HABER MERKEZİ – PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan’ın, PKK’nin 46’ncı kuruluş yıldönümü vesilesiyle Nûçe Ciwan ajansımız için kaleme aldığı yazısı.
27 Kasım 1978 tarihinde kurulan PKK’nin 47. resmi kuruluş yılına giriyoruz. Öncelikle partimizin kuruluş gününün, halkımızın Ulusal Diriliş Bayramı’nın, Parti Bayramı’mızın başta Önder APO olmak üzere, tüm yoldaşlara, yurtsever halkımıza ve devrimci demokratik dostlarımıza kutlu olmasını diliyoruz. İlk büyük şehidimiz Haki Karer yoldaş şahsında, yarım asrı aşan bu mücadelenin kahraman şehitlerini saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.
PKK’nin 47. mücadele yılına iddialı ve her alanda seferberlik düzeyinde süren bir hamlesel mücadele içerisinde giriyoruz. Öyle umut ediyoruz ki bu yılda yeni başarılara yol açar. Önder APO’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmasında, Kürt sorununun çözümü ve Kürdistan’ın özgürleşmesinde, Türkiye ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde yeni süreçler başlatan, kalıcı gelişmeler yaratan bir gelişmeye imza atar.
Özgür yaşam tutkusu yaratılmış
Üçüncü Önderliksel Doğuşun evrensel bir Önderlik olduğunu, küresel düzeyde ezilenlerin kurtuluşuna öncülük eden bir Önderlik haline geldiğini artık pratikte yaşanan olaylarla somut bir biçimde görüyoruz. Bu da önemlidir. Kuşkusuz daha farklı biçimlerde de dile getirilebilir. Tartışmalar daha örgütlü, planlı, daha derin anlamlı kılınabilir. Kutlamalar daha uzun sürece yayılabilir. Daha coşkulu ve heyecanlı hale getirilebilir. Dünyada daha fazla yaygın kılınabilir. Bunlar da imkân dâhilindedir. Kürdistan’daki gelişmelerin yankısı dünya çapında belli düzeyde oluyor diye her şeyin sonuna gelindi diyemeyiz. Önder APO daha işin başında olduğumuzu söyledi. Bu temelde çok zengin pratikler geliştirebiliriz. Zengin yol-yöntemlerle bu özgürlük ruhunu, bilincini, yürüyüşünü, mücadelesini tüm ezilenlere, dünyanın dört bir yanına yayabiliriz. Asla coşkuda, heyecanda, kararlılıkta bir zayıflama, gerileme olmamalıdır. Tam tersine büyüme, gelişme, canlanma olmalıdır. Düşmanın ağır saldırılarına rağmen, ödenen bedellere, zorluklara rağmen tarihin en önemli özgürlük bayramı biçiminde PKK’nin kuruluş gününün kutlanması, 47. Yıla girişinin kutlanması toplum üzerinde nasıl bir heyecan, coşku, gelecek umudu, özgür yaşam tutkusu yaratılmış olduğunu net bir biçimde ortaya koyuyor.
Yüz yıldır Kürt toplumuna dayatılan soykırımın temel amacı tüm bu alanlarda parça parça toplumu, Kürt varlığını, özgür yaşam gerçeğini katletmektir, yok etmektir. Kürtlere dayatılan soykırım sadece fiziki bir soykırım, katletmek değildir. Önder APO ‘Kültürel soykırımdır’ dedi. Kültürel soykırım fiziki soykırımı çok çok aşan bir soykırımdır.
Bütün bu alanlar Kürtlere dayatılan soykırımın boyutunu gösteriyor. Yaşanan gelişmeler de bütün bu alanlarda ortaya çıkan, yaşanan soykırım saldırılarının değişik boyutlarda, parça parça nasıl kırılmış, yenilgiye uğratılmış olduğunu bize gösteriyor. Bunlar derinleştikçe, bütünleştikçe kültürel soykırım giderek tümden yok olacak, yenilgiye uğrayacak, Kürt sorunu, onu ortaya çıkartan zihniyet ve siyaset ile birlikte ortadan kalkacak. Kürdistan; Kadın Özgürlüğü temelinde özgür yaşamın yeniden yeşerdiği, çiçeklendiği, boyutlandığı, umudun, inancın, toplumsallığın, paylaşımın, yoldaşlığın, birlikte yaşamın yeniden canlandığı, bütün dünyaya öncülük eden, örnek oluşturan bir alan haline gelecek.
