HABER MERKEZİ –
Gılgameş kendi döneminin bir tiranı ve despotudur. Yani iktidardır. Gılgameşin temsil ettiği sınıf egemen zihniyettir. Ve sınıflı uygarlığın baş şefidir. Yani uygarlığın ilk kurucu babasıdır. Bütün kötülüklerin, adaletsizliklerin, sömürünün, insan emeğinin gasp edildiği uygarlığın başkomutanıdır. Uygarlığın Temsilcisi ve yayıcısıdır. Günümüzdeki hegemon güçlerinin ilham kaynağıdır. ABD-Rusya ve Avrupa ülkeleri gibi devletçi uygarlığın katı savunucularının ucu gılgamışa dayanmaktadır.
Enkidu, Kurdistan’ın bozkırlarında yatişmiş ve yaşama fırsatı bulmuştur. Öz annesine ihanet etmiştir. İhanetin sembolüdür. Tıpkı mısır mitolojisindeki MARDUK gibidir. Ülkesini ve coğrafyasını sömürgecilere peşkeş çekmiştir. Kendi ülkesine yabancılaşan ve çareyi sömürgeci dostluk ve arkadaşlıklarda arayan bir karektere sahiptir. Günümüzdeki İhanetçilere ne kadar da çok benziyor. KDP gibi, YNK gibi, AKP dalkavukluğu yapan işbirlikçi kürtler gibi, ENKS’liler gibi. Enkidu ihanetin saembolü ise KDP, YNK ENKS gibi ihanetçi işbirlikçiler de İhanetin torunlarıdır. İhanet geleneğinin takipçileridirler.
Hunbaba, Kurdistan’da ki Egid’liğin Semboludür. Egid’lik geleneği gücünü hunbaba’nın direngenliğinden ve cömertliğinden almıştır. Sömürgeciliğe ve ihanetçi-işbirlikçiliğe geçit vermemenin adıdır hunbaba. Yurtseverliğin ölçüsüdür. Günümüzdeki egidlerin Kemallerin, mazlumların, çiyagerlerin başkamutanıdır. yurtseverliğin ilk timsalidir. Tıpkı Mehmet Tunç gibi, Pakize nayır gibi asya yüksel gibi. Hunbaba’nın Anası olan Taybet ana gibi.
Bu kısa tarih yolculuğunda ihanetin nerde başladığını ve ilk kırılmanın nerde yaşandığını sanırım saptamış bulunuyoruz. Gılgameş önceside ihanetler yaşanmış olabilir. Fakat bilinen ilk destan ve kurdistan cografyasında yaşanmış olmasından dolayı gılgameş destanı bizler açısından öğreticidir. Destanın bir diğer boyutu ise güncelledeki ihanetçilerin e sömürgecilerin o dönemdeki karekterlerle olan benzeşmesidir. Gılgameş destanına tarihten günümüze ekilen 3 tahumun gelişim seyri olarak bakabiliriz. Sömürgeciliğin ilk tohumları, ihanet ve işbirlikçiliğin ilk tohumları ve demokratik uygarlık sürec, boyunca devam eden kahramanlığın ve direnişin ilk tohumları burda atılmıştır diyrebiliriz.
Yani her tohum kendi meyvesini veriyor. Elmadan muz olmaz. ihanetten kahramanlık doğmaz. İhanet tohumu her zaman ihanet doğurur. Direnen halklar ise kahramanlar doğurur. Yani ihanet ve kahramanlık birbirinin karşıtı ise sömürgecilikte beyine giren hastalık gibidir. Zayıf olanı düşürür. Halkına ve ülkesine karşı kullandırır. Yani sömürgeciliği pusuda bekleyen bir fırsatçı olarak değerlendirebiliriz. Çünkü günümüzde sömürgecilik en fazla yerel işbirlikçiler ve ihanetçilerden faydalanmaktadır. Yerele ve ihanete dayanmayan hiç bir sömürgeci gücün sömürdüğü ülkede uzun süre yaşayamaz. Bunun için sömürgeciliğin yaptığı en iyi işlerden biride yerel işbirlikçiler ve ihanetçiler oluşturmasıdır. Bunu en stratejik çalışması olarak görür. oluşturduğu işbirlikçilerin ve ihanetçilerinde sürekli yedeklerini de oluşturmayı hiç bir zaman ihmal etmez. Çünkü sömürgecilerde işbirlikçilere ve halkına ihanet edenlerle uzun bir süre çalışma hatasını yapmaz.
