Kürdistan’da devrimin öğretmeni: Celal Hoca

PKK’ye bağlılığın simgesi ve ilk kadrolarından olan Celal Hoca kod isimli PKK/MK Yedek Üyesi Ramazan Kaplan, Kürt halkının ve Kürdistan’ın özgürlüğünün Özgürlük Hareketi’nden geçtiğine inanır…

HABER MERKEZİ

Kürdistan devriminin öğretmenlerinden Ramazan Kaplan (Celal Hoca), direnişin de efsane kahramanlarından biri olur.

Onurlu ve çileli bir devrimci yaşamın adı olan Ramazan Kaplan, 1956 yılında Amed’in Çınar ilçesinde dünyaya gelir. İlkokulu Bismil’de, Öğretmen Okulunu Ergani’de okuyan Ramazan Kaplan, Amed’de de Eğitim Ensitüsü’ne devam eder.

Emekçi bir ailedendir. Ailesinin geçimine katkıda bulunma sorumluluğu duyarak birçok işte çalışan Ramazan Kaplan, kendi yaşamını kaleme aldığı günlüğünde, Kürt Özgürlük Hareketi’ne katılmadan önceki çileli ve zorlu yaşamını şu sözlerle kaleme alır: “Kan davasından 1960’ta babam, on yıl sonra da ailemize bakan amcam öldürülünce kalabalık olan ailenin bakımı bana ve ağabeyime düştü. Ağabeyim şofördü, devamlı işi yoktu. Çok zorluk çekiyorduk. 1967-69’da kahvelerde çalıştım. Yevmiyem beş liraydı, hiç yetmiyordu; bu nedenle yazları tuğla ocaklarında çalışmaya başladım. 1969-78 arasında, dokuz yıl bu işte çalıştım, ilk başladığımda beş-buçuk lira ücret alıyordum. Son bıraktığımda da iki yüz lira yevmiye alıyordum… 1976’da öğretmen oldum. 1976-78’de Savur’un Bernist (Bağlıca) köyünde öğretmenlik yaptım. Fakat polislerce aranarak açığa alındım…”

‘1977 YILINDA PKK İLE TANIŞTIM’

Devrimciliğin hâkim olduğu 1970 yıllarda Ramazan Kaplan, DDKD ile devrimci yaşamına başlar. Daha sonrasında “Kawacılar” ile ilişkilenen Kaplan, daha ilk günden devrimciliği eylemle bütünleştirerek, işçiler, öğrenciler ve köylüler arasında önder olarak kabul edilir. Önderliği tamamen mücadele, emek, inanç ve yetkinliğe dayandıran Ramazan Kaplan, Kürt devrimciliğinin ve Kürt halkının özgürlüğünün bu örgütlerle gerçekleşmeyeceğinin farkına varır ve 1970’li yılların sonlarında dağ gibi büyüyen, “Apocu grup” olarak adlandırılan Kürt Özgürlük Hareketi ile tanışarak Amed’deki örgütsel, eylemsel ve kitlesel hareketlerin öncülüğünü yapar.

KİTLE EYLEMLERİNİN ÖNÜNDE

Sıkıyönetim ilanıyla beraber 1979 yılında Adıyaman’a geçen Ramazan Kaplan’ın en belirgin özelliği halk önderi oluşunu kitle eylemlerinin en önünde yer alarak ispatlamasıydı. İşte böylesi yoğun bir kitle faaliyetleri ve eylemliliği içinde biçimlenen Ramazan Kaplan, aynı zamanda militanlığını, askeri eylemciliğini ve örgütlülüğünü ise Kürdistan’da ki feodal-komprador güçlere karşı verdiği eylemleri ile sergiler. PKK hareketinin Siverek’te Bucak aşiretine karşı verdiği amansız direnişin Adıyaman’daki sürdürücüsü olur.

12 EYLÜL DARBESİ’YLE LÜBNAN’A GEÇİŞ

12 Eylül 1980’deki faşist askeri darbenin ardından Lübnan’a geçen Ramazan Kaplan, 1980-82 yılları arasında “kadro eğitim çalışmalarına” aktif bir şekilde katılır. PKK’nin 1. Konferansı ve 2. Kongresine delege olarak katılan Kaplan, Kürt Özgürlük Hareketi’nin Lübnan ve Rojava Kürdistan’daki kitleleri arasında çalışma yürütür.

BİRÇOK ARAŞTIRMA VE MAKALE YAZAR

Komple bir devrimci olan Celal Hoca, daha ilk günden taşıdığı araştırma özelliklerini geliştirir. Kendini Kürdistan devriminin temel fiziki gücü olan köylülüğün örgütlendirme sorunlarına adar. Kürt tarihi ve devrimi üzerine araştırmalar, makaleler yazarak, köylülerin örgütlenmesi üzerine çalışma taslakları oluşturur.

Araştırmacılığı ve çalışkanlığı, kitlelerle kaynaşma özelliğini, eylemciliğini yaşamı boyunca kendinde bütünleştirir. PKK’nin 2. Kongresinin ardından bir grup gerilla ile 1982 yılının sonbaharında Güney Kürdistan’a geçer. 1983 yılında PKK Merkez Komite Üyesi Mehmet Karasungur ile birlikte Doğu ve Güney Kürdistan’da çalışma yürüterek Kürt halkında ulusal birlik duygularının gelişmesinde büyük katkılar sağlar.

BİTLİS-ŞİRVAN’DA SİLAHLI MÜCADELEYİ BAŞLATIR

Celal Hoca, 1984 Mayısı’nda kalabalık bir kadro grubuyla Bitlis-Şirvan bölgesine geçer. Bu bölgenin hazırlık komitesi sekreteri olur. 15 Ağustos 1984 tarihinde PKK’nin efsane komutanı Mahsum Korkmaz (Agit) şahsında Eruh’ta atılan ilk kurşunun ardından o ve beraberindeki gerilla grubu da Bitlis-Şirvan bölgesinde “silahlı mücadeleyi” başlatırlar. Bu çerçevede birçok eylem gerçekleştirirler. Gerçekleştirdikleri eylemlerle birlikte PKK’ye karşı bölgede geniş bir sempati oluştururlar.

‘BOŞUNA ÇABA SARF EDİYORSUNUZ; KONUŞMAYACAĞIM!’

1984’teki gerilla atılımının ardından sömürgeci Türk ordusu, Bitlis-Şirvan kırsalında askeri operasyonlara başlar. 1985 yılında küçük bir gerilla grubuna karşı 1000’e yakın ordusu ile Türk devletinin başlattığı operasyonda, Türk ordusuna büyük darbeler vurulur. Bu operasyonda Ali Uğur, M. Sait Yıldırım ve Şah İsmail Bozkuş yaşamını yitirir ve Ramazan Kaplan ise ağır yaralanarak aşırı kan kaybından kaynaklı baygın bir şekilde sömürgeci Türk devletine esir düşer. Çenesinden yaralandığından dolayı konuşamaz ve bir yüzbaşı tarafından verilen kâğıda şunları yazar: “Boşuna çaba sarf ediyorsunuz, direneceğim, tek kelime konuşmayacağım!” 1 Mayıs’ı Türk faşizminin Bitlis’teki “işkence tezgâhlarında”, “ser verip sır vermeyerek” kutlayan Kaplan, PKK’nin savaşçılığını ve Kürt halkının bağımsızlık inancını haykırarak yaşamını yitirir.

İŞÇİ-KÖYLÜ DİRENİŞİNİN ADI

PKK/MK Yedek Üyesi Ramazan Kaplan’ın çileli ve soylu yaşamından çıkarılacak yığınla ders vardır. Kürdistan köylülüğünün anti-sömürgeci mücadelesinin bir öğretmeni olan Kaplan, örgütsel çalışmayı silahlı direnişçilikle birleştiren önder bir militan, engin bir siyasal öngörünün adı, halka, Kürt Özgürlük Devrimine, PKK’ye bağlılığın simgesi ve işçi-köylü direnişinin adı olur.

GÜNLÜĞÜ 30 YAŞINDA

Yaşamını yitirdikten 30 yıl sonra Bitlis-Şirvan bölgesinde gerillacılık yapan bir grup gerilla tarafından günlükleri bulunan Celal Hoca kod isimli Ramazan Kaplan, Bitlis-Şirvan bölgesine gidişinden yaşamını yitirene kadarki tüm yaşamını ve araştırmalarını bu günlükte biriktirir. 30 yıldan sonra günlüğü bulunan Kaplan, bölgede yürüttüğü gerillacılık yaşamını, halkla geliştirdiği ilişkilerini, sohbetlerini, Kürdistan tarihine ve Kürt ulusal bilincinin gelişmesine ilişkin değerlendirmelerini ve PKK/MK Üyesi Mehmet Karasungur ile 1983 tarihinde Güney Kürdistan’da kaldığı dönemde Doğu Kürdistan’dan göç eden Kürt halkının yaşadığı Zewê Kampı’nı kaleme alır.

Bahoz AMED

Sonraki Yazı
Şimdi Oynatılan