Kürt Özgürlük Hareketi 40. yılında Komutan Agit (Mahsum Korkmaz) öncülüğünde sömürgeci ve faşist Türk devletine ilk kurşunun sıkıldığı 15 Ağustos Atılımı’nın 34. yılını kutlarken, Türk devletinin Gerilla karşısında çaresizliği her geçen gün daha da gün yüzüne çıkıyor.
15 Ağustos 1984’te Kenan Evren’nin cunta ve sömürge rejimine karşı, insanüstü bir kararlılık ile beraber Komutan Agit (Mahsum Korkmaz) tarafından atılan ilk kurşunla başlayan Kürdistan gerillasının mücadelesi; 1 Haziran 2004’te Akp Hükümeti’nin yeşil faşizmine karşı verilen silahlı mücadele kararıyla devam ederek Akp-Mhp faşist rejimi ve Erdoğan diktatörlüğüne karşı savaşmaya devam etmektedir.
Kürdistan Özgürlük Gerillası karşısında sarsılan sömürgeci ve faşist Türk devleti çareyi kontra olmakta aradı. İşgalci Türk devleti CIA tarafından geliştirilen Kontrgerilla örgütlenmeleri, Gladio, Özel Harp Daireleri, Ölüm Mangaları, Sivil Faşist Hareketler adı altındaki çeşitli örgütlenmelere gitti. İşgalci Türk devleti de JİTEM adı altında kontra örgütlenmesine giderek Kürdistan’da gerilla elbiseleri giyerek katliamlar gerçekleştirerek gerillayı karalama yöntemi kullandı.
Çoğu zaman sivillere yönelen kontra, kimi zaman asker ve polisleri de öldürerek gerillanın yaptığı propagandasını yaptı. Tarihe geçen ve fail ve failleri devlet olan; 1993’te Amed Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın cinayeti, 1993’te Jandarma Genel Komutan’ı Eşref Bitlis’in uçağının dürülme olayı ve 33 asker olayı gibi birçok olay kontra tarafından yapılarak gerillanın üzerine yığıldı ama hakikatin ortaya çıkması çok uzun sürmedi.
Yine Kürdistan’da, 20 Haziran 1987’de Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık Köyü’nde gerilla gibi giyinen kontralar kadın, çocuk, genç yaşlı demeden 16’sı çocuk, 6’sı kadın 30 kişiyi katletti.
21 Eylül 1987’de Şırnak’ın Güneyce Köyü Çiftekavak Mezrası 2’si hamile 5’i kadın, 4’ü çocuk 11 kişi katledildi. Kontralar Kürdistan’da bunun gibi yüzlerce sivil katliam gerçekleştirerek gerilla üzerinde kara propaganda uyguladı. Gerillalar ile mücadele edemeyen, savaşamayan sömürgeci ve faşist Türk devleti özel savaş argümanlarına sarılarak kontra örgütlenmeler ile gerilla faaliyetini gösterme gayreti içerisine girdi yıllarca.
1987’den beri kontra faaliyetlerini sürdüren sömürgeci ve faşist Türk devleti gerillanın eylem, etkinlik ve hakikatine karşı başarılı olamadı. Bölge de deşifre olurken, gerçekleştirdiği bir çok katliam için de AİHM tarafından para cezasına cezalandırıldı. Birçok katliam davası da her ne kadar adalet yerini bulmasa da hakikatleri Kürt ve Türkiye halkları tarafından fail ve faillerin devlet olduğu biliniyor.
Sömürgeci ve faşist Türk devleti Kürdistan Özgürlük Gerilları karşısında karada hiç savaşamayan, sadece tekniği ile tutunmaya çalışırken yine kontra faaliyetler yürütüyor. Akp-Mhp ve diktatör Erdoğan rejimi, kontra faaliyeti dışında yoğun olarak özel savaş argümanlarını da kullanıyor.
1 Ağustos 2018 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde sivillere yasak olan askeri üs bölgesinde bulunan astsubay eşini sivil aracıyla ziyaret eden Nurcan Karakaya ve bebeği Mustafa Bedirhan’ın bulunduğu araç henüz bilinmeyen bir neden ile patladı. Patlamadan dakikalar sonra sömürgeci ve faşist rejimin bütün kişiler, kurumlar, medyasıyla ve bütün argümanlarıyla olayın PKK’nin yaptığını söyleyerek, olayın hakikatinin üzerine toprak örtmeye başladı. Kısa zaman sonra HPG’nin yaptığı açıklama ve olayın şahidi köylülerin beyanları ile sömürgeci ve faşist rejimin bütün argümanlarının çöktüğü, olayın devletin yaptığı gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
Ve aslında son olay: 15 Ağustos’ta Adıyaman merkeze bağlı Kömür beldesi Kaşköy kırsalında, askeri aracın geçişi sırasında önceden yere döşenmiş patlayıcının infilak ettiği ve sonuç olarak 2 askerin yaralandığı haberleri ajanslara geldi.
Sonraki gün 16 Ağustos’ta ise Adıyaman merkez Kuyucak köyü bölgesinde ajanslara işgalci askerler ile HPG gerillaları arasında çatışmaların yaşandığı bilgisi düştü. Daha sonra Adıyaman işgal Valiliği, 4 askerin öldürüldüğü operasyona ilişkin itiraf şeklinde bir açıklama yaptı. Askerlerden 1’inin zırhlı aracın geçişi sırasında el yapımı patlayıcının infilak etmesiyle, 3’ünün ise “dost ateşi” sonucu öldüğünü belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Adıyaman merkez Kuyucak köyü bölgesine diğer güvenlik güçlerine takviye için gelen kahraman jandarmamızın zırhlı aracına, daha önce yola yerleştiren el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesiyle 1 kahraman jandarmamız olay yerinde şehit olmuştur. Bölgede bulunan diğer güvenlik birimlerimiz yaralı jandarmalarımızı sivil araçla olay yerinden tahliye etmeye çalışırken, bölgede bulunan diğer güvenlik görevlilerimiz, sivil aracı terörist unsurların olduğunu zannederek ve olay yerinden kaçmaya çalıştığını düşünerek, güvenlik birimlerimizin bulunduğu sivil araca ateş açması sonucu maalesef dost ateşiyle kazaen 3 kahraman evladımız şehit olmuştur.”
Adıyaman’da bir kez daha gün yüzüne gerillanın yenilmezliği ve sömürgeci faşist rejim güçlerinin tutunamadığı ortaya çıktı. 1987’den bu yana kontra faaliyeti yürüten işgalci Türk devleti aynı zamanda kontra faaliyetini kendi asker ve polis gücünden de saklamaktadır. Adıyaman olayında açığa çıkan kontra faaliyetini daha önce denenen ve sonuç alınamayan saldırıların bir benzeri aynı zamanda. Kontra sivillere saldırır ve PKK yaptı diye bütün güç ve argümanlarıyla kara propaganda yürütür.
İşgalci Türk devleti Kürdistan’da hiçbir şekilde meşruluğu bulunmuyor. İşgalci, istenmeyen, katliamcı ve egemen bir güç tamamen. Kendi argümanlarının dediğinin doğruluğunun sorgulanmayacağını savunuyor. Yalan yanlış özel savaş güçlerinin yürüttüğü kara propaganda ile kitleleri kontrol etmeye çalışır ama Adıyaman’da ve geçmişte yaptığı bütün komplolarında başarısız oluştur işgalci Türk devleti. Başarısızlığı da Kürdistan Özgürlük Gerillalarının mücadelesiyle mümkün olmuştur.
Adıyaman olayı ile ilgili bir kaç soru:
-Bölgede askeri operasyon yürütülmesine rağmen neden yaralı askerler sivil araç ile hastaneye götürülüyor?
-Askeri operasyon bölgelerine yakın bölgelerine yerlerde genelde ambulans bekletildiği halde neden ambulans yaralı askerleri almaya getirilmedi?
-Askeri operasyon bölgesinde neden sivil araç var?
-Gerillaların araç kullanmadığı bilindiği halde neden sivil araç tarandı?
-Askerler operasyon bölgesine neden sivil araç ile geldi?
16 Ağustos’ta ise Adıyaman merkez Kuyucak köyü kırsalında HPG gerillaları ile işgalci Türk ordusu arasında çatışmalar başlıyor. Çatışmalar sürerken bölgeye Adana’dan hava takviyesi dahi yapılıyor. Muhtemeldir ki çatışan askerlerden habersiz, geçmiş pratik ve deneyimler bizlere Adıyaman komplosu şu hakikati gösteriyor ki, merkezden yürütülen bir komplo planlanmış. Komplonun içerisinde kontra ve işgalci devletin bütün kirli yapılanmaları var. Aslında Adıyaman’da Kürdistan Özgürlük Gerillalarının yoğun olarak faaliyet yürüttüğü bir alan olmaması, bu nedenle planlanan komploda o alanın tercih edilmesinin nedeni sonucun daha etkili ve komplonun gerçeğinin açığa çıkmasının zor olabilirliği düşünülmüş. Çatışmalar yaşanırken bölgeye sivil araç getiriliyor. Olay hazırlanıyor ama her ne oluyorsa rüzgar tersine dönüyor.
Çatışma bölgesinde sivil araç beliriyor ve bu araç işgalci Türk güçleri tarafından taranıyor. Daha sonra taranan aracın içerisinde sivil değilde askerlerin olduğu ortaya çıkıyor. Böylelikle planları, komploları hakikatin karşısında yerle yeksan oluyor.
İşgalci Türk askerlerin taradığı sivil araçta askerler değilde siviller olmuş olsaydı, işgalci Türk devleti bütün var gücüyle özel savaş medyasıyla yeri göğü inleterek, ‘PKK sivilleri taradı’ diyerek ortalığı deyim yerindeyse yıkacaklardı. Ama ne oldu. planladıkları komplo başlarına yıkıldı. Kazdıkları kuyuya kendileri düştü. Öyle olmayınca bir anda üstünü örtmeye çalışıyorlar. Ama bu komplo da tarihte işgalci Türk devletinin gerilla karşısında bir çaresizliği olarak yerini almıştır.