Girtiyên ji doza PKK û PAJK’ê, der barê zexta lixwekirina kincê ji yekrengî de hişyariyeke tund dan û gotin, “Hûn nikarin texmîn bikin bê em ê çi bikin.”
NAVENDA NÛÇEYAN – NÛÇE CIWAN
Bi navê girtiyên ji doza PKK û PAJK’ê Denîz Kaya daxuyanî li ser mijarê da.
Kaya da xuyakirin ku hikumeta Erdogan realîteya edalet, wijdan û demokrasiyê li gorî berjewendiyên xwe bi kar tîne û ji aliyekî ve bi rêya şer welêt dixe nava kaosê, li aliyê din jî bi polîtîkayeke derve ya ku hewl dide bûyerên di sîstema wî ya dîktatorî de diqewimin binixumîne, tîraniya rejîma yek şexsî dike.
Kaya destnîşan kir, hikumeta Erdogan ku ji ber têkçûna gavên wî yên li hemberî tevgera azadiyê ya Kurd tengav bûye, dixwaze tasfiyekirina gelê Kurd û tevgera azadiyê ya Kurd li zindanan bike.
‘EM Ê TI CARÎ LI XWE NEKIN, EM Ê BIÇIRÎNIN Û BIAVÊJIN’
Denîz Kaya diyar kir, bi ferzkirina lixwekirina kincê ji yekrengî ya li zindanan, Erdogan derketiye asta herî bilind a sînornenasiya faşîzmê û wiha dewam kir: “Ji aliyekî ve DYA û sîstema wê rexne dike, li aliyê din jî Gûatemalayê weke referans nîşan dide. Piştre jî radibe dibêje ‘kincê ji yekrengî’ daxwaza gel e. Xuya ye dixwaze bi polîtîkayeke ji karton dixwaze xwe rewa bike. Lê belê divê hikumeta Erdogan baş bi vê zanibe: Em weke girtiyên ji doza PKK û PAJK’ê, ti carî wî kincê ji yekrengî li xwe nakin, eger bi zorê li ser me bê ferzkirin em ê biçirînin û biavêjin. Di vê mijarê de helwesta me zelal e. Armanceke bi tenê ya kincê ji yekrengî heye; bênasnamekirin û bêîradekirina mirovan e.”
Kaya da xuyakirin ku ew ji bo jiyaneke azad û wekhev, azadiya fikir û mafên mirovan diparêzin û got, “Em ew mirov in ku ji bo armancên xwe di xeta parastina rewa de ji bo rastî û azadiya civakî têdikoşin. Qanûnên ku hûn bi rêya wan ceza û sûc pênase dikin, ji bo zerarnebûna li mejiyê netewe dewlet e. Ji ber vê yekê, li gorî feraseta hiqûqa gerdûnî her girtî dibe ku ne sûcdar be. Lê belê ji bo Erdogan her kesê serî li ber natewîne, sûcdar e.”
‘HÛN NIKARIN TEXMÎN BIKIN BÊ EM Ê ÇI BIKIN’
Denîz Kaya diyar kir ku bi pêkanîna kincê ji yekrengî re wê mirovên koleyên hemdem li zindanan bên afirandin û wiha dewam kir: “Kesayetekî ne ji xwe, yekî xerîb bûye, kesayetekî ku kesayetî pê re nemaye dixwazin biafirînin. Dema ku vê dikin jî hewl didin kirasekî qanûnî lê bikin û bikin malê civakê. Şexsiyeta Erdogan li dijî mirovan, li dijî civakê û exlaqê civakê dijî. Wke girtiyên ji doza PKK û PAJK’ê, em ê ti carî destûrê nedin vê yekê. Di nava her şert û mercî de em ê temsîla nasnameya PKK û PAJK’ê bikin. Dema ku nêzîkatiyeke neyînî li dijî îrade û rûmeta me hate kirin, hûn nikarin texmîn bikin bê em ê çi bikin. Referansa we Gûatemala be, referansa me jî Berxwedana Zindanê ya 14’ê Tîrmeha 1982’an e. Eger ruh, mejî û têgihiştina şexsiyeta Erdogan ji xwe re tekperestiyê esas digire, em jî şiyara ‘teslîmiyet rê li ber xiyanetê, pasîfîzîm rê li ber têkçûnê, berxwedan jî rê li ber serketinê vedike’ ya Mazlûm Dogan ji xwe re esas digirin. Em ê ti carî ji berxwedana di xeta serketinê de venegerin.”
Di daxuyaniyê de hat ragihandin ku girtiyên PKK û PAJK’î yên li zindanên Kurdistan û Tirkiyeyê wê di vê mijarê de bi rengekî hevgirtî tevbigerin û di rewşeke gengaz de wê bi rêbazeke kolektîf berxwedana topyekûn bi rêxistin bikin.
Di dawiya daxuyaniyê de bang li hemû mirovên pêşverû, demokrat, rewşenbîr, nivîskar û parêzvanên mafên mirovan hate kirin ku li dijî vê pêkanîna faşîst dengê xwe bilind bikin.
‘Tek tip’ dayatmasına karşı sert bir uyarı yapan PKK ve PAJK’lı tutsaklar, “Neler yapacağımızı tahmin bile edemezsiniz” dedi.
HABER MERKEZİ – NÛÇE CIWAN
PKK ve PAJK’lı tutsaklar adına Deniz Kaya tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Doğada renklilik, çeşitlilik ve farklılık özgürlüğün farkındalığını dışa vururken, insanın esnek bir zihniyet yapısıyla kendi farkına varması doğanın kendisi olmaktadır. Aynılaşma duygusu ve algısıyla hareket eden bir anlayışın doğaya karşı en büyük suçu işlediği söyleneceği gibi özgürlük karşıtı olduğu da söylenebilir. Söz konusu doğanın hercai çeşitliğini görmeyen ulus devlet ülkelerinin toplumsal doğayı tahrip edip homojen yapı oluşturma istemleri her şeyi ve herkesi benzeştirip yönetmenin ince bir politikasını yürütmektedir. Özellikle ulus devlet mantaletisiyle hareket eden AKP-MHP faşist ittifak tekçi zihniyet yapılanmasıyla toplumsal farklılığı kendi milliyetçi ağında eritme siyasetini meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
‘ERDOĞAN SIKIŞTIKÇA ZİNDANLARA SALDIRIYOR’
Adalet, vicdan ve demokrasi realitesini kendi menfaatinde yürüten Erdoğan hükûmeti, bir taraftan yürüttüğü savaşın tutarsızlığı ile ülkenin kaos eşiğinde ilerleyişi, diğer taraftan diktatoryal sistemiyle yaşananları kamufle eden bir politika izleyişi ile tamamen tek adam rejiminin tiranlığını oynamaktadır. Özellikle Kürt özgürlük hareketine dönük yürüttüğü hamlelerin başarısız olmasıyla birlikte tamamen sıkışan Erdoğan hükûmeti, Kürt halkının ve Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesini zindanlar üzerinden gerçekleştirmek istemektedir. Mevcut anlamda Erdoğan hükûmetinin 15 yıllık iktidar süreçlerinde genel politikasını ve anlayışını çözmek için zindanlara nasıl yaklaştığına bakmak yeterlidir.
‘ASLA GİYMEYİZ, YIRTIP ATARIZ!’
Gelinen aşamada Erdoğan hükûmetinin zindanlara dönük tek tip elbiseyi yürürlüğe sokması faşistlikte sınır tanınmaz mertebeye kendini taşımıştır. Bir taraftan ABD’yi ve sistemini eleştiriyor, diğer taraftan Guantanamo’yu referans gösteriyor. Ardından tek tip elbise mazlum halkın talebidir, diyor. Anlaşılan o ki kartondan bir politikayla kendini meşrulaştırmak istiyorlar. Ancak Erdoğan hükûmeti şunu bilmelidir: Bizler PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak asla tek tip elbiseyi giymeyiz, zorla dayatsanız da yırtıp atarız, bu konuda tavrımız çok nettir. Tek tip elbisenin temel amacı, kişinin kimliksizleştirilmesi ve iradesizleştirilmesine dönüktür. Ulus devlet homojenliğinin inkar ve imha konseptinin pratik uygulamasını, Erdoğan’ın her fırsatta rabia işaretiyle kendini ele vermesinde aramalıyız. Bu uygulamaya bir de tek tip elbise meselesini indirgeyip, adeta kendisi suçsuz, zindandakiler ve toplum suçludur psikolojisiyle hareket edip kendini kandırmaktadır.
Bizler özgür ve eşit bir yaşam için insan haklarını ve düşünce özgürlüğünü savunan insanlarız. Amaç ve ideallerimiz için meşru savunma çizgisinde toplumsal özgürlük ve hakikat için savaşan insanlarız. Sizin ceza ve suç diye tabir ettiğiniz yasalar tamamen ulus devlet mantığının zedelenmemesi ve zarar görmemesinden ileri gelmektedir. Bunun için evrensel hukuk anlayışına göre her tutsak suçlu olmayabilir. Ama Erdoğan hükûmeti nezdinde ona boyun eğmeyen herkes suçludur.
‘NELER YAPACAĞIMIZI TAHMİN BİLE EDEMEZSİNİZ!’
Tek tip elbise uygulanması halinde zindanlarda çağdaş kölelik sınırlarında gezinen insanlar yaratılacaktır. Kendisi olmayan, başkalaşıma uğrayan bir kişilik, daha doğrusu kişiliği olmayan bir kişilik oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bunu yaparken de yasal bir kılıfa uydurup topluma mal etmektedir. Erdoğan şahsiyeti insana, topluma ve onun doğasına, ahlakına aykırı yaşamaktadır ve yaşatmak istemektedir. Bizler PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak buna asla izin vermeyeceğiz. PKK ve PAJK kimliğinin temsilini her koşul ve şart altında yapacağız, insanlık onurumuza ve irademize dönük olumsuz bir yaklaşımınız söz konusu olursa, neler yapacağımızı tahmin bile edemezsiniz. Sizin referansınız Guantanamo ise bizim referansımız da 1982 14 Temmuz Zindan Direnişidir. Erdoğan şahsiyetinin ruhu, algısı ve zihniyeti tekçiliği esas alıp dayatıyorsa, bizler de Mazlum Doğan’ın ‘teslimiyet ihanete, pasifizm yenilgiye ve direniş zafere götürür’ şiarını esas aldık, alacağız ve zafer çizgisinde direnmekten asla taviz vermeyeceğiz.
Bu uygulamanın mahkemelerde sadece tutuklu ve hükümlülere uygulanacağını belirten Erdoğan şunu iyi bilmeli; bizler sizin cezalarınızdan korkmuyoruz ve suçlu olarak bizi çıkardığınız mahkemelerinizin karşısında çaresiz ve suçlu psikolojisinde olduğumuzu sanmayın. İnanç ve fikir sahibi olan insanlarız. Bize giydirmek istediğiniz elbiseyi kişiliğimizi, irademizi ve bir bütün değerlerimizi ele geçirme olarak görüyoruz. Bunun için kabul etmeyiz, yırtıp atarız ve her şeyi göze alarak kararlılığımızı göstereceğiz. Bu konuda bizler Kürdistan ve Türkiye zindanlarında bulunan PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak bütünlük içerisinde hareket edeceğimizi ve olası durumda kolektif bir tarzla topyekûn direniş örgütleyeceğimizi belirtiyoruz.
‘SESSİZ KALINMASIN’
Son olarak, AKP-MHP faşist ittifakının toplumsal yaşam ve özgürlüklerin önünde engel teşkil ettiği bilinciyle, bu kirli politikasına ‘dur’ demenin ve karşıt bir tutum sergilemenin zamanı gelmiştir. Renkliliğin, çeşitliliğin ve farklılığın zenginliğimiz olduğunu savunan her insanı tek tip elbiseye karşı sessiz kalmamaya çağırıyoruz. Tüm ilerici, demokrat aydın ve yazarları, insan hakları savunucularını bu faşist uygulamanın karşısında ses çıkarmaya çağırıyoruz.”