HABER MERKEZİ – Üzerinde her türlü emperyalist oyunların oynandığı ve halende oynanmak istenen Kürtler, elli yıllık yeniden diriliş mücadelesiyle kader tayin edecek bir düzeye gelmiş bulunmaktalar. Kürt ulusal devrimci
önderliği, emperyalizmi ve bölgedeki gerici statükocu güçleri etkisizleştirecek devrimci projeler geliştirmiş olması, emperyalizm ve bölgesel ayakları için tehlikeli görülüyor. Kurbanlık kuzu olarak görülen Kürtlerin asimilasyonu üzerinde kurulan katı ulus devletler günümüze kadar Kürtlere inkarı ve soykırımı dayatarak her türlü kötülüğü yaptılar, yapmaya devam ediyorlar. Kürtlerin, tarihsel olarak Türklerle beraber hareket ettiler, en kritik durumlarda kurtarıcı rölünü oynamalar. İnkarcı rejim Kürtlere yaptığı kötülükleri aslında kendisine yapıyor. Çünkü Kürtlerle var olan-lar, Kürtleri kaybettiklerinde var olamayacaklar ve kaybedecekleri gerçeğidir. İnkarcı rejimin, Kürtlere bu kadar hınç duyması ve saldırmasının nedeni, Kürtlerin kendi hakikatlerini keşfetmiş olmaları ve özgür Kürt olmayı başarmalarıdır.
Kürt öldürmekle övünenlerin, Kürtlerin ayaklarına kapanacakları zaman çok uzak değildir. Kürtlerin, kazanacaklarını fark etmiş olmalılarki, Kürtlerin üzerlerine var güçleriyle gidiyorlar. Çünkü Kürtler, dört parça Kürdistan’da artık ulusal birlikte, bazı eksikliklerine rağmen başarılı oldular. KDP gibi hainlerin dışında, inkarcı rejime Kürtler içinde güç veren kimse kalmamıştır. Kürtler kendi içlerinde gelişim sağladıkça, inkar rejimin Kürdistan’daki etkisi yok olma aşamasına geldi. Beyaz soykırımda başarılı olmayan rejim, fiziki soykırımla ve kimyasal silahlarla, ardı arkası kesilmeyen operasyonlarla sonuç almaya çalışmaktadır. Sadece Bakur değil, Başur ve Rojava’ya da her gün bombalar yağdırması, Kürtlerin, ulusal diriliş mücadelesini kazamasından korktuğu ve kendi sonunun geldiğini bildiğindedir. En az imkanlarla ve kıt şartlarda verilen mücadeleyi bitiremeyen inkarçı gücün, şimdiki, her türlü imkanın olduğu koşullarda, Kürt diriliş mücadelesini bitirmesine imkan kalmamıştır.
Kürt gerçekliğini kabul etmekten başka bir şansı yoktur. İnkarcı rejim, Kürdistan’da çırpındıkça batacaktır. İnkarcı rejim partileri ve inkarcı rejim Kürdistan’da siyaseten erimiştir ve rejimin Kürtler üzerinde artık bir gücü kalmamıştır. Kürtler, inkarcı rejimi her cephede yenilgiye uğratmasını bilmiştir. Kürtlerin ulusal bilinç kazanmaları, siyasi ve sosyal olarak gelişim göstermeleri ve enternasyonal bir anlayışla hareket etmeleri bölgeyi demokratikleştirmeyi de hedefleri arasına koymuştur. Halkların kardeşliği, demokratik ulusçuluk, enternasyonal değerler, kadın eksenli bir yaşamın kurulması, doğal toplum düzeni ve öz yönetim Kürtlerin en büyük hedefleridir. Bu durumda, Kürtleri kazananların ve Kürtlerle beraber hareket edenlerin çok değer kazanacağıdır. Ancak, soykırımda ve katliamlarda ısrar edenler, eninde sonunda kendi bindikleri dalı keseceklerdir. Kürtler, Ortadoğu halklarına büyük bir aydınlık gelecek getirecek bir mücadele yürütüyorlar. Bir gerçekte, Kürtlerin ulaştığı demokratik devrimci düzeyin, hala diğer halklarda pek gelişmediğidir. Türk ve Arap halklarında görünen çok cılız ve aniden ortaya çıkıpta kısa sürece biten küçük çaplı direnişler maalesef bir güç olamıyor, Kürtlerin mücadelesiyle aynı paralelliği yakalayamıyor.
Özellikle Türkiye’de, belli bir aydın-entelektüel çevre ve belli bir devrimci gelenek olmasına rağmen, Kürtlerle beraber demokrasi mücadelesini omuzlayabilecek bir devrimci demokratik güce ulaşılamıyor. Görünen o ki, demokrasi mücadelesini Kürtlerin büyük direnişi zafere taşıyacak. Kürtler, kendilerinden çok, çevrelerine faydalı olmuşlardır. İşte bu yüzden, sınıflı-devletli sistem koşullarında hep kaybettiler. Ama şimdiki durum çok farklıdır. Yeni bir yaşam ve yeni bir tarz gelişiyor insanlığın ilk doğuş merkezinde. İnsanlık, Kürtlerin eliyle yeniden şekilleniyor. Ve Kürtler kendileriyle birlikte insanlığı demokratik kurtuluşa taşıyorlar. PKK’de önderlik çizgisi, imkansızı gerçekleştirmektir, kader tayin edebilecek bir düzey kazanmaktır. Kürtler Ortadoğu’nun kaderini tayin edecek bir mücadeleyi başardılar ve bu mücadele Kürdistan’da kökleşip bölgeyi etkisine almış durumdadır.
Bütün Ortadoğu’da ezilenlerin gözü, Kürtleri mücadelesinin üstündedir. Ortadoğu’nun kimsesizleri kendi geleceklerini ve kurtuluşlarını Kürtlerin kurtuluşlarında görüyorlar. Demokrasisiz olanlar ve özgür olmayanlar kimsesiz demektir. Demokrasiye sahip olmak ve özgür olmak demek kimsesizliği aşmak demektir. Kimsesizlikten yok olmanın kenarına gelen Kürtler, PKK’yle yeniden özgürce var olmasını öğrendiler ve kendi kendilerine sahip çıkmasını bildiler. Kürtler artık kimsesiz değiller. Başkalarının kaderini bile tayin edecek bir duruma gelen Kürtler, kimsesizliği çoktan geride bıraktılar ve insanlığın özgür geleceğinin yolunu hazırladılar. Bugün, özgür insanlığın kalbi Kürdistan’da atıyor ve insanlığın kaderi burada çizilecek, özgür insan burada doğuyor…