Her soluk, her nefes Kürdistan…(Nusaybin direnişinden bir gece)

HABER MERKEZİ

NUSAYBİN, KAHRAMANLAR DİYARI… (DİRENİŞTEN BİR GECE)

Geçmişi direnişlerle bezenen…

Bir yanı Omerya; birçok köyü 90’lı yıllarda düşman tarafından yakılıp yıkılmış, bir süre sonra halkı tarafından ana yurtları üzerinde tekrar evleri, köyleri kurulandır. Bir yanı Bagok; harabe edilmiş Kürtlerin ve Asurilerin evleri bulunmaktadır. Diğer yanı ise Qamışlo… Arada bulunan sadece bir teldir. Ülkemizi bölen bir tel… Rojava devriminin kokusunu getiren bir rüzgar vardı. Fedakarlığı, emek sarf etmeyi, direnişçi ruhu halka, gençliğe hissettirmişti. 6-7 Ekim ruhu misali…

Direnişten;

Mervan, Andok Cizre, ve Şoreş arkadaşlar mevziilerdeydiler. Gece devriye atmak için mevziden çıkarken;

Mervan Arkadaş: Arkadaşlar, sakın sokağı kullanmayın. Evler arasındaki koridorları kullanın. Düşman, keskin nişancılarını karşı binaya yerleştirmiş olabilir.

Andok Arkadaş: Tamam Heval.

Fakat Şoreş ve Andok Arkadaşlar koridorlar yerine sokağı kullanırlar. Mervan Arkadaş’ın düşündükleri, hissettikleri ve söyledikleri doğru çıkmıştı. Arkadaşlar sokağı geçmeye çalışırken keskin nişancıları Şoreş Arkadaş’ı yaralamıştı. Mervan Arkadaş onu kurtarmak için oraya doğru hareket ederken düşman tarafından sağ ayağından vuruluyor.  Bir daha ısrarla Şoreş Arkadaş’a ulaşmak için hareket edince bu sefer de sol ayağından vurulur. Artık yapacağı bir şey olmadığını anlayınca yaralı durumda yaklaşık beş yüz metre yolu sürünerek gider ve diğer arkadaşlara ulaşır.

Diğer yandan Andok Arkadaş, Kendal arkadaşın yanına gidip durumdan haberdar eder. Dört arkadaş ile Şoreş Arkadaş’ı kurtarmaya giderler. Xalit Arkadaş da, Şoreş Arkadaş’ı kurtarmaya çalışırken olay yerinde elinden ve ayağından yaralanır. Arkadaşlar sonunda Şoreş Arkadaş’ı da oradan alıp sağlıkçı arkadaşımız Deniz’in yanına götürürler.

Düşman her sabah 5 ila 6 arasında yağmur misali havan atışları yapardı. Tam da uyandığımız saatti. Düşman o saatten çok korkardı. Sonrasında adını “vinê” koyduğumuz drone gezer ve tank atışları başlardı. Daha sonrasında ejder ve kobra araçlarından tarama yapıyorlardı. Yani anlayacağınız karşımızda savaşan bir düşman yoktu. Tanrısı para olmuş bir sistemin yüreğinin olduğunu kim söylemiş? Karşımızda savaşan yalnızca teknik ve özel savaş vardı. Bunun karşısında büyük bir cesaretle, özgürlük tutkusuyla, halkı ve toprağı için savaşan bir kahramanlar vardı.

Şoreş Arkadaş, sarışın ve çok zayıf biriydi. Daha bir aydır yer alıyordu. Fakat Apocu kişiliğin fedakarlığını çok iyi öğrenmişti ve o ruhla savaşan çok sevecen bir arkadaştı. Xalit Arkadaş uzun boylu, bebek yüzlü olduğu gibi yüreğinde herkese yetecek kadar bir sevgi barındırırdı. Çok cesaretli ve becerikli bir arkadaştı. Şoreş Arkadaş’ı kurtarmaya çalışırken yaralanmıştı. Xalit Arkadaş’ın fedakarlığı o an gelişmemişti. Her zaman ve her yerde vardı. Bu, yaşamının her anında görülüyordu; direniş ruhuna da yansıyordu.

