Kendini doğru tanımlamayan, yeterli biçimde örgütleyerek pratiğe geçiremeyen bir gençliğin devrime öncülük etmesi ya da öncü konumda devrim yapması, devrimde zaferi yaratması kuşkusuz ki mümkün olmayacaktır.
HABER MERKEZİ – Apoculuk bir aydın gençlik hareketi olarak doğup gelişmiştir. Önder Apo bir gençlik önderliği olarak oluşmuş ve şekillenmiştir. Bu temelde doğuş yapmış ve harekete geçmiştir. Kendisini gençlik ruhuyla, bilinciyle, coşkusuyla, heyecanıyla, saflığı ve temizliğiyle şekillendirmiştir. Apocu gruplaşma bir gençlik hareketi, gençlik çıkışı, gençlik örgütlülüğü olarak var olmuştur. Kendisi tarih olmuş bir direniş hareketidir. İlk başta Ankara’da yükseköğrenim gençliğine dayalı olarak şekillenen bir aydın gençlik, ideolojik gruplaşması olmuş, ardından Bakurê Kürdistan’ın kentlerinde bir gençlik hareketi haline gelmiştir. En başta öğrenci gençlik olmak üzere işçi, işsiz ve çalışan gençliğe dayalı bir devrimci grup şekillenmesi olarak ortaya çıkmıştır. İlk adlandırması ve kendini ilk kimliğe kavuşturuşu da Kürdistan Devrimci Gençlik Birliği şeklindedir. 70’lerin 12 Mart faşist darbesine karşı özellikle yükseköğrenim gençliğinin DEV-GENÇ içerisindeki büyük direnişi, 70’lerin ikinci yarısında Kürdistan’a devrimci gençlik hareketi olarak yansıtılmış ve ifadeye kavuşturulmuştur.
DEV-GENÇ ruhu Kürdistan devrimci gençliğini, onun örgütlülüğünü, bilincini ve iradesini şekillendirmiştir. DEV-GENÇ?ten DEM-GENÇ’e gelen 45 yıllık bir mücadele tarihi vardır. DEV-GENÇ’in emperyalizme, faşizme, gericiliğe, sömürgeciliğe, her türlü baskı ve sömürüye karşı Deniz Gezmişlerde, Mahir Çayanlarda, İbrahim Kaypakkayalarda dile gelen çıkarsız fedai devrimci ruhu Önder Apo öncülüğündeki Kürdistan devrimci gençliğinin bilinç ve örgüt haline gelmesine yol göstermiş ve öncülük etmiştir. Böylece Önderlik çıkışımız 12 Mart darbesine karşı direnen önderlerin katledilmesi ardından, onların anılarını yaşatma ve sahip çıkma iradesi, cesaret ve fedakârlığı olarak şekillenmiştir. Bu Önderliksel çıkış da kendisini bir gençlik hareketi olarak ortaya koymuştur. Bugün Kürdistan Özgürlük Devrimi?ne ruh veren, ölçü kazandıran devrimci öncülük, devrimci yaşam bir bütünüyle aydın gençlik ruhunun, mücadelesinin, amaçlarının, ilke ve ölçülerinin bilinçli ve örgütlü bir şekilde ifadeye kavuşturulmasıdır.
Devrimci Gençlik Birliği, halkı bilinçlendirip harekete geçirecek bir örgütlülüğe ulaştığında, propaganda ve eğitimden öte siyasi ve askeri mücadele yürütebilir hale geldiğinde, kendisini PKK olarak adlandırmış, kimliğini PKK biçiminde bir parti kimliği olarak ortaya koymuştur. Böylece kimliğini amaca daha uygun, toplumu daha çok kapsayan, her türlü mücadele yürütmeye muktedir bir kimlik haline getirmiştir. Kuşkusuz PKK’nin temelinde devrimci gençlik bilinci ve örgütlülüğü vardır ve her zaman parti hareketimizin motor gücü, onun gençlik hareketi olma, daha somut olarak da gençliği örgütleme ve harekete geçirme, ona dayanma gerçeği olmuştur. Parti kendisini örgütlemeyi hedeflediğinde ilk yöneldiği ve özgün olarak örgütlemeyi ön gördüğü alan kuşkusuz gençlik alanı olmuştur. 79 başında parti olarak kendini örgütlemeye çalışırken, 79 sonu 80 başında partinin motor gücü olacak şekilde bir gençlik örgütlülüğü yaratmayı temel ve vazgeçilmez bir görev olarak görmüştür. Bu süreç 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesiyle durdurulmak istenmiştir.
