40 yıllık mücadelenin adı: Mam Zeki

Celle’de bir fabrikada işçiyken 1978’de PKK ile tanıştı. Tam 40 yıl boyunca Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin neferi bir Êzidî olarak soluksuz çalıştı. 4 yıldır emek verdiği özerk ve demokratik Êzîdxan’da şahadetine kadar durmadı.

 

HABER MERKEZİ – Zeki Şengalî (İsmail Özden) 1952’de Batman’ın Qubîn (Beşiri) ilçesine bağlı Şimzê köyünde dünyaya geldi. İlk öğretimi köyde tamamladı, orta öğretimi tamamlamadı.

17 YAŞINA KADAR KÖYDE

Hem Êzidî toplumu üzerindeki baskılardan dolayı hem de köydeki yaşam ve dağlardan kopmak istemediği için 17 yaşına kadar köyde kaldı.

1969’DA ALMANYA’YA GİTTİ

Almanya’daki ağabeyleri, Şengalî’yi 1969’da henüz 17 yaşındayken Almanya’ya davet etti. Aslında köyden kopmak ve Avrupa’ya gitmek istemiyordu. Ancak kardeşlerinin ısrarıyla kabul eder. Kardeşi ile önce İstanbul’a, oradan Almanya’nın Celle kentine gider. Celle, Êzidî toplumunun toplandığı bir kent.

1978’DE PKK İLE TANIŞTI

Şengalî, buradaki Êzidî toplumu gibi çalışmaya başlar. 1978’de PKK sempatizanlarıyla tanışmaya başlar, ardından PKK’nin kuruluş manifestosunu, Kürdistan Devrimi’nin Yolu’nu okur. Böylece PKK’ye sempati duymaya başlayan ve buna göre değişim yaşayan Şengalî, aynı yıl Hannover Üniversitesi’ndeki Newroz kutlamasına katılır.

FABRİKADA İŞÇİYDİ

Zeki Şengalî, bir yandan fabrikada çalışan emekçi, diğer yandan bir grup Êzidî arkadaşıyla birlikte propaganda faaliyetlerine başlar.

İLK DERNEĞİN KURUCU BAŞKANI

İşte bu grubuyla birlikte 1981’de Celle kentinde Komeleya Karkerên Welatparêzên Kurdistanê’yi (Kürdistan Yurtsever İşçiler Derneği) kurdu. Şengalî, derneğin kurucu başkanı oldu.

SERXWEBÛN DERGİSİNİN ÇAKIRALMASI

Zeki Şengalî, 1981’in sonlarında Serxwebûn dergisinin kuruluş ve yayın hazırlıklarında yer alarak, yasal sorumluluk da üstlendi.

GERİLLA ALANLARINA GİDİŞ

Zeki Şengalî, ilk olarak 1983’te görevli olarak Avrupa’dan gerilla alanlarına gidip geldi. Ancak iki sene sonra 1985’te yeniden gerilla alanlarına giderek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile tanıştı.

Bu tanışmanın ardından artık Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne tam katılım kararı alır. 1987’de ise resmi olarak artık Kürdistan Özgürlük Hareketi saflarındadır.

İKİ SENE SONRA OĞLU

Şengalî’nin resmi katılımından sadece iki yıl sonra, yani 1989’da oğlu Sîpan da Kürdistan dağlarına giderek gerilla saflarındaki yerini aldı. Sîpan, 1992’de Mardin’deki bir çatışmada şehitler kervanına katıldı.

KÜRDİSTAN DAĞLARINDA

Zekİ Şengalî, 1993’te yeniden Kürdistan dağlarına giderek, verilen görevleri büyük bir sorumluluk ve ciddiyetle yerine getirdi.

YENİDEN AVRUPA SAHASINDA

Parti, Avrupa’yı ve Avrupa’daki çalışmaları iyi bilen Şengalî’yi bir süre sonra Avrupa’da faaliyet yürütmesi için gönderdi. Şengalî, buradaki çalışmalarını Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Uluslararası Komplo sonucu Türk devletine teslim edilmesine kadar sürdürdü.

KOMPLODAN SONRA KÜRDİSTAN’A

Öcalan’ın esaretinin ardından Şengalî bir kez daha çok sevdiği Kürdistan dağlarına döndü. Şengalî, 19 yıl boyunca her düzeyde büyük emek verdi. Bütün Kürdistan için tam bir Kürdistan hassasiyetle çalışan Şengalî, Kürt Ulusal Kongresi ve Kürt ulusal birliğine büyük önem verdi ve bu konudaki görevleri tereddütsüz üstlendi.

