Geçtiğimiz aylarda Türk ve Rus istihbaratları arasında bir görüşmenin yapıldığı ve görüşmede MİT’in Rus meslektaşlarına kendilerinden talep edilen bir isim listesini sunduğu ileri sürülüyor.
HABER MERKEZİ – MİT müsteşarı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın birlikte yapmış oldukları Rusya ziyaretinde her iki tarafın istihbarat ve askeri işbirliği konularında bazı anlaşmalar yaptıkları, Türk tarafının Suriye’deki QSD denetimindeki bölgeleri, özellikle de Til Rifat (Şehba) bölgesini gündemleştirdikleri, bu alana müdahale edebilmeleri için Ruslardan “kolaylaştırıcı” bir rol oynamalarını istedikleri, bu yolla ABD’nin de konuşlandığı Minbiç’i kuşatıp hem QSD’yi hem de ABD’yi sıkıştırabileceklerini söyledikleri belirtilmektedir.
Türk tarafının ayrıca Ruslardan almak istedikleri hava savunma sistemi konusunda ABD ve NATO ülkelerinin kendilerine yarattığı zorluklardan dert yandıkları, bu konuda kararlı ve istekli olmalarına rağmen acele edilmemesi gerektiğini, aksi halde ordu envanterlerinde olan tüm hava, kara ve deniz savunma sistem ve silahlarının NATO menşeili olmasından kaynaklı ciddi anlamda zorlanabileceklerini söyledikleri ve Rus hava savunma sistemini Türkiye’ye yerleştirebilmeleri için 2 yıl gibi bir zamana ihtiyaçlarının olduğunu ilettikleri ileri sürülmektedir.
Yapılan bu görüşmede Rus tarafı öncelikli olarak İdlib konusunu gündemleştirseler de Fidan ve Akar’ın başkanlık ettiği Türk heyetinden farklı isteklerde de bulundukları ortaya çıktı. Ukrayna ile yaşadıkları sorunları dile getiren Rus tarafı Ukrayna devletinin yürütülen savaşı finanse edebilmek için kaynak arayışına girdiğini bildiklerini, bu amaçla kimi iş adamları aracılığıyla başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu ve Asya’daki kimi ülkelerle gizli bazı ticari ilişkiler kurduklarını söylediği belirtilmektedir. Söz konusu ticaretin ağırlıklı olarak silah ve mühimmat satışı olduğu, bunların çoğunlukla Ukrayna ordusuna ait eski silah ve mühimmatlar olduğu, bir kısmının da Ukrayna’da patlak veren savaş sonrası NATO’dan aldıkları silahlar olduğu dile getiriliyor. Bu silahların Türkiye üzeri Suriye’ye geçirildiği ve burada başta El Kaide’nin Suriye’deki uzantıları olmak üzere kimi cihadist selefi çete gruplarına satıldığı belirtilerek Türk tarafından Ukraynalı iş adamlarının ve birlikte iş yaptıkları kişilerin isimleri talep ediliyor.
Bu görüşme sonrası Türk ve Rus istihbaratçılarının geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yaptıkları görüşmede MİT’in Rusların talebi üzerine hazırladığı isim listesini Rus tarafına verdiği belirtilmektedir. Rusya’nın bu yönlü talebinin Fidan ve Akar tarafından Erdoğan’a sunulduğu, Erdoğan’ın bu talebi onaylamakla beraber hazırlanacak listenin kapsamlı olmamasını, küçük ölçekli kimi “işlerin” bilgisinin Ruslara verilebileceğini söylediği ifade ediliyor.
Bunun üzerine Hakan Fidan’ın böyle bir liste hazırlattığı, listede 7 Ukraynalı iş adamı ile Konya ve İstanbul’da faaliyet yürüten kimi Türkiyeli iş adamlarının da isimlerinin bulunduğu ileri sürülüyor. MİT yetkililerinin bu listeyi verirken Türkiye’de herhangi bir yönelimin olmamasını, Kaşıkçı cinayetinin ardından gösterdikleri tavır ve tepkileri hatırlatarak Ukraynalı işadamlarına yönelik herhangi bir yönelimin olması halinde tavır almamalarının onları zorlayabileceği, bu nedenle düşünülen bir yönelim varsa bunun Türkiye dışında olmasını talep ettikleri ileri sürülüyor.
Kendi iktidarını ayakta tutmak ve bölgedeki çıkarlarını korumak amacıyla ABD-NATO ile Rusya’yı idare etmeye çalışan diktatör Erdoğan, bu tür kirli ilişki ve tavizlerle daha ne tür tehlikelere yol açabileceği bilinmez. Ancak tüm bu Ali Cengiz oyunları ve kirli ilişkilerin varacağı yer; uluslararası mahkemelerde yargılanmaktır. Bu nedenle diktatör Erdoğan’ın kafasındaki tilkilerin kuyruğu birbirine dolanmakta, deşifre olmakta, gerçekliği herkes tarafından daha iyi görülmektedir. Diktatör Erdoğan’a umut bağlayan, diktatörlüğü ayakta tutmakla çıkarlarını koruyup geliştirebileceğini sanan kişi, çevre, güç ve devletlerin de bunu hesaba katmasında yarar vardır diye düşünüyorum. Çünkü pislikle oynayan muhakkak kirlenir!
Kaynak: Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi/Veysi Kaya