12 Eylül faşizmine karşı bir gençlik hareketi olarak şekillenen ve kendini devrimci parti olarak isimlendiren özgürlük hareketimiz, bu kez gerillalaşmayı ve gerilla örgütlülüğü temelinde bir direniş hareketi olarak kendini şekillendirmeyi öngörmüştür. Gençlik öncülüğü olarak doğan hareketimiz 12 Eylül faşizmine karşı direnişte kendini bir gerilla öncülüğü halinde şekillendirmeyi esas almıştır. Partiyi, halkı ve toplumun bütün kesimlerini böyle bir direniş çizgisi içerisinde ve ona hizmet edecek şekilde örgütlemeyi ön görmüş ve gerçekleştirmeye çalışmıştır. Böylece gerilla, gençlik hareketimizin, parti olarak kendini isimlendiren devrimci hareketimizin motor gücünün, 12 Eylül faşizmi karşısındaki yeni örgütlenme tarzı, mücadele biçimi, yeni kimliği olarak ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan gerillada kendini ifadeye kavuşturan Kürdistan gençliğinin faşizme ve sömürgeciliğe karşı fedai çizgisindeki direnişi olmuştur. Gerilla böyle bir kimliği, ilkeyi, ölçüyü ifade etmiştir.
Gençlik alanı, faşizme karşı gerilla hamlesinin geliştirildiği, ulusal halk direniş cephesinin örgütlendirilmesi gerektiği bir ortamda, yine 15 Ağustos 1984 Atılımı sonrası 3. Kongre kararları doğrultusunda ilk özgün örgütlendirilen alandır. Kürdistan Yurtsever Devrimci Gençlik Birliği, 1987’den itibaren Avrupa üzerinden yeniden örgütlendirilmeye, başta Bakurê Kürdistan olmak üzere Kürdistan’ın diğer parçalarına taşırılmaya çalışılmış, bu temelde özgürlük devrimine öncülük edecek bilinçli ve örgütlü bir gençlik hareketi yaratılması amaçlanmıştır.
Büyük militanlar yetiştiren, 12 Eylül faşizmine ve onun topyekûn özel savaş konseptine karşı kahramanlık çizgisinde kendini gerilla ve gençlik hareketi olarak en büyük direnişi örgütleyen özgürlük öncülüğümüz yürütmüştür. 90’lı yıllar halk tarihimizin en büyük direniş yıllarıdır. Parti öncülüğümüz, faşist sömürgeciliğin başta gençlik olmak üzere, kadın ve toplumun değişik kesimlerinde ortaya çıkarılan ulusal demokratik bilinçlendirme, özgürlük ve demokrasi istemleri doğrultusundaki örgüt gelişimini imha etmek üzere gündemleştirdiği topyekûn özel savaş saldırısına karşı topyekûn bir halk direnişini gerilla ve gençlik örgütlülüğünü örgütleyip yürütmüştür. Bu dönemin gençlik kimliği, Avrupa’da Kürdistan Yurtsever Devrimci Gençlik Birliği olarak ifadelendirilen gençlik örgütlülüğünün Bakurê Kürdistan’a yansıtılan biçimiyle YCK olarak kendini ortaya koymuştur.
YCK’nin uluslararası komploya karşı Önder Apo’yu koruma ve savunma mücadelesinin en temel dinamiği ve öncü gücü, gerillayla birlikte en vurucu gücü olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Bakurê Kürdistan’da ve yurtdışında, dünyanın dört bir yanında uluslararası komploya karşı geliştirdiği topyekûn direniş komplocuları ürkütmüş, korkutmuş ve komplocuları planladıkları imhayı gerçekleştiremez kılacak bir noktaya götürmüştür. Bu, çok büyük bir mücadeleyi ifade etmektedir. Nasıl ki, Mazlumlar öncülüğünde gelişen büyük zindan direnişi Diyarbakır cezaevi zulmünü yaratan 12 Eylül faşist cuntacılarına diz çöktürmüş, başarısızlıklarını itiraf ettirmişse, uluslararası komploya karşı gerilla ve YCK direnişi de komploculara başarısız olduklarını itiraf ettirecek kadar etkide bulunmuştur. Komployu düzenleyenler, tepki bekliyorduk ama bu kadarını da değil? diyerek bu gerçekliği itiraf etmek zorunda kalmışlardır.
Komploya karşı mücadelede yeni zihniyet, yeni ideolojik-politik çizgi ve örgütsel sistem oluşturma zorluklarla, dalgalı biçimde, parçalı olarak gerçekleşmiştir. Bu süreçte en çok zorlanan, üzerinde en çok oynanan, en fazla saptırılmaya ve tersyüz edilmeye çalışılan alanlardan bir tanesi kuşkusuz gençlik alanı olmuştur. Mücadelenin motor gücü ve devrimin öncü gücü olması itibariyle de bu durum anlaşılırdır. Hem değişim ve dönüşüm sürecinde gençlik hareketinin yeniden yapılanması dalgalı olmuş, uzun sürece yayılmış hem de ciddi zorluklar, zihinsel ve pratiksel erime durumları yaşanmıştır.
Birkaç hamle halinde yeniden kimlik bulma savaşımı, komplodan sonra 2004 ve 2005?e kadar Bir Halkı Savunmak kitabıyla Önderliğin tasfiyeciliği tasfiye eden mücadele hamlesine kadar ciddi sorunlar yaşanmıştır. Gençlik cephesinde de birçok aşamadan geçilerek sonunda Komalên Ciwan örgütlenmesine ulaşılmıştır. Yeni paradigma temelinde, Demokratik Konfederalizm çizgisini hayata geçirecek, Kürt sorununu bu temelde Demokratik Özerklik devrimiyle gerçekleştirecek bir mücadelenin öncülüğünü yapacak bir gençlik örgütlülüğü ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır.
Kürdistan parçalarında, yurtdışında ve farklı zeminlerde, bulunduğu yerin koşulları da gözetilerek farklı isimler, kimlikler ortaya çıkarılsa da hepsi merkezi olarak 3. Partileşme Dönemi’mizin Komalên Ciwan örgütlülüğünün parçaları olarak şekillenmektedir. Kürdistan’ın bütün parçalarında böyle bir çaba bulunmaktadır. Bakur’da olduğu kadar Başur’da, Rojava’da, Rojhilat’ta, Avrupa ve diğer alanlarda da bu tarz girişimler oldu. Bakur’daki gelişmeler bütün bunlara öncülük edici ve belirleyici durumdadır. Devrimimizin diyalektiği ve Kürdistan’ın stratejik şekillenmesi gereği bu gerçeklik kendini bu biçimde ortaya koymuştur. Bu çerçevede pratikte gençlere daha çok ulaşmayı sağlayacak, harekete geçirecek örgütlenme tarzı ve örgüt biçimi aranmaktadır. Legal ya da illegal imkânlar gözden geçirilmekte ve değerlendirilmektedir. Bu temelde birçok örgütsel adım atılmıştır. Her alana uygun gençlik örgütlenmesi yapılmaya çalışılmıştır. Aslında bu süreçte epeyce dağınık ve parçalı bir durum da açığa çıkmıştır. Yeni çizgiyi anlama ve yaratıcı tarzdaki iradi zayıflıklar bunlara yol açmıştır. Bir taraf bu zayıflıklardan doğan parçalılıktır. Diğer taraf ise içinde bulunulan mücadelenin zenginliği gereğidir. Düz, dogmatik, kalıpçı bir yaklaşımla bu iş yürümemektedir. Yaratıcı olmak ve zemini doğru tanımak, o zeminde başarıyla mücadele yürütmenin örgütsel tarzını bulabilmek gerekir. Bu da çok yönlü olmayı, yaratıcı yaklaşmayı gerektirmektedir.