ÊZÎDXAN’DA ŞAHADET

Şengalî, 3 Ağustos 2014’teki Şengal Katliamı’nın ardından Êzidî toplumunun bir daha soykırım yaşamaması için bu alana geçerek özgür Êzîdxan için gece gündüz uğraştı. Êzidî Toplum Koordinasyonu Üyesi ve KCK Yürütme Konseyi Üyesi Şengalî, önceki gün Türk devletinin savaş uçaklarıyla suikast düzenleyerek şehit etmesine kadar her düzeyde Kürdista özgürlük mücadelesi ve mensubu olduğu Êzidî toplumu için çalıştı.

EN BÜYÜK CEVAP ÖRGÜTLENMEKTİR

Zeki Şengalî, 30 Haziran 2018’da Çira TV’de katıldığı özel bir programda, “Dünya üzerinde yaşayan tüm halklar ve toplumlar gibi Êzidîlerin de kendilerini örgütleme ve bu örgütlenmeyi geliştirme ve aktif siyasete katılma hakkı bulunmaktadır. Çekilen tüm acılara, zorlukları ve yaşanan katliamlara karşı en büyük cevap mücadele etmek ve direnişi örgütlemektir” diyordu. Şengal dağlarında kalan Êzidî halkının büyük zorluklar ve acılar yaşadığını fakat topraklarını ve inancını terk etmediğini belirterek, bu cevher üzerine siyasi ve askeri örgütlemenin geliştirildiğini söylüyordu. Şengalî, şunun altını çiziyordu: “Örgütsüz toplumlar, katliam ve fermanlara açık olacaklardır. En büyük amaç, bir kez daha ferman ve katliamlar yaşamamak için tüm halkı örgütlemektir. Êzidî halkı tarih boyunca ilk kez bu kadar örgütlü ve güçlüdür. Tek bir Êzidî kalana kadar da durmamalı ve herkesi örgütleyebilmeliyiz, çünkü çok güçlü bir temelimiz söz konusudur.”

NEDEN ÊZİDÎLER VE ŞENGAL?

Şengalî, 1 Ağustos 2016’da Rojnews’e yaptığı açıklamada 3 Ağustos 2014’teki Katliamı değerlendiriyordu. Şengalî, ferman öncesinde de bazı kesimlerin Êzidî toplumunu yok etmek istediğini fakat binlerce yıllık bir tarihe dayandığından bu amaç ve istekleri boşa çıkardığını hatırlatarak, DAİŞ çetesiyle bu amacın gerçekleştirilmeye çalışıldığını belirtiyordu. Zekî Şengalî, şunların dile getiriyordu: “Önlerine koydukları büyük hedef ve amaç, Êzidî halkımızın kadim dinini ve inanışını yok etmek ve bu yolla Kürdistan devrimine büyük bir olumsuz etki yaratmaktı. Çünkü Êzidî halkını yok etmek, kaynağını Êzidîlerden alan Kürt ve Kürdistan’ı yok etmekti. Kürtleri ve Kürdistan’ı hedef almışlardı ve burada en savunmasız buldukları da Şengal ve Êzidîlerdi. Çünkü Êzidîler her zaman baskı, saldırı ve katliamlara maruz kalıyordu. 2007’de Siba Şêx Xıdır ve Til Ezêr’deki saldırılar aslında bir işaretti. Şengal’in kadim topraklarında yaşayan bu eski halkı adım adım yok etme girişimiydi. Bu şekilde Şengal Dağı’nı ellerine geçirmek istediler. Çünkü Şengal Dağı, Başûrê Kurdistan, Rojavayê Kurdistan, Suriye ve Irak açısından son derece stratejik bir bölgede yer alıyor.”

İHANETE VE NİFAKA DİKKAT ÇEKTİ

Türk devletinin amaçlarına, gölgesindeki güçlerin ihanete varan politik miyopluğuna hep işaret eden Zeki Şengalî, Êzidî toplumuna özgür ve demokratik Êzîdxan’ın hayatiyetini anlatarak, bunun için birlik olmalarını salık verdi. Bununla yetinmedi her bireyini ikna etmeye çalıştı. Şengalî, 4 Ekim 2016’daki bir söyleşisinde şunları söylüyordu: “İnsanın iradesi kendi elinde olmazsa, örgüt oluşturulmamışsa ve kendi ayakları üzerinde duramıyorsa, bazıları gelip kendi siyaset ve düşüncelerine göre insanları yönetecek ve birliğin oluşturulmasını engelleyecektir. Êzidî halkının birliğinin oluşmasına izin vermeyeceklerdir. Êzidîlerin tümünün topraklarına dönerek mücadele etmesi ve kendi ayakları üzerinde durmasını bazıları istememektedir. Şengal’de artık yalnızca savunma yeterli değildir, ortak bir komutanlık altında birleşilmeli ve ittifak oluşturulmalıdır ki, kimse Êzidî halkı içerisine fitne ve fesat sokamasın. Yalnızca kendi ailesini ve aşiretini düşünenler bu birliğin ve ittifakın oluşmasına izin vermemiştir. İnsan kendisi hakkındaki kararlarını kendisi almalıdır. Ben buradan Bavê Şêx, Mala Mira, Pirler, Feqirler, Qewilbejler, Oldarlar, İlimdarlar, aşiret liderleri, ruhani liderler ve tüm Êzidî halkına düşmanın oyunlarına gelmeme, kirli siyasetlerin parçası olmama ve hep birlikte Êzidîlerin birliğinin temelini oluşturmaları çağrısında bulunuyorum.”