Sömürgecilerin iti ite kırdırma politikalarını geçte olsa anlayan ihanetçilerin SOKAĞINDA TELAŞ VAR son günlerde. Halleri içler acısıdır. Halleri düşkünlüğün resmidir adeta. Yani ihanetçilerin ihanete uğraması halidir halleri. Öyle ki günümüzün İhanet sembolü olan KDP ve Berzani ailesi bile ihanet hançeri sırtımıza saplandı diye bilme cüretini gösterebilmişlerdir. Oysaki temsil ettikleri çizgi tarafından bu hançer sırtlarına saplandı. İhanetçinin ihanete uğraması fazla acıtmasa gerek. Çünkü yıllardır halkın kanını emip sömürgecilere peşkeş çekmenin yanında bu hançerin berzani ve ailesine saplanması azdır bile. Sömürgeciler berzani ve ailesine ölümü gösterip sıtmaya razı etmiştir. Yaralamıştır fakat öldürmemiştir. Yani eskisinden çok daha tehlikeli bir ihanet içerisine sürüklemiştir. En nihayetinde sıtmada ölümün bir türüdür. Yani berzani ve ailesinin durumu yaşarken ölenlerin halidir. Kimse tarafından ciddiye alınmaz kimse tarafından kadri kıymeti bilinmez. Aşireti içerisinde bile çok sevilmeyen berzaninin bir halka önderlik etme hayali bitmiştir. Tükenmiştir. Yani sıfırı bile tüketmiştir. Bu berzani ve ailesinin durumudur. birde bunun yanında ihanetçilerde beslenen ihanetçi takımlarıda vardır ki halleri çok daha beterdir. Şu soru belki sorulabilir. Peki İhanetçilik ihaneten beslenebilir mi? Hiç süphesiz beslenebilir. Hemde öyle bir beslenir ki hallerine diyecek hiç bir şey yoktur. En değme ihanetçiden daha beter ihanet silahına sarılır. Ve bunlar o güne kadar toplum içerisinde hiç bir kıymeti olmayan ve toplumsallığı içerisinde dışlanan kimselerdir. Kendi toplumsallığına hayrı dokunmayanların seçtiği yoldur işte ihanet silahı. Sömürgecilerin KDP’ye biçtikleri rol Kurdistan’ın her tarafında işbirlikçi ve ihanet ağını örgütleme rolüdür. Rojava’da, Başur’da zaten bu ağ mevcuttur, Bakur’da, Rojhilat’ta, Şengal’de KDP ihaneti örgütlemektedir. Küçük ihanetçiler şebekeleri kurarak kurdistan’ın her yerine ihanet tohumları serpiştirmektedir. Rojhılat’ta Komala Demokrat, Rojava’da ENKS, Kuzeyde ….. gibi işbirlikçi-ihanetçi örgütlere destek vererek ya da bizzat kurarak sömürgecilere sömürü imkanı hazırlamaktadır. Bunların hepsini ise aşireti aşireti içerisinde ise ailseninin konumu için yapmkatadır.
Tabi bu ihanet ağı sadece KDP’yle sınırlı değildir. Dedik ya sömürgecilerin her zaman yedekte tutukları ihanetçileri ve işbirlikçileri var. Bunlardan bazıları ise AKP gibi CHP gibi MHP gibi beyaz-kara-yeşil faşizmi temsil eden örgütlerin içerisinde yer almaktadırlar. AKP-CHP-MHP gibi beyaz-kara- yeşil faşizmin temsilcileri ise bu ihanet ağından iyi rant elde etmektedirler. Özellikle AKP gibi örgütlerin bu ihanet ağından epey faydalandığını iyi bilmekteyiz. AKP kurdistan’a ihanetçi ve işbirlikçilikle ancak girebilirdi. Ve bunuda iyi kullandı. Mehmet metiner, galip ensarioğlu, orhan miroğlu, mehmet şimşek, mehdi eker ve ismini sayamayacağımız kadar bir ihanetçi takımıyla akp kurdistana girmiştir. Bu şahıslar kürt toplumu içerisinde saygınlığı olmayan ve hastalık diye tabir ettiği kesimi temsil etmektedirler. Nihayetinde de halk bu hastalıklı kısmı bedeninden söküp atmasınıda bildi. Bu ihanetçi takımı olmasaydı AKP gibi vahşi bir sömürgecilik Kürdistana belkide bu denli giremeyecekti. İşte akp’nin kürdistana girmesine bu ihanetçi takımı ön ayak oldu. Tarihteki enkiduya ne kadar da çok bezniyorlar. Enkidu’da o dönem toplumsallığının hastalıklı kısmını temsil ettiği için dışlanmamış mıydı toplumsallığından.
Şu iyi bilinmelidir ki bütün sömürgeciliğin başarısında yerel işbirlikçiliğin ve ihanetçiliğin varlığı belirleyicidir. Öyle işte sömürgecilik şu kadar bin ordusuyla, iş makinelerine sahip oluşuyla, iktar gücüyle sömürüsünde başarılıdır demek eksik ve yanılgılı olur. Bunların da etkisi olabilir. Fakat esas belirleyici olan yerel işbirlikçilik ve ihanetçi takımıdır.
Önderlik İhanet için, ‘’ İhanet dipsiz bir Kuyudur’’ tespitini yaptı. Ve buna karşı önlem almamız gerektiğinide her seferinde kafamıza vura vura vurguladı. Madem ki ihanet dipsiz bir kuyu gibidir o zaman bu kuyudan su çekilmesini önlememiz gerekecek. Ve bu işte hiç şüphesiz ki bizlere düşmektedir. bu kuyudan su çekmek isteyenlerin kovasına taş, toprak ne varsa koyarak dipsiz olan bu kuyuyu kapatmaya sevk etmek gerekecek. yani ihanetçiliği ve işbirlikçiliği bu kuyuda boğmak gerek. İhanet tohumlarının sulanmasını engellemek gerek. Kökünü kurutmak gerek. İhanetçiliğin son temsilcilerini susuz bırakmak gerek. Yani ihanetçileri, ‘’İhanet Sokağında’’ kıstırıp gebertmek gerek.
Baran Mawa