Bütün bunların içerisinde ortaya çıkmış birçok gençlik çalışması bulunmaktadır. Örgütsel isimden mücadele tarzına kadar legal ya da illegal koşulları da değerlendirme temelinde birçok çalışma yürütülmektedir. Bütün bunlar şimdi DEM-GENÇ’le yeni bir ortak çatıya kavuşturulmuştur. 15 yıllık bu değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma sürecinin Bakurê Kürdistan’da ulaştığı yeni düzey DEM-GENÇ örgütlülüğüdür. Demokratik Özerklik Devrimi’ni doğru bir biçimde yürütecek gençlik öncülüğünü geliştirme arayışının bir sonucu olarak gerçekleşmektedir. Devrimimizin en derin ve kapsamlı geliştiği Bakurê Kürdistan alanındaki başarılı somutlaşma çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu bir arayış ve çabadır. Önder Apo’nun uyarıları ve görüşleri temelinde gerçekleşmektedir. Bu biçimde gençlik örgütlülüğündeki zayıflık ve parçalılık, Demokratik Özerklik Devrimi’nde zayıf kalan gençlik örgütlülüğünün yeterli hale getirilmesi sağlanmak istenmektedir.
DEM-GENÇ’in rolü ve fonksiyonu bu tarzda gündeme gelmiştir, kuruluşu da bu biçimde gerçekleşmektedir. Hem büyük bir potansiyel vardır ve o potansiyeli güçlü biçimde bilince ve örgütlülüğe kavuşturmak gerekmektedir, hem de var olan yetersizlik, parçalılık ve zayıflığı doğru bir anlayış ve pratikle aşmak gerekmektedir. Kendini doğru tanımlamayan, yeterli biçimde örgütleyerek pratiğe geçiremeyen bir gençliğin devrime öncülük etmesi ya da öncü konumda devrim yapması, devrimde zaferi yaratması kuşkusuz ki mümkün olmayacaktır. Önder Apo bu durumu devrim yapmaktan korkmak olarak tanımlamıştır. Sorunu dar bir korku ve cesaret sorunu olarak da ortaya koymamak gerekir. Anlayış, irade, tarz sorunu olarak da ortaya koymak, devrime yürüyemeyen, devrime cesaret edemeyen duruşların arkasındaki bu anlayışı ve tarzı görüp onu mutlaka düzeltmek gerekmektedir.
Şimdi gençlik hareketinin DEM-GENÇ’in Önderlik çizgisinde kendini düzeltip doğruya çekme ve devrimde zaferi yaratma temelinde bir yeniden yapılanmayı gerçekleştirme hareketi olarak ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı böyle bir kuruluşa ihtiyaç olmuştur. Buna göre kendini planlamış, program ve ilkelerini bu temelde oluşturmuştur. Dönem görevlerini de bu çerçevede omuzladığı ortadadır. Bunun düşünsel yoğunluğu ve tartışması vardır. Bunu gerçekleştirecek gücü, enerjisi, iradesi, coşkusu ve heyecanı da vardır. Bunların hepsi halkımızın yürüttüğü mücadelenin ortaya çıkardığı mücadele temelinde en yüksek boyuttadır. Aslında zirveyi temsil etmektedir. Faşizmin, gericiliğin ve sömürgeciliğin yüreğine korku salmaktadır. Böyle bir gençlikle nasıl başa çıkacaklarını büyük bir kaygı içerisinde sabah akşam tartışmaktadırlar.
