Yaklaşık 5 yıldır, çeşitli gerekçelerle aile, avukat ve ‘İmralı Heyeti’ ile görüştürülmeyerek İmralı’yı “Ölüm Çukur” una dönüştürerek Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerinde ağır tecrit uygulayan faşist TC devleti, önderliğinin etrafında kenetlenen Kürt halkı ve dostlarının sürdürdüğü açlık grevi direnişini kırmak için her yolu deniyor. İki buçuk yıldır Öcalan ile görüştürülmeyen Mehmet Öcalan’ın İmralı’ya gidişi de bunlardan biri.
HABER MERKEZİ – Yaklaşık 5 yıldır, çeşitli gerekçelerle aile, avukat ve ‘İmralı Heyeti’ ile görüştürülmeyerek İmralı’yı “Ölüm Çukur” una dönüştürerek Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerinde ağır tecrit uygulayan Faşist TC devleti, önderliğinin etrafında kenetlenen Kürt halkı ve dostlarının sürdürdüğü açlık grevi direnişini kırmak için her yolu deniyor. İki buçuk yıldır Öcalan ile görüştürülmeyen Mehmet Öcalan’ın İmralı’ya gidişi de bunlardan biri.
Aylardır Ortadoğu ile Avrupa ülkelerinde bulunan Kürt Halkı ile özgürlük ve demokrasi isteyen dostları Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğü için açlık grevi direnişi devam ederken, faşist TC devleti bu direnişi kırmak için her türlü yola başvuruyor. Cezaevinde bulunan HDP Milletvekili Leyla Güven ile cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı siyasi direnişçiler ile başlayan açlık grevi direnişi kısa sürede Türkiye,Kürdistan, Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yayılmasıyla devam etti. Tüm gözaltı, tutuklama, psikolojik savaş ile sindirme politikaları yürütülmesine rağmen, en son binlerce kişi Amed’te cezaevlerindeki direnişçilerine destek vermek için kitlesel bir yürüyüş düzenleyerek, direnişi yükselti.
Başta ABD, Almanya olmak üzere Avrupa devletleri halkın direnişini gündemden çıkarmak ve Öcalan’a yönelik komployu devam ettirmek amacıyla ilk önce KCK Yönetim Kurulu Konsey üyeleri Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Murat Karayılan’ın başına para ödülü konulması, ABD’nin Suriye’den çekilme kararını alması, AKP-MHP faşist ittifakının Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik işgal tehditleri, Türkiye ve Bakur Kürdistan’ında gözaltı, tutuklama, OHAL çerçevesinde sokak ortasında işkence uygulamalarını devam ettirdi.
Açlık Grevi Direnişin Amacı nedir?
Güven ile başlayan cezaevindeki tüm PKK ve PAJK’lı direnişçiler ile devam eden ve daha sonra on binlerce kişiye yayılan açlık grevi direnişinin amacı “Kürt Halk Önderi Öcalan’ın üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması, fiziki özgürlüğün sağlanması, tüm Kürk halkına uygulanan katliam politikalarına son verilmesi” olarak belirlendi. Ancak faşist AKP-MHP iktidarı 17 yıllık iktidar sürecinde başta dördüncü güç olan Basın-Medya’yı avucuna alarak “Özel Savaş Aracı”na dönüştürdü, katliamcı politikaları KHK-OHAL adı altında resmîleştirdi, dokunulmaz hale getirerek, faşist uygulamalarına devam ettirdi.
Peki Mehmet Öcalan’ın İmralı’ya gitmesi ile tecrit tamamen ortadan kalktı mı?
Şüphesiz ki tüm bu katliam politikalarına rağmen, sindirilmeye çalışılan Kürt halkı kendilerini “Ölüm uykusundan” kaldıran ve ahlaki-politik bir halk gerçekliğine dönüştüren Önderlikleri için başlattıkları açlık grevi direnişini Amed meydanında kitlesel bir yürüyüş ile zirveleştirdi. Halklar Önderi Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan İmralı’ya giderek görüşme gerçekleştirdi. Aslında direnişten korktuğundan görüştürmek zorunda kaldı. Bu nedenle görüşHer ne kadar görüşmenin direnişin etkisi açısından moral verici bir durum olarak değerlendirilse de ancak, yukarıda saydığımız açlık grevi direnişinin amacını sonuçlandırdığı anlamını taşımadığı ortadadır. Bırakın Halklar Önderi’nin fiziki özgürlüğünü tecrit derinleşerek devam ediyor, Kürt halkına yönelik gözaltı, tutuklama, OHAL uygulamaları, her türlü şiddet ve katliamcı politikalar katlanarak devam ediyor. Yada soruyu şu şekilde soralım; yapılan bu görüşmeden sonra gerçekten Halklar Önderi üzerindeki tecrit kalkacak mı, aile ve avukatlarla haftalık görüşmeler ‘hukuki iletişim şartları iyileştirme’ düzenli olarak sağlanacak mı? Bir halkın önderine normal bir hükümlünün ‘doğal hakkı’ olan bir durumu yıllarca engelleniyorken, milyonlarca kişinin talebi olan ve yıllardır alanlarda haykırdıkları ‘Fiziki özgürlüğü’ sağlanacak mı? Diğer yandan halkın üzerindeki katliamcı politikalara son verilecek mi? Yapılan görüşmenin içeriğinde bunlar yer alıyorsa ‘evet’ tecrit kırıldı denilebilinir. Ancak öyle bir durumun olmadığını, sadece ve sadece halkın verdiği direniş karşısında faşist TC/AKP-MHP ittifakının sıkışmış halidir.
Peki Halk Osmanlı oyunlarına gelir mi?
Faşist TC, halkın direnişi karşısında her sıkıştığında bu tür yollara başvurduğu sıkça rastlanan bir durumdur. Hatırlandığı gibi yine halkın direnişi karşısında çaresiz kalan AKP-MHP faşizmi, ‘ortamı yumuşatma’ adı altında halkın yükselen öfke ve direnişini yatıştırma amaçlı 11 Eylül 2016 yıllında kardeşi Mehmet Öcalan’ı İmralı’ya gitmesine izin verdi. Şimdi de yapmak istediği bu yükselen direnişi kırmak istemektedir. Halkın artık bu ‘Osmanlı’ oyunlarını iyi bildiğinden direnişi yükselterek devam edeceği görünüyor.
HDP ve Özgür Basının süreci okuma şekli!
Halkın direnişinin önünü alamayan Faşist TC/AKP-MHP ittifakı yine “Osmanlı” oyunlarına başvurdu. Amed halkının binlerce kişi ile yaptığı yürüyüşten korkan Faşist TC, Halklar Önderliğinin kardeşi Mehmet Öcalan’a giderek, direnişi kırmak istedi. Bu direnişi kırmak amacıyla 12 ocak 2018 tarihinde ‘Özel Savaş’ yürüten Faşist TC’nin bu oyunlarına hem legal siyaset alanı hem de basın-medyanın duyarlı olunması gerektiği, direnişin daha da büyümesi için çaba sarf edilmesi gerektiği ortadadır.
Kaynak: Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi