Nerede beklendiyse oradaydı. Asla hiçbirinde geç kalmadı.. Her birinde bir volkan, bir direniş kalesiydi. Ne mekana ne de zamana sığabiliyordu. Ne çağırılmayı bekledi, ne de bunu beklemeye vakti oldu.. Hayatı ve anıları ile Şehît Rêber Celal (Recep Ayar) yoldaş…
HABER MERKEZİ
Colemerg’in Çelê ilçesinin Janiş köyünden ve Pinyanişi aşiretinden olan Rêber yoldaş, 1994 yılında Colemerg’in Gever ilçesinin Esentepe Mahallesinde dünyaya gelmiştir. Türk Devletinin köy boşlatma ve yakma saldırılarından dolayı ailesi ve komşuları 1994 yılında Gever’e sürgün edilmiştir. Mücadele içerisinde yer alan ve yurtsever bir aile içerisinde partiyi ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesini tanımıştır. 1992 yılında parti saflarına katılıp 2008 yılında Besta’da şehit düşen amcası Şehît Celal Çelê ile 1994 yılında katılıp 1996 yılında Çelê’de şehit düşen amcası Şehît Berxwedan Çelê’den etkilenen Rêber yoldaş mücadeleyi arama ve araştırma çabasına girmiştir. Parti saflarına katılmadan hemen önce bir serhildanda TC askerleri tarafından gözaltına alınmış, düşman gerçekliğini ilk adımda tanımıştır. Bu olaydan birkaç hafta sonra 2005 yazında Ağustos ayında, sürgün edildikleri toprağı Çelê’den Kürdistan Özgürlük Mücadelesine katılım yapmıştır. Amcalarının katılımından sonra Rêber arkadaşın katılımı ailesi içerisinde bir etki yaratır ve aileden katılımlar başlar. Bir örneği ise 2011 yılında kardeşi Celal Çelê gerilla saflarına katılır, 5 Ağustos 2016 yılında Şemzinan’da şehit düşer. Şehit Rêber, gerilla saflarında kaldığı dönemde Medya Savunma Alanları ve Kuzey Sahasında birçok alanda askeri faaliyet yürütmüştür. 2011-2012 Devrimci Halk Savaşı hamlesinde Şemzinan bölgesinde kalmıştır. 2013 yılının Temmuz’unda Devrim topraklarına, amansız mücadeleye geçmiştir.
Yaşamı ilmek ilmek ören Apocu Militan..
2013 yılının Temmuz ayında Rojava’ya geçen Rêber arkadaş, Ortadoğu gerçekliği bilinci ile bir savaşçı bir komutandı. Devletlerarası çıkar ve menfaat gereği yapılandırılmış halk düşmanı çetelere karşı amansız savaş vermiş, önemli başarılarda komutanlık yapmıştır. Rojava’nın dört taraftan ambargo içersinde olduğu ve imkansızlığın her alanda hissedildiği dönemde her direniş kalesinde bir tsunami gibi düşmanın üzerine gitmiş, Meşru Savunma temelinde bir vuran düşmana bin vurmuştur. Yaşamdaki tutarlı ve net tutumlu hali savaşında da entegre olmuş, bir örnek komutan bir örnek savaşçı haline gelmiştir. Girgê Legê ‘ye bağlı Yusufîye, Girhok ve Rimêlanpaşa köylerinde ilk şehir savaşı tecrübesini kazanmıştır. Bu direniş kaleleri yazılmamış hiç anlatılmamıştır. Onlarca şehit verilerek kazanılan bu köyler, düşmanın iradesinin koptuğu son noktaydı.
Şehit Rêber ile 2013 “Til Hemis – Til Berak Hamlesi” sonrasında 2014 Ocak ortalarında Tirbespî’ye bağlı Mezra yê Esker’de tanıştık. Mezra yê Esker bir kaç evin bulunduğu küçük bir alandı. İki katlı bir evde iki tabur erkek arkadaş kalıyorduk. Hamle sonrası tutulan savunma hattının bir noktasıydı. Havanın soğukluğundan çok geçirdiğimiz hamlenin başarısızlığının dondurucu etkisi vardı. Her arkadaşın yüzünden bir hüzün bir intikam duygusunu okuyabiliyordum. Düzenleme sonrası bu tabura gittim. Köşelerde oturan arkadaşlara havanın ve hamlenin soğuk etkisine karşın sıcak espirileri ile Rêber’i tanıdım. Arkadaşlarını etkileyen bir maneviyata sahipti. Yaklaşıp konuştuğu yoldaşları onu pür dikkat dinler ve hemen etkisinde olduğu o durumdan çıkarak deyim yerindeyse gözlerinden bir güneşin doğuşunu anımsatırlardı. O dönemde Rêber arkadaş takım komutanıydı. Takımında bulunan arkadaşları her duruma ve her gerçekliğe hazırlamıştı. O dönem bunu gerektiriyordu. Mezra yê Esker’de çok fazla kalmadım. Hareketin hamle sonrası genel hamle değerlendirme toplantısı sonrasında taburlarımız dağıtıldı ve yeniden tabur oluşumlarına gidildi. Bu sebepten dolayı Til Koçer’de kurulan Heval Kurtay’ın taburuna düzenlememiz oldu. Taburumuz kurulduğundan sonrasında 15 Şubat 2014 gecesinde Cezaa kasabasına düzenlenen hamleye katıldı. Şehît Rêber de bu hamlede öncü rol oynadı. Hamle sonrasında Cezaa’nın birkaç kilometre ötesinde Filistin köyünün karşısında bir nokta tuttuk. Tabur komutanımız Kurtay arkadaş 2014 Mart ayında yapılan “Til Berak Şehitleri İntikam Hamlesi“nde ağır yaralandı. Bu olaydan sonra taburumuz “Şehît Dilovan Taburu“na komutan olarak Rêber arkadaş görevlendirildi. Rêber arkadaş ile anılarımın asıl başlangıcı bu değişiklikten sonra başladı. Tabura görevlendirildikten hemen sonra dikkatini verdiği zayıf savunma hatları idi. Soluklanmadan harekete geçendi..