DEM-GENÇ’i böyle tanımlamak, anlamak ve böyle bir temelde yapılandırırken güncel görevlerini de doğru ortaya koymak gerekir. Kuşkusuz bu 1970’lerin DEV-GENÇ’i değildir. Kuşkusuz bu 1970 sonunun Kürdistan Devrimci Gençlik Birliği değildir. 1980’lerin Kürdistan Yurtsever Devrimci Gençlik Birliği olmadığı gibi 1990’ların YCK’si de değildir. 2000’den sonra çok dalgalı biçimde yaşanan ve birçok isimle ortaya konan örgütsel arayışlar da değildir. Onlardan çıkan dersler ve geçen dönem mücadelelerinin ortaya çıkardığı birikim üzerinden devrime yürüyen, Kürdistan Özgürlük Devrimi?ni zafere taşımaya çalışan bir sürecin öncü gücünün, gençliğinin toplumsal örgütlülüğüdür. Dolayısıyla zafere yürüyen bir devrimin öncülüğünün örgüte kavuşması, kendini bilinçli ve örgütlü bir biçimde zafer kazanma çizgisinde ortaya koymasıdır. Dönem iyi kavranmalı, DEM-GENÇ’in hangi dönemin örgütsel kimliği olduğu iyi bilinmelidir. Bu anlamda DEM-GENÇ’in hangi görev ve sorumluluklarla yüklü olduğu doğru görülmelidir. Hem süreç açısından başarması gereken tarihi görevleri, Demokratik Özerklik Devrimi’ni demokratik özyönetimler temelinde büyük bir direniş mücadelesi içerisinde gerçekleştirme, hem de bunun temeli olarak savaşan halk gerçekliğini, tüm boyutları üzerinde demokratik ulus inşasını sağlayacak şekilde pratikleştirme görevi vardır.
Bu temelde bir de bununla çelişen, zihniyet ve pratikte hata ve eksiklik biçimde ifadelendirdiğimiz yanları düzeltme, değiştirme-dönüştürme, yeniden yapılandırma görev ve sorumlulukları vardır. Yoksa her şey iyi, sadece yeni bir isim takıyoruz şeklinde bir değişim değildir. Öyle yaklaşılırsa DEM-GENÇ doğru anlaşılmayacak ve daha baştan zaferden alıkonulacaktır.
Bu örgütlenme iki temel ihtiyaçtan doğmaktadır. Birincisi, düzeltilmesi gereken hata ve eksiklikler bulunmaktadır. İkincisi, bir devrim yaşanmakta ve hareketimiz tarihi bir zafer hamlesi içerisinde, bunu gerçekleştirecek bir örgütlü öncülüğe ihtiyaç duymaktadır. Gençlik öncülüğünün bunu başaracak bir örgütlü güce ulaşması gerekir. İşte DEM-GENÇ bu ikisini yapmakla yükümlüdür. Kendisini örgütleyerek büyük bir devrim öncüsü ve bütün görevleri başarıyla yapan örgütsel güç haline getirmesi gerekmektedir. Bunu başarabilmesi için de var olan durumuna eleştirel-özeleştirel yaklaşması, hata ve eksiklikleri zihniyette, ideolojik-politik çizgide, örgütsel sistemde gidermesi, mücadele taktik ve tarzındaki yetersizlikleri aşması, köklü bir düzeltmeyi gerçekleştirmesi temel bir yükümlülüktür. Özellikle de gençlik hareketinde var olan darlığı ve parçalılığı gidermek gerekmektedir. Genel hareketten, dahası toplumdan kopukluğunu gidermelidir. En büyük zaaf kendini burada ortaya koymaktadır. Bunun giderilmesi için başa dönmek gerekmektedir.