HABER MERKEZİ
Türkiye’de demokratik, muhalif olan ne varsa bu kesimlerin susturulması için AKP-MHP faşist ittifakı doğrultusunda çalışmalar devam ediyor. Binlerce kişinin düşünce ve ifade özgürlüğü müdahale eden AKP-MHP rejimi, insan haklarına ve hak savunucularına yönelik tehditleri her geçen gün savaş medyası ekranlarından devam ediyor. AKP ve MHP rejiminin hali hazırda yarattığı baskı ve korku ortamında Irkçılığı ve milletçiliği kışkırtmaya yönelik söylemleri havada uçuşuyor. Seçimlere dönük kampanyalarını sadece savaş, gerilim, kin ve saldırgan bir dil üzerinden yürüten AKP-MHP rejimi gerçek gündemi gizleme derdinde. Kuzey Suriye ve Rojava’daki halkların kazanımlarını hedef alan AKP-MHP rejimi her gün tehditler savurarak, Türkiye’yi içine soktukları kriz ve kaos ortamını gizlemeye çalışıyor.
Türkiye’nin ekonomik bir handikabın içinde fakat özel savaş medyası tarafında çok özel politikalarla bu gerçek gizlenmeye çalışıyor. Türkiye’nin insan hakları ihlalleri her geçen gün yeni rapor ve araştırmalarla gün yüzüne çıkıyor. 2002-2018 yılında en az 591 gazetecinin tutuklandığı, 2018 ılı itibariyle 175 gazeteci halen cezaevinde olduğu Türkiye’de, basın özgürlüğünden söz etmek mümkün değil. Yeni Freedom House’un 2018 Dünya Özgürlük raporuna göre Türkiye düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda “özgür değil” kategorisinde yer aldı. AKP-MHP rejiminin tamamen kontrolünde tuttuğu özel savaş medyasından gerçek verilere dayalı ve tarafsız yayın yapmalarını beklenemez.
Türkiye’de Büyük Sarı Yelekliler Potansiyeli Var
Gerçek gündem ve sorunların hiçbir şekilde konuşulmadığı Türkiye’de, ekonomik kriz, işsizlik, yüksek enflasyon rakamları her geçen gün artıyor. Bütün ekonomi bütçelerinin savaşa harcayan AKP-MHP rejimi ekonomik krizin faturasını yoksul halkın sırtına yüklerken bu tür politikalarda çöküş yaşadığını, halk mücadelesinin yeni zeminlerde ve örgütlenme biçimleriyle gelişeceğinin Fransa’da 17 Kasım’da başlayan sarı yeleklerin eylemleri somut gerçekleri gözler önüne serdi.
Fransa’da 17 Kasım’da akaryakıt zamlarını protesto ile başlayan sarı yeleklerin eylem hareketinin toplumsal tabanı genişledikçe, her geçen gün farklı ülkelerde yansımasını buluyor. Farklı ülkelerde farklı talepler ağırlık kazansa da hepsinin ortak noktası, eşit, adalet ve özgür yaşam hakkı, var olan baskı politikanın son bulması ve yıkılmasıdır. Fransa’daki eylemcilerin talepleri belirginleştikçe katılımcılarının sayısı arttı ve niteliği zenginleşti. Var olan gelişmelerin Türkiye’de de en kısa zamanda bir kıvılcım gibi ateşleneceği demokratik eylemelerin en kısa zamanda başlanacağı artık net bir şekilde biliniyor. Genel gerçek tabloya baktığımızda 600 milyon 400 bin işsizin eli kolu bağlı durmayacağını en kısa zamanda alanları çıkacağı işaretini veriyor. Yine OHAL’den 2018 Temmuz’una kadar üniversitelerden ihraç edelin işsiz bırakılan 6 bin 81 akademisyenin hak arayışına gireceği ve büyük bir sarı yelek potansiyeli taşıdığı çok net bir şekilde söz edilemez mi? Aynı zamanda 2018 yılında şimdiye kadar 2 bin 214 kişiye işkence, kötü muamele yapıldı az 521 kişinin yaşam hakkı ihlal edildiği toplumsal öfkenin artık bastıramayacağı, Türkiye’de isyanın ayak seslerinin her geçen gün daha net duyulmaya başladığı genel olarak kabul görülen bir gerçek. Daha önceden 3. havaalanındaki hakiki sarı yelekli mağdur işçiler gösterileri, toplumsal öfkenin ne derece biriktiğinin en açık göstergesiydi. Fransa’da akaryakıt zammına karşı başlayan tepki, genel olarak zamlara, vergilere, işsizliğe, yoksullaşmaya karşı bir örgütlü bir eylem hali aldı. Tüm bu gerçek verileri göz önünde bulundurduğumuzda 2013’ten beri örtbas edilen ekonomik krizin çok ciddi patlak verdiği, Ülkedeki en büyük sorunlardan enflasyonun yaşanması, cari açık olması, toplumun zamlara maruz kalması, Türkiye’nin, Asya ve Avrupa’nın adalet sıralamasında en kötü sıralamaya girmesine neden olmuştur. Direnişin Belçika ve Hollanda’da benzeri bir doğrultuda kimi girişimler baş gösterirken Türkiye’de var olan potansiyelin de ortaya çıkıp yayılmaması için önemler alınmaya başlandı ve iktidarın dilinde tehdit söylemleri yer bulmaya başladı. Bunların örgütlü bir şekilde alanlara çıkması kendisiyle getirecekleri sonuçları şimdiden rüyasında görmeye başlayan AKP-MHP faşist ittifak liderlerinden Bahçeli şimdiden “kimse sarı yeleklilerin eylemi gibi bir eylemi Türkiye’de olmasını rüyasında bile görmesin diyerek içindeki korkuyu çok açık bir şekilde yansıttı.
İsyan bulaşıcı
Sarı Yelekliler ’in ilk kitlesel sokağa çıkışından beri eylemler sürerken isyanının bulaşıcı, dayanışmacı ve yaratıcı olduğu artık kabul görülen bir gerçek. Egemenlerin bugünlerde Sarı Yelekliler kâbusunu çok derinden yaşadığı açıkça görülüyor. Yoksulluğun, adaletsiz gelir bölüşümünün, ayrımcılığın, baskıların ve savaşların yaşandığı Türkiye’de etkisini ağır bir biçimde hissettireceğine geniş çaplı bir hükümet karşıtı eylem ve protestoların başlayacağı tartışılıyor, Samuel Johnson’un, “Bilmediğimiz şeyler bizi felakete sürüklemez. Bizi felakete sürükleyen şeyler, gayet iyi bildiğimizi sandığımız fakat öyle olmayan şeylerdir,” saptamasında olduğu gibi yaşanılacakların ifadesini bulacağı bir gerçektir.
Kaynak: Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi/Devrim Star