız kardeşiyle birlikte ABD’ye göç etti.
1886’daki Haymarket Olayı’nın neticesinde dört anarşistin asılması Emma’nın anarşizme olan inancını arttırdı. 1887’de evlendi, ancak anarşist harekete katılıp evliliğini sürdürmemeye karar verdi. Daha sonraları ABD’deki anarşist hareketin öncülerinden Alexander Berkman’la tanışıp onunla beraber yaşamaya başladı.
Emma, tekrar tekrar tutuklandı. İşçileri, “İş isteyin. Eğer iş vermezlerse, ekmek isteyin. Eğer ekmek vermezlerse, ekmeğinizi alın” sözleriyle otoriteye karşı kışkırttığı gerekçesi tutuklanma nedenlerinden biri oldu. Bir keresinde tutuklanma nedeni dağıttığı doğum kontrolü hakkında bilgilendirici dokümanlardı. Başka bir sefer de Berkman ile birlikte “Zorunlu Askerliğe Hayır” isimli kurdukları birlik ve Birinci Dünya Savaşına karşı düzenledikleri gösterileri nedeniyle tutuklandılar. İki yıl hapiste kaldılar. Sonra, Amerikan vatandaşlığından çıkarılarak Rusya’ya sürüldüler.
Emma, 1931’de “Hayatımı Yaşarken” isimli otobiyografisini yayımladı. 1936’da İspanyol Devriminin başlamasından kısa bir süre önce Berkman intihar etti. Emma ise aynı yıl, 67 yaşında, İspanyol Devrimine katılmak için İspanya’ya gitti.
Emma, hayatının sonunda kadar anarşist ve feminist düşüncelerinden vazgeçmedi. 1940 yılında öldü ve Haymarket İsyanında ölenlerin yakınına gömüldü.
Emma’nın tarihe kazınmış sözlerinden:
* Kadının en büyük talihsizliği ya bir melek veyahut da bir şeytan olarak görülmesi olduğu içindir ki onun hakiki kurtuluşu yeryüzü üzerine yerleştirilmesinden, yani insan olarak görülmesinden geçer.
* Dans edemediğim devrim, devrim değildir.
* Kilise ve toplum öyle kabul etsin ya da etmesin aşkla kutsanmamış doğal olmayan bütün birliktelikler fahişeliktir.
* Kıskançlık ise, aşkın meyvesi olmaktan ziyade, erkeklere seks tekeli kurmayı sağlayan bir bahanedir…
* Artık hayal kuramadığımızda ölürüz.
* Evlilik insan doğasına aykırıdır, esas olarak kadınları baskı altında tutmaya yarar ve bir kurum olarak kadınların cinselliklerini özgürce yaşamalarını engeller…
Kaynak: Çatlak Zemin