Cezaa’da bulunan noktamızda 1 ay kadar kaldıktan sonra taburca farklı bir cepheye nakledildik. Gideceğimiz yerde uzun süre kalacaktık. Bize her emeği ve fedakarlığı isteyen kilit nokta Hedadê…
Hedadê’ye 2014 Newroz’u öncesinde, baharın kokusunu hissetiğimiz bir zamanda geldik. Ucu sonu gözükmeyen bir ovası, kozmopolitik yapısı ile kafa karıştıran bir gerçekliği vardı. Hedadê; coğrafi olarak Tirbespî’ye bağlı, askeri olarak Girgê Legê Eyaletine bağlı bir köydü. Baas Rejimi tarafından gerçekleştirilen Arap Kameri politikasına rağmen kendi özünü koruyan, araplaştırılmış köyler arasında kalmış bir Kürt köyüydü. Kurutulmuş çöl içerisinde açan bir Guldexwîn gibiydi…
Hedadê’ye gelir gelmez noktamızda bulunan savunma hatlarını güçlendirmeye ve yenilemeye başladık. Bunların planı ve organizasyonu Rêber arkadaşın öncülüğünde gelişiyordu. Her yapılan mevzide emeği, her kazılan tünelde alın teri vardı. Bir savunma mimarı gibi olacak saldırıları hesaplar, savunma hattının nasıl olması gerektiğini belirleyebilendi.
Askerî kişiliği haricinde çok iyi bir diplomasi insanıydı. Kaldığımız bölgede yaşayan Şamarî Aşireti üyeleri ile sıcak bir iletişimi, kuvvetli bir hakimiyeti vardı. Şamarî’ler Til Alo, Til Hemis ve Cezaa üçgeni arasında yaşayan oldukça kalabalık bir aşiretti. Döneminde El-Nusra ve diğer çetelerden zararlar görmüş, YPG ile ittifak yapıp bölgelerini özgürleştirmişlerdi. Halen de El-Sanadid adı altında YPG’ye bağlı özgün bir askeri güçleri vardır. Rêber arkadaş bu aşiretin önde gelen reisi ile iyi bir iletişim sağlamıştı. Mevzilerimizi yapmada ihtiyacımız olan dozer ve kepçe ihtiyacını bu aşiretten karşılıyorduk. Bize büyük sempatileri ve güvenleri vardı. “Sizlerin topraklarımıza geldiğinizden beridir biz özgür yaşamamışız yada hiç istememişiz.” diyorlardı. Demokratik Konfederalizm’in gerçekliğini bulunduğu her yakın köye her köylüye anlatıyor his ettiriyordu Rêber yoldaş.
2014 İlkbaharının sonları Yaz ayının başlarından taa ki Ağustos’a kadar o kavurucu sıcakta kontrol ettiğimiz tepeyi güçlendiriyor, tüneller kazıp kuleler hazırlıyorduk. Hava çok boğucu ve yakıcıydı. Bir esinti hisedebiliyor, o gelen rüzgar havadan daha da sıcak geliyordu. Rêber, sıcaklıktan halden düşmüş, çalışmaya biraz daha enerjisi kalmayan arkadaşlara getirdiği çaylar ile ayıltıcı soğuk espirilerini de ikram ederdi. Herşeyi yerinde en iyisinde yapmayı iyi bilirdi. Eksik gördüğü yerlere kendisi girişir, yaptığı gibi o işle ilgilenen arkadaşa öğretirdi. Günlük planlamaların faaliyetinden sonra tekmiller alınırdı. Tekmillerden hemen sonra yorulmuş, yarını düşünen arkadaşlarını toplar onlara morel olurdu. Yaşadığı entersan, komik tüm olayları anlatır, o günün yorgunluğunu yoldaşlarına unuttururdu. Hiç unutmuyorum bir defasında Kemal Sunal’ın bir filminde izleyip baya güldüğümüz dolmuş bölümü canlandırmıştı. Sandalyeleri bir dolmuş düzenine alıp, arkadaşları da o filmdeki gibi yerleştirmişti. Kendisi de en can alıcı oyuncu olarak Kemal Sunal’ı canlandırıyordu. Bu yaptığımız moreli videoya çekmiştik ve günlerce izleyip gülüyorduk.
