AKP iktidarının Kürt düşmanı saldırgan politikası sadece direnişle geriletilebilir, durdurulabilir ve yenilgiye uğratılabilir. Bu açıdan gençliğin Serî Hildê hamlesi tam da bu döneme uygun geliştirilmesi gereken bir hamle olmaktadır.
HABER MERKEZİ
AKP, iktidarını sürdürmeyi Kürt düşmanlığına bağlamış. Kendi tabanıyla Kürt düşmanlarını birleştirdiğinde iktidarda kalacağını hesaplıyor. AKP iktidarı devlet içine girmiştir; devletin önemli kademelerini ele geçirmiştir; ancak hala iktidarını tam pekiştirememiştir. Çünkü demokrasi güçleriyle demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren Kürt halkı bu dinci-milliyetçi iktidara ve kurmak istediği faşist düzene karşı direniyorlar. Bu direniş karşısında Kürt halkına ve demokrasi güçlerine daha fazla saldırılıyor. Bunun için de Kürt düşmanlığını her gün daha fazla tırmandırıyor. Sadece Bakurê Kurdîstan’da değil, Rojava ve Başûrê Kurdîstan’a yönelik de düşmanlık yapmaktadır. Rojava’ya başından beri düşmanlık yapan AKP iktidarı, İran’la birlikte Kerkük ve tartışmalı bölgelerin işgalini sağlamışlardır. Şimdi de Rojava halkının özgür ve demokratik yaşamını engellemek ve Efrîn’i işgal etmek istemektedirler.
AKP iktidarı Kürt düşmanlığı yaptığı gibi herkesin de kendileri gibi Kürt düşmanlığı yapmasını dayatıyor. Avrupa’ya bunu dayatıyor, ABD’ye bunu dayatıyor, Rusya’ya bunu dayatıyor. İlişki kurduğu herkese bunu dayatıyor. Şimdiye kadar düşman gördüğü Esad yönetiminin Rojavayê Kurdîstan için kendisi gibi düşündüğünü söylüyor. Kürt düşmanlığı söz konusu olunca diğer karşıtlıklar, düşmanlıklar bir tarafa bırakılıyor.
Soçi’de toplantı oluyor, Suriye’de siyasi çözüm konusunda mutabakat sağlanıyor; ancak Tayyip Erdoğan konuşmasında bu siyasal çözüm içinde Kürtlere yer verilmesin diyor. Kürtler toplanacak kongrede yer alırsa kabul etmeyiz, diyor. Açıkça Suriye’nin demokratikleşmesine karşı çıkıyor. Eskisi gibi otoriter ve Kürtler üzerinde egemenlik kuran bir sistem istiyor. Bunun için IŞİD’i, El Nusra’yı ve diğer çeteleri destekledi. Bu çeteler başarılı olmayınca şimdi Esad rejiminin ve yeni Suriye sisteminin böyle yapmasını istiyor. Suriye demokratikleşir, Kürtlerin varlığı ve özerkliği kabul edilirse kendilerinin soykırımcı sisteminin ayakta kalamayacağından korkuyorlar.
Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu sadece Kürtlerin değil, halkların demokrasi içinde kardeşçe birlikte yaşadığı bir sistemdir. Araplar bulundukları yerde diğer halklarla birlikte kendilerini yönetiyorlar. Süryaniler de bulundukları yerlerde yönetimde yer alıyor, kendilerini yönetiyorlar. Kürtler Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu içinde kantonlar ve özerk bölge olarak kendi kimliği, kültürü ve diliyle diğer halklarla birlikte özerkliklerini yaşıyorlar. Hiç kimse dışlanmıyor, hiçbir toplum üzerinde egemenlik kurulmuyor. Demokrasi içinde özgürlükler yaşanıyor.
AKP iktidarının düşman olduğu bu kardeşlik ve demokrasi durumudur. AKP iktidarı istiyor ki Kürtlerle Araplar kavgalı olsun, Araplar diğer halklarla kavgalı olsun, böylece Suriye Türkiye gibi bir yönetime kavuşsun. Yani kendisi gibi başta Kürtler olmak üzere farklı topluluklara düşmanlık yapılsın; soykırımcı ulus devlet sistemi oluşturulsun.
Tayyip Erdoğan böyle istiyor, ama Suriye’de çok şey değişmiştir. Suriye’de Türkiye’deki gibi inkarcı bir sistem kurmak mümkün değildir. Kürtler direnişleri ve ödedikleri bedellerle artık kimlikleri, kültürleri ve dilleriyle özyönetimlerine kavuşacaklardır. Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı dışında her siyasi güç Kürtlerin özerkliğine açıkça karşı çıkmıyor. Tartışılan, bunun nasıl olacağıdır. Dolayısıyla Kürt düşmanlığı ve inkarcılıkta ısrar edilirse dışlanan Kürtler değil Türkiye olacaktır. AKP iktidarının Kürt düşmanlığı yanına kar kalacak ve Kürtler bunu hiçbir zaman unutmayacaklardır.
Kuşkusuz bazı güçler Türkiye’yi Kürtler için tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanmak istiyorlar. Ama Kürtler bu durumun farkındadırlar. Öte yandan AKP iktidarının kirli oyunlarını, şantajlarını herkes görüyor. Şimdiye kadar çeteleri kullanan AKP iktidarı hala bu siyaset tarzını bırakmıyor. AKP’nin Suriye’de ne yaptığını herkes biliyor. Şu anda çetelerin etkisi kırılmıştır, bu nedenle Türkiye’nin eskisi gibi dayatmalarına boyun eğilmeyecektir. AKP iktidarının Suriye’de yaptıklarını ne ABD, ne koalisyon güçleri, ne Rusya, ne Suriye ne de İran unutur. Tüm yapılanları çok iyi biliyorlar. Bu açıdan AKP iktidarının Kürt düşmanlığı istediği sonucu alamayacaktır. Her şeyden önce Kürtlerin ve Demokratik Suriye Güçlerinin AKP iktidarının oyunlarını bozacak güçleri vardır. AKP iktidarı saldırdığı takdirde bedelleri ağır da olsa direneceklerdir. AKP saldırılarıyla işlediği suçlara yeni suçlar ekleyecek ve insan hakları mahkemesinde yargılanacaktır.
Son Milli Güvenlik Kurulu toplantısından sonra yayınlanan bildiride yine Rojava Devrimi ve Efrîn tehdit edilmiştir. Kürt düşmanı yüzlerini bir kere daha açığa vurmuşlardır. Rojava devrimcileri Efrî’e yönelik saldırılar karşısında direneceklerini ortaya koymuşlardır. Anlaşılıyor ki her yerde AKP iktidarına karşı mücadeleyi geliştirmek gerekiyor. Tabii ki bu düşmanlığın birinci hedefi Bakurê Kurdîstan’dır. Rojava’ya düşmanlığı da bu düşmanlıktan kaynaklanıyor. Bu düşmanlıklar başta Bakurê Kurdîstan olmak üzere tüm Kürtlerin AKP iktidarına karşı mücadele içinde olmasını gerektiriyor. Türkiye’deki Kürt düşmanlığı kırılıp, Türkiye demokratikleştirilip Kürt sorunu çözülmeden Kürdistan’ın hiçbir parçasındaki kazanım güvencede olamaz.
AKP iktidarının Kürt düşmanı saldırgan politikası sadece direnişle geriletilebilir, durdurulabilir ve yenilgiye uğratılabilir. Bu açıdan Bakurê Kurdîstan ve Türkiye’de AKP iktidarına karşı mücadelenin geliştirilmesi önemlidir. HDP faşizmin ancak direnişle yenileceğini vurgulamıştır. Bu durum karşısında gençlerin ve tüm mücadele güçlerinin harekete geçmesi, küçük-büyük demeden her türlü mücadelenin yükseltilmesi gerekiyor. Bu açıdan gençliğin Serî Hildê hamlesi tam da bu döneme uygun geliştirilmesi gereken bir hamle olmaktadır.
KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA