Gülcihan Şimşek (Savuşka Adar), “Toplumun beklediği gibi evleneceğime savaşırım” diyerek özgürlük yollarına düştü. Gülcihan, 2008’de Bitlis’de 7 arkadaşı yaşamını yitirdikten sonra 3 gün 3 gece tek başına savaştı.
MUŞ – Muş’un Varto ilçesinden Manisa’ya göç eden bir ailenin çocuğu olan PKK’li Gülcihan Sönmez (Savuşka Adar), yurtsever bir ailenin çocuğu olarak Manisa’da 1979 yılında dünyaya gelir. Dedeleri Şeyh Sait ayaklanmasında katledilen Gülcihan, yurtsever ve fedakar bir ailede büyür. Gülcihan, ilk ve ortaokulu Manisa’da okur. Akrabaları içerisinde de PKK’ye katılanlar olduğu için sürekli baskıya maruz kalmaları nedeniyle Manisa’dan Malatya’ya göç edilir. Her okulda zekası ve duruşu ile takdirler kazanan Gülcihan, liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına girer ve Ankara Üniversitesi Dil ve Coğrafya bölümünü kazanır. Gülcihan, üniversitede yurtsever gençlik hareketine katılmasından dolayı bir yıla yakın cezaevinde kalır. Cezaevinde Kürt halkı üzerindeki imha, inkar ve asimilasyon gerçekliğini daha iyi gören Gülcihan, cezaevi süreci sonrası bir süre daha üniversiteye devam eder. Gülcihan, 15 Şubat 1999’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın komplo sonucu Türkiye’ye getirilişini kabul etmeyerek PKK’ye katılmaya karar verir.
Gülcihan, 2008 yılında Bitlis’in Mutki ilçesinde, çatışmada 7 arkadaşının yaşamını yitirmesinin ardından tek başına üç gün üç gece savaştıktan sonra ölümsüzleşir.
‘Canê çok merhametli biriydi’
Gülcihan’ı anlatan annesi Kibar Sönmez, kızını anlatırken sözlerine ‘Canêmin’ diye başlıyor ve şöyle devam ediyor: “Benim canêm iyi ve merhametliydi. Bizimle yaşadığı müddetçe kimsenin kalbini kırmadı. Onu o kadar çok severdik ki ona hitap etmez, Canê derdik. Çok içine kapalı biriydi, kimseyi kırmazdı, içindekileri paylaşmazdı. Evde amca çocukları ve eşleri ile kalırdık. Hepsi Canêyi ayrı ayrı severdi. Duruşu ve söylemi ile herkese kendini sevdirmişti. Hatta dedesi onu o kadar çok seviyordu ki ismini Gülcihan koydu. Dedesi onun için ‘Gulamina cîhanê ye’ derdi.”
‘Devlet baskısı ailemiz üzerinde eksik olmadı’
Kibar, Malatya’ya taşındıktan sonra da devlet baskısının devam ettiğini belirterek, kızı ve eşinin baskı nedeni ile Avrupa’ya gitmek zorunda kaldığını ifade etti. Gülcihan ve iki erkek çocuğu ile Türkiye’de kalan Kibar, kısa bir süre sonra kendisi de Avrupa’ya gitti. Kibar, “Avrupa’ya gittikten sonra Canêyi aradım. ‘Canêmin sen vize işlemleri için başvurdun mu’ dediğimde oda ‘işlerim vardı yapamadım ama en kısa zamanda başvuru yapacağım’ demişti. Daha sonra haber aldık ki benim gitmemden iki hafta sonra Canê de gitmişti” ifadelerinde bulundu.
‘Kod adını cezaevinde belirlemişti’
Gülcihan’ın içinde her olayı yaşadığını kaydeden Kibar, “15 Şubat komplosunda Önderlik Türkiye’ye getirildi. Canê üç gün üç gece ağlamıştı ama benim yanımda ağlamazdı ‘annem duymasın’ derdi. Üniversite dönemlerinde bir arkadaşı şehit düşmüştü. Bütün gece pencerenin önünde kar yağışını izlediğini ve ağladığını bilirim” diye anlattı. Kibar, Gücihan’ın PKK’ye katılmadan cezaevinde savaşçı anlamına gelen ‘Savuşka Adar’ ismini aldığını sözlerine ekledi.
‘Kızım tek başına düşmana karşı 3 gün 3 gece savaştı’
Gülcihan’ın yaşamını yitirdiği tarihte Avrupa’da olduğunu söyleyen Kibar, “Savuşka Bitlis’te üç gün üç gece tek başına savaşmıştı. Askerler ile çatışma olduğu sırada Savuşka ve bir arkadaşı nöbet tutuyor. 7 arkadaşı da uyudukları sırada saldırı olduğu için şehit düşüyor. Savuşka ile beraber savaşan arkadaşı askerlerin eline geçiyor. Savuşka tek başına savaşmaya devam ediyor. 3 gün 3 gece savaşan Savuşka’nın cephaneliği bittikten sonra şehit düşüyor. Kızımdan kalan bir hatıra olur diye istemeye gittiğimde ise askerler kızımın hiçbir eşyasını vermedi” şeklinde konuştu.
‘Bir erkeğin eşi olmayı kabul etmem’
Gülcihan’ın babası Mehmet Emin Sönmez ise, sözlerine, “Bir ailede gerilla varsa devlet baskısı asla bitmez” diye başlıyor. Kendisinin siyasi nedenlerden dolayı Avrupa’ya göç ettiğini belirten Mehmet Emin, “Ben ona ‘neden gitmek istiyorsun’ dediğimde ‘baba sen bize bakıp annemle beraber büyüttün. Toplum gereği bir de bunlardan sonra evleneceğim değil mi’ diye sordu ben de ‘evet’ dedim. Oda bana ‘bir erkeğin eşi olacağıma savaşırım’ dedi ve sonrasında da gitti” diye anlattı.