Devrimci Komünarlar Partisi ve Birleşik Özgürlük Güçleri (DKP/BÖG), 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleşen cezaevi katliamına ilişkin yazılı açıklama yaptı. DKP/BÖG, açıklamada “Herkes faşizmin karşısında topyekün direnişi örgütlemelidir” vurgusu yaptı.
HABER MERKEZİ – 18 yıl önce 19-22 Aralık tarihleri arasında “Hayata dönüş” adı altında devlet tarafından gerçekleştirilen katliamda 32 tutsak hayatını kaybetmiş, onlarcası yaralanmıştı.
DKP/BÖG’ün yaptığı yazılı açıklama şöyle:
“19 Aralık 2000 yılında Türkiye hapishanelerinde büyük bir katliam gerçekleşti. “Hayata dönüş” operasyonu olarak adlandırılan bu katliamın sonucunda hapishanelerde 28 devrimci katledildi ve onlarca devrimci yaralandı. Katliam 19-22 Aralık tarihleri arasında gerçekleşti. Bu katliam esasen Türkiye hapishanelerinde devrimci tutsakları teslim alma hareketiydi. Bugün geride kalan 18 yılın ardından katilleri unutmadık.
19 Aralık katliamını DSP-MHP ve ANAP hükümeti gerçekleştirdi. Bugünkü AKP-MHP ittifakı katliamcı zihniyetin devamıdır. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da gerçekleştirilen katliamlar ve işlenen savaş suçları 19 Aralık katliamını aratmamaktadır. Bu yönüyle AKP-MHP faşist ittifakı katliamın devamcısıdır.
Hapishanelerde ve sokaklarda 19 Aralık katliamı karşısında direniş ve mücadele kesintisiz sürmüştür. Bugün de faşizme karşı mücadele kesintisiz bir şekilde sürüyor. Türkiye ve Kürdistan hapishanelerinde faşist baskılar devam ediyor. Devrimci tutsaklara karşı tecrit ve faşist baskılar toplumda yaşanan faşizm gerçekliğinden bağımsız değildir.
Bugün hapishanelerde Leyla Güven öncülüğünde başlatılan süresiz açlık grevi eylemi adım adım büyümektedir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması için başlayan açlık grevi karşısında faşist iktidar büyük bir korkuya kapılmıştır. Faşist iktidar siyasi parti binalarını basarak insanları gözaltına almakta ve açlık grevi direnişinin yayılmasını engellemeye çalışmaktadır.
Aynı zamanda işçi sınıfının her türlü hak arama eylemi iktidar tarafından yasaklanmaktadır. Kapitalizmin krizi derinleştikçe faşizm krizin faturasını emekçilere kesmekte, emeğine sahip çıkan emekçileri tutuklanmaktadır.
Faşist iktidar ülkede ve bölgede her türlü özgürlük mücadelesinin karşısındadır. Rojava devrimine karşı tehditler ve Medya Savunma Alanları’na dönük saldırılar faşizmin savaş politikalarının gerçeklik bulmasıdır. Bu koşullar altında faşizm Rojava devrimini ve Kürt halkının özgürlük mücadelesini boğmaya çalışmaktadır.
Faşist rejim Kürtlerle savaşırken işçi, emekçi, kadın ve genç bütün ezilenlere karşı da savaş yürütmektedir. Bugün faşist rejim yeni Gezi direnişleri konusunda büyük bir korku taşımaktadır. Toplumsal muhalefetin her kesimini baskı altında tutmaya, yasaklamaya çalışmaktadır. Faşizm için kendinden olmayan herkes düşmandır.
Faşizmin topyekün saldırıları karşısında topyekün direnişi yükseltmek tarihsel görevdir. Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri açısından faşizmin karşında olmak, faşizmin katliamları karşısında birleşik devrimci savaşı yükseltmek tarihsel görevimizdir.
Birleşik devrim mücadelesi Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerin Kürt halkıyla birlikte yürüteceği savaştır. Bugün bütün halkımıza düşen görev anti-faşist mücadeleyi Türkiye metropollerinde yükseltmektir.
Faşizm karşısında bütün halkımızın yapabileceği bir şey vardır: Herkes faşizmin karşısında topyekün direnişi örgütlemelidir. Faşizmin yenildiği gün 19 Aralık katliamının sorumlularından da hesap sorulduğu gün olacaktır.”