Şimdiden mücadeleyle böyle bir konum kazanmış, bütün bu mücadeleler gittikçe daha fazla sonuç verdikçe, o sonuçlar temelinde söz konusu örnek oluşturma, öncülük yapma gerçekleşecektir. Bu kesindir. Bu soykırım Önder APO’nun dehası ile çözümleme gücü ile deyim yerindeyse ‘ipliği pazara çıkartılmış’ düzeyde deşifre edilmiş, çözümlenmiş, teşhir edilmiş, nasıl bir insanlık suçu olduğu net bir biçimde ortaya konmuştur. Artık onun üstünü kimse külleyemez, Kürt soykırımını kimse hasıraltı edemez.
İnsanlık yeni bir zihniyet devrimi yaşıyor
46 yıllık parti mücadelemizin, tarihi özgürlük yürüyüşümüzün yarım asrı aşan büyük Önderlik yürüyüşünün ortaya çıkardığı böyle tarihi bir aydınlanma var. Buna Kürdistan’dan gelişen aydınlanma diyelim, Kürt aydınlanması diyelim. Birkaç yüz yıl önce Avrupa’da bir aydınlanma çağı yaşanıyor ve bazıları onu kendi çıkarları temelinde kullanmak üzere ele geçiriyorlar. Hala o gelişme dünyayı etkiliyor. Tabi Avrupa’daki gibi bir kazaya uğramamak kaydıyla yarım asırlık Önderlik yürüyüşümüzün Kürdistan’da ortaya çıkardığı aydınlanma, özgürlük, farklılıklara dayalı eşitlik, demokrasi, adalet, paylaşım, komünalizm, toplumsallık ideallerinin bütün dünyaya çok daha güçlü bir biçimde yayılmasını ifade ediyor. Bu gelişme sadece Kürdistan’ı aydınlatmıyor. Ortadoğu’yu ve dünyayı aydınlatıyor. Yaşanan yeni bir aydınlanma çağıdır. Yaşanan yeni tarzda bir aydınlanma gerçeğidir. Önder APO buna ‘zihniyet devrimi’ dedi. İnsanlık yeni bir zihniyet devrimi yaşıyor. Bu özgür, eşit yaşama her bakımdan yol gösteren, onun önündeki bütün engelleri aşmayı mümkün kılan bir aydınlanmadır. Gerçekten de tarihidir, anlamlıdır. Ulaştığı yerde insanları nasıl etkilediği gözler önündedir. Herkesi anında değiştiriyor. Yeni bir tutum, söz, davranış içine çekiyor. Yeni bir ahlak, anlayış kazandırıyor. Bütün insanlığı hızla etkiliyor.
1970’lerin ortalarından itibaren kısmi bir düşünce gücüyle, ideolojik siyasi mücadele sahnesine giriş yapan PKK, yarım asrı aşan mücadele sonucunda, sadece Ortadoğu’yu değil, dünyayı bile derinden etkileyen, dünyada yaşanan çelişki ve çatışmaların yönünü belirleyen bir güç haline geldi. Bu bakımdan PKK’nin Kürdistan’da, Türkiye’de, Ortadoğu’da yarattığı gelişmeler çok yönlüdür ve bunların hepsi büyük öneme sahiptir. Söz konusu gelişmeler sadece kendi yerel alanıyla da sınırlı değildir. Günümüzde küresel etkisini daha fazla geliştirmekte, başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm insanlığı, ezilenleri etkilemektedir. Bu bakımdan PKK’nin yarattığı gelişmeler, tarihte oynadığı rol, çok kapsamlı bir konudur. Öyle dar, sınırlı yaklaşmamak lazım. Örneğin günümüzde Ortadoğu’da, Birinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı siyasi coğrafyayı en fazla zorlayan Kürdistan Özgürlük mücadelesidir ve bunu da yürüten güç PKK’dir. Dolayısıyla küresel düzeyde alternatif bir siyasi coğrafya öngörüyor. İngiltere ve Fransa’nın yaratmış olduğu ve ABD tarafından da sürdürülmeye çalışılan siyasi yapıyı değişime zorluyor. Bunu sadece dar siyasi çerçevede yapmıyor, bir de ideolojik bakımdan yapmaya zorluyor. Ortaya çıkarılan ulus devletçiliği aşarak demokratik ulus çizgisini dayatıyor ki, bu temelde de sadece siyasi sınırları değiştirme zorlamasında bulunmuyor. Aynı zamanda ulus anlayışını, yeni ulusal örgütlenmelerin ortaya çıkartılması bakımından da ulus devletçiliği aşan bir zihniyeti ve siyasi çözüm pratiğini ortaya çıkarıyor. Bu anlamda da kapitalist modernitenin çözüm diye ortaya koyduklarının nasıl çözümsüzlük olduğunu gösterip yeni çözümler üretiyor. Kültürel soykırıma karşı büyük özgürlük mücadelesi, özgürlük devrimi sadece Kürt toplumunda değil, Kürt kadınlarında, gençlerinde değil, bütün Ortadoğu halklarında, tüm insanlıkta bir kültürel devrime yol açıyor. Yeni bir kültürün, ahlakın, yaşam ölçüsünün, insanlık değerinin gelişmesini yaratıyor.
Güçlü bir aydınlanma ortaya çıkardı
Şimdi bütün bunlar bakımından ele aldığımızda PKK mücadelesinin Kürdistan’dan başlamak üzere Türkiye’de, Ortadoğu’da ve tüm dünyada büyük bir aydınlatma, aydınlanma hareketi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Birinci Dünya Savaşı içinde ve sonrasında, ulus devlet çıkarları kapsamında kurulan kapitalist modernite sisteminin nasıl böl yönet politikası izlediği, emperyalist tahakküm kurduğu, nasıl bir çelişki ve çatışma ortamı yarattığı, özünde ulus devlet sistemini geliştirme temelinde, soykırıma açık bir zihniyeti ve siyaseti temsil ettiğini net bir biçimde gösterdi. Kürt gerçeğinin, Kürt sorununun, Kürdistan’a dayatılan inkâr ve imhanın, dolayısıyla soykırımcı zihniyet ve siyasetin açığa çıkarılması, kapitalist modernite sisteminin, Reel sosyalizmin, TC sisteminin aydınlatılması, doğru anlaşılması bakımından güçlü bir aydınlanma ortaya çıkardı.
Düşmanın da bunu önlemek için dayattıkları var. Felsefi-ideolojik saldırılar, Önder APO’yu ve PKK’yi hedefleyen tüm saldırılar aslında bu büyük kültürel devrim gelişimini engellemek, başarısız kılmak için, boşa çıkartmak için gerçekleştirilen planlı saldırılar oluyor.
Bu tür saldırılara karşı ideolojik-örgütsel mücadele doğru yürütülür, tarihin büyük özgürlük devrimlerinin başına gelen saptırmalar, Önder APO öncülüğünde Kürdistan’da gelişen bu aydınlanma devriminin başına da gelmezse, bu sefer insanlık gerçekten de beş bin yıllık yaşanan bu iktidar ve devlet sisteminin ortaya çıkarttığı savrulmalardan, sapmalardan insanlığın ve yerkürenin varlığı için ortaya çıkan tehdit ve tehlikelerden kendisini kurtarabilir. Yeni bir özgür yaşama kavuşabilir. Özgür yaşam, demokratik toplum, kadın özgürlüğü bir söz, bir hayal, bir umut olmaktan çıkar, pratikte yaşanan gerçeklik haline gelir.
Paradigma değişikliği ile birlikte yarım asrı aşan kesintisiz pratik yürüyüşle, insanüstü bir çabayla ortaya çıkartılan aydınlanma ile Önder APO bu saptırmaların önünü almak doğrultusunda önemli tedbirler geliştirdi. Saptırmaların önünü almaya çalıştı.
PKK zihniyet ve yaşam tarzı devrimini temsil ediyor
Parti öncülüğü, ideolojik-örgütsel öncülük, parti mücadelesi her şeyden çok bu tehlikelere karşı mücadele etmek, onları ortadan kaldırmak, onları başarısız kılmak için gereklidir. Gerçekten de özgürlük, farklılıklara dayalı eşitlik, demokratik komünalizm temelinde Önder APO’nun dehasıyla gerçekleşen aydınlanmayı iyi anlamalıyız, özümsemeliyiz, bilince çıkarmalıyız. Toplumumuzu, kadınları, gençleri durmadan, usanmadan, yorulmadan bunlarla eğitmeliyiz. Bu gerçekleri, bu hakikati, bu zihniyet gücünü bölge ve dünya halklarına, tüm insanlığa başta kadınlar ve gençler olmak üzere işçi ve emekçilere hızlı, doğru, etkili bir biçimde taşımalıyız. Bu bizim APOCU militanlar olarak, Önderlik düşüncesinin öncü örgütlenmesi olan PKK-PAJK örgütlülüğü olarak en temel, birinci, tarihi görev ve sorumluluğumuz.
PKK zihniyet ve yaşam tarzı devrimini temsil ediyor. Bu tümüyle bir ideolojik devrim, ahlaki devrim anlamına geliyor ki, bu yeni bir ahlakın, yeni bir kültürün yaratılmasıdır. Bu temelde sanat ve edebiyat gelişecek, büyük bir kültürel devrim yaşanacak. Kürt toplumunda birçok değer yargısı değişti. Bu anlamda eski değer yargıları kırıldı. Zayıflık, ezilmişlik, yenilmişlik, reformizm, teslimiyet kırıldı. Kendine güvensizlik aşıldı. PKK ve Önder APO’yla birlikte büyük bir cesaret, fedakârlık, irade, özgüven, özgüce dayanma temel değerler olarak ortaya çıktı. Şimdi ahlaki ilkeler bunlardan oluşuyor. Dolayısıyla yeni özgür insan, demokratik toplum, kadın özgürlüğü bu biçimde şekilleniyor.
Aynı durum kadınlar ve gençler üzerinden özellikle Türkiye’ye, Ortadoğu’ya, dünyaya yayılıyor. Bu daha fazla gelişecek, derinleşecek, herkesi içine alacak. Çünkü başka çözüm yok. Mevcut kapitalist modernite sistemi altında insanlık yok ediliyor. Bu kadar baskı, zulüm, köleleştirme, tarihin hiçbir döneminde görülmedi. Artık kanserleşmiş bir sistemden bahsediyoruz. Hastalık üretiyor, mikrop üretiyor, savaş üretiyor, çelişki, çatışma üretiyor. Önder APO buna “Kanserleşmiş sistem” dedi. Dolayısıyla bunun altında kimse yaşayamaz. Bu sistem kendi varlığını artık sürdüremez. Çözülme süreci de Kürdistan’dan başlamıştır. Kürt kadınının özgürlük mücadelesiyle başlamıştır. Hem Kürdistan’ın, halkların özgürlüğü düzeyinde, temel insan özgürlüğü ve demokrasi olarak dünyaya yayılacak hem de Kürt kadın devrimi temelinde dünya kadın devrimi olarak, kadın özgürlük devrimi olarak dünyaya yayılacaktır. Mevcut baskı, sömürü, hâkimiyet, iktidar ve devlet sistemini tümüyle yok edecek, aşacak bir alternatifi yaratacak.
PKK dünya için yeni bir başlangıç
Kürdistan, Kürt halkı zaten bu gelişmeleri büyük ölçüde yaşadı. Kürt kadını en büyük devrimi yaşayan toplumsal kesimdir. Büyük bir zihniyet devrimi yaşadı, köleliğin bütün izlerini kırarak, aşarak kadın özgürlüğü temelinde toplumsal özgürlüğü yaratmak için öncü bir konuma ulaştı. Bu düşüncede, duyguda, tarz ve mücadelede her bakımdan böyle bir düzey kazandı. Toplum verilen özgürlük mücadelesinin, özellikle de kadın özgürlüğü öncülüğündeki mücadele temelinde büyük bir sosyal ve kültürel devrim yaşıyor, zihniyet devrimi yaşıyor. Erkek egemen zihniyet ve siyaset ölçüleri tamamen kırılıyor. Küçük burjuva etkiler kırılıyor, tamamen özgürlük temelinde yeni bir birey ve gerçeklik ortaya çıkıyor. Kürt toplumu bu konuda büyük bir kültürel alt üst oluşu, kültür devrimini yaşıyor. Böyle bir devrimin içerisine derinliğine girmiştir. Kuşkusuz bu daha da ilerleyecektir.
PKK, bu tür gelişmeler yaratan bir hareket. Kürtler açısından yok oluştan özgür varoluşu ortaya çıkardı. Hiçlikten öncülük konumuna ulaşmayı sağladı. Varlığı bile olmayan bir toplumu, bugün dünya halklarına ilham veren bir konuma getirdi. En çok ezilen, iradesi kırılmış olan kadını, tüm yaşamın öncüsü kıldı. Bundan daha büyük bir tarihsel rol olamaz. Bu, Kürtler açısından yeni insan, yeni toplum, yeni değerlerin tümden yaratılması oldu. Kürt toplumu büyük bir devrimi yaşıyor. Türkiye’nin demokratikleşmesinin ancak bu temelde, doğru gelişeceği ortaya çıktı. Şimdiye kadar demokrasi adına Türkiye’de söylenen her şeyin aslında soykırımcılık olduğu, faşist ırkçı milliyetçilik olduğu netçe açığa çıktı. Türkiye’de maskeler bir bir düşürüldü. Gerçek demokratikleşme Kürt özgürlüğü ve kadın özgürlüğü temelinde olacak. Türkiye böyle bir çizgiye adım adım giriyor. Bu çizgi Ortadoğu’ya yayılıyor. PKK dünya için yeni bir başlangıç. 20’nci yüzyılın Birinci Dünya Savaşı’yla oluşturulan küresel ulus devlet hegemonyasına karşı demokratik ulus çizgisinde 21’inci yüzyılın özgürlük ve demokrasi yüzyılı, kadın yüzyılı olmasını sağlayacak bir çıkışı, gelişmeyi ifade ediyor. Tarihsel rolü bu, tanımı bu, gelişmenin de bu şekilde olacağına yürekten inanıyoruz.
Aslında başarımızın ölçütünün birinci maddesi burada kendini gösteriyor. Bunları başarılı yaptığımız oranda tarihsel başarıdan, Önderlik ve Şehitler çizgisinde doğru yürümekten söz edebileceğiz. Yoksa öyle farklı maddi başarılar çok fazla aranmamalıdır.
Büyük zaferler ortaya çıkartılacak
PKK’yi, Önder APO’nun geliştirdiği aydınlanmayı küresel kapitalist modernite sistemi ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu gelişmeyi, gerçekliği yok etmek için bu kadar saldırıyorlar. İdeolojik-felsefi saldırının, Önder APO’yu hedefleyen uluslararası komplo saldırısının esası budur. Bunun için kendilerini ‘aydınlık,’ devrimci gelişmeyi ‘karanlık’ gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu düzeyde ters yüz etme çabası var.
Bir yıldönümü vesilesiyle üzerinde iyi durabileceğimiz bir gerçeklik de bu oluyor. Parti çok çok önemli bir olaydır. Partinin felsefi-ideolojik boyutu, örgütsel yapısı, zihniyet ve vicdan devrimi temelinde geliştirdiği büyük kişilik ve toplumsal değişim-dönüşüm devrimi büyük önem taşıyor. PKK gerçeğini, parti olgusunu önce buradan çözmeliyiz.
PKK’nin 46. Yılı bitti, 47. Yılına girdi. Dikkat edelim düşmanın hedefi gerçekleşmemiştir. Planları başarı elde etmemiştir. Planlar boşa çıkartılmış, saldırılar kırılmış, düşman başarısız kılınmıştır. Bu çok önemlidir. Siyasi-askeri mücadele anlamında bu geçtiğimiz yılın tarihi öneme sahip bir sonucudur.
Faşizmi yıkmak, tecridi kırmak, işgali sonlandırmak üzere Önder APO’nun fiziki özgürlüğü temelinde Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye ve Ortadoğu yaratmak amacıyla 46. Yılın sonuna büyük bir devrimci hamlesel çıkış dayatılmış, 47. Yıla parti ve halk olarak küresel özgürlük hamlesini her alanda geliştirir bir konumda girilmiştir. Bu çok çok önemlidir. 46. Yıl 47 yıla bu sonuçları devrediyor. Bunu iyi anlamalıyız. Demek ki sadece bir mücadele devretmiyor. Dikkat edelim; başarısızlıklar, yenilgiler devretmiyor. Düşmanın imha ve saldırı planlarının yenilgiye uğratılmış, kırılmış, boşa çıkartılmış olduğu gerçeğini devrediyor. Bir de düşmanı yenilgiye uğratmak için hamlesel düzeyde bir mücadeleyi devrediyor. Bu, 47. Parti yılına hareketimizin ne kadar güçlü, iddialı, hedefli girdiğini ortaya koyuyor.
47. Yılı bu düzeyde hedefi büyük, dolayısıyla iddiası büyük, iradesi büyük, kazanma azmi büyük, daha büyük zaferlerin kazanıldığı bir yıl olarak ilan ediyoruz. Bu yılda çok yönlü, yaygın, daha büyük bir mücadele yürütülecek ama daha büyük kazanımlar elde edilecek. Büyük zaferler ortaya çıkartılacak. Bu sefer düşmanı yenme, özgürlüğü kazanmada planlı olan, hamle yapan özgürlük hareketimiz oluyor. 46. yıl 47. yıla böyle bir hamleyi devrediyor.
Zafer hedefi var
Dolayısıyla 47. Yıl mücadelesinin temel görevi de bu hamleyi zafere taşımaktır. Her alanda etkili bir biçimde geliştirerek en kısa zamanda tarihin en büyük zaferlerini kazanacak düzeye ulaştırmak oluyor. 47. Yıla girişin bu boyutu var. Bir yandan partileşmede bu kadar netlik, aydınlık söz konusu iken, diğer yandan da siyasi-askeri mücadelede de böyle bir hedefli ve iddialı olma durumu var. Düşman her şeyi oraya çekerek aslında bizi felsefesiz-ideolojisiz kılma böyle bir siyasi-askeri dar boğazda kuşatıp boğma, yok etme çabasındadır. Karşımızdaki güçlerin planları böyledir. Uluslararası komployu güncelleyerek, ABD-TC-KDP ittifakını yaratarak herkesten destek alıp bu vahşi saldırıları yürüterek aslında bunu sağlamaya çalışıyor. Gerilla ve halkın ortak direnişiyle 47. Yılda zafere götürmek üzere büyük bir hamleyle bu yıla girdik. Bunları neyle sağlıyoruz? Doğru partileşmeyle sağlıyoruz. Parti öncülüğünün doğru yürütülmesiyle sağlıyoruz. Burada esas almamız gereken parti öncülüğünün rolünü başarılı, doğru oynar hale getirmesidir. Bu da ideolojik-örgütsel öncülüğün, ideolojik-örgütsel mücadelenin her şeyin başına konması demektir.
Demek ki küresel özgürlük hamlemizi, bu temeldeki siyasi-askeri mücadeleleri her alanda geliştirip Önderlik ve Şehitler çizgisinde yürüteceğimiz büyük ideolojik-örgütsel çizgi mücadelesiyle ancak zafere ulaştırabiliriz. Bu anlamda hamlemizin 46. Yılda büyük bir başarısı vardı. 47. Yıla büyük iddialar ile hamleyle giriyoruz. Zafer hedefi var. Bu zaferi de ideolojik-örgütsel çizgi mücadelesini Önderlik ve Şehitler çizgisinde başarıyla yürüterek sağlayacağız.
O halde küresel özgürlük hamlemiz bir zafer hamlesi olduğu gibi aynı zamanda da bir düzeltme hamlesidir. Önderlik gerçeğini, parti gerçeğini, mücadele çizgisini paradigmasal olarak, ideolojik-politik çizgi olarak, Devrimci Halk Savaşı Stratejisi olarak, taktik ve tarz yaratıcılığı olarak doğru anlamayı ve başarılı yürütmeyi gerektiriyor. Bu da her şeyin başına ideolojik-örgütsel çizgi mücadelesini koyuyor. Parti öncülüğünü geliştirmeyi koyuyor. İdeolojik-örgütsel çizgi mücadelesi yürüttüğümüz oranda politik-askeri mücadele yürütebileceğiz, ideolojik-örgütsel mücadelede kazandığımız oranda siyasi-askeri mücadelede kazanacağız, parti öncülüğünü geliştirdiğimiz oranda özgürlük devrimini geliştireceğiz, Kürdistan’da kazandığımız oranda bölgede, dünyada kazanacağız. Çizgi devrimciliği kazandırıyor. Önderlik ve Şehitler çizgisinde doğru mücadele etmek kazandırıyor. Önderlik ve Şehitler partisinin öncülüğü kazandırıyor. Her şeyi parti öncülüğünde partileşerek kazanıyoruz. Önderlik ve Şehitler çizgisinde doğru partileşerek, partiye doğru katılarak kazanıyoruz.
Başarı için her zamankinden daha fazla imkân ve fırsata sahibiz
PKK şiddetle yok edilemiyor. Evet, en vahşi yöntemlerle, teknik en ileri düzeyde kullanılarak şiddet dayatılıyor. Ondan uzak durulmuyor. Fakat şiddetin de amacının aslında ruhsal, duygusal ve düşünsel saptırma olduğu tartışma götürmüyor. İdeoloji soyut değil, burada somutlaşıyor. Teori bilgidir, soyuttur ama ideoloji ilke ve ölçüdür. Somuttur. Yaşam ilkesi ve ölçüsüdür. Neye öncelik veriyorsun? Neyi doğru buluyorsun, neye güzel diyorsun? Neye iyi diyorsun? Neyi beğeniyorsun? Nasıl olmak istiyorsun? İdeoloji işte budur. Bunların cevabıdır. Nasıl giyiniyorsun? Nasıl oturuyorsun? Nasıl konuşuyorsun? Nasıl yaşıyorsun? Ne yiyor, içiyorsun? Ne kadar bütünlük oluşturuyorsun? İdeoloji bunlardır. Öyle soyut bilgi birikimi, propaganda etme, tartışma yürütme değildir. Teori ile ideolojiyi karıştırmamak lazım.
47. Yıl zorlukların üstüne yürüme ve tüm komplo ağlarını parçalama yılı olacaktır. 47. yıla böyle çok keskin bir mücadele ortamında ama çok önemli bir pozisyonda giriyoruz. Bu gerçeği görmemiz lazım. O halde bu pozisyonu iyi değerlendirmek, bunun sunduğu imkân ve fırsatları yerinde ve zamanında doğru kullanmak gerekiyor. Bu başarılırsa kesinlikle 47. yıl AKP-MHP faşizminin yıkıldığı yıl olacaktır. Ortadoğu’da en büyük siyasi deprem AKP-MHP faşizminin yıkılmasıyla ortaya çıkacaktır. Aynı durum dünyayı da etkileyecektir. Bu düzeyde önemlidir. O nedenle de dostlarımızla birlikte bütün hareket ve halk olarak mücadelemizin hedefini AKP-MHP faşizmini yıkmaya yöneltmeli ve bu faşist yönetimi ömrünü daha fazla uzatmadan yıkmayı başarmak gerekiyor.
47. yılın en büyük olayı kesinlikle bu olacaktır. Başarmak için de bütün veriler var. Böyle bir mücadele doğru yönetilir, doğru öncülük edilirse kesinlikle başarılır. O zaman ihanet ve işbirlikçilik de yenilmiş olur. Bunları destekleyen herkes yenilmiş olur. Bölgede büyük bir demokratik değişim süreci gelişir. Gerçekten de bölgesel bir devrime bile gidilebilir. Bu gerçeği görmek, hedeflemek lazım. Önemli bir dönemdeyiz. Başarı için her zamankinden daha fazla imkân ve fırsata sahibiz. O halde Önderlik ve Şehitler çizgisini doğru uygulamanın gereği de bu imkân ve fırsatları yerinde, zamanında doğru kullanarak başarılı olmaktır. Bunu bilmeliyiz. Tüm yoldaşlar, halkımız ve dostlarımız 47. Parti mücadele yılına böyle bir iddia ile girmeli, herkes buna göre kendisini yenilemeli, kararlılığını, iddiasını, cesaret ve fedakârlığını bu temelde geliştirmeli, buna göre partileşmesini yenileyerek dönem görevlerini doğru anlayan ve başaran haline gelmeyi, tek ölçü olarak bunu kabul etmeyi bilmelidir.
PKK’nin 47. Yılına doğru giriş ancak bu temelde olur. Bu temelde bir kere daha başta Önder APO’nun, tüm yoldaşların, halkımızın, dostlarımızın parti bayramını kutluyor, 47. Mücadele yılında üstün başarılar diliyorum.