O gece sabaha kadar üç arkadaş, Deniz Arkadaş’ın yanında tedavi edildiler. Sabaha karşı yüreklerimizi sızlatan haberleri almıştık. Sabaha karşı Şoreş Arkadaş şehit düşmüştü. Xalit Arkadaş’ın iç kanamasına müdahale edilemediği için şehit düşmüştü.

MerVan Arkadaş on beş gün boyunca ağır yaralı olarak kaldı. On beş gün sonra düşman Mervan Arkadaş’ın bulunduğu yere yaklaşınca sağ ele düşmemek için bombasını kendinde patlatır fedailiğine fedailik katar.

Düşman Şoreş Arkadaş’ı yaralamıştı. Fakat bilinmiyor mu acaba Apocu ruh yaralı yoldaşını, bedeli ne olursa olsun bırakmayacağını? Şoreş Arkadaş’ı kurtarabilmek için yoldaşlarının gözlerini kırpmadan kendilerini feda ettiklerini tarih yazdı. Kahramanca direnen bu ruh ne olursa olsun kazanmıştır. O yoldaşlar büyük yaşamı seçtiler. Bundan daha büyük bir duruş ve yaşam da olamaz. Eğer ki olsaydı mutlaka Kürdistan çocukları onu da başarmıştı.

Siz umut olduğunuz gibi umudun yaratıcıları da oldunuz. Unutulmamalıdır ki; tarih her şeye, biz de tarihte yaşanılanlara şahidiz. Yani, her insan bir tarihtir. Kimi alçakça, düşmanca kirli bir tarih; kimi bedeni bu dünyada olmasa dahi sürekli hatırlanan ve yaşama kahramanlık nakşeden bir tarihtir. Sizlerinki ise insanlık tarihinin gerçek şahitleri olan tarihtir.

Hêvî Herekol

Ve şimdi tam sırası…

Dem direniş, dem bahar…

Ve gitmenin tam zamanı,

Dirhem dirhem can olmanın demi…

Bütün hesapların görülmenin zamanı!

Bir faydası, bir anlamı yok durmanın.

Beyhude, nafile artık söz sarf etmenin…

Dem atılmanın, tam ileri atılmanın zamanı!

Gülüşlerim bir zeytin dalında…

Şarapnel parçalarına maruz kalmışken

Ve bir halk kalkmışken ayağa,

Yediden yetmişe cenge durmuşken halkın;

Meydanlardayken,

Dünyanın dört tarafından dostların…

Sen seyre kal!

Yok! Duramazsın.

Bu sel seni de alıp götürür.

Kurşun çıktı namludan,

Ok fırladı yaydan.

Hedef Kürdistan, amaç ÖZGÜRLÜK!

Ve nihai zafer

Beklemekte seni…

Koş, durma!

Atıl, amansızca mevziiye…

Sipere dur;

Dur de faşizme!

Dur de tarihin yüz karası lanetlilere!

Tükür yüzüne celladın,

Kükre karşısında düşmanın!

Yiğitçe, cesurca dimdik dursun alnın, bedenin…

Düşerken bedenin toprağa…

Yazsın tarih; yazsın destanını, onurunun.

Şimdi tam zamanı,

Ne erken ne de geç…

Dem Kürdistan!

Dem Direniş!

Her soluk, her nefes Kürdistan…

Demin gerisine düşmemeli…

Ve akıtmalısın kendini,

Arin’in yüreğine.

Ve gitmelisin artık,

Bırak kalsın oyunların yarım!

Bırak ardına bakmayı!

Şimdi tam zamanı, tam sırası doludizgin koşmanın…

Arince, Çiyagerce, Zeryanca…

Ve Avesta olup,

Patlamanın zamanı;

Düşmanın beyninde, yüzünde patlamanın…

Düşmanın sarsmanın zamanı…

Sil baştan tarihi yazmanın zamanı…

Ada Newal Peri

 

Sonraki Yazı