HABER MERKEZİ
Yeni bir Newroz yılına daha giriyoruz. Her yıl dönümünde olduğu gibi, bu yıl da özüne, ruhuna uygun olarak karşılanacak. Ancak bu karşılama yine her yıl dönümünde olduğu gibi, kendinden bir şeyler katarak tarihe mal olacaktır. Çünkü başlanılan “Yeni Gün”e, her zamanki gibi değil yeni bir başlangıç yapılarak girilmesi anlamına gelen temel özelliği bunun böyle olmasını gerekli kılmaktadır. Tarihte olduğu gibi, günümüzde de bu temel özellik geçerliliğini korumakta ve böyle kalmaya devam edecektir.
Mitolojik anlatıma göre, Zalim Dehak’ın zulmüne karşı başkaldırının zaferle taçlandırılmasını ifade eden Newroz, aynı zaman da doğanın yaşama durduğu, kendini yenilediği günün de adı olmaktadır. O nedenledir ki Newroz, bir başka yönüyle; toplum ve doğanın kendini yenilediği “yeniden doğuş” anlamına gelmektedir.
Kürdistan toplumu için bu gerçeklik kendini en somut ifadeyle; köleleştirilmeye karşı direniş ve yurt tutmayı ifade etmektedir. Aslında bu Kürdistan halk gerçekliğinin kendisi olmaktadır. Bu anlamda, Kürdistan toplumu için, Newroz Halkı tanımında bulunmak gerekmektedir.
Böyle bir nitelendirmede bulunmak doğru ve yerindedir. Çünkü Köleci Asur İmparatorluğunun yıkılması, Kürdistan halkının; o güne kadar yaşadığı günlerden daha farklı olarak yeni doğan bir günde; direnerek özgürlüğü yaşamaya başlaması anlamına gelmektedir. Kürdistan toplumunu, uğradığı zulüm ve soykırımlara rağmen ayakta tutan da bu gerçekliktir.
Kürdistan toplumu binlerce yıl yabancı egemenlik altında kalmış, ülkesini işgal etmek isteyen güçlerin saldırılarına ve savaşlarına tanık olmuştur. Hatta denilebilir ki, bu saldırı ve savaşların en fazla acısını yaşayan bir halktır. Fakat böyle bir gerçekliğe rağmen bugüne kadar varlığını korumasını bilmiştir. Ona bu direnişçiliği kazandıran ise Newroz’un ifade ettiği anlam ve onu temsil eden ruhu olmuştur.
Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Hareketi de çıkışını böyle bir mirasın devralınması olarak değerlendirmiş ve kendini “Çağdaş Med Hareketi” olarak tanımlamıştır. Atmış olduğu tarihsel adımlarda hep bu gerçekliği kendine esas almıştır. Mazlum Doğan eylemini böyle bir günde gerçekleştirmiş, 12 Eylül sömürgeci askeri faşist diktatörlüğüne karşı direnişin fitilini ateşlemiştir. Eniya Rızgariya Neteweyi Kürdistan (ERNK)’in ilanı böyle bir günde gerçekleşmiştir. Yine Amed Meydanında doğrudan demokrasi kuralları işletilerek Komala Civaka Kürdistan(KCK)’in ilanı ve Önder Apo’nun “Reber” olarak kabulü böyle bir günde yaşanmıştır. 2013 yılında resmi olarak başlatılan “diyalog süreci” de böyle bir günde başlamıştır. Bugünde bu geleneğe ve ruha bağlı yeni başlangıçlar yapılmaya devam etmektedir.
2019 yılının Newroz’u böyle bir gerçeklik ve ruhla karşılanmaktadır. Rojava ve Kuzey Doğu Suriye diye adlandırılan coğrafyada bugün tüm dünya insanlığının başına bela haline getirilmiş olan DAİŞ’e karşı bir avuç düşman ve işbirlikçi dışında herkesin saygısı ve desteğini alan bir mücadelenin sahibi haline gelinmiştir. Nasıl Köleci Asur İmparatorluğunun yıkılması o günün Dünya’sın da, Ortadoğu’sun da yeni bir başlangıç anlamına gelmişse, bugün DAİŞ’e karşı yürütülen savaşta önemli kazanımların sahibi haline gelinerek, sonuca yaklaşılmış olması böyle bir anlam ifade etmektedir.
Kuşkusuz Köleci Asur İmparatorluğu ile DAİŞ arasında ciddi farklılıklar var. Ancak böyle olsa da, ortak yanlarının olduğu gerçeği görülebilmelidir. Asur İmparatorluğu o günün koşullarında insanlığın başına bir devlet olarak bela olmuştu. DAİŞ’de günümüzün “Asur İmparatorluğunun” mirasçılarının bir yaratımı olarak Ortadoğu’ya salınmış ve oradan da tüm dünya insanlığının başına bela edilmiştir.
Şimdi Kürdistan halkı, kardeş Arap halkı ve destekleyenleriyle birlikte tüm insanlığın başına bela haline getirilmiş olan DAİŞ’e karşı zaferinin ön günün de yeni bir Newroz’u karşılamaktadır. Sadece bununla da sınırlı kalmamaktadır. DAİŞ’in yaratımının en temel aktörlerinden Zalim Dehak’ın bugün türevlerinden olan R.T. Erdoğan ve Devlet Bahçeli ikilisinin başında olduğu soykırımcı faşist TC devletine karşı neredeyse Kürdistan’ın dört parçasında büyük bir savaş içerisinde bulunmaktadır.
Bu savaş yaşamın her alanında Kürtlerin yaşadığı tüm coğrafyalarda farklı biçimlerde sürmektedir. Önder Apo’nun mutlak tecrit altında tutulmasına karşı gerçekleştirilen Süresiz Açlık Grevi Direnişleri (SAGD) de bu mücadelenin bir parçasıdır. 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşecek olan Yerel Seçimleri de böyle bir gerçekliğin içerisinde yerini almaktadır.
Kürdistan halkı ve dostları 2019 yılının Newroz’nu böyle bir gerçeklik ile karşılanmaktadır. Zalim Dehak’a karşı mücadele de kendi içerisinde zorluklar taşımıştı. Ama mücadele ile bu zorluklar aşılarak köleleşmenin önü alınmış ve yeni bir tarih yazılmıştı. Bugünde günümüzün Dehaklarına karşı mücadelede zorlanmalar olacak, güçlüklerle karşılaşılacaktır. Fakat büyük bedeller ödeme pahasına da olsa bunlar aşılacak, Newroz’la yazılmaya başlanan tarihin kesintiye uğratılmasına asla müsaade edilmeyecektir.
2019 Newroz’u bu anlamda önemli bir gösterge olacaktır. O nedenledir ki, 2019 Newroz’una bu gerçekliğin bilinci ile yaklaşılmalı ve 21 Mart günü Amed Newroz meydanı önceki yıllara oranla çok daha yoğun bir katılımla doldurulmalı, günümüzün zalim Dehaklarına ağızlarının payı verilmelidir. 2019 Newroz’un ön günün de şahadete ulaşan Süresiz Açlık Grevinin Zindanlardaki direnişçilerinden Zülküf Gezen’in anısına bu temel de sahip çıkılabilmelidir.
Newroz Pirozbe!
Cemal Şerik