SÖMÜRGECİLERİN KORKUSUNUN FARKINDAYDI

3 Mart günü Xanesor’da şehit edilen HPG gerillası Newroz Güvercin (Çekdar Sinan), YBŞ savaşçıları Elyas Xelef İsa Xidir (Çiya Serdeşt), Zuleyha Sarıaltun (Tekoşin Serhed), Xidir Meto Quto (Şoreş Şiba) ve Faysal Xelef Nepsa Dirbo’nun(Arif Tilqesep) cenazeleri Xanesor’dan konvoy eşliğinde Şengal dağındaki Serdeşt bölgesine götürüldü. Cenaze törenine katılan Zeki Şengalî, burada yaptığı konuşmada, “Êzidî halkı artık bilinçsiz ve örgütsüz bir halk değildir, bugün neden buraya saldırdıklarını biliyoruz. Êzidî halkı için 73. Ferman öncesi ve 73. Ferman sonrası iki ayrı dönem vardır. 73. Ferman sonrasında Êzidî halkı artık örgütsüz kalmayacak ve özgürce yaşayacaktır. Sömürgeciler bu durumdan korkuyorlar, iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Êzidîler inanç ve dinlerine uygun bir şekilde yaşayacaklardır. Burada hayatın her alanında kendi örgütlülüklerini kuracaklardır.’ Bu halk kendini savunacaktır. Hiç kimse bu halkın iradesini kıramaz. YBŞ halkın kanıyla kurulmuş bir savunma örgütüdür. Hiç kimse bunun önünde duramaz. Êzidî halkı kendine güvensin, ne kadar ağır silahlarla gelseler de başaramayacaklardır” diyordu.

İLK HAVA SALDIRILARI VE ULUSAL KONGRE

Türk devletinin 25 Nisan’da Şengal ve Rojava’ya yönelik hava saldırılarını Çira TV’de katıldığı bir programda değerlendiren Êzidî Toplum Koordinasyonu Üyesi Zekî Şengalî, saldırılara verilecek en büyük yanıtın ulusal birliği güçlendirmek olduğuna dikkat çekiyordu. Şengalî, birliğin ve onunu organı Ulusal Kongre’nin önemini şöyle anlatıyordu: “Kürt halkı için birlik gerekiyor. Ulusal Kongre her şeyden daha önemlidir. Kongrenin gerçekleşmesi aşamasına kadar gelindi, sömürgeci işgalciler müdahalede bulunuldu. Kongrenin gerçekleşmemesi için yapılan tüm müdahaleler karşısında birçok çevre bu sömürgecilere boyun eğdi ve onlar da sorun çıkardılar. Kürt halkı için Ulusal Kongre, ekmek ve sudan daha önemlidir. Ulusal Kongre karşısında engel durumunda olan bir parti Kürt halkının da temsilciliğini yapamaz. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan bir halk halen sömürgeci boyunduruk altında ve parçalanmış durumda. Bu nedenle de her siyasi parti Ulusal Kongre için omuz vermelidir. Kürt halkının menfaatlerini öne almalı. Particilik ya da parçacılık önde olursa, birlik de gerçekleşemez. 2014 yılından bu yana Kürdistan Bölgesi’nde bir savaş yürütülüyor. Köyler, kentler yıkıldı. Türk devleti Kuzey Kürdistan’da onlarca kenti yıkıp viran etti. Binlerce insanı katletti. Rojava’da da çeteler saldırıyor, Kürdistan’ın tamamı bir saldırı altında. Kürdistan’ın bu saldırılardan kurtulabilmesi için Ulusal Kongre zorunludur.

PKK’NİN ÊZİDÎLER İÇİN ÖNEMİ

KCK Yürütme Konseyi Üyesi ve Êzidî Toplumu Koordinasyonu Üyesi Zeki Şengalî, 22 Kasım 2017’de PKK’nin 40. kuruluş yıl dönümü ve Êzidî toplumu üzerindeki etkilerini RojNews’e anlatıyordu. Êzidî toplumunda haksızlık, baskı ve inkara yer olmadığını hatırlatan Zeki Şengalî, bu nedenle kendini Öcalan’ın felsefesini benimsediklerini kaydediyordu. PKK’nin kuruluşundan önce Êzidî halkının kendi içinde hapsedildiğini, saldırı ve soykırımlarla karşı karşıya bırakılarak güçten düşürüldüğünü ifade eden Şengalî, ulus devlet ve mezhepsel saldırıların Êzidîler üzerinde büyük tahribatlar yarattığını hatırlatıyordu. Zeki Şengalî, PKK’nin mücadelesiyle bu saldırıların önünün alındığını dile getirerek, Êzidî toplumu içinde büyük özgürlük umudunun yaratıldığını vurguluyordu. Êzidîlerin geleceklerini PKK’de gördüklerini söyleyen Şengalî, “Êzidîler ‘PKK bizim için ortaya çıktı’ diyor. Bazı istisnaların dışında da tamamına yakını PKK etrafında toplanmış durumda” diyordu.

Öcalan’ın Êzidî toplumuna büyük önem verdiğine dikkat çeken Zeki Şengalî, şunları belirtiyordu: “Önder Apo 2007 yılında ‘Şengali korumalısınız, orası kuşatma altında, Şengal’in savunması Kürdistan’ın savunmasıdır’ dedi. 73’üncü ferman öncesinde de Önder Apo Şengal ve Êzidîlerin durumuna dikkat çekerek, PKK’ye Şengal’i savunmasını söylemişti. Ardından da şunu belirtti: ‘Eğer DAIŞ Êzidîileri soykırımdan geçirmiş olsaydı tüm Kürdistanı yok ederdi.’ PKK’yi Şengal’e getiren Önder Apo’nun felsefe ve ideolojisidir. Buradaki PKK varlığı DAİŞ’in önünü aldı ve Şengal’i özgürleştirdi. Êzidîler olarak bu felsefeye minnettarız. 19 yıldır İmralı’da tecritte olan Önder Apo’nun yüreği orada da Şengal için atıyor. Gelinen aşamada Şengal’de bu düşünce ve felsefe ile yeni bir sistem inşa ediliyor.”

KÖKLERİMİZ ÜZERİNDE BÜYÜYELİM

Zeki Şengali, Êzidîlere hep şunu hatırlatıyordu: “Yurdumuzu terk etmek, yurdumuza dönmemek, başkalarının himayesine sığınmak çare değildir. Êzidîlerin özgürlüğünü sağlayacak, koruyacak olan Êzidîlerin kendisidir. Kürtlerin birliğidir. Örgütlü olmayan, kendi içinde organize olmayan bir toplumun üzerindeki tehdit ve tehlike bitmez. Dağılmayalım, yurdumuza dönelim, köklerimiz üzerinde büyüyelim. Şengal merkezli birlik olalım, öz savunmamızı daha güçlü oluşturalım.”

YAŞAMI BOYUNCA HİZMET ETTİ

Şengal Özerk Meclisi Eşbaşkanı Hisên Hecî Nefso, dün Yeni Özgür Politika gazetesine yaptığı açıklamada, Zeki Şengalî’ye yönelik suikastın Türk devleti öncülüğünde yüzyıllardır yapılan saldırıların devamı olduğunu vurguluyordu. Son saldırının, Êzidîlerin birliğine, ittifakına, özerk bir toplum olarak huzur içinde yaşamasına karşı olduğunu belirten Hecî Nefso, tüm ömrünü mücadeleyle geçiren, Şengal’de ve tüm Êzidî toplumunda kabul ve saygı gören Şengalî’nin özellikle seçildiğinin altını çiziyordu. Eşbaşkan Hisên Hecî Nefso, şunları ifade ediyordu: “Türk devleti iki yıl için iki defadır saldırıyor. Bu faşist devlet, Êzidîlerin birliğinden korkuyor. Kendisini savunan, yöneten ve birlik içinde olan bir Êzidî toplumunu ne Türk devleti ne de gölgesindeki güçler istiyor. Koço Katliamı’nın 4. yıl dönümünde saldırdı. Mam Zeki de oradaydı. Bu üç aydır durmadan koşturuyordu. İçinde bulunduğu aracın hedef alınması, bir komplo ve ihaneti de gösteriyor. Biz saldırının Zeki Şengalî şahsında Êzidîlere ve ittifaklarına olduğunu söylüyoruz. Mam Zekî Êzidîlerin ittifakının öncüsüydü. 20 yıldır uğraşıyordu. Yaşamı boyunca hizmet etti. Onun en büyük amaçlarından biri Êzidîleri özerk ve ittifak içinde görmekti. Ömrünü adadı.”

Sonraki Yazı