HABER MERKEZİ
Batman ovasından 16 yaşında başlayan ve dağlara uzanan, uzun zorlu bir yürüyüşün ardından, özgürlükle şekillenen bir kimlik, kazanılan bir bakış açısı, özgürlük özlemleriyle şekillenen çelikten irade, azim ve kararlılığın sembolü haline gelen bir karakter, Mazlumların, Hakilerin yaşamları uğruna feda ettikleri felsefesinin ilk öğrencisi, yaratılan yeni özgür yaşamın ilk savaşçılarındandı. Kendi ilkelerini parti ilkleriyle birleştirerek, Kürdistan’da olmazı başarmanın da sayılı şahsiyetlerinden olan Ş. İbrahim, gerillalaşmanın da ilk ve gerçek savaşçısıydı, Agit’in yaşayan ruhu, kişiliğindeki somut ifadesiydi.
Hep onu bir kahramanlık destanı, tersine çevrilmiş tarihin gerçek hikâyesi olarak düşündüm. Hayata gözlerini özgürlük mücadelesinde açtı, yaşadığı her saniye özgürlük mücadelesini soluğunda canlı canlı yansıtırdı. Yaratılan yeni Kürt gerçeğinin, kişilik şekillenmesinin somut ifadesi, Başkan APO’nun hayat bulan en bariz örneği, yaşam bulan gerçek militanıydı.
Savaşarak özgürleşmeyi, Zilanlaşarak güzelleşmeyi, Agitleşerek gerillalaşmayı esas alırdı. Onlarla yaşamanın verdiği bilinçle mücadeleye sarılır, hayallerine tutku düzeyinde bağlı yaşardı ve onlar için mücadele ederdi. Savaş, dağ ve özgürlük anlayışıyla yaşamının ilklerini belirler, onlara bağlı kalarak da yolunun sonuna kadar yürümenin savaşımı içerisinde oldu her zaman. Ne dağ ne savaş ne de özgürlükten asla vazgeçmedi, onlara ulaşmak için yılmadan, sonuna kadar en kararlı biçimde yaşadı. Kürdistan’da aşmadığı sınır, basmadığı toprak parçası kalmadı, hem de en önde her parçaya ilk giden oldu. Gerillacılığı doya doya yaşadı, gittikleri her yeri büyük bir emekle yeniden yarattılar. Susuz, kuru bedenleri kanlarıyla suladılar. Hayat kazandırdılar ölü bedenlere, özgür bir ülke uğruna canlarından vazgeçip yeni canlara hayat oldular. Her şahadet, yaratılan binlerce değer yarattılar, kutsal yaşamın diğer adı oldular.
Dağları, nehirleri, dağdan akan pınarları ve ormanları farklı değerlendirir, doğanın ayrıntısındaki sırları en inci bir biçimde keşfeder ve onlarla bütünleşirdi. Hayatı yorumlarken, bazen sorgular, bazen de olumlu yönlerini çözümler, ferah bir hava yaratırdı etrafında. Duruşunun doğallığında bir gerilla edası yansırdı gülümser yüzünde. Her ayrıntıyı gerilla tadında yaşardı, yaşamı bir gerilla tadında kesintisiz yaşadı hem de dolu dolu. Tabiat ordusuyla hazır bir generaldi, onun için tanıyarak ve kazanarak yanında doğayla birlikte savaştırdı. Bazen korudu bazen de saldırmasına siper oldu ve bazen de yaşamasının kaynağı oldu. Dağ toplumunda tek savunma mekânı, direnmesinin de tek diyarıydı. Dağı Zerdüşt gibi sever ve huzur bulurdu. Koşmadı mevkiinin, yetkinin peşinden “Che” gibi mütevazı yönünden ele aldı yaşamı.
HRK’den HPG’ye kadar uzun ve heyecanlı bir yürüyüş, azar azar yaratılan değerlerin en canlı tanığı, bizzat yaratıcısıydı. Tırnaklarıyla kazıyarak kazandılar yaşamı. Emeğe en üst düzeyde bağlıydı, insana yoldaşlarına bu bilinçle yaklaşırdı. Ş. İbrahim bir ordu komutanı değil, bir gerilla komutanıydı. Savaşçı komutan gerçeğini militan ölçülerle, kendi renginde yorumlar öyle yaklaşırdı. Onu sınırlandıracak bir yetki almasını bilirdi, yaşamı en doğal halinde yaşar, savaşçısıyla savaşçı olmasını bilirdi. Yaşamı hissederek, öngördüğü bir biçimde yaşadı. Espri anlayışı etrafındaki savaşçılara neşe saçar, aynı zamanda eğitime vesile olurdu. Çözümleme gücü yüksek, bu konuda müthiş bir yaratıcılığa sahipti. Pratik inisiyatif anlayışı çarpıcı olduğu kadar çözümleyici ve yaratıcıydı. Hayalleri sonsuzdu. Çabaları sürekli, arayışları her zaman canlıydı. Sağlık sorunları olsa da, yılların verdiği yıpranmışlık olmasına rağmen hayalleri güçlü, mücadele azmi yüksekti. Şahadeti öncesinde somut bir hayali vardı. Bir gerilla birliğiyle Ege ve Akdeniz’lere açılmayı ve bu alanları açmayı, son kez gerillacılığı yaşamayı, bunu son bir görev sayıp tamamlamayı amaçlıyordu. Bu amaçlarına tutku düzeyinde bağlıydı. Yaşam karşısında pes etmiyor, inadına yaşama sarılıyordu. Tüm bu özellikleri insanın ona bağlanmasına, değer vermesine neden oluyordu. Hem bir dost hem bir arkadaş hem de bir yoldaştı Ş. İbrahim.
Şehit İbrahim’i anlatmak, onu yansıtmak, hakkını vermek zordur. Geride kalan anlamlı anılar tek teselli kaynağı olur. Uzun bir yaşamı dağlarda geçirdiği gibi şahadet vasiyeti olarak dağda kalmanın özgürlük tadındaki yaşamı, şahadetinden sonra da sonsuzlaştı. Yaşayacak amaçlarımız varlığını sürdürdükçe. Şahadetlerimizde ölümsüzleşecektir. Yalnızca unutulunca ölüm vardır. ”Unutmak ihanettir” kalplerimizde, gönüllerimizde ebediyen yaşayacaktır anılarınız. Onları anlatmak zor. Aynı zamanda kutsal bir yükümlülüktür. Şahadetinin birinci yılını geride bırakırken, bir kez daha saygıyla anıyoruz ve yükseltilen mücadele değerlerini korumanın ve bunlara bağlı olmanın bir gereği olarak görevleri yerine getireceğimize olan inancımızı belirtiyorum.
Mücadele Arkadaşları