PAJK’lı tutsaklar Leyla Güven ve açlık grevlerine ilişkin mektup gönderdiler.
AMED– Diyarbakır E Tipi Kapalı Kadın Cezaevi’nde bulunan PAJK’lı tutsaklar Leyla Güven ve açlık grevlerine ilişkin mektup göndererek, “Ne televizyon başında hayıflanmayı ne evlerde okullarda hiçbir şey yokmuş gibi sessizce yaşanmasını kabul etmiyoruz. Artık bulunduğumuz her yeri direniş alanı yapma zamanıdır” diyerek, herkese sessiz kalmama çağrısında bulunuldu.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in 8 Kasım 2018’de Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin sonlandırılması amacıyla başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 122’nci gününde devam ediyor. Leyla’nın eyleme başlaması ile birlikte yüzlerce tutsak da aynı taleple bedenini açlığa yatırdı. Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kibriye Evren, Hilal Ölmez ve Evin Kaya 84, Kandıra T Tipi Cezaevi’nde bulunan Sebahat Tuncel ve Selma Irmak 59, Nasır Yağız 109, Strasbourg 83, HDP’li Dersim Dağ ise 7 gündür açlık grevi eyleminde. 1 Mart itibariyle de cezaevlerinde bulunan binlerce tutsak daha açlık grevi eylemine girdi.
Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde bulunan PAJK’lı tutsaklar açlık grevi eylemine ilişkin mektup kaleme aldı.
Gönderdikleri mektup şu şekilde:
‘Bu türkü Önder Apo’yu anlatıyor.’
“Şu an içinde bulunduğumuz mekânın kendisi en büyük zulümlerin ve katmerli direnişlerin şahididir. 14 Temmuz büyük ölüm orucu direnişiyle faşizmi titreten Amed zindanı bugün yine kuşandığı direnişle Leyla Güven’in orkestra şefliğinde en değme özgürlük türkülerini haykırıyor. Bu türkü özgür insanı anlatıyor. İnsanlığı, geleceği, umudu anlatıyor. Yani bu türkü Önder Apo’yu anlatıyor. 79 gün boyunca direnişini bu zindanda sürdüren Leyla Güven aynı inanç ve kararlılıkla bugün dışarıda bizlere güç ve moral kaynağı olmaya devam ediyor.
‘Hiçbir güç bizi özgürlük güneşimizden koparamaz.’
Bizler de Amed E Tipi zindanında bulunan PAJK’lı tutsaklar olarak Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve bir alev topu misali giderek büyüyen bu kutsal direnişle sesimizi İmralı sularına katıp özgür insana ulaştırıyoruz. Önder Apo’nun felsefesi ile kendini tanıyan ve kadın mücadelesini büyüten bizler diyoruz ki hiçbir güç bizi özgürlük güneşimizden koparamaz. Önderliğimiz bizi biz yapan değerimiz, yaşam veren nefesimizdir. Son yüzyılın en özgür insanına uygulanan bu tecrit politikasını kırmak faşizmin korku duvarlarını yıkmak için Leyla Güven öncülüğünde başlayan direnişe bizlerde PAJK’lı tutsaklar olarak dahil olduk…
‘3 yoldaşımız kararlılıkla direnişlerini devam ettiriyor’
84 gündür 3 yoldaşımızın kararlılıkla sürdürdükleri eyleme 1 Mart itibari ile 9 kadın tutsak olarak katılıp direnişimizi büyüttük. Önderliğimiz üzerinde ki tecrit kalkmadan, aile ve avukat görüşleri sistemli bir hale kavuşmadan bedeli ne olursa olsun eylemimizi büyük bir irade ile sürdüreceğiz. Tüm halkımıza, kadınlarımıza, gençlere çağrımızdır; Kürdistan halkı tecride, yıkıma, katliamlara sessiz kalamaz. Sessizlik ölüm halidir.
‘Önder Apo ile buluşmamız kaçınılmazdır ve çok yakındır.’
Sessiz kalan herkesi vicdanının sesine kulak vermeye çağırıyoruz. Önderliğimize yönelik uygulanan bu tecrit karşısında bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmamıştır. Bilinmelidir ki şu an zindanlarda binlerce anne, baba, kardeş, çocuk özgür önderlik ile özgür Kürdistan’da buluşma umudu ve inancıyla direniyor. Ne televizyon başında hayıflanmayı ne evlerde okullarda hiçbir şey yokmuş gibi sessizce yaşanmasını kabul etmiyoruz. Artık bulunduğumuz her yeri direniş alanı yapma zamanıdır. Kadınlar ve gençler üniversitelerde, liselerde, sokakta, iş yerlerinde, örgütlenerek faşizmi titretmeli ve zindan direnişçilerine ses olmalıdır. Gün Önderliğimiz etrafında Mehmet Tunçların, Asya Yüksellerin bilinciyle direniş halkası olma günüdür. Bizler zindanlarda, sizler sokaklarda direndiğimiz sürece Önder Apo ile buluşmamız kaçınılmazdır ve çok yakındır.”