Rojava’da ilk dönemler kalıplaşmış bazı anlayışlar gelişmişti. Bunlardan birisi Tabur Komutanları nöbet tutmaz veya kamp subaylığı yapmazdı. Bu keyfiyetçi yaklaşıma Rêber arkadaşın tavrı pratikseldi. Ciddi planlamaların olduğu günler haricinde nöbet listesine ismini yazdırır, hasta olan subayın yerine kamp subaylığı yapardı. Fedakarlığı ve disiplini ile taburuna can veren bir komutandı.
2014 Ağustos’unda DAİŞ çetelerinin Suriye ve Irak’taki saldırıları ve işgalleri gün geçtikçe artıyordu. Musul işgalinden sonra güç alan çeteler neredeyse Rojava’da bulunan tüm noktalara mevzilere saldırıyordu. 16 Ağustos 2014’te çeteler Cezaa ile Ercaa köyü arasındaki köylere saldırmış, bir kaç noktayı kontrollerine almışlardı. Aynı vakit çerçevesinde Cezaa kasabasına karşı ağır silahlarla büyük bir saldırı düzenlediler. “Tarihi Büyük Cezaa Direnişi” bu dönemde başladı. Tabur olarak Ercaa köyüne yerleştik. Saldırının boşa çıkarılması ve Cezaa’nın içerisinde olduğu ablukanın kırılması gerekiyordu. Hava sıcaklığı alnımızdaki terin akmasına izin vermeden kurutuyordu. O kavurcu sıcakta tuhaf ve ilk kez gördüğümüz hava şartlarıyla yüzyüze gelmiştik. 18 Ağustos’ta başlayan kum fırtınası ile neler olduğunu anlayamamıştık. Biz bu şaşkınlığı yaşarken Rêber arkadaş bu iklim koşulundan yararlanmayı öne sürmüş, önümüzde işgal edilmiş köye sızma yapmayı önermişti. Kısa sürede kararlaştırılan bu öneri pratiğe konulmuştu. Arkadaşlar saldırı yapacaklardı fakat bizde burnumuzun ucunu dahi göremediğimiz bu hava koşulunda baskın yiyebilirdik. İki takım arkadaş saldırı için görevlendirildi. Geriye kalan tüm arkadaşlar teker teker evleri tutarak savunma pozisyonuna geçmişti. Gözümüz önümüzdeki olacak bir saldırıda fakat kulağımız pür dikkat telsizden gelişecek konuşmalardaydı. Rêber arkadaşın öncülüğünde yapılan bu saldırı başarıyla sonuçlanmıştı. Kendisi yoldaşlarının önünde giden bir komutandı. O çatışmada taburumuzdan Ruhat Hilvan arkadaş şehit düştü, Rêber arkadaş dahil 4 arkadaşımız hafif yaralandı. Bu saldırıdan sonraki gece artık tüm köylerin özgürleştirilmesi için hareketlilik başladı. Ev ev süren çatışmalar sonrasında Cezaa ve Erca köyü arasındaki hat tamamiyle özgürleştirildi. Özgürleştirilen hat Hareketli Taburlara teslim edildikten sonra tekrar kampımıza Hedadê’ye geri döndük. Şengal’de görevde olan arkadaşlarımız da o süreçte kampa geri geldiler. Taburumuzda bulunan Cemil Çatak arkadaşımız Şengal’de operasyon sırasında şehit düşmüştü. Ruhat ve Cemil Arkadaşların şahadeti taburda etkisini gösteriyorken, Rêber arkadaş bu baskın ruh halini kırmak için her arkadaş ile tek tek ilgileniyor, morel motivasyon sağlıyordu. Aslında tüm arkadaşlardan daha çok hüzüne kapılan Rêber arkadaştı. Taburda dört arkadaşımız Birinci Şengal Hamlesi başladığında iç firar yapıp Şengal’e gitmişlerdi. Bu dört arkadaşın içerisinde şehit düşen Ruhat ve Cemil arkadaşlar da vardı. Arkadaşlar tabura geldiğinde platform yapılmıştı. Platform hemen sonrası arkadaşların şahadeti derin bir etkiye sahipti. Özelinde bunu en çok Rêber arkadaş yaşıyordu. Soğuk kanlılığını koruması gerektiğini biliyor, arkadaşlarına mücadelenin onlar için devam ettiğini anlatıyordu. Bu müthiş bir güç sağlıyordu.
Pirdoğan SERHAD
Devamı Gelecek...