KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Maraş katliamının 40’ıncı yıldönümü dolayısıyla yayınladığı bir mesajda, yeni katliamların önüne geçmek için tüm demokrasi güçlerini ittifak içinde olmaya çağırdı.
HABER MERKEZİ – KCK yaptığı yazılı açıklamada, “1978 24 Aralık’ta gerçekleşen Maraş katliamının 40. yıl dönümü. Maraş katliamında yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, onların özlemi olan Demokratik Türkiye, Özgür Kürdistan’ı gerçekleştirme sözümüzü yineliyoruz” dedi.
Açıklamada devamla şu ifadelere yer verildi:
“1978 yılında bugün AKP ile ittifak halinde iktidarda olan faşist MHP’nin içinde olduğu kontrgerilla, kadın, çocuk, yaşlı, genç yüzlerce Alevi Kürt’ü katletmiştir. 1978 Maraş katliamı 1926’da yürürlüğe konulan Fırat’ın batısını Türkleştirme planı olan Şark Islahat planının uygulanması olmuştur. Fırat’ın batısını Kürtsüzleştirme ve Alevisizleştirme politikasının sonucu bu katliam gerçekleştirilmiştir. Nitekim Maraş katliamından sonra Maraş, Malatya, Sivas başta olmak üzere Alevi Kürtlerin yaşadığı şehir ve kasabalardan yüz binlerce Alevi Kürt Türkiye’nin metropollerine göç etmiş yada MİT yoluyla Avrupa yollarına sürüklenmiştir. 1978 Maraş katliamı öncesi Fırat’ın batısında çoğunluğu Kürt olan Aleviler yoğunlukla yaşarken katliam sonrası göçler nedeniyle Alevi Kürtler azınlık durumuna düşürülmüştür. Tüm bu gerçekler Maraş katliamının neden gerçekleştiğini kanıtlamaktadır.
MARAŞ KATLİAMI, SOYKIRIMA TEKABÜL EDİYOR
Maraş katliamı öncesi Alevi Kürtler sadece ilçe, kasaba ve köylerde değil Maraş’ın içinde de önemli bir nüfusa sahiptiler. Maraş şehri içinde ticarette de Aleviler önemli bir etkinliğe sahip olmuşlardı. Faşist güçler hem Alevi Kürt soykırımını gerçekleştirmek hem de Alevilerin Maraş’taki ticari etkinliğine son vermek için derin devletin desteğiyle Kürt mahallerine saldırmışlar ve katliam gerçekleştirmişlerdir. Kürtlere ait iş yerleri de yağma edilmiştir. Maraş katliamı ve sonrası yaşanan gelişmeler kelimenin tam anlamıyla soykırıma tekabül etmektedir.
Bu soykırım saldırısının olduğu dönem aynı zamanda Kürdistan ve Türkiye’de demokratik devrim mücadelesinin geliştiği dönemdir. Alevi Kürtler de inkar, baskı ve zulüm altında bir toplum olarak demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yer almışlardı. Aleviler Türkiye demokratikleşmeden, Kürdistan özgürleşmeden inanç özgürlüğüne ulaşmayacağını bildiklerinden demokratik devrim mücadelesine aktif katılmışlardı. Çünkü Türkiye demokratikleştiği taktirde 1926’dan bu yana uygulanan soykırım politikaları son bulacaktır. Aleviler böyle bir sistemi sonlandırma mücadelesine katıldığı için de cezalandırılmışlardır.
ALEVİLER TOPRAKLARINDAN GÖÇERTİLDİ
Maraş katliamı sonrası Fırat’ın batısı ve Alevi Kürt bölgesinde değişen demografik yapı tamamıyla bir soykırım biçiminde gerçekleşmiştir. Bu gerçeklik Maraş katliamına karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bunun için en başta da Maraş katliamı sonrası göç eden Alevi Kürtlerin göç ettirildikleri topraklara yönlerini dönmeleri önemlidir. Maraş, Malatya, Sivas, Adıyaman, Erzincan ve Dersim’den Türkiye metropolleri ve Avrupa’ya gidenlerin tersi bir göçü gerçekleştirmesi gerekir. Ancak böyle yapıldığında Maraş başta olmak üzere Alevilere yönelik katliamlara doğru cevap verilmiş olur. Bu katliamlarla sadece Alevi Kürtler değil, Alevi Türkmenler de bulundukları topraklardan göçertilmiştir. Sivas, Tokat, Amasya, Çorum ve Yozgat hattındaki Alevi Türkler de Türkiye metropollerine göçertilerek Aleviliğin kendini yeniden var ettiği topraklar da yaşlılar topluluğu haline getirilmişlerdir.
Maraş katliamı sonrasında da birçok alanda Alevilere yönelik planlı saldırı ve katliamlar gerçekleştirilmiştir. 1993 yılında Madımak Otelinde Alevilerin diri diri yakılmasına göz yumulması da Alevilere yönelik soykırım politikalarının bir devamı olarak görülmelidir. Tüm bu gerçeklikler Alevilerin de bu saldırılara karşı sistemli bir politika ve mücadele tarzıyla karşılık vermelerini gerektirmektedir. Aleviler varlıklarını ancak inançlarını var ettikleri topraklarda koruyabilirler. Bu gerçeklik Alevilerin nasıl bir karar, tutum ve mücadele içinde olması gerektiğini göstermektedir. Aleviler var oldukları topraklarda yeniden nüfus yoğunluğu yaratamadıkları takdirde Aleviliğin varlığını sürdüremeyecekleri bilinciyle hareket etmesi çok önemlidir. Bu nedenle buralara göç etmişiz, o zaman Avrupa’daki yada metropollerdeki yaşamımızı örgütlememiz gerekir, biçiminde yanlış anlayış içine girmemeli gerekir.
YENİ KATLİAMLARA KARŞI DEMORASİ GÜÇLERİ BİRLEŞMELİ
Bu açıdan tüm katliamların amacını tersine çevirme tutumu içinde olmaları önemli olmaktadır. Bunun bir yanı topraklarına geri dönme olurken, diğer yandan da demokrasi mücadelesi içinde aktif yer alma olmalıdır. Çünkü Türkiye demokratikleşmeden inanç özgürlüğünü kazanmaları ve varlığını sürdürmeleri mümkün olmayacaktır. Bu açıdan demokrasi mücadelesini önemli görmeyen, biz sadece inanç ritüellerini yerine getirelim, biçimindeki yaklaşımlar gaflettir. Bu yanlış yaklaşım inanç soykırımına kendini yatırmak anlamına gelir. Maraş katliamına ve tüm katliamlara karşı gösterilecek en tutarlı duruş demokrasi mücadelesi içinde aktif yer almakla gösterilebilir. Bunun için de tüm demokrasi güçleri ile ilişki ve ittifak içinde olmak gerekmektedir.
AKP-MHP ALEVİ SOYKIRIMINI TAMAMLAMA SALDIRISI İÇİNDE
Şu anda Türkiye’de AKP-MHP ittifakı temelinde bir faşist sistem kurulmaktadır. Bu faşist sistem aynı zamanda Alevi soykırımını tamamlama saldırısı içindedir. Bu açıdan tarihi sorumluluk Alevi toplumunun bu faşist iktidara karşı tüm demokrasi güçleriyle faşizme karşı ortak mücadele içinde olmasını gerektirmektedir. Bu temelde tüm Alevileri faşizme karşı mücadele içinde yer almaya çağırıyoruz. Kürt Özgürlük Hareketi olarak dün olduğu gibi bugünden sonra da Alevilerin inanç özgürlüğü için mücadele içinde olacağımızın sözünü veriyor; Maraş katliamının yıl dönümünde inanç soykırımı yapan güçler tarafından katledilen tüm şehitlerimizi bir daha saygıyla anıyoruz.”