Tıpkı dünya savaşlarında olduğu gibi uçaklarla, tank ve toplarla saldırıya uğrayan Nusaybin, bir türlü yenilmeyerek Erdoğan’ın uykularını kaçırdı; devletin yazını kışa çevirdi!
HABER MERKEZİ – AKP/Saray, kamuoyunu aylardır darbe üstüne darbe yediği Nusaybin’de ‘zafer’ elde ettiğine inandırmaya çalışıyor. Yüzlerce AKP/Saray çetesinin öldürüldüğü ilçede kayıplar, defalarca gizlice hava alanına taşınarak memleketlerine gönderildi. İlçede beşyüzün üzerinde çete de yaralandı. İki kez operasyon koordinesine de ağır yenilgi yaşatan Nusaybin, görkemli direnişiyle Davutoğlu’nun görevden alınmasında da belirleyici oldu. Tıpkı dünya savaşlarında olduğu gibi uçaklarla, tank ve toplarla saldırıya uğrayan Nusaybin, bir türlü yenilmeyerek Erdoğan’ın uykularını kaçırdı; devletin yazını kışa çevirdi!
Serhildanlar ve şehitler kenti kadim Nusaybin, 74 gün devam eden öz yönetim direnişi boyunca Vietnam direnişçilerinin Amerikan ordusuna, YPG’nin Kobanê’de DAİŞ çetelerine yaşattığı bozgun ve sendromun bir benzerini Türk devlet güçlerine yaşattı. Nusaybinliler, sömürgeciliğe karşı öz yönetim zaferini ilan etti.
Hurri-Mitannilerin ataları olarak bilinen Subarular tarafından dönemin doğal tıp merkezi de olan Gırnavas kenarına M.Ö 4 bin yıl önce kurulan Nusaybin’de, Hz. Muhammed’e Hendek savaşında, hendek fikrini veren İranlı sahabe Salman Farisi’nin de uzun süre yaşadığı biliniyor.
SERHİLDANLAR VE ŞEHİTLER KENTİ
Subarular, Hurri-Mitanniler, Medler’in kenti, hiçbir döneminde egemenlerin zulmüne boyun eğmeyen Nusaybin, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’ne de her dönemde öncülük etti. Özgürlük mücadelesinin ’90’larla birlikte halklaşarak serhildanlar aşamasına geçtiği ilk alanlardan olan Nusaybin, Kürdistan’ın neresinde bir zulüm ve baskı varsa ona karşı serhildana durdu. Bunlardan, ’92 Newrozu’nda Cizre’de Türk devlet güçlerinin gerçekleştirdiği katliama karşı Nusaybin’de gelişen ve onlarca kişinin katledildiği serhildan halen hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Kuzey Kürdistan’daki mücadeleye sayısız şehit veren Nusaybin, serhildanlar kenti olmasının yanında şehitler kenti olarak da anılıyor.
Nusaybin, Rojava Devrimi’ni de büyük bir coşku ile karşılayarak, Rojava halkına yönelen saldırılar karşısında yine en iyi bildiğini yaparak serhildanlara geçti. Bununla da yetinmeyen Nusaybin’in onlarca evladı, Rojava Devrimi’nde yerini alarak şehit düştü.
ÖZ YÖNETİM İLAN EDİLİYOR
Rojava da gelişen devrime sahip çıkan Nusaybin, 2014 yaz ayları ile birlikte öz yönetimlerini ilan etti. Nusaybin halkının öz yönetim ilanları devlet güçlerinin ağır saldırıları ile bastırılmak isteniyor, defalarca “sokağa çıkma yasakları” ilan ediliyor. Nusaybin halkının direnişi ve öz yönetim ısrarı karşısında devlet güçleri her seferinde geri adım atarken, öz yönetim her alanda olduğu gibi savunmasını da her geçen gün daha da geliştirerek, YPS ve YPS-JIN olarak yeni bir aşamaya geçiyor.
BÜYÜK SALDIRI DALGASI
Nusaybin’de 2015 yaz ayları ile birlikte saldırılarından sonuç alamayan devlet güçleri, artık operasyonel saldırıları bir yana bırakarak, en üst düzeyde bir savaş stratejisi devreye sokarak Mart ayı ile birlikte işgal harekatı başlatıyor.
Devlet güçleri onlarca tank, obüs, yüzlerce zırhlı araç, ağır silah ve on binlerce asker, polis gücünü Mart’ın ilk günlerinden itibaren Nusaybin ve çevresine yığmaya başladı. Sadece ülkeler arası savaşlarda görülebilecek yoğunlukta savaş gücü ile Nusaybin’e saldırmaya hazırlanan devlet güçlerine karşı az sayıda YPS savaşçısı ferdi silahlar ve el yapımı patlayıcılarla karşı koymaya hazırlanıyordu.
DİRENİŞ DESTANI YAZILDI
Tarihler 14 Mart gününü gösterdiğinde, binlerce yıl önce yüz binlerce kişilik Pers ordusu ve yurdunu savunan bir avuç Spartalı savaşçı arasında , ‘Ateş Geçitleri’nde yaşanan eşitsiz savaşın, yaz ayları ile birlikte Silvan, Sur, Cizre ve Silopi’de yaşanan benzerlerine Nusaybin de ekleniyordu.
VİETNAM VE KOBANÊ’Yİ HATIRLATTI
Devlet yetkilileri, Nusaybin’e yığdıkları devasa savaş gücünün verdiği güven ile Nusaybin’in kısa sürede düşürüleceğini hesaplıyor, “Dümdüz edeceğiz” naraları atıyordu. Ancak hesaplar tutmuyor ve Nusaybin, Vietnam halkının Amerikan ordusuna yaşattığı “Vietnam Sendromu”ndan sonra Türk devlet güçlerine karşı “Nusaybin Sendromu”nu hissettiriyordu. Olup bitenler, Kobanê’ye “Bir haftada bitiririz” hesabı ile geldikten sonra binlerce kayıp vererek “Kobanê Sendromu”na yakalanan ve aylar sonra büyük bir yenilgi ile Kobanê’den kaçan DAİŞ çetelerinin düştüğü durumu da hatırlattı.
“NUSAYBİN SENDROMU” BAŞLIYOR
Hendek ve barikatların bulunduğu Devrim, 8 Mart, Yeşilkent, Barış, Selahattin Eyyubi ve Yeni Turan mahallelerinde her operasyon girişiminde kayıplar vermeye başlayan devlet güçleri için operasyonların ikinci haftasından itibaren “Nusaybin Sendromu” baş gösteriyor. Türkiye’deki bazı köşe yazarlarının köşelerinde yayımladıkları, Nusaybin’de bulunan JÖH-PÖH elemanlarının gönderdiği mektuplar Nusaybin’de devlet güçlerinin büyük bir çaresizlik yaşadığını ve panik içerisinde olduklarını gösteriyordu. Operasyonlara gitmek istemeyen birçok asker ve polis kendilerine destek gönderilmediğini ve çok kötü durumda olduklarını öne sürüyordu.
KOMUTA KADEMESİ DEVRE DIŞI KALDI
Nisan ayının ilk haftası geride kalırken Nusaybin’de aralarında binbaşı, özel harekat şube müdürü, astsubay ve yüzbaşı rütbesinde bulunan çok sayıda polis-asker öldürülürken, Nusaybin’de devlet güçlerini koordine eden komuta kademesinin de tümden devre dışı bırakıldığı bilgileri medyaya yansımaya başlıyordu.
Devre dışı bırakılan ve öldürülen komuta kademesi içerisinde Amed’in Sur ilçesinde yürütülen saldırıları koordine eden binbaşı Ahmet Kahraman’ın da bulunduğu belirtildi.
YETKİLER ASKERE DEVREDİLDİ
Tarihler artık 7 Nisan’ı gösterdiğinde Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Gerekirse binaların tümden yıkılması yoluna gidilebilir” açıklaması geliyor. Bu açıklamanın ardından 9 Nisan’da hükümetin kararı ile yönetim askere devredilirken, devlet güçleri mahallelerden tümden çekilerek, 200 binanın bombalanarak imha edilmesi için Nusaybin’i tank ve top atışları ile vurmaya başlıyor.
Eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Radovan Karadzic’in Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde mahkum edilme gerekçeleri arasında yer alan, “kentlerin ve sivil yerleşim alanlarının uzaktan bombalanması” yöntemine başvuran Türk devlet güçleri bu tarihten sonra Nusaybin’i ağır tank ve obüslerle yakıp yıkıyor.
GENELKURMAY BAŞKANI OPERASYON BÖLGESİNDE
Devlet güçlerinin ilçeden çekilerek uzaktan bombardımana başlamaları da asker-polis kayıplarını önlemezken, yaşanan başarısızlık karşısında Türk Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Mardin’e gelerek yaşanan başarısızlığı önlemeye çalışıyor.
UÇAKLAR DEVREYE GİRİYOR
Nusaybin’de kullanılan üstün savaş tekniği, sayısal üstünlük ve her türlü takti değişikliğe rağmen mahallelere giremeyen ve kayıplarını önleyemeyen devlet güçleri, 13 Mayıs’ta uçaklardan ilçeyi bombalamaya başladı. Genelkurmay, uçakların bombardıman yaptığını yalanlansa da bölgede bulunan kaynaklar ve görüntüler bunu doğruluyordu.
NUSAYBİN, HÜKÜMET DEVİRİYOR
Nusaybin’de devlet güçlerinin yaşadığı başarısızlık ve tüm çabalarına rağmen gizlenemeyen kayıplar, AKP’nin Ahmet Davutoğlu başbakanlığında 64. hükümetinin devrilmesine yol açıyor. Davutoğlu hükümetinin öz yönetim alanlarında yürütülen savaşta herhangi bir başarı elde edememesi ve Nusaybin’de yaşanan bozgun, Saray tarafından görevden alınması ile sonuçlanıyor.
YPS AÇIKLAMASI
Savaş uçakları, tank, top ve ağır silahlara karşı iki buçuk ay boyunca savaşan YPS güçleri öz yönetim direnişinin 72. gününde “Devlet güçlerinin pervasız bir biçimde her tarafı yerle bir ettiği bu koşullarda direniş güçlerinin pozisyon değiştirmesi gerekli görülmüştür” şeklinde bir açıklama ile güçlerini Nusaybin’den çektiğini duyurdu.
BİLANÇO GİZLENİYOR
Nusaybin’de “sokağa çıkma yasağı” ve saldırılarda devlet güçlerinin kayıpları yüzlerle ifade edilirken, yaralanan asker-polis sayısının da beşyüzün üzerinde olduğu ifade ediliyor. Devlet güçleri her ne kadar kayıp ve yaralılarını az sayıda göstermeye çalışsa da, hastane ve hava alanlarından gelen bilgiler gerçeğin öyle olmadığını, çok sayıda cenazenin hastanelerden alınarak Mardin Havaalanı’na gelen uçaklarla gizlice memleketlerine götürüldüğü yönünde oluyor. Devlet yetkilileri öldürülen asker-polis sayısını 68 olarak açıklarken, yaralı sayısını da 384 olarak veriyor. Aynı yetkililer yaşamını yitiren YPS’li sayısını ise 438 olarak ifade ederken, bu kadar cenazenin nerede olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama yapamıyor.
KAZANAN; NUSAYBİN HALKI VE ÖZ YÖNETİM TERCİHİ
Nusaybin’de geride kalan 74 günde hem içeride kalan, hem de evlerini terk etmek zorunda kalan Nusaybin halkı her an öz yönetim tercihlerinin arkasında olduklarını vurguladı. Evlerinden çıkmak zorunda kalan binlerce kişi ilçeye yakın bölgelere yerleşti; Nusaybin’in etrafında kenetlendi. “Sokağa çıkma yasağı” ve saldırıların bitmesi ile tekrar Nusaybin’e döneceklerini belirten Nusaybinliler, öz yönetim inşasını sürdüreceklerini söylüyor.
Aylardır devam eden ve son iki buçuk ayı devasa bir ordu, hava ve kara gücü eşliğinde yürütülen saldırılar karşısında direnen Nusaybin, binaları yerle bir edilmiş olsa da direniş ruhu dimdik ayakta ve öz yönetim zaferini ilan etmiş durumda.