HABER MERKEZİ
Biraz daha dalkavukların ve saray yanaşmalarının masa üstünde hazır bekletilen haberlerine bakalım. Onlar yayınlamadan aslında üç aşağı beş yukarı neler yazıp çizeceklerini tahmin etmek çokta zor değildir. Çünkü dalkavuklar ve saray yanaşmaların her ne kadar şirketleri ve patronları farklı olsa da işleyecekleri argümanlar her zaman aynıdır; taklittir. Tıpkı faşizm ve faşist beyinler gibi. Hitler değil miydi benim öğretmenim Mustafa Kemal’dir diyen? Franco değil miydi Musolini’yi taklit eden? Ve Erdoğan’ı Hitler’e benzetenlere Erdoğan’ın cevabı evet ben faşistim dedirten şey işte bu taklitçilikten öte gelmiyor mu sizce? TC’nin bütün ”hiç’işleri” bakanları değiller miydi bugünkü Süleyman Soysuz gibi PKK’yi bitirme tarihleri veren. 16 ağustos 1984 gazete manşetlerinin bugünkü gazete manşetlerinden ne farkı var ki yani? Tam anlamıyla, özel savaşta kendi kendini taklit eden 45 yılı aşmış bir cumhuriyet! Şimdiki ”hiç’işleri” bakanı Süleyman Soysuz’un vereceği PKK’yi ne zaman bitireceğinin yeni tarihi ise hala merak konusu. Şu çok rahat söylenebilir, büyük çete başıyla beraber TC özel savaşında yeni hedefler ve yeni kimi küçük değişikliklerin yapılmadığını söylersek bu defa da kendimizi kandırmış olacağız. Büyük çete başı medyaya, medya patronlarına ve dalkavuklarına iyi bir ayar çekerek saray yanaşması yapmakta bir usta faşist. Medya patronları ve yanaşmalarıda bundan rahatsız. Fakat kaderin bir cilvesidir ki geçmişleri çok temiz olmadıklarından ne yazık ki çetebaşına karşı ayakta durabilen tek bir medya patronu kalmadı. Şahısları söylemiyorum. Medya patronlarının da geçmişi en az çetebaşının ki kadar kirli ve kanlıdır. Kürdistan’daki savaştan ve katliamlardan bir o kadar kendileri de sorumludurlar. Çünkü basının tarafsızlık ilkesini ve toplumun gerçek haber alma hakkını bizzat kendileri çiğnemişlerdir.
Dedik ya çetebaşının döneminde özel savaşta kimi kısmı değişikler oldu. Evet. Yeni kesimler artık hedeftedir. Kendilerini artık PKK’yle sınırlı bırakmıyorlar. Çünkü PKK esas planlarını bozdu. Çarklarına çıkaramayacakları bir çomak soktu. Yani PKK istikrarlı mücadele tarzıyla, çetebaşının bir sonraki hamlelerini yapmaya zorladı. Yeni hedeflerini alenen söylemeye ve saldırmaya çoktan başladı. Ama öncelikli amacı PKK’yi bitirmek ve toplumsal bir örgütlülükten yoksun kendi haklarını savunamaz bir pozisyonda olan herkesi susturmak, bastırmak, itaat ettirmek, itaat ettiremediklerini etkisiz hale getirmek, kendi yandaşı yapmak ve kendi pis işlerinde bir dişli olarak kullanmak. Aslında bunları piyon bile denemeyecek hale getirerek makineleştirmektir. İşte PKK’yi bitiremeyen çete başı kendi görüşü dışında kalan herkese her kesime böylece topyekün savaşa başladı.
İşte görüyoruz. Bugün Türkiye’de sistem dışı kalan her örgüt, her sınıf, her kesim, her üniversite, her yaş aralığındaki insanlar ve toplumun en küçük birimine kadar herkes, PKK’nin olduğu o listede yerini almış bulunmakta. Farklı siyasi görüşe ait olduğu için ve bunu savunduğu için binlerce insan, çetebaşının tabiriyle son model teknolojiyle hazırlanmış zindanlarda. Üniversitelerin özgün-özerk olmasını isteyen binlerce genç ya zindanlarda ya da eğitim hakkına son verilmekte. Zonguldak’ta-Manisa’da maden ocaklarında iş güvenliği alınmadığı için ölenlerin yakınları protesto etti diye mahkemelik olmakta yada sigortaları durdurulmakta, maaşını alamayan yada emeğinin karşılığını alamayan emekçinin grev hakkı elinden alınmakta. Sosyal medyada paylaşımları devletin birliğine-bütünlüğüne ve çetebaşına hakaret ettiği iddialarıyla tutuklanan binlerce insan soruşturmada yada şuanda tutuklu. Sanat toplum içindir diyen ve toplumun biriken öfkesini bir nebze de olsa dile getiren sanatçılara ayar çekilmekte ve sindirilmekte. Tecavüze uğrayan kadının suçlu bulunmasına ise diyecek bir şey yok. Bu ve buna benzeyen onlarca yeni hedef terör listesinde ve azılı katillerden daha tehlikeli gibi gösterilmekte. Çetebaşının ve yanaşmalarının haber başlıklarında bunlar birer terörist gibi gösterilmekte. Oysaki bunlar sistem dışı olanlardır. Var olan sistemi kabul etmeyen ve vicdan sahibi insanlardır. Medyanın terörist diye verdiklerine bizlerin kahraman olarak bakmamız en doğrusu olacaktır. Tıpkı yıllardır gerillayı terörist ilan edenler aslında halkın yüreklerinde kahraman oluşturduklarından bir haberdirler. Özel savaşın terörist dediği gerilla bugün Kürdistan halklarının umudu ve kahramanıdır. Eskiden öğretmen, memur olmak isteyen bir çocuk bugün büyüyünce gerilla olmak ister. Hayalindeki karamanların yaşadığı dağlarda özgür bir nefes almak ister. Yani sistem dışı olanlardır her zaman halkın kahramanları. Tarihte Nemrut, Dehak, Sargon, Neron, Musolini, Hitler ya da Franko bir halk kahramanı olarak geçmez. Zihinlerimizde bunlar birer kan emici vampir portresiyle canlanır. Nemrut’a karşı Hz. İbrahim, Dehak’a karşı Demirci Kawa, Musolini, Hitler ve Franco gibi faşistlere karşı ise halkın kahramanları yazılır. Hiç kimse Che Guevara’yı öldüren dalkavukların adını bilmez, hiç kimse Vietnam’daki sömürgecilerin adını bilmez, hiç kimse Deniz Gezmiş’lerin kaçırdığı Amerika askerlerinin adını bilmez, hiç kimse Amed zindanındaki işkenceci gardiyanların adını bilmez. Ama herkes Che’yi, Vietnam’ın Ho amcasını, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını unutmaz. Herkes Mazlum Doğan’ı, Laz Kemal’i, Kızıl Yıldız Ali’yi, Hayri Durmuş’u birer gençlik kahramanı olarak bilir ve tanır. Ve herkes her ne kadar yetersiz de olsa onlar gibi olmaya çalışır. Onların izinde gitmeye çalışır. Özellikle bu gençlikte birer tutku ve aşk düzeyindedir. İşte özel savaş bunu yok edemez. Halk kahramanlarını hiç olmamış gibi gösteremez.
Peki çetebaşı herkesi terörist ilan ederek amacına ulaşabilecek mi? Yaptıklarına bakıyoruz. Tarihe bakıyoruz. Hitler’den, Franco’dan, Musolini’den pek bir farkı yok. Herşey tıpa tıp taklit. Bugün Hitler Almanya’sı Hitler’e lanet yağdırırken Franco ve Musolini gibi faşistlerden nefretle bahsedilmekte. Çetebaşından nasıl bahsediliyor diye merak edenler ise sosyal medyadan takip edebilirler. Yada sosyal medyası olmayanlar ise ana haber bültenlerinde muhakkak şu haber başlığını görmüştür; ”cumhurbaşkanına sosyal medyadan hakaret ettiği için gözaltına alınan genç para cezasına çaptırıldı ya da tutuklandı.”
Tutuklama furyaları devam ediyor.
Sistem dışı kalan, çetebaşıyla aynı görüşte olmayanlar ise direnişe devam ediyor.
